..........biraz mutluluk
biraz keder
biraz ateş
biraz tuz
biraz bağışlama
biraz bulut
biraz yasemin
biraz hicran
biraz dost
biraz düşman
biraz tıkırtı
biraz uzak
biraz yakın
................."Saçımı, başımı, yediğimi, içtiğimi, kısaca beni unutun, müziğimi dinleyin, şarkılarıma eşlik edin, bu yeter..."
Horun Kolçak ...İnsanlara ,ülkesine,kuşa ,böceğe kısaca tüm dünyaya değer veren çok naif bir insandı.. çok değerli bir müzisyendi .Müzik tutkumuz vardı bizim..Çok üzüldüm..
Sen oradan şarkılarını söyle.. biz buradan dinleriz..
Kemal Sunal 70'li yıllarda Ertem Eğilmez'in Türk Sineması'na kazandırdığı bir Anti-Kahraman dır..
70'li yılların ortalarına doğru ülkedeki siyasal kamplaşmalar iyiden iyiye yoğunlaşıyor, siyasal belirsizlikler artıyor. Kıbrıs çıkartması, ambargolar, kıtlık, yoksulluk, yükselen sol muhalefet ve faşizan sesler... Sonra margarin, benzin kuyrukları, yoğun sokak terörü, cephe hükümetleri, kargaşa ve 12 Eylül...
bu dönem kültür-sanat bağlamında da çok yoğun bir dönem. Bir çok sanatçı yine bu dönemde sol muhalefetin öncülük misyonunu taşıdığı için "vatan haini" ilan edilip ya yasaklandı ya da ülkeden uzaklaştırıldı.
Salako filmiyle başlayan başrolleri onu bir anda herkesin sevgilisi haline getirdi.
Türkiye İnsanının aradığı anti-kahramandı.
Onun salaklığı hesabı kitabı olmamasından geçer.
O ne şöhreti, ne parayı ne de iktidarı istemektedir.
Kendi özgürlüğünün peşinden koşar, zaten kaybedendir, iktidarla işi ve hesabı olmaz. Afilli cümlelerle halka hitap etmez, cebindeki üç kuruşu fakire fukaraya dağıtır. Bunu da bir kahramanlık gösterisi olarak değil, bir kurtarıcı olarak yapmaz. Mayasında paylaşmak olduğu için yapar.
Onun filmlerinde gücün peşinden koşan, kurnazlıkla köşe dönmeye çalışanın hesapları hep yanlış çıkar. Onların yoluna Neo'lar, Superman'ler taş koymaz. Nitekim yanlış hesap Bağdat'tan döner zaten.
Bu mücadeleyi verirken, herkesin yaşadığı türden zorluklarla karşılaşır. Üç kağıtçıların eline düşer, onu kandırmaya kalkışan birileri olur, margarin kuyrukları, faşizm, feodalizm Kemal Sunal filmlerinde mutlaka dekor olarak varlığını korur. Ancak Şaban vb. karakterler asla soyut kavramlarla mücadele etmez. Yel değirmenleriyle savaşan bir Don Kişot değildir Kemal Sunal.
Anti-kahramanın erdemliliği böyle bir şeydir.
İşte bunlardır Kemal Sunal'ın beyaz perdede yıldızlaşmasının nedenleri.
28 yaşındayken İtalyan Büyükelçisinin tavsiyesi üzerine Ankara’da, Devlet Opera ve Balesi’nde (o yıllarda Devlet Tiyatrosu’na bağlıydı) kadroya alınan genç müzisyen, sahnedeki beceriksizliği ve kötü sesi bahane edilerek üç gösteri sonra İtalya’ya geri yollanmıştı.
Pavarotti’nin bizden kovulmasından bir yıl sonraki Moskova performansı..
Kıyıda köşede kalmış müzikler
21.07.2017 - 17:23öğüt vermek
21.07.2017 - 13:37Tutkuyla paramparça olmuş bir ruhtan beni bağışlamasını istemem..
gülümser ve bekler güvenli uykularımı
daha derine saplamak için saklı bıçağını..
......
Kıyıda köşede kalmış müzikler
21.07.2017 - 13:18Kıyıda köşede kalmış müzikler
21.07.2017 - 13:02parasız ateistin ramazan davulcusu olması
21.07.2017 - 00:39''Tanrısız yaşayabilirsin ama ekmeksiz yaşanmaz..''
(alıntı)
kimsin?
20.07.2017 - 21:45.........Modern köle(ler)..!
...
bir varmış bir yokmuş
20.07.2017 - 15:03..........biraz mutluluk
biraz keder
biraz ateş
biraz tuz
biraz bağışlama
biraz bulut
biraz yasemin
biraz hicran
biraz dost
biraz düşman
biraz tıkırtı
biraz uzak
biraz yakın
küçük bir canım varmış..
