Bir bambu kamışı üzerine ne kadar yük binerse binsin eğilir, bükülür ama kırılmaz. O yük üzerinden kalktığında ise bir önceki haline döner. Esnek ve dayanıklıdır. Başınıza gelenleri unutmayın. Bünyenizden atmaya çalışmayın. Bu saplantı geliştirmek değildir. Sadece sorunları iç dünyanızda inşa ettiğiniz binanın birer tuğlası haline getirmektir.
İnsan beyni, arzulanan nesneyi şekilde şekile sokar. Öyle değiştirir ki onu, ortada ne nesne kalır ne de eski bakışlar. Bambaşkadır hayat, bambaşkadır tutku, bambaşkadır içeride olanlar!
Eski sadece eskidir. Kadim ise eski olanın bugün de kıymetinin geçerli olmasıdır. Bugün de anlamlı, değerli olmasıdır. Yani eski olmak, kadim olmaya yetmez. Hem eski hem de fonksiyonel olandır kadim.
Belki de sandığımızdan daha kolaydır başarı. Doğru insanı doğru mevkiye atamaktır belki de tek gereken. Hakkaniyetli olmaktır. Akraba sevgisinin millet sevgisinin önüne geçmemesi için sıvamaktır kolları.
Yalakalık yapmak, alın teriyle çalışmaktan daha kolaydır. Bunu herkes bilir. Alın teriyle elde edilen paranın ve başarının kalıcı olduğunu, sadece bireyi değil topyekün milletin başarı hanesine yazıldığını ise sadece erdemli birey bilir.
Hitabet, iyi yönde de kötü yönde de kullanılabilir. İnsan hitabeti, başkalarını hesaba katmadan, genellikle sadece kendi şahsi emelleri için kullanma eğiliminde bir canlıdır.
Gülen filozof olarak bilinen Demokritos, eğlendiği için gülmüyordu. Onun gülüşünün ardında yatan çok daha derin ve trajik bir neden vardı: Hakikat özlemi. Ve bu özlemden kaynaklanan öfkeyi bastırmanın göstergesiydi kahkahaları. Tıpkı Herakleitos’un gözyaşları gibi. Hipokrat bile onun bu duruşu karşısında önce dehşete kapılır. Ancak onun hasta değil büyük bir bilge olduğunu anlar. Gülümsemesinin bir tür savunma işlevi gördüğünü fark eder. İçindeki acıyı azaltmaya çalıştığını belirtir. Demokritos, bir yandan toplumun bayağılığına, banallığına da gülüyordu.
Doğallık, insanı ideolojiler üstü bir noktaya çıkarır. Pek çoğunun rüyasında bile göremeyeceği bir doruğa benzer doğallık. Bazılarını ise nefessiz bırakacak, rahatsız edecek bir doruktur doğallık.
İnsan keyif almayı unuttu hayattan. Senin benim tartışmasından, lüzumsuz karşılaştırmalardan. Dünyayı unuttu insan, doğayla arasına sınır çizerken, en büyük payı isterken. Kendini unuttu insan, gücünü göstermek için çabalarken, etrafta av peşinde koşarken.
Elektrikçi ya da telefoncu her ne kadar rahatımıza hizmet eden acayip şeyler yapsa da biz onlara ne birer büyücü gözüyle bakarız, ne de kendilerini kızdırırsak gökten yıldırım yağdırabileceklerini düşünüyoruz. Bunun nedeninin fen bilgisinin güç olmakla birlikte gizemli olmayıp öğrenmek için gerekli zahmete girmeyi göze alan herkese açık bulunuşudur. Bu nedenle modern allame insanda saygıyla karışık korku uyandırmaz. Sadece işçi gibi görünür. İlkel topluluklarda bu bilge tipini büyücüler temsil ediyordu. Ortaçağda bu kişiler rahiplere şimdi ise bilginlere evrildi. Modern allamenin iktidarda uyandırdığı saygı, büyücünün uyandırdığı saygının çeyreği kadar bile değildir. Eskiden büyücüyü yanına alarak halkı korkutan lider, şimdi bilgini yanına bile sokmamaktadır. (Bertrand Russell-İktidar)
Dünya, gördüğümüz gibi değil de aslında kodlar yığınından ibarettir. Bu dünyaya tutunmamızı sağlayan, bu kaotik yığını anlamlı ve ahenkli bir bütün gibi gösteren, aslında duyu organlarımız ve verileri bizim kaldırabileceğimiz ya da katlanabileceğimiz şekle sokan beynimizdir. İnsan denen varlık da tıpkı diğer canlı-cansız varlıklar gibi çorbada bir damladan ibarettir. Kendini farklı bir bütün gibi görüp üstünlük taslayanlar, insanı ayrı bir yere koyanlar yanılsama içinde yanılsama yaşıyor demektir. Bu tam bir bitkisel hayat halidir.
