Ben, kendini bir belirlenim olarak varsayar, böylece de özgün bir kendi ilişkisi ben in üzerindeki dış etkiyle mümkün olur, mutlak ben, tüm gerçeğin toplamını varsayar.
Fichte, Alman Filozof, 1814
Yani bir tümlük aracılığıyla ben olurum, eme ben aynı zaman da bir izdüşüm olarak, bunu dışardan edinir,
kendinde bütünler, ve varlık hakkı kazanırım, yani bir tümlük olmasa varlık iddiam da olamyıcaktı, o zaman
eksik olanı tümleyerek bunu aşabilir hale gelebilirim, işte Kuranın önerdiği rehberlik, bir aracılık haliyle, bu
bütünlüğün ben de gerçekleşebileceği yegane yolu işaret eder, başka türlü olmaz mı, olmaz, gezegeni patlatacak durumlara gelirsin, yani.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz, - William BLAKE,
Nedir o, işte o bu kadar olur, kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya , ya zurnacıy derlermiş eskiden,
yapısında yok yani, kendi başına bir tümlük kurabilmek, o zaman bir yaptırımın etkisini üzerinde hissederek
yaparsa, ihtimal artar, dediği o.
O kimsedir ki, özü sözü bir, ne kimse korur,
ne kimseye kefil, ne bir şeyh tanır, ne üst makam,
ne talebe bilir, ne mürit, kimseden üstün değil,
ne maddi çıkar bilir, çöl içinde bir çöl, kendini
yenmektir çabası, heyecanı varoluşun hakikati,
ve adı yolun ta kendisi, en belirgin işareti, içindeki
ateş, fenafillah olması,
Neden izin veriyor, sıkıysa yapsın diye, cezası da ona göre, üstelik sadece yakmak da değil, ve bitmiyor, yardım
da etmiyor., çünkü güzel, yalnız bırakmış değlidi, ipime sarılın demişti bir kere, ciddiye almadın, sana da gerek
yok zaten.
Aşk ölümden doğar, fakat, doğumumuzla birlikte biz bu ölümü terk etmişizdir, bu ölmek ve yeniden doğmaktır,
- Kadın - der Machado - varlığn öteki yüzüdür - saf şimdi olan varlık çıkar ve kendisini ona sunar, ve ona gömülür ve onda gizlenir, yani aşk aynı zamanda hem varlığın kendini ortaya sermesi de hiçliktir. Edilgen bir kendini ortaya seriş değil, gözümüzün önünde yapılan ve bozulan bir şey. Bizim de katıldığımız, kendimiz için bir şeyler yaptığımız bir tiyatro oyunu gibi, Aşk varlığın yaratılmasıdır, ve o varlık bizim varlığımızdır, biz varlığımızı yaratırken, onu tüketir ve tüketirken onu yaratırız.
Octavio PAZ, ŞAİR, DAHİ, 1998, ve Nobel Ödülü, 1990
Çev.. Ömer SARUHANLIOĞLU, - Çeviri de gayet iyi, belirtiyim, teşekkürler emeğine -
Şimdİ çocuklar Dahi nasıl oluyor, fay kırığına benziyor mu, siz tabii, kırılmayın, ama, aşk o değil, kafanı gözünü
kırsın diye var, öyle bir yetişme, yetiştirme dönemi o da sınavın bir parçası, ve kallavi, onun çevresinde de
kendi kozanızı öreceksiniz, ama, her üstünüze gelende, iyisini yapma iradesini göstererek, anlaşıldı mı, o beyazlar giyinmiş Osmanlı Kadını, neden yeni olmüş eşinin üzerine kapanarak hıçkırarak ağlıyordu, işte o Türk Kalitesiydi. Bir de şuna bakalım, İbn Hazm nerdeyse bin yıl önce kayda değer, İslam Filozoflarından, Allahın
sözlerinden başkasını tanımam diye ilk dile getirenleren, Endülüste, aşk üzerine de döktürüyor, ve herkes gibi
sizlere ömür eşine haber veriyorlar - onun ölüsünü kitapları kaldırsın - diyor, sen o kadar cambazlık yap, hepsi
anında çöp. Öyle Aşk deyip geçme, bakmışın içinden geçer, anladın mı Osmanlı Türkü neydi. Geçmiş olsun.
