En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim, O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin, En önce göğüsledi ipi... Acıyorsam sana anam avradım olsun, Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
Bu kentin karanlığı Sensizliğin bağımlılıklarında Hicran yarası Nena
Bir bir gelip gidiyor cümle alem Her enstantane tren oluyor, ben istasyon Zerre kadar çıkmıyorsun aklımdan Bana yokluğun kalıyor yok olmayan
Gece çöküyor şafaklarıma Mikelanj tablosu gibi, bulutlara asılı kalıyorsun karşımda Ve ben bulutlanıyorum, telleniyorum Yağmur oluyorum Çisil çisil yağıyorum saçlarına
Her defasında, patika yollara çıkıyor ayaklarım Nedendir bilmiyorum, kısmi ölümler yaşıyorum Her uyanışım kallavi bir efkâr oluyor Yüzümden ölümler düşüyor Kendimi, gözlerimin sana ilk daldığı yerde buluyorum
Bu kentin akşamları Sensizliğin sessizliğinde Hicran yarası Nena
II
Ah Nena Sen bu limana hiç gelmedin Bilmem kaç kez oldu kadehimde lâl olduğun Kaçtır bu gecelerimin erişmemesi sabaha Yıldızları biriktirdim sana Yakamozlar çaldım ay ışığında
Ah Nena Sen bu limana hiç gelmedin Sir Thomas More’ un Ütopya’sında kaldı, denizlerimize serdiğimiz ipek kilim Oysa ne de yakışmıştı yarınımıza yazılan o sakin ada Yelkenlerini ufuklarımıza açmış gemiler geçiyordu nadiren Güle güle diyorduk kadehlerimizi tokuşturarak El sallıyorduk halimizden memnun olarak
Ah Nena Sen bu limana hiç gelmedin Bu kaçıncı Kafka oluşum satır aralarında Bu kaçıncı gözyaşı dökmesi Monalisa’ nın duvarımda Rengarenk sözler fırlıyordu dudaklarımızdan Ne kadar da çoktu, yaşamadıklarımız yaşadıklarımızdan
III
Her yağmur damlasında bana çarpıyorsun, ıslanıyorum seninle Nena Tüm likitlerim efkar kokuyor Buğulu bir gökyüzü oluyorsun Tüm hacminle üstüme çöküyorsun
Ellerini tutamadığımdan beri, coğrafyalarıma adın geçti Firar etti tüm paradigmalarım Sen geçtin bütün şehirlerden Ben geçtim Bir de Kahrolası yokluğun geçti
Sen öldün mü şimdi Nena Ateş ellerinle yakamayacak mıyım ellerimi Dokunamayacak mı fikirlerine Yani artık şımarıp ta “Ya sussss” demeyecek misin bana O parmağındaki garip çıkıntı değmeyecek mi yanağıma Dicle gibi akmayacak mısın gözlerimden Toplamayacak mıyım seni Hevsel bahçelerinden
Gerçekten sen öldün mü şimdi Nena Tüm dinlerin sevgilisi Yürek sızısı Bıçak yarası
Yine eflatuni kederlerim gibi kaldın bana Hercai bir umutsun içimde kalan Yokluğunda da yanıyorum ama Aylardan Haziran
Nena Sen ölmedin bende Ben öldüm ben, sen öldüğünde
IV
Bir insan kaç kez ölür Nena Kaç kez gömülür sessizce Neden cenazemi kaldırmazlar Bir salyangoz bile daha iyi tutunuyor yaşama Zıplayan bir çekirge neşesinden, ne kadar da uzağım Bilsen Nena
İçimden Özgürlük Anıtı nı kurşunlamak geliyor Piza kulesine tekme atmak Ve sokup parmaklarımı yüreğime, kanatırcasına ortasından çıkarmak
Üç beş kilometreden ibaret dünyam sonsuzluğa dönüşüyor Neden, kaybolmuyorsun gözlerimden
Ah Nena Şimdi tüm limanlar aşina Tüm peronlar yine mi sen diyor arkamdan bana Çok özledim anlasana
Bir pazar günü Antalya da Her kapı eşiğinde yüzüm duracak Bulutların üzerinde kahverengi dizeler uçuşacak Yakacağım lanet olası sevdaları bir bir Beni tarihsiz Beni tarifsiz harcayacaklar Beni meczup yüreklerden soracaklar Ve her kaldırım köşesinde bir efkârı bulunan şişelere çarpacaklar
Cehennemi özlediğimi bilmeyecekler, cennetini düşlerken Nena Ayasofya tören yaparken mukaddes inançlarında Sen Pier Katedrali yıkılacak
Ah Nena Şimdi tüm limanlar aşina Tüm peronlar yine mi sen diyor arkamdan bana Çok özledim anlasana
Bu kentin akşamları Sensizliğin kahırlarında Hicran yarası Nena
V
Ah Nena Zamanın ortak mazimizi kemiren fermanlarında İçi boşalmış bir felsefe gibi çalkalanıyorum Bir bir döküyorum sararttığın yaprakları Yokluğuna asıyorum seni tanıdığım o hain baharı
