Hiçbir şey önceden düşündüğümüz gibi olmuyor. Hatta düşünmediğimiz gibi de olmuyor. Sadece oluyor. Hayatla birlikte akabiliyor isek ne ala! Yoksa şaşırıp kalıyoruz. Bir atık, bir safra gibi bizi bir kenara atıp geçiyor. Şaşmaz bir kararlılıkla kendi yolunu izliyor. Başka birinin hayatını yaşıyor hissi kalıyor bizde sadece. (Saba Altınsay-Faili malum)
Savaş iki farklı tarafın birbirini imha etme çabası değil, birbirine kendi iradesini kabul ettirme çabasıdır. Savaş organize bir çatışmadır. Meseleye şer ekseninden bakarsanız, yani taraflardan birine iyi diğerine kötü, birine haklı diğerine haksız derseniz o savaş bitmez. Bir kısır döngüye girilir. (Carl Schmitt)
İtalya, yaratıcı zekanın kudret ve azametini bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Gelgelelim İtalya’nın hemen karşısında yer alan Korsika adası ise ilk çağların basitliği içinde kalmış, bu çerçevenin dışına çıkamamıştır. İnsan bu adada, bu adanın kaba yapılı evlerinde aile kavgalarına, kıskançlıklara, geçimsizliklere rastlayamaz. Bu evlerde hayat sanki donmuş kalmıştır. Bu adada ben bir ay boyunca sanki dünyanın sonundaymışım gibi bir hisse kapılmıştım. (Guy De Maupassant-Mutluluk)
Çeşitli konularda doğru bilgiye sahip olduğunu düşünmek insanı yanıltabilir. Bilgiye ulaşmanın ilk adımı kişinin bilgisizliğini kabul etmesidir. Bu bir bilgelik göstergesidir çünkü cehaletini kabul eden kişi öğrenmeye ve araştırmaya açık hale gelir. Cehaleti kabul etmek bilgiye ulaşmanın ön koşuludur. Bir şey bilmediğini kabul eden kişi gerçek bilginin peşine daha rahat düşer. (Platon)
Saatlerce bekledim şu seyredeceğim anı! Gözden ırak mahzeninde demir kasalarımı! Şükürler olsun altıncı kasaya! Bugünkü henüz tepeleme dolmadı. Bir avuç daha atacağım yeni altınlarımdan. Az gibi geliyor ama servet dediğin azar azar birikir. Bir gün çarın biri avuç avuç toprak yığılsın buyurmuş da çok geçmeden bir tepe yükseltmiş başını! Anlaşılan göz zevkini okşuyormuş çarın bakmak ışıklı çadırlar giymiş vadiye. Telaşlı gemilerle kıpır kıpır denize. Ben de avuç avuç taşıdım bu mahzene topladığım vergiyi! Burada yükselttim tepemi. Ve bakıyorum engin ülkeme. Ne kaldi buyruğuma girmeyen demir pençemin altına? Canım çekerse saraylar yükselir bir anda. Orman perileri dans eder eşsiz bahçelerinde. İlham perileri gözüme girme yarışındadır. Deha vazgeçer özgürlüğünden. Buyruğumdadır namusla durmak bilmeyen emek. Büzülürler köşeye, ödüllendirilmeyi beklerler. Bir ıslığımla kana bulanmış suç, ürkekçe sokulacak yanıma, elimi yalayacak, gözlerime bakacaktır. Benim buyruğumda hepsi, bense hiçbirinin. (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin- Pinti şövalye)
İhtirasın en büyük kötülüğü nankör olmasıdır. Devlette görev alanlar ne kadar kişiyi geride bıraktıklarını değil de kimlerin gerisinde kaldıklarını göz önünde tutarlar hep. Çok yükseğe çıkanları daha yukarılara çıkmayı teşvik eden çoğunlukla kıskançlıktır. Önlerinde bir tek kişinin bulunmasının verdiği acı, binlerce kişiyi geride bırakmış olmanın sevincini gölgeleyiverir. (Seneca-Ahlak mektupları)
Hazımsızlığın sebebi vasıfsızlıktır. Yaratmaya değil kazanmaya odaklı olmak, çevreyi incelemeden sadece küpünü doldurmaktır mesele. Vermeden almak soysuzluktur. Döngüyü bozmak ve hayatı lehine çevirmeye çalışmak sığ zihinlerin tek amacıdır.
Az gelişmiş topluluklarda siyasetçinin çözme sözü vererek başa geldiği sorunlar, aslında onun tüm siyasetini üzerine inşa ettiği bir temel taşıdır. Siyasetçi varlığını bu sorunlara borçludur. Özellikle cahil ve kötü niyetli siyasetçiler, bu sorunları çözüme kavuşturmayı kendi zararlarına çalışmak ve sorunun yarattığı kamuoyunu kaybetmek olarak algılarlar.
