Gözlerin mi yüreğimde yer edinen?
Yoksa sözlerin mi beni derinden etkileyen?
Söylesene güzelliğiyle göz kamaştıran kadın,
Nedir ruhumuzu bir birine kenetleyen?
Işıltının gecenin karanlığında ay gibi parlayışı,
Belki de ondandır bende ki bu karanlığın Ay'a ihtiyacı.
Söylesene gülüşüyle dertleri son bulduran kadın?
Var mıdır ruhunu süsleyen çiçeklerin bir damla suya ihtiyacı?
Eminim ki soruyorsunuzdur neden insanın kendisiyle olan ilişkisi? diye. Bazı insanlara bazı şeyler öğretilmesi gerekir yoksa anlaşılmazlıklar insanları oldukça yıpratır. İlişkiden kastım sadece aşk değil aile ilişkisi, arkadaşlık ilişkisi belki de hiç yokmuş gibi görmezlikten gelinen tek taraflı düşünceler. Sizce de öyle değil mi? Bir insanın kendi içinde dertleşerek büyüttüğü düşünceleri kişiyle arasında olan bir ilişki sayılmaz mı? Belirsizlikler, tarif edilemez düşünceler, paylaşılamayan duygular aslında her birisi bizim kendi içimizde büyütüp beslediğimiz ilişkilerimiz. O ilişkileri şekillendirmek bizim elimizde. Aslında bizim görmediğimiz ya da görmek istemediğimiz daha tonlarca ilişki kaynağımız mevcut. Öfke, stres, mutluluk, heyecan, sevinç, hüzün, endişe, umutsuzluk...
Ortaya çıkarmak istediğim tek şey aslında hissedilen her şey. İnsan ömrü ne kadar kısa olduğunu savunan düşünürlere burada nokta koyarak kendi öznel düşüncemle buna katılmadığımı belirtmek isterim. Aslında ne demek istediğimi anlamış gibi değilsiniz o zaman şöyle düşünün; insan ömrü gerçekten kısa mı yoksa kısa olmasını isteyen insanlar tarafından ortaya atılmış bir düşünce mi? Tamam tamam çok karıştı düzeltiyorum. İnsan doğar, büyür ve ölür yaşam döngüsü bu olarak kodlanmıştır kafamıza ama bunun böyle olmadığına dair bariz gerçekler var. Demek istediğim şu neden buna odaklanmışız ki düşüncelerimiz yapabildiğimiz şeyler ölümle sınırlandırılmış ve yine bunu sınırlandıran biz insanlar olmuşuz. İşte tam olarak ilişki kavramının devreye girdiği yerde burası. İlişkimizi dünya üzerine kurmak yerine kendi içimizde adeta ona bir taht yaratmışız. Sizce de artık onları özgür bırakma vakti gelmedi mi?
Kendimizle doğru düzgün kuramadığımız ilişkilerimizi bir başkasıyla sağlıklı bir biçimde kurabilmek oldukça zor. Bakın ne kadar öznel görülen bir düşünce tarzı olduğunun farkındayım fakat farklı bir pencereden bakıldığı zamanda aslında ne kadar da nesnel olduğunun farkına varırsınız. Benim baktığım pencere insanların doğum anından itibaren başlayan çevre ilişkisidir. Yeni doğan bir bebeğin ağlaması kurmaya başladığı ilk ilişkisidir. Gözlerini açmaya başladığında ise o ilişkinin devamı gelir. Toplumu etkileyen nokta ise burasıdır ilişkinin temeli düzgün atılmazsa o ilişki ilerisinde önümüze taş şeklinde bir engel yaratır. Temeli olmayan ilişkinin üzerine eklenenler ise o taş engelini kayaya dönüştürür ve toplumda uyuşmazlık, zıtlık, düşünce ifadesizliği gibi bir çok şey oluşur. Demem o ki toplumun ilişkisini bir birey olarak değil de bir toplum olarak ilerletmenin yollarını gelin beraber bulalım.
aşk
12.07.2023 - 15:17Gözlerin mi yüreğimde yer edinen?
Yoksa sözlerin mi beni derinden etkileyen?
Söylesene güzelliğiyle göz kamaştıran kadın,
Nedir ruhumuzu bir birine kenetleyen?