Nicedir Kekeme duygular tüketiyorum Kir göstermiyor artık örselenen bedenim Kırk lisanı birleştirsem bir kelam çıkmıyor Bağırsam, sesim duyulmuyor
Ah Nena Seni zamansızlıklarda bekledim, dar mekan dilimlerinde Seni eşitsizliğin dengelerinde tuttum, en Nemrut öfkelerimde Seni aysız gecelerin karasında vurdum, Hiroşima katliamı gibi hüzünlerimde Seni reyhani kokularda teneffüs ettim, ihanetin demir ökçelerinde Seni gecikmişliğinde Yalanların resmiyetinde Mutsuzluğunun akıbetinde sevdim
Altın tepside sunduğun sevecenliğin, beyhude bir muamma Bana kimliğini ver Bana kimliğimi ver Nena
Kaç kez ağlarken kırıldı sesim Tenime ten oldu gölgelerin Kaç kez gözlerime yapıştı bilsen O ejderha gözlerin
Bu kentin neşeleri Sensizliğin ölümlerinde Hicran yarası Nena
ben bütün hüzünleri denemişim kendimde canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını bir bir denemişim bütün kelimeleri yeni sözler buldum seni görmeyeli
kuliste yarasını saran soytarı gibi seni görmeyeli kasketim eğip üstüne acılarımın sen yüzüne sürgün olduğum kadın kardeşim olan gözlerini unutmadım çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat
sen tutar kendini incecik sevdirirdin bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa şanssızım diyemem kendi payıma hain bir aşk bu kökü dışarda olur böyle şeyler ara sıra olur ara sıra
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim 'Uyandım bir sabah' gibi değil, öyle değil Nasıl yürür özsu dal uçlarına Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.
02.01.2024 - 00:01
* KUTLAMA *
Site arkadaşımız Bayan Irmak Acar
<< DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >>
01.01.2023 - 23:44
Site arkadaşımız Bayan Irmak Acar
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN **
01.01.2022 - 08:58
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
NİCE MUTLU YILLARA
01.01.2020 - 22:35
Site arkadaşımız Bayan Irmak Acar
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN **
- Ayrıca sizi bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın...
* Çağdaş Şairler * Evrensel Sanatçılar * Gizler Dünyası *
* Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Sitesi Üyeleri *
01.01.2019 - 22:19
Site arkadaşımız Bayan Irmak Acar
< DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >
06.05.2018 - 11:41
MARE NOSTRUM
En uzun koşuysa elbet Türkiyede de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
Can YÜCEL
06.05.2018 - 09:17
Nena
I
Bu kentin karanlığı
Sensizliğin bağımlılıklarında
Hicran yarası Nena
Bir bir gelip gidiyor cümle alem
Her enstantane tren oluyor, ben istasyon
Zerre kadar çıkmıyorsun aklımdan
Bana yokluğun kalıyor yok olmayan
Gece çöküyor şafaklarıma
Mikelanj tablosu gibi, bulutlara asılı kalıyorsun karşımda
Ve ben bulutlanıyorum, telleniyorum
Yağmur oluyorum
Çisil çisil yağıyorum saçlarına
Her defasında, patika yollara çıkıyor ayaklarım
Nedendir bilmiyorum, kısmi ölümler yaşıyorum
Her uyanışım kallavi bir efkâr oluyor
Yüzümden ölümler düşüyor
Kendimi, gözlerimin sana ilk daldığı yerde buluyorum
Bu kentin akşamları
Sensizliğin sessizliğinde
Hicran yarası Nena
II
Ah Nena
Sen bu limana hiç gelmedin
Bilmem kaç kez oldu kadehimde lâl olduğun
Kaçtır bu gecelerimin erişmemesi sabaha
Yıldızları biriktirdim sana
Yakamozlar çaldım ay ışığında
Ah Nena
Sen bu limana hiç gelmedin
Sir Thomas More’ un Ütopya’sında kaldı, denizlerimize serdiğimiz ipek kilim
Oysa ne de yakışmıştı yarınımıza yazılan o sakin ada
Yelkenlerini ufuklarımıza açmış gemiler geçiyordu nadiren
Güle güle diyorduk kadehlerimizi tokuşturarak
El sallıyorduk halimizden memnun olarak
Ah Nena
Sen bu limana hiç gelmedin
Bu kaçıncı Kafka oluşum satır aralarında
Bu kaçıncı gözyaşı dökmesi Monalisa’ nın duvarımda
Rengarenk sözler fırlıyordu dudaklarımızdan
Ne kadar da çoktu, yaşamadıklarımız yaşadıklarımızdan
III