Romalıların en sağlam olduğu döneme bakarsak, o dönemde felsefenin de çok yüksek seviyede yapıldığını görürüz. Romalıları sağlam yapan felsefe değildi. Felsefe toplum sağlamken yapılan bir faaliyettir. Uygarlık hastalandığında felsefe de yapılamaz olur. (Friedrich Nietzsche-Yunanlıların trajik çağında felsefe)
Post-truth hakikatin yok edilmesi değildir. Öneminin kalmamasıdır. Bu yüzden de sosyal mutabakat ne ise hakikat de o olmuştur. İçinde bulunduğumuz çağda hakikat zorunlu olarak sosyal hakikattir. Bu tercih ilk kez kitlelere bırakılmıştır.
Bebeklik dönemi en doğal, rol yapılmayan dönemdir. Çocuk büyüdükçe çevresinin beklentilerini fark etmeye, buna göre davranmaya başlar. Bunun hangi boyutlarda ilerleyeceğinde, gerçek kimliğinden ne kadar kaybettiği önemlidir. Bir adamı çalıştığı işyerinde gözlemleyen biri, onun güleryüzlü, ileri görüşlü, samimi biri olduğu sonucuna varabilir. Evindeyse bu adam işyerindekinin tam tersi bir halde olabilir. Normal bir kişide bile karakter bölünmesi imkansız değildir. Personamızın kişisel olduğunu sanırız ama ortaktır. Yani arketiptir. Sözgelimi çocuğu için çırpınan anne, ‘’Karşılıksız veren’’ arketipini yaşar bu süreçte. (Carl Gustav Jung)
Godot'yu Beklerken
06.09.2024 - 03:50İnsan bildiği şeylerden korkar, bilmediği şeylerden endişe eder.
Godot'yu Beklerken
06.09.2024 - 03:48Bir bambu kamışı üzerine ne kadar yük binerse binsin eğilir, bükülür ama kırılmaz. O yük üzerinden kalktığında ise bir önceki haline döner. Esnek ve dayanıklıdır. Başınıza gelenleri unutmayın. Bünyenizden atmaya çalışmayın. Bu saplantı geliştirmek değildir. Sadece sorunları iç dünyanızda inşa ettiğiniz binanın birer tuğlası haline getirmektir.
Godot'yu Beklerken
05.09.2024 - 23:19İnsan beyni, arzulanan nesneyi şekilde şekile sokar. Öyle değiştirir ki onu, ortada ne nesne kalır ne de eski bakışlar. Bambaşkadır hayat, bambaşkadır tutku, bambaşkadır içeride olanlar!
Godot'yu Beklerken
05.09.2024 - 14:18Eski sadece eskidir. Kadim ise eski olanın bugün de kıymetinin geçerli olmasıdır. Bugün de anlamlı, değerli olmasıdır. Yani eski olmak, kadim olmaya yetmez. Hem eski hem de fonksiyonel olandır kadim.
Godot'yu Beklerken
05.09.2024 - 14:17Belki de sandığımızdan daha kolaydır başarı. Doğru insanı doğru mevkiye atamaktır belki de tek gereken. Hakkaniyetli olmaktır. Akraba sevgisinin millet sevgisinin önüne geçmemesi için sıvamaktır kolları.
Godot'yu Beklerken
05.09.2024 - 14:14Yalakalık yapmak, alın teriyle çalışmaktan daha kolaydır. Bunu herkes bilir. Alın teriyle elde edilen paranın ve başarının kalıcı olduğunu, sadece bireyi değil topyekün milletin başarı hanesine yazıldığını ise sadece erdemli birey bilir.
Godot'yu Beklerken
03.09.2024 - 22:10Hitabet, iyi yönde de kötü yönde de kullanılabilir. İnsan hitabeti, başkalarını hesaba katmadan, genellikle sadece kendi şahsi emelleri için kullanma eğiliminde bir canlıdır.
Godot'yu Beklerken
03.09.2024 - 22:08Bir ülkenin gelişmişliğini ölçmenin en basit yolu, meşru olmayan yoldan gelir elde edenlerin miktarına bakmaktır.
Godot'yu Beklerken
03.09.2024 - 22:07Medeni toplum, siyasetin kültürü taciz edemediği toplumdur.
Godot'yu Beklerken
02.09.2024 - 14:12‘’Ne biçim çağa denk geldik. Bunlar insansa öncekiler melekti muhtemelen!’’ der Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig adlı eserinde.