Herkes Everest’e tırmanamayabilir ama herkesin tırmanacağı bir Everest’i muhakkak vardır demişti Nasuh Mahruki. Şiiri, sanatı, duyguyu, aşkı, değişimi, güzelliği kendine Everest yapmış şairlerin uğrak yeridir Antoloji.
Ben öyle sanıyorum ki bizi korkutan ölümden çok bizim cenaze alaylarıya, asık suratlarla ölüme verdiğimiz korkunç haldir. Çocuklar bile sevdiklerini maske takmış görünce korkarlar. (Montaigne-Ölüm)
Bir maddiyatçı ile bir maneviyatçı sodyum klorür minerali için aynı tarifi yaparlar. Ancak insanın tarifinde anlaşamazlar. İnsanlık kendini tanımak için büyük bir gayret göstermiştir. Bilgin, filozof, şair ve mistiklerin gözlemlerinden oluşan bir hazine sahibi olmamıza rağmen insan hakkındaki görüşlerimiz bazı görünüş ve parçalardan ibarettir. Bu parçalar da bizim metotlarımızla bir araya getirilmiştir. Her birimiz bir hayaletler alayından başka bir şey değiliz. Bilinmez gerçek de bu hayaletler arasında yürüyor. (Alexis Carrel- İnsan denen meçhul)
Otto Rank’e göre kabul kavramı önemlidir. Kendinin kabulü, eksik olduğunun kabulü, yanlış yapabilme ihtimalinin kabulü, bilmediğinin kabulü… Kabulden önce gelen kavram ise düşünüre göre farkındalıktır. Kendi içindeki eksikliğin farkındalığı! Ne yapabileceğinin farkındalığı! Neyi bilmediğinin farkındalığı! Yani düşünüre göre o herşeye yeten, mükemmel görünen, idealize bir benlik hayal eden kişinin ayakları biraz yere basmalıdır. Farkındalık ve kabul konusunda aydınlanmamış insan, beklentiler ve sonuçlar arasındaki uçurum karşısında küçücük kalır. Suçluluk ve yetersizlik hissi ile dolar. Hasta olur.
Tahakküm kurmadan sevmeyi öğrenmeli insan
Durdurup zamanı, ıssızlığa geçmeli
Aşk yalındır yekparedir
Çıkar veya güç ilişkilerinin nesnesine dönüşmemeli
İnsan bilmeli içindekini, ve sevmeli kendini
Serbest bırakmalı ayaklarını, ellerini
Akıl ve kalp birleşmeli severken
Dünya ancak böyle gösterir hazinelerini
Şaşakalır nalan görünce
Ateşle suyun iç içeliğini
Basitle karmaşığın dansını
Geceyle gündüzün aynılığını
Sessizliğin büyüleyici sesini
İçine çekmeli arayıcı hayatı
Severken bir olmalı,
Korumalı ötekini
Bakmalı daha derinden
Geçmeli ızdırabın içinden
Bakarken bulmalı kendini
Sevdiğinin penceresinden
Tekrar tekrar yaptığımız eylemler, kimliğimizin yansımasıdır. Mükemmeliyet bir eylem değil alışkanlıktır. Sürekli ve tutarlı bir çaba insanı ileri taşımada elzemdir. Kayayı çatlatan kuvvetli bir dalga değil, devamlılığı olan damlalardır. (Aristoteles-Nikomakhos’a etik)
cesaret veren cümleler
01.12.2024 - 12:33Başın sıkışırsa ara.