Aziz Augustinus insanı bir ihtimal olarak görür, yani ilk günah varlığın küçüklüğü ile, aynı şey değil, somut bir hatadır, insanın kendini tercih etmesi ve Tanrıdan yüz çevirmesi, dolayısıyla insanın özgürlüğü lütufa bağlanmıştır, onun varlığının küçüklüğü, gerçek anlam da bir küçüklüktür, bir hafiflik, ve yetersizliktir., özgürlük düşüşten önce nasıl olup da kötülüğü seçmiştir, biz kendisini reddeden ve var olmayı değil, hiçliği seçen özgülük nedir. İnsanın Tanrının tümel varlığı karşısındaki varlığının küçüklüğü nün karşısına din, sonsuz bir hayat yerlleştirir, Bu bizi ölümden kurtarır, fakat dünya hayatını ilk hatanın kefaretine ve uzun bir cezaya dönüştürür, din, ölümü öldürerek hayat verir, sonsuzluk an¹ı boşaltır, çünkü hayat ve ölüm birbirinden ayrılamaz,
ölüm hayatın içinde mevcuttur, ölmek üzere yaşarız, din, ölümümüzü alarak hayatımızı da elimizden alır. Din,
ebedi hayat uğruna bu hayatın ölümünü vurgular. Şiirin başlangıç noktası da din gibi, asli insanlık durumudur,
orada olmak, bize düşman ve yabancı bir dünya olan oraya fırlatılıp atılmış olduğumuzu bilmek, ve bunun herşeyi kararsız kıldığı olgusuk. zamansallık ve fanilik, şair kendi üslubuyla, negatif biçimde bir dilin kıyısına
gelir. Ve bu kıyıya sessizlik denir, beyaz bir sayfa, göle benzer bir sessizlik, çarşaf gibi, pürüzsüz bir su. Ve
insan derinlere suyun dibine inip sessizce beklemelidir, kısırlık ilhama dönüşür, boşluk da doluluğa, kuraklığın
ardından şiirsel söz tomurcuklanır, şiirsel yorum insanlık durumunun ortaya serilişidir. Dünyaya şaşırırız, çünkü
kendisini bize bir yabancı, tekinsiz, olarak sunar, dünyanın bize karşı ilgisizliği bütünü itibariyle bizim varlık
ihtimalimizin ona verebileceğinin ötesinde, bir anlamı olmamasından kaynaklanır, bu ihtimal de ölümdür,
çünkü insan doğduğu anda ölecek kadar yaşlanmış demektir, doğduğumuz andan itibaren hayatın yabancı
ve tekinsiz bir yerdeki sürekli bir varlıktır., burada huzurumuz yoktur, çünkü kendimizi hiçliğe, yokluğun içine
atmışızdır, hatamız ve borcumuz çok eskidir.
Octavio PAZ, Meksikalı ŞAİR, DAHİ, 1998
Ya bu borç ödenecek ya da o imkan elinden tamamen alınarak, kızgın bir deliğe tıkılacaktır aday.
çıkış var gücüyle Allaha çalışmaktır.
Uğruna can verdimiz yerde göründü,
Mehlika Sultana aşık yedi genç,
artık dönmeyecekmiş dediler.
Yahya KEMAL, Evladı Fatiha,
Artık dönmeye gerek yoktur, üstlerini düşeni yapmışlar ve bu bataklıktan çıkmışlardır dünya sınavında., amaç, hasıl olmuş, herkes bir geçiş noktası olara kodlanmış bu yerden esenliğin kucağındaki aşk iklimin esintilerinde
yüzlerini yıkamaktadırlar.
Allahın ipine - sıkı - sarılın. KURAN, KENDİ Konuşuyor.
Bedavası düşünülmemiş, Hikmetinden sual olmaz Tanrımız. - DAĞLARCA, Dağlar gibi.
Madem ki zamanda sonu yoktur olaylar,
Madem ki uğraşmakla iyileşmez dünyalar,
O halde beyhude gam yeme ki, neden.
Ömrümüzden de kalmamıştır o kadar.