Kıyıda köşede kalmış müzikler
20.07.2017 - 13:09Harun Kolçak
20.07.2017 - 11:37................."Saçımı, başımı, yediğimi, içtiğimi, kısaca beni unutun, müziğimi dinleyin, şarkılarıma eşlik edin, bu yeter..."
Horun Kolçak ...İnsanlara ,ülkesine,kuşa ,böceğe kısaca tüm dünyaya değer veren çok naif bir insandı.. çok değerli bir müzisyendi .Müzik tutkumuz vardı bizim..Çok üzüldüm..
Sen oradan şarkılarını söyle.. biz buradan dinleriz..
Mekanı cennet olsun..
Kıyıda köşede kalmış müzikler
19.07.2017 - 22:32Kıyıda köşede kalmış müzikler
19.07.2017 - 11:36ağır çekim intihar
19.07.2017 - 11:29Friedrich Nietzsche.
...
Başucu Şarkıları
18.07.2017 - 19:27şu an ne dinliyorum
18.07.2017 - 08:45naftalin kokulu şarkılar
18.07.2017 - 00:05kemal sunal
17.07.2017 - 18:13Kemal Sunal 70'li yıllarda Ertem Eğilmez'in Türk Sineması'na kazandırdığı bir Anti-Kahraman dır..
70'li yılların ortalarına doğru ülkedeki siyasal kamplaşmalar iyiden iyiye yoğunlaşıyor, siyasal belirsizlikler artıyor. Kıbrıs çıkartması, ambargolar, kıtlık, yoksulluk, yükselen sol muhalefet ve faşizan sesler... Sonra margarin, benzin kuyrukları, yoğun sokak terörü, cephe hükümetleri, kargaşa ve 12 Eylül...
bu dönem kültür-sanat bağlamında da çok yoğun bir dönem. Bir çok sanatçı yine bu dönemde sol muhalefetin öncülük misyonunu taşıdığı için "vatan haini" ilan edilip ya yasaklandı ya da ülkeden uzaklaştırıldı.
Salako filmiyle başlayan başrolleri onu bir anda herkesin sevgilisi haline getirdi.
Türkiye İnsanının aradığı anti-kahramandı.
Onun salaklığı hesabı kitabı olmamasından geçer.
O ne şöhreti, ne parayı ne de iktidarı istemektedir.
Kendi özgürlüğünün peşinden koşar, zaten kaybedendir, iktidarla işi ve hesabı olmaz. Afilli cümlelerle halka hitap etmez, cebindeki üç kuruşu fakire fukaraya dağıtır. Bunu da bir kahramanlık gösterisi olarak değil, bir kurtarıcı olarak yapmaz. Mayasında paylaşmak olduğu için yapar.
Onun filmlerinde gücün peşinden koşan, kurnazlıkla köşe dönmeye çalışanın hesapları hep yanlış çıkar. Onların yoluna Neo'lar, Superman'ler taş koymaz. Nitekim yanlış hesap Bağdat'tan döner zaten.
Bu mücadeleyi verirken, herkesin yaşadığı türden zorluklarla karşılaşır. Üç kağıtçıların eline düşer, onu kandırmaya kalkışan birileri olur, margarin kuyrukları, faşizm, feodalizm Kemal Sunal filmlerinde mutlaka dekor olarak varlığını korur. Ancak Şaban vb. karakterler asla soyut kavramlarla mücadele etmez. Yel değirmenleriyle savaşan bir Don Kişot değildir Kemal Sunal.
Anti-kahramanın erdemliliği böyle bir şeydir.
İşte bunlardır Kemal Sunal'ın beyaz perdede yıldızlaşmasının nedenleri.
Rahmetle anıyorum ..
gülümsemek
17.07.2017 - 00:21.....Devrimcidir...
şu an ne dinliyorum
17.07.2017 - 00:04Sinema Filmi
16.07.2017 - 11:38"Bir film ayakkabıdaki taş gibi olmalı."
Lars von Trier
naftalin kokulu şarkılar
15.07.2017 - 21:45defalarca
15.07.2017 - 21:45Luciano Pavarotti
14.07.2017 - 17:5928 yaşındayken İtalyan Büyükelçisinin tavsiyesi üzerine Ankara’da, Devlet Opera ve Balesi’nde (o yıllarda Devlet Tiyatrosu’na bağlıydı) kadroya alınan genç müzisyen, sahnedeki beceriksizliği ve kötü sesi bahane edilerek üç gösteri sonra İtalya’ya geri yollanmıştı.
Pavarotti’nin bizden kovulmasından bir yıl sonraki Moskova performansı..
Şu an ne yapıyorsun
14.07.2017 - 15:57...y a ş lanı yoruM..
...
defalarca
13.07.2017 - 23:04Toplam 1414 mesaj bulundu