Her yağmur damlasında bana çarpıyorsun, ıslanıyorum seninle Nena
Tüm likitlerim efkar kokuyor
Buğulu bir gökyüzü oluyorsun
Tüm hacminle üstüme çöküyorsun
Ellerini tutamadığımdan beri, coğrafyalarıma adın geçti
Firar etti tüm paradigmalarım
Sen geçtin bütün şehirlerden
Ben geçtim
Bir de
Kahrolası yokluğun geçti
Sen öldün mü şimdi Nena
Ateş ellerinle yakamayacak mıyım ellerimi
Dokunamayacak mı fikirlerine
Yani artık şımarıp ta “Ya sussss” demeyecek misin bana
O parmağındaki garip çıkıntı değmeyecek mi yanağıma
Dicle gibi akmayacak mısın gözlerimden
Toplamayacak mıyım seni Hevsel bahçelerinden
Gerçekten sen öldün mü şimdi Nena
Tüm dinlerin sevgilisi
Yürek sızısı
Bıçak yarası
Yine eflatuni kederlerim gibi kaldın bana
Hercai bir umutsun içimde kalan
Yokluğunda da yanıyorum ama
Aylardan Haziran
Nena
Sen ölmedin bende
Ben öldüm ben, sen öldüğünde
IV
Bir insan kaç kez ölür Nena
Kaç kez gömülür sessizce
Neden cenazemi kaldırmazlar
Bir salyangoz bile daha iyi tutunuyor yaşama
Zıplayan bir çekirge neşesinden, ne kadar da uzağım
Bilsen Nena
İçimden Özgürlük Anıtı nı kurşunlamak geliyor
Piza kulesine tekme atmak
Ve sokup parmaklarımı yüreğime, kanatırcasına ortasından çıkarmak
Üç beş kilometreden ibaret dünyam sonsuzluğa dönüşüyor
Neden, kaybolmuyorsun gözlerimden
Ah Nena
Şimdi tüm limanlar aşina
Tüm peronlar yine mi sen diyor arkamdan bana
Çok özledim anlasana
Bir pazar günü Antalya da
Her kapı eşiğinde yüzüm duracak
Bulutların üzerinde kahverengi dizeler uçuşacak
Yakacağım lanet olası sevdaları bir bir
Beni tarihsiz
Beni tarifsiz harcayacaklar
Beni meczup yüreklerden soracaklar
Ve her kaldırım köşesinde bir efkârı bulunan şişelere çarpacaklar
Cehennemi özlediğimi bilmeyecekler, cennetini düşlerken Nena
Ayasofya tören yaparken mukaddes inançlarında
Sen Pier Katedrali yıkılacak
Ah Nena
Şimdi tüm limanlar aşina
Tüm peronlar yine mi sen diyor arkamdan bana
Çok özledim anlasana
Bu kentin akşamları
Sensizliğin kahırlarında
Hicran yarası Nena
V
Ah Nena
Zamanın ortak mazimizi kemiren fermanlarında
İçi boşalmış bir felsefe gibi çalkalanıyorum
Bir bir döküyorum sararttığın yaprakları
Yokluğuna asıyorum seni tanıdığım o hain baharı
Nicedir
Kekeme duygular tüketiyorum
Kir göstermiyor artık örselenen bedenim
Kırk lisanı birleştirsem bir kelam çıkmıyor
Bağırsam, sesim duyulmuyor
Ah Nena
Seni zamansızlıklarda bekledim, dar mekan dilimlerinde
Seni eşitsizliğin dengelerinde tuttum, en Nemrut öfkelerimde
Seni aysız gecelerin karasında vurdum, Hiroşima katliamı gibi hüzünlerimde
Seni reyhani kokularda teneffüs ettim, ihanetin demir ökçelerinde
Seni gecikmişliğinde
Yalanların resmiyetinde
Mutsuzluğunun akıbetinde sevdim
Altın tepside sunduğun sevecenliğin, beyhude bir muamma
Bana kimliğini ver
Bana kimliğimi ver Nena
Kaç kez ağlarken kırıldı sesim
Tenime ten oldu gölgelerin
Kaç kez gözlerime yapıştı bilsen
O ejderha gözlerin
Bu kentin neşeleri
Sensizliğin ölümlerinde
Hicran yarası Nena
Bu son veda
Elveda Nena
Elveda
Yıldırım Uzun
25.02.2018 - 09:38
Hüznün kuşları
ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir denemişim bütün kelimeleri
yeni sözler buldum seni görmeyeli
kuliste yarasını saran soytarı gibi
seni görmeyeli
kasketim eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın
kardeşim olan gözlerini unutmadım
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat
sen tutar kendini incecik sevdirirdin
bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
şanssızım diyemem kendi payıma
hain bir aşk bu kökü dışarda
olur böyle şeyler ara sıra
olur ara sıra
Cemal Süreya
17.02.2018 - 19:44
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
'Uyandım bir sabah' gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara
Gülten Akın
08.02.2018 - 19:57
...........
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan Veli Kanık
Toplam 10 mesaj bulundu