Afdal Din KAŞANİ, Farsıl Sufi Şair, Filozof, 1214
Dünya düzelmez, ama, sen düzelip, yırtabilirsin, hedefin devam etmekse, belki de masaldır, o da olur, hele
bir ol bakalım, gerçek ne, masal ne, daha net olur.
Sanatçı ya da filozofun çoğu zaman, hassas bir sağlığı, pek iyi oturmamış bir dengesi vardır, Spinoza, Nietzsche, Lawrence, , ama, onları kırıp döken, ölüm değil, gördükleri, hissettikleri, düşündükleri, yaşam fazlalığıdır, yaşam onlar için çok büyüktür, ama ancak onlarla - gösterge yakındadır -Zerdüştün sonu, Ethica nın beşinci kitabı,gelecekteki ve henüz dili olmayan bir halka göre yazılır, yaratmak iletişim kurmak değil, direnmektir. Göstergeler, olay, yaşam, dirimselcilik arasında derin bir bağ vardır, bu bir desen, yazı ya da müzik çizgisinin içinde olabilecek organik olmayan bir yaşamın gücüdür.
DELEUZE, Fransız Filozof, 1996
Şimdi dengesiz bir adamla fazla oyalanmayın, sanatçı algısı bunun üzerine kurulu,, halbuki sizin normaliniz farklı, yani paylaşma güçlüğünüz de doğaldır, ama, bu işin doğası budur, duyuların egemenliği olmadan,
derinlik ölçecek bünye de olamıyor, o zaman, dışında yer alan ögeleri de insanlığın ortak mülkü yapabilmek
imkansızlaşıyor, bu ince ayar, bir talih veya imkan çerçevesinde damlıyor, neye, bilince,yani mutlak bilginin
yaklaşması duyular üzerinden olabilecekse ilk hedef gene varlık oluyor, ve ona göre ayarlanmış bir iklim,
herkese de dağıtılıyor, ama, alabilenler yararlanıyor, sırt dönenler, ya da dünyasında yer almayanlar, dünya
dışına itilliyor, yani anlamak, gayreti talep ediyor. Kolay gelsin.
Bizim kadim sefaletimize karşı kutsallık, esrarengiz ve haşmet duygusu uyandıracak biçimde varlığın çokluğundan yoğunlaşır, bu duygu iyilik ve ahlak düşüncelerini aşan bir kavram olarak - yüce - dir. Yüce olan
saygı ister, hürmet ister, itaat ister, her türlü ahlaki düzenlemeden bağımsız olarak din, bilince dayatılan ve bağlayıcı bireysel bir zorunluluktur.
Octavio PAZ, Mesikatlı ŞAİR, DAHİ,
Kelama her türlü saygısızlık ve terbiyesizlikte çığır açmışların, ve bunu kanıksamışca seyredenlerin ondan
bekleyebileceği de bir şey yoktur, hiçbir değerini benimseyip yerine getirmediğin bir yüceliği hizmetçi yapmaya
kalkmak, hadsizliktir, ve cevabı da ona göre olur. Kuran kulluk buyurur, saygı ve erdem, on sene sonra bile
hala sende suç arayanlara en güzel cevabı da Allaha çalışanlar verebilir, eğer kendilerini bu yarışta ayrıcılıklı
yapmak amaçları varsa, yoksa zaten yerleri hazır, hiç çabalamadan daha kağıt mendil veren görmedik, o sana neden ebediyet armağan etsin, hangi özelliğin için, on senedir tek başıma uğraştımı, yaş da ilerlerledi bir anlam
bulup bu uğraş da, yola devam etmek isteyenin elini göreceğiz, ya da işine, burası yılan, tilki, musibet, mikrop
tarlası değil, - saflık, iyilik - kavgası verenlerin umut besleyebileceği bir yer. Talebi de bu, diğerleri elensin diye varlar.
Kaderlerini gayretlerine bıraktık.
Alllah güzel davranışları sever.
Benimle mücadele edenleri hiç bakmadığım bir mekana yerleştiririm,
KURAN, KENDİ Konuşuyor, biraz kızgın bir yer olacak tabii, bütün dinler söylüyor zaten, ipi göğüslemek isteyenler ne de kıymetliyim, armut piş ağzıma düş diyorsa, pişer tabii.