Işıltının gecenin karanlığında ay gibi parlayışı,
Belki de ondandır bende ki bu karanlığın Ay'a ihtiyacı.
Söylesene gülüşüyle dertleri son bulduran kadın?
Var mıdır ruhunu süsleyen çiçeklerin bir damla suya ihtiyacı?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?
12.07.2023 - 15:11Bir çiçeğin gökyüzüyle tanışması gibi,
Dünyayı yeniden tanımak istiyorum.
Bir yerler de olmayacağını bilsem de,
Ben bu hayatı en başından tekrar yaşamak istiyorum
serbest kürsü
12.07.2023 - 15:03İNSANIN KENDİSİYLE KURMAYA BAŞLADIĞI İLK İLİŞKİSİ
Eminim ki soruyorsunuzdur neden insanın kendisiyle olan ilişkisi? diye. Bazı insanlara bazı şeyler öğretilmesi gerekir yoksa anlaşılmazlıklar insanları oldukça yıpratır. İlişkiden kastım sadece aşk değil aile ilişkisi, arkadaşlık ilişkisi belki de hiç yokmuş gibi görmezlikten gelinen tek taraflı düşünceler. Sizce de öyle değil mi? Bir insanın kendi içinde dertleşerek büyüttüğü düşünceleri kişiyle arasında olan bir ilişki sayılmaz mı? Belirsizlikler, tarif edilemez düşünceler, paylaşılamayan duygular aslında her birisi bizim kendi içimizde büyütüp beslediğimiz ilişkilerimiz. O ilişkileri şekillendirmek bizim elimizde. Aslında bizim görmediğimiz ya da görmek istemediğimiz daha tonlarca ilişki kaynağımız mevcut. Öfke, stres, mutluluk, heyecan, sevinç, hüzün, endişe, umutsuzluk...
Ortaya çıkarmak istediğim tek şey aslında hissedilen her şey. İnsan ömrü ne kadar kısa olduğunu savunan düşünürlere burada nokta koyarak kendi öznel düşüncemle buna katılmadığımı belirtmek isterim. Aslında ne demek istediğimi anlamış gibi değilsiniz o zaman şöyle düşünün; insan ömrü gerçekten kısa mı yoksa kısa olmasını isteyen insanlar tarafından ortaya atılmış bir düşünce mi? Tamam tamam çok karıştı düzeltiyorum. İnsan doğar, büyür ve ölür yaşam döngüsü bu olarak kodlanmıştır kafamıza ama bunun böyle olmadığına dair bariz gerçekler var. Demek istediğim şu neden buna odaklanmışız ki düşüncelerimiz yapabildiğimiz şeyler ölümle sınırlandırılmış ve yine bunu sınırlandıran biz insanlar olmuşuz. İşte tam olarak ilişki kavramının devreye girdiği yerde burası. İlişkimizi dünya üzerine kurmak yerine kendi içimizde adeta ona bir taht yaratmışız. Sizce de artık onları özgür bırakma vakti gelmedi mi?
Kendimizle doğru düzgün kuramadığımız ilişkilerimizi bir başkasıyla sağlıklı bir biçimde kurabilmek oldukça zor. Bakın ne kadar öznel görülen bir düşünce tarzı olduğunun farkındayım fakat farklı bir pencereden bakıldığı zamanda aslında ne kadar da nesnel olduğunun farkına varırsınız. Benim baktığım pencere insanların doğum anından itibaren başlayan çevre ilişkisidir. Yeni doğan bir bebeğin ağlaması kurmaya başladığı ilk ilişkisidir. Gözlerini açmaya başladığında ise o ilişkinin devamı gelir. Toplumu etkileyen nokta ise burasıdır ilişkinin temeli düzgün atılmazsa o ilişki ilerisinde önümüze taş şeklinde bir engel yaratır. Temeli olmayan ilişkinin üzerine eklenenler ise o taş engelini kayaya dönüştürür ve toplumda uyuşmazlık, zıtlık, düşünce ifadesizliği gibi bir çok şey oluşur. Demem o ki toplumun ilişkisini bir birey olarak değil de bir toplum olarak ilerletmenin yollarını gelin beraber bulalım.
Toplam 3 mesaj bulundu