Godot'yu Beklerken
30.11.2024 - 22:39Hiçbir şey önceden düşündüğümüz gibi olmuyor. Hatta düşünmediğimiz gibi de olmuyor. Sadece oluyor. Hayatla birlikte akabiliyor isek ne ala! Yoksa şaşırıp kalıyoruz. Bir atık, bir safra gibi bizi bir kenara atıp geçiyor. Şaşmaz bir kararlılıkla kendi yolunu izliyor. Başka birinin hayatını yaşıyor hissi kalıyor bizde sadece. (Saba Altınsay-Faili malum)
Godot'yu Beklerken
30.11.2024 - 22:19Savaş iki farklı tarafın birbirini imha etme çabası değil, birbirine kendi iradesini kabul ettirme çabasıdır. Savaş organize bir çatışmadır. Meseleye şer ekseninden bakarsanız, yani taraflardan birine iyi diğerine kötü, birine haklı diğerine haksız derseniz o savaş bitmez. Bir kısır döngüye girilir. (Carl Schmitt)
Godot'yu Beklerken
30.11.2024 - 00:05İtalya, yaratıcı zekanın kudret ve azametini bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Gelgelelim İtalya’nın hemen karşısında yer alan Korsika adası ise ilk çağların basitliği içinde kalmış, bu çerçevenin dışına çıkamamıştır. İnsan bu adada, bu adanın kaba yapılı evlerinde aile kavgalarına, kıskançlıklara, geçimsizliklere rastlayamaz. Bu evlerde hayat sanki donmuş kalmıştır. Bu adada ben bir ay boyunca sanki dünyanın sonundaymışım gibi bir hisse kapılmıştım. (Guy De Maupassant-Mutluluk)
Godot'yu Beklerken
28.11.2024 - 22:53Olmamasına razıyım. Oluyormuş gibi olmasın yeter. (Franz Kafka-Dönüşüm)
Godot'yu Beklerken
26.11.2024 - 15:43Çeşitli konularda doğru bilgiye sahip olduğunu düşünmek insanı yanıltabilir. Bilgiye ulaşmanın ilk adımı kişinin bilgisizliğini kabul etmesidir. Bu bir bilgelik göstergesidir çünkü cehaletini kabul eden kişi öğrenmeye ve araştırmaya açık hale gelir. Cehaleti kabul etmek bilgiye ulaşmanın ön koşuludur. Bir şey bilmediğini kabul eden kişi gerçek bilginin peşine daha rahat düşer. (Platon)
Godot'yu Beklerken
25.11.2024 - 14:39Çatışma, toplumsal çıkarla bireysel çıkarın çelişmesi sonucu ortaya çıkar. (Spinoza)
Godot'yu Beklerken
24.11.2024 - 20:21Saatlerce bekledim şu seyredeceğim anı! Gözden ırak mahzeninde demir kasalarımı! Şükürler olsun altıncı kasaya! Bugünkü henüz tepeleme dolmadı. Bir avuç daha atacağım yeni altınlarımdan. Az gibi geliyor ama servet dediğin azar azar birikir. Bir gün çarın biri avuç avuç toprak yığılsın buyurmuş da çok geçmeden bir tepe yükseltmiş başını! Anlaşılan göz zevkini okşuyormuş çarın bakmak ışıklı çadırlar giymiş vadiye. Telaşlı gemilerle kıpır kıpır denize. Ben de avuç avuç taşıdım bu mahzene topladığım vergiyi! Burada yükselttim tepemi. Ve bakıyorum engin ülkeme. Ne kaldi buyruğuma girmeyen demir pençemin altına? Canım çekerse saraylar yükselir bir anda. Orman perileri dans eder eşsiz bahçelerinde. İlham perileri gözüme girme yarışındadır. Deha vazgeçer özgürlüğünden. Buyruğumdadır namusla durmak bilmeyen emek. Büzülürler köşeye, ödüllendirilmeyi beklerler. Bir ıslığımla kana bulanmış suç, ürkekçe sokulacak yanıma, elimi yalayacak, gözlerime bakacaktır. Benim buyruğumda hepsi, bense hiçbirinin. (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin- Pinti şövalye)
Godot'yu Beklerken
23.11.2024 - 13:17Timur'un fili var adeta sırtımızda. Bakamıyoruz, yetişemiyoruz.
Godot'yu Beklerken
22.11.2024 - 15:47İhtirasın en büyük kötülüğü nankör olmasıdır. Devlette görev alanlar ne kadar kişiyi geride bıraktıklarını değil de kimlerin gerisinde kaldıklarını göz önünde tutarlar hep. Çok yükseğe çıkanları daha yukarılara çıkmayı teşvik eden çoğunlukla kıskançlıktır. Önlerinde bir tek kişinin bulunmasının verdiği acı, binlerce kişiyi geride bırakmış olmanın sevincini gölgeleyiverir. (Seneca-Ahlak mektupları)
Godot'yu Beklerken
22.11.2024 - 15:07Hazımsızlığın sebebi vasıfsızlıktır. Yaratmaya değil kazanmaya odaklı olmak, çevreyi incelemeden sadece küpünü doldurmaktır mesele. Vermeden almak soysuzluktur. Döngüyü bozmak ve hayatı lehine çevirmeye çalışmak sığ zihinlerin tek amacıdır.
Godot'yu Beklerken
21.11.2024 - 21:24Mantık bahçenin çitidir. Fizik bahçedeki ağaçtır. Etik de ağaçtaki meyvedir. Amaç meyveye ulaşmaktır. Meyve de insanların ahlakının düzgün olmasıdır.
Godot'yu Beklerken
21.11.2024 - 21:22Az gelişmiş topluluklarda siyasetçinin çözme sözü vererek başa geldiği sorunlar, aslında onun tüm siyasetini üzerine inşa ettiği bir temel taşıdır. Siyasetçi varlığını bu sorunlara borçludur. Özellikle cahil ve kötü niyetli siyasetçiler, bu sorunları çözüme kavuşturmayı kendi zararlarına çalışmak ve sorunun yarattığı kamuoyunu kaybetmek olarak algılarlar.