Kuşkusuz masal, bunları mı dinleyeceğiz, biraz da uzaydan sinyal dinlemeliyiz, o da yüzyıllar sonra geliyormuş,
gene masal mı dinlesek, gelene kadar masal olacağız.
Şunun anlaşılmasında yarar var, teknik sana uşaklık yaptığı kadar değeri vardır, yani hayatına kolaylıklar getirsin diye, yoksa, seni altına alıp tepelesin diye değil, bugün geliştirilen anlayışta,sanki bir tapınak gibi bakılıyor ve yüceltiliyor, yücelmesi gereken sensin, o değil, çünkü Şeyh Galibin dediği gibi - alemlerin gözbebeğisin - yani yükseltmen gereken, o, Michel HENRY nin - teknik, barbarlıktır - demesi ondan, yani önce seni paralamaya başlıyor, ve köleleştiriyor, o aynı zaman da bir test kaptırırsan, çünkü önceliğin insan olacaktı, anlattığım gibi, endüstiriyel yaşamın zora koştuğu şehir hayatında o imkanlara kavuşmak için zaten, tükeniyorsun, o değil ki amaç, arkadan bu paylaşımın aç gözlüleri, bencillik tuzağına düşünce, gerilim yükseliyor, ve bir ekonomik kriz vahşeti de tetikliyor, gene avrupanın aynı ortama yuvarlanması tesadüf değil, bu yapının sonucu, aslında bir doğa varlığı olan insan, giderek yoğun şehirleşerek, bu açmazın içinde deneniyor, yeni durumda davranışı gözlenerek, ondan Kuranda, sizi güçlüklerle sınav edeceğiz der, ve doğruyu takip edenleri sıkıca kendine ayırır, tabii bu artık kolay değildir, çünkü iyice etkisi azaltılmışken, yükselten kendinle birlikte değerin kapısından çıkışa gidecektir diğerleri telef edilirken, ondan Rilke uyarıcı olarak avrupa karışmaya başlamadan önce, - o da bize çalışmayı bilmeli - der makine için, yani biz onun önüne koşulmamalıyız, halbuki öyle olmaz, ateizmin hakim olduğu avrupada paylaşım kavgasının yükselmesiyle, ki, bu ulus devletin, yani bencilliğin, ve milliyetçiliğin de alt yapısıdır, ben mekezcllikte toplanarak, herkes kendi üzerinden tarifinde, başkasını körettmeye ve görmemeye başlar, işte geçmiş olsun, bugünkü de aynısı, Rehber tam aksini söyler, herkesi gör ki, sen de görülebilesin, kimdir o, tabii ki kendisi, başka niye sana kabul versin, ille de benim gibi sonsuz iyinin peşinde koş, hem de nerde, modern dönemin koyu kötülük atmosferinde, o zaman benim için kıymetlisin, bir kez daha varolmak hakkındır, böyle bakın, bizim entellerin yarım aklıyla, gergef gibi
işler sonra, nereye dantel olarak koyacak bilemezsiniz.
Çünkü ruhum olmadan, bedenim bir insan bedeni olmayacaktır, demek ki, ruhum maddeyle birleşerek, bedenimi
oluşturur. Bu zorunlu koşul ile, yeterli koşulu birbirinden ayırmıyor, birlik zorunludur, fakat, yeterli değildir, sol kol,
sağ kolla aynı değildir.
Blaise PASCAL, 1662, Fransız Filozof,
Yani bedenim ruha, muhtaç kanısında, hadi canım, başka bir çağdan bahsediyor olsa gerek, ruhu kim görmüş,
öyle bir rivayet var sadece, görürse O görür ancak, mesela ben görmedim, çünkü O değilim herhalde ondan.
Belki derim, güneşin ardından bakıp bakıp,
başbaşa verip düşünsek, bir çözüm bulabiliriz,
benim için de, onlar için de, ama, dinlemiyorlar beni,
yaklaştırmıyorlar.
Sen nice ki düş görürsün, düşüm ben sana,
Nice ki sen uyarırsın, ben isteminim, ve hakanıyım
bütün görkemlerin, ve yıldız sessizliğince, büyümekteyim,
taa üstünde eşsiz zaman kentinin.