Godot'yu Beklerken
02.09.2024 - 14:10Gülen filozof olarak bilinen Demokritos, eğlendiği için gülmüyordu. Onun gülüşünün ardında yatan çok daha derin ve trajik bir neden vardı: Hakikat özlemi. Ve bu özlemden kaynaklanan öfkeyi bastırmanın göstergesiydi kahkahaları. Tıpkı Herakleitos’un gözyaşları gibi. Hipokrat bile onun bu duruşu karşısında önce dehşete kapılır. Ancak onun hasta değil büyük bir bilge olduğunu anlar. Gülümsemesinin bir tür savunma işlevi gördüğünü fark eder. İçindeki acıyı azaltmaya çalıştığını belirtir. Demokritos, bir yandan toplumun bayağılığına, banallığına da gülüyordu.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 21:24Doğallık, insanı ideolojiler üstü bir noktaya çıkarır. Pek çoğunun rüyasında bile göremeyeceği bir doruğa benzer doğallık. Bazılarını ise nefessiz bırakacak, rahatsız edecek bir doruktur doğallık.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 21:18İnsan keyif almayı unuttu hayattan. Senin benim tartışmasından, lüzumsuz karşılaştırmalardan. Dünyayı unuttu insan, doğayla arasına sınır çizerken, en büyük payı isterken. Kendini unuttu insan, gücünü göstermek için çabalarken, etrafta av peşinde koşarken.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 16:03Bilim, mutlaklık iddia etmeden mevcut durumu daha iyi açıklama çabası içindedir.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 16:02Elektrikçi ya da telefoncu her ne kadar rahatımıza hizmet eden acayip şeyler yapsa da biz onlara ne birer büyücü gözüyle bakarız, ne de kendilerini kızdırırsak gökten yıldırım yağdırabileceklerini düşünüyoruz. Bunun nedeninin fen bilgisinin güç olmakla birlikte gizemli olmayıp öğrenmek için gerekli zahmete girmeyi göze alan herkese açık bulunuşudur. Bu nedenle modern allame insanda saygıyla karışık korku uyandırmaz. Sadece işçi gibi görünür. İlkel topluluklarda bu bilge tipini büyücüler temsil ediyordu. Ortaçağda bu kişiler rahiplere şimdi ise bilginlere evrildi. Modern allamenin iktidarda uyandırdığı saygı, büyücünün uyandırdığı saygının çeyreği kadar bile değildir. Eskiden büyücüyü yanına alarak halkı korkutan lider, şimdi bilgini yanına bile sokmamaktadır. (Bertrand Russell-İktidar)
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 03:11Dünya, gördüğümüz gibi değil de aslında kodlar yığınından ibarettir. Bu dünyaya tutunmamızı sağlayan, bu kaotik yığını anlamlı ve ahenkli bir bütün gibi gösteren, aslında duyu organlarımız ve verileri bizim kaldırabileceğimiz ya da katlanabileceğimiz şekle sokan beynimizdir. İnsan denen varlık da tıpkı diğer canlı-cansız varlıklar gibi çorbada bir damladan ibarettir. Kendini farklı bir bütün gibi görüp üstünlük taslayanlar, insanı ayrı bir yere koyanlar yanılsama içinde yanılsama yaşıyor demektir. Bu tam bir bitkisel hayat halidir.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 03:10Saplantı bir insana, şarkıya, kitaba aşırı anlam yüklemek veya gereğinden fazla değer vermektir.
Godot'yu Beklerken
31.08.2024 - 03:09Romalıların en sağlam olduğu döneme bakarsak, o dönemde felsefenin de çok yüksek seviyede yapıldığını görürüz. Romalıları sağlam yapan felsefe değildi. Felsefe toplum sağlamken yapılan bir faaliyettir. Uygarlık hastalandığında felsefe de yapılamaz olur. (Friedrich Nietzsche-Yunanlıların trajik çağında felsefe)
Godot'yu Beklerken
29.08.2024 - 22:46Sorunlar ve haksızlıklar karşısında sessiz kalmak, yeni sorunlara ve haksızlıklara davetiye çıkarmaktır.
Godot'yu Beklerken
29.08.2024 - 04:18Sebeplerimi bilmiyorsan seçimlerimi yargılama.(Charles Bukowski)
Godot'yu Beklerken
29.08.2024 - 03:37Zihin şartlanarak çalışan bir yetimizdir. Şartlanmak onun temel özelliğidir. Cahil ve ahmak olanın zihni ise şartlandırılarak çalışır.
Godot'yu Beklerken
29.08.2024 - 03:36Post-truth hakikatin yok edilmesi değildir. Öneminin kalmamasıdır. Bu yüzden de sosyal mutabakat ne ise hakikat de o olmuştur. İçinde bulunduğumuz çağda hakikat zorunlu olarak sosyal hakikattir. Bu tercih ilk kez kitlelere bırakılmıştır.
Godot'yu Beklerken
27.08.2024 - 16:09Bebeklik dönemi en doğal, rol yapılmayan dönemdir. Çocuk büyüdükçe çevresinin beklentilerini fark etmeye, buna göre davranmaya başlar. Bunun hangi boyutlarda ilerleyeceğinde, gerçek kimliğinden ne kadar kaybettiği önemlidir. Bir adamı çalıştığı işyerinde gözlemleyen biri, onun güleryüzlü, ileri görüşlü, samimi biri olduğu sonucuna varabilir. Evindeyse bu adam işyerindekinin tam tersi bir halde olabilir. Normal bir kişide bile karakter bölünmesi imkansız değildir. Personamızın kişisel olduğunu sanırız ama ortaktır. Yani arketiptir. Sözgelimi çocuğu için çırpınan anne, ‘’Karşılıksız veren’’ arketipini yaşar bu süreçte. (Carl Gustav Jung)
Godot'yu Beklerken
27.08.2024 - 16:07Sizden nefret edenlerden nefret etmeyin çünkü zihninizde bulunmayı bile hak etmiyorlar. (Epiktetos)
Toplam 543 mesaj bulundu