Godot'yu Beklerken
21.11.2024 - 09:41Herkes Everest’e tırmanamayabilir ama herkesin tırmanacağı bir Everest’i muhakkak vardır demişti Nasuh Mahruki. Şiiri, sanatı, duyguyu, aşkı, değişimi, güzelliği kendine Everest yapmış şairlerin uğrak yeridir Antoloji.
Godot'yu Beklerken
20.11.2024 - 21:59Ben öyle sanıyorum ki bizi korkutan ölümden çok bizim cenaze alaylarıya, asık suratlarla ölüme verdiğimiz korkunç haldir. Çocuklar bile sevdiklerini maske takmış görünce korkarlar. (Montaigne-Ölüm)
Godot'yu Beklerken
20.11.2024 - 12:36Bir maddiyatçı ile bir maneviyatçı sodyum klorür minerali için aynı tarifi yaparlar. Ancak insanın tarifinde anlaşamazlar. İnsanlık kendini tanımak için büyük bir gayret göstermiştir. Bilgin, filozof, şair ve mistiklerin gözlemlerinden oluşan bir hazine sahibi olmamıza rağmen insan hakkındaki görüşlerimiz bazı görünüş ve parçalardan ibarettir. Bu parçalar da bizim metotlarımızla bir araya getirilmiştir. Her birimiz bir hayaletler alayından başka bir şey değiliz. Bilinmez gerçek de bu hayaletler arasında yürüyor. (Alexis Carrel- İnsan denen meçhul)
Godot'yu Beklerken
19.11.2024 - 12:46Bir ateşi ne kadar kuvvetli yakarsan, odunu o kadar çabuk tüketirsin. (Zenon)
Godot'yu Beklerken
18.11.2024 - 22:41Tok açın halinden anlamaz derler. Ben aç olanların da birbirlerini anlamadıklarını gördüm. (Fyodor Dostoyevski-Ezilenler)
Godot'yu Beklerken
18.11.2024 - 14:00Otto Rank’e göre kabul kavramı önemlidir. Kendinin kabulü, eksik olduğunun kabulü, yanlış yapabilme ihtimalinin kabulü, bilmediğinin kabulü… Kabulden önce gelen kavram ise düşünüre göre farkındalıktır. Kendi içindeki eksikliğin farkındalığı! Ne yapabileceğinin farkındalığı! Neyi bilmediğinin farkındalığı! Yani düşünüre göre o herşeye yeten, mükemmel görünen, idealize bir benlik hayal eden kişinin ayakları biraz yere basmalıdır. Farkındalık ve kabul konusunda aydınlanmamış insan, beklentiler ve sonuçlar arasındaki uçurum karşısında küçücük kalır. Suçluluk ve yetersizlik hissi ile dolar. Hasta olur.
Godot'yu Beklerken
18.11.2024 - 13:05Tahakküm kurmadan sevmeyi öğrenmeli insan
Durdurup zamanı, ıssızlığa geçmeli
Aşk yalındır yekparedir
Çıkar veya güç ilişkilerinin nesnesine dönüşmemeli
İnsan bilmeli içindekini, ve sevmeli kendini
Serbest bırakmalı ayaklarını, ellerini
Akıl ve kalp birleşmeli severken
Dünya ancak böyle gösterir hazinelerini
Şaşakalır nalan görünce
Ateşle suyun iç içeliğini
Basitle karmaşığın dansını
Geceyle gündüzün aynılığını
Sessizliğin büyüleyici sesini
İçine çekmeli arayıcı hayatı
Severken bir olmalı,
Korumalı ötekini
Bakmalı daha derinden
Geçmeli ızdırabın içinden
Bakarken bulmalı kendini
Sevdiğinin penceresinden
(Himself)
Godot'yu Beklerken
18.11.2024 - 11:12Bir sinek bir kartalı
Salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Ben de gördüm tozunu
(Yunus Emre)
Godot'yu Beklerken
17.11.2024 - 17:14Kapitalizmin getirdiği mutluluk, insanların sürekli olarak doz artırmak zorunda olduğu hastalıklı bir mutluluk halidir.
Godot'yu Beklerken
17.11.2024 - 12:12İnsanı mutlu eden ödül değil o ödül elimize geçtiğinde zihnimizin aldığı durumdur. (David Eagleman-İncognito)
Godot'yu Beklerken
17.11.2024 - 11:40Tekrar tekrar yaptığımız eylemler, kimliğimizin yansımasıdır. Mükemmeliyet bir eylem değil alışkanlıktır. Sürekli ve tutarlı bir çaba insanı ileri taşımada elzemdir. Kayayı çatlatan kuvvetli bir dalga değil, devamlılığı olan damlalardır. (Aristoteles-Nikomakhos’a etik)
Toplam 533 mesaj bulundu