RİLKE, ŞAİR, 1926, Mistik, Vahdeti Vücud, ender tarihi örneklerden.
Değersiz herşey ışıktan kaçar, bu dünyada bedenin altına saklanılabilir, ölümde bu artık yapılamaz, çıplak
olarak ışığa bırakılırız, orası duruma göre, cennet veya cehennemdir.
Simone WEİL, Fransız Mistik Filozof, 1943
Sühreverdi de mistik tecrubeyle yazan bir filozof olarak, ölümü, bir ışık makamı olarak tanımlar.
mutlak
05.06.2024 - 21:27Ben, kendini bir belirlenim olarak varsayar, böylece de özgün bir kendi ilişkisi ben in üzerindeki dış etkiyle mümkün olur, mutlak ben, tüm gerçeğin toplamını varsayar.
Fichte, Alman Filozof, 1814
Yani bir tümlük aracılığıyla ben olurum, eme ben aynı zaman da bir izdüşüm olarak, bunu dışardan edinir,
kendinde bütünler, ve varlık hakkı kazanırım, yani bir tümlük olmasa varlık iddiam da olamyıcaktı, o zaman
eksik olanı tümleyerek bunu aşabilir hale gelebilirim, işte Kuranın önerdiği rehberlik, bir aracılık haliyle, bu
bütünlüğün ben de gerçekleşebileceği yegane yolu işaret eder, başka türlü olmaz mı, olmaz, gezegeni patlatacak durumlara gelirsin, yani.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz, - William BLAKE,
Nedir o, işte o bu kadar olur, kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya , ya zurnacıy derlermiş eskiden,
yapısında yok yani, kendi başına bir tümlük kurabilmek, o zaman bir yaptırımın etkisini üzerinde hissederek
yaparsa, ihtimal artar, dediği o.
mevlana
05.06.2024 - 18:15Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni,
kökleri kurutanı gördüm, işe dönmeyen avare düşlerde,
düşten uzak kısırlaşan işlerde gördüm, onun için semaya
durdum, korkudan ürperen tende, damarları tıkayan kanda
gördüm, murada erenlerin halesiz suskunluğunda, murada
erememişlerin bozgununda gördüm, yaşlıların ıssız loş bakışında,
nehirlerin bozbulanık akışında gördüm, avcının okunu salmasında,
avın yıkılıp kalmasında gördüm, saltanatları bozup dağıtanı, ülkeleri
hallaç pamuğu gibi atanı gördüm, içerde pusuya yatanı gördüm,
Onun için semaya durdum.
Turan, Mistik
vatan
04.06.2024 - 21:50Herkesin ana dili, orda da, saf, iyi niyetli kişilikler.
Dil, varlığın evidir. Heidegger. 1976
din
04.06.2024 - 20:30Başkaya içkin bir resimsizliktir, ihtiyaçsızlığı her yerde görülür, görebilen de, benzerleridir, diğerleri sadece resim
görür.
insan
04.06.2024 - 19:46İnsan amaç, teknik araç, kimseye hayrın dokunmuyorsa, birinin sana zararı dokunması ihtimali de yüksektir.
yaşam
04.06.2024 - 17:28Bir zaman kırılmasıdır, ve küllerini bırakır, çünkü göstermelik kavramlar, onu göstermez. gerçek kavramanın önünü açar.
sufi
04.06.2024 - 13:06Ben de kendini düşünür.
O doğmayan ve doğurmayandır, KURAN.
Nedeni kendi olan. - SPİNOZA, 17. Yüzyıl,
XXXXXXXXX
O kimsedir ki, özü sözü bir, ne kimse korur,
ne kimseye kefil, ne bir şeyh tanır, ne üst makam,
ne talebe bilir, ne mürit, kimseden üstün değil,
ne maddi çıkar bilir, çöl içinde bir çöl, kendini
yenmektir çabası, heyecanı varoluşun hakikati,
ve adı yolun ta kendisi, en belirgin işareti, içindeki
ateş, fenafillah olması,
Hallacı MANSUR, 10.Yüzyıl, Fars Mistik ŞAİRİ.
kötülük
04.06.2024 - 11:24Neden izin veriyor, sıkıysa yapsın diye, cezası da ona göre, üstelik sadece yakmak da değil, ve bitmiyor, yardım
da etmiyor., çünkü güzel, yalnız bırakmış değlidi, ipime sarılın demişti bir kere, ciddiye almadın, sana da gerek
yok zaten.
senin hesap
02.06.2024 - 22:05Hesaba gelmeyeni hesaba katmadan hesap görülmez.
aşk
01.06.2024 - 18:34Aşk ölümden doğar, fakat, doğumumuzla birlikte biz bu ölümü terk etmişizdir, bu ölmek ve yeniden doğmaktır,
- Kadın - der Machado - varlığn öteki yüzüdür - saf şimdi olan varlık çıkar ve kendisini ona sunar, ve ona gömülür ve onda gizlenir, yani aşk aynı zamanda hem varlığın kendini ortaya sermesi de hiçliktir. Edilgen bir kendini ortaya seriş değil, gözümüzün önünde yapılan ve bozulan bir şey. Bizim de katıldığımız, kendimiz için bir şeyler yaptığımız bir tiyatro oyunu gibi, Aşk varlığın yaratılmasıdır, ve o varlık bizim varlığımızdır, biz varlığımızı yaratırken, onu tüketir ve tüketirken onu yaratırız.
Octavio PAZ, ŞAİR, DAHİ, 1998, ve Nobel Ödülü, 1990
Çev.. Ömer SARUHANLIOĞLU, - Çeviri de gayet iyi, belirtiyim, teşekkürler emeğine -
Şimdİ çocuklar Dahi nasıl oluyor, fay kırığına benziyor mu, siz tabii, kırılmayın, ama, aşk o değil, kafanı gözünü
kırsın diye var, öyle bir yetişme, yetiştirme dönemi o da sınavın bir parçası, ve kallavi, onun çevresinde de
kendi kozanızı öreceksiniz, ama, her üstünüze gelende, iyisini yapma iradesini göstererek, anlaşıldı mı, o beyazlar giyinmiş Osmanlı Kadını, neden yeni olmüş eşinin üzerine kapanarak hıçkırarak ağlıyordu, işte o Türk Kalitesiydi. Bir de şuna bakalım, İbn Hazm nerdeyse bin yıl önce kayda değer, İslam Filozoflarından, Allahın
sözlerinden başkasını tanımam diye ilk dile getirenleren, Endülüste, aşk üzerine de döktürüyor, ve herkes gibi
sizlere ömür eşine haber veriyorlar - onun ölüsünü kitapları kaldırsın - diyor, sen o kadar cambazlık yap, hepsi
anında çöp. Öyle Aşk deyip geçme, bakmışın içinden geçer, anladın mı Osmanlı Türkü neydi. Geçmiş olsun.
günahın rengi
01.06.2024 - 14:44Aziz Augustinus insanı bir ihtimal olarak görür, yani ilk günah varlığın küçüklüğü ile, aynı şey değil, somut bir hatadır, insanın kendini tercih etmesi ve Tanrıdan yüz çevirmesi, dolayısıyla insanın özgürlüğü lütufa bağlanmıştır, onun varlığının küçüklüğü, gerçek anlam da bir küçüklüktür, bir hafiflik, ve yetersizliktir., özgürlük düşüşten önce nasıl olup da kötülüğü seçmiştir, biz kendisini reddeden ve var olmayı değil, hiçliği seçen özgülük nedir. İnsanın Tanrının tümel varlığı karşısındaki varlığının küçüklüğü nün karşısına din, sonsuz bir hayat yerlleştirir, Bu bizi ölümden kurtarır, fakat dünya hayatını ilk hatanın kefaretine ve uzun bir cezaya dönüştürür, din, ölümü öldürerek hayat verir, sonsuzluk an¹ı boşaltır, çünkü hayat ve ölüm birbirinden ayrılamaz,
ölüm hayatın içinde mevcuttur, ölmek üzere yaşarız, din, ölümümüzü alarak hayatımızı da elimizden alır. Din,
ebedi hayat uğruna bu hayatın ölümünü vurgular. Şiirin başlangıç noktası da din gibi, asli insanlık durumudur,
orada olmak, bize düşman ve yabancı bir dünya olan oraya fırlatılıp atılmış olduğumuzu bilmek, ve bunun herşeyi kararsız kıldığı olgusuk. zamansallık ve fanilik, şair kendi üslubuyla, negatif biçimde bir dilin kıyısına
gelir. Ve bu kıyıya sessizlik denir, beyaz bir sayfa, göle benzer bir sessizlik, çarşaf gibi, pürüzsüz bir su. Ve
insan derinlere suyun dibine inip sessizce beklemelidir, kısırlık ilhama dönüşür, boşluk da doluluğa, kuraklığın
ardından şiirsel söz tomurcuklanır, şiirsel yorum insanlık durumunun ortaya serilişidir. Dünyaya şaşırırız, çünkü
kendisini bize bir yabancı, tekinsiz, olarak sunar, dünyanın bize karşı ilgisizliği bütünü itibariyle bizim varlık
ihtimalimizin ona verebileceğinin ötesinde, bir anlamı olmamasından kaynaklanır, bu ihtimal de ölümdür,
çünkü insan doğduğu anda ölecek kadar yaşlanmış demektir, doğduğumuz andan itibaren hayatın yabancı
ve tekinsiz bir yerdeki sürekli bir varlıktır., burada huzurumuz yoktur, çünkü kendimizi hiçliğe, yokluğun içine
atmışızdır, hatamız ve borcumuz çok eskidir.
Octavio PAZ, Meksikalı ŞAİR, DAHİ, 1998
Ya bu borç ödenecek ya da o imkan elinden tamamen alınarak, kızgın bir deliğe tıkılacaktır aday.
çıkış var gücüyle Allaha çalışmaktır.
Uğruna can verdimiz yerde göründü,
Mehlika Sultana aşık yedi genç,
artık dönmeyecekmiş dediler.
Yahya KEMAL, Evladı Fatiha,
Artık dönmeye gerek yoktur, üstlerini düşeni yapmışlar ve bu bataklıktan çıkmışlardır dünya sınavında., amaç, hasıl olmuş, herkes bir geçiş noktası olara kodlanmış bu yerden esenliğin kucağındaki aşk iklimin esintilerinde
yüzlerini yıkamaktadırlar.
Allahın ipine - sıkı - sarılın. KURAN, KENDİ Konuşuyor.
Bedavası düşünülmemiş, Hikmetinden sual olmaz Tanrımız. - DAĞLARCA, Dağlar gibi.
din
01.06.2024 - 08:06Şekille şeklini bozar, özüyle, hayat katar.
nitelik
31.05.2024 - 22:52Madem ki zamanda sonu yoktur olaylar,
Madem ki uğraşmakla iyileşmez dünyalar,
O halde beyhude gam yeme ki, neden.
Ömrümüzden de kalmamıştır o kadar.
Afdal Din KAŞANİ, Farsıl Sufi Şair, Filozof, 1214
Dünya düzelmez, ama, sen düzelip, yırtabilirsin, hedefin devam etmekse, belki de masaldır, o da olur, hele
bir ol bakalım, gerçek ne, masal ne, daha net olur.
sanatçı
30.05.2024 - 19:24Sanatçı ya da filozofun çoğu zaman, hassas bir sağlığı, pek iyi oturmamış bir dengesi vardır, Spinoza, Nietzsche, Lawrence, , ama, onları kırıp döken, ölüm değil, gördükleri, hissettikleri, düşündükleri, yaşam fazlalığıdır, yaşam onlar için çok büyüktür, ama ancak onlarla - gösterge yakındadır -Zerdüştün sonu, Ethica nın beşinci kitabı,gelecekteki ve henüz dili olmayan bir halka göre yazılır, yaratmak iletişim kurmak değil, direnmektir. Göstergeler, olay, yaşam, dirimselcilik arasında derin bir bağ vardır, bu bir desen, yazı ya da müzik çizgisinin içinde olabilecek organik olmayan bir yaşamın gücüdür.
DELEUZE, Fransız Filozof, 1996
Şimdi dengesiz bir adamla fazla oyalanmayın, sanatçı algısı bunun üzerine kurulu,, halbuki sizin normaliniz farklı, yani paylaşma güçlüğünüz de doğaldır, ama, bu işin doğası budur, duyuların egemenliği olmadan,
derinlik ölçecek bünye de olamıyor, o zaman, dışında yer alan ögeleri de insanlığın ortak mülkü yapabilmek
imkansızlaşıyor, bu ince ayar, bir talih veya imkan çerçevesinde damlıyor, neye, bilince,yani mutlak bilginin
yaklaşması duyular üzerinden olabilecekse ilk hedef gene varlık oluyor, ve ona göre ayarlanmış bir iklim,
herkese de dağıtılıyor, ama, alabilenler yararlanıyor, sırt dönenler, ya da dünyasında yer almayanlar, dünya
dışına itilliyor, yani anlamak, gayreti talep ediyor. Kolay gelsin.
mutlak
29.05.2024 - 22:49Mutlak bilgi bir insan düşünümü değil, Mutlakın insanda düşünümüdür.- DELEUZE, Fransız Filozof, 1995
Mutlak bilgiyi ancak, mutlak verebilir. - HUSSERL, Alman Filozof, 1939
kadim
29.05.2024 - 17:18Bizim kadim sefaletimize karşı kutsallık, esrarengiz ve haşmet duygusu uyandıracak biçimde varlığın çokluğundan yoğunlaşır, bu duygu iyilik ve ahlak düşüncelerini aşan bir kavram olarak - yüce - dir. Yüce olan
saygı ister, hürmet ister, itaat ister, her türlü ahlaki düzenlemeden bağımsız olarak din, bilince dayatılan ve bağlayıcı bireysel bir zorunluluktur.
Octavio PAZ, Mesikatlı ŞAİR, DAHİ,
Kelama her türlü saygısızlık ve terbiyesizlikte çığır açmışların, ve bunu kanıksamışca seyredenlerin ondan
bekleyebileceği de bir şey yoktur, hiçbir değerini benimseyip yerine getirmediğin bir yüceliği hizmetçi yapmaya
kalkmak, hadsizliktir, ve cevabı da ona göre olur. Kuran kulluk buyurur, saygı ve erdem, on sene sonra bile
hala sende suç arayanlara en güzel cevabı da Allaha çalışanlar verebilir, eğer kendilerini bu yarışta ayrıcılıklı
yapmak amaçları varsa, yoksa zaten yerleri hazır, hiç çabalamadan daha kağıt mendil veren görmedik, o sana neden ebediyet armağan etsin, hangi özelliğin için, on senedir tek başıma uğraştımı, yaş da ilerlerledi bir anlam
bulup bu uğraş da, yola devam etmek isteyenin elini göreceğiz, ya da işine, burası yılan, tilki, musibet, mikrop
tarlası değil, - saflık, iyilik - kavgası verenlerin umut besleyebileceği bir yer. Talebi de bu, diğerleri elensin diye varlar.
Kaderlerini gayretlerine bıraktık.
Alllah güzel davranışları sever.
Benimle mücadele edenleri hiç bakmadığım bir mekana yerleştiririm,
KURAN, KENDİ Konuşuyor, biraz kızgın bir yer olacak tabii, bütün dinler söylüyor zaten, ipi göğüslemek isteyenler ne de kıymetliyim, armut piş ağzıma düş diyorsa, pişer tabii.
akıl
29.05.2024 - 07:16Akla kim karar verir.
Kanıt, son kanıt mıdır.
din
28.05.2024 - 17:27Kuşkusuz masal, bunları mı dinleyeceğiz, biraz da uzaydan sinyal dinlemeliyiz, o da yüzyıllar sonra geliyormuş,
gene masal mı dinlesek, gelene kadar masal olacağız.
teknik
28.05.2024 - 07:13Şunun anlaşılmasında yarar var, teknik sana uşaklık yaptığı kadar değeri vardır, yani hayatına kolaylıklar getirsin diye, yoksa, seni altına alıp tepelesin diye değil, bugün geliştirilen anlayışta,sanki bir tapınak gibi bakılıyor ve yüceltiliyor, yücelmesi gereken sensin, o değil, çünkü Şeyh Galibin dediği gibi - alemlerin gözbebeğisin - yani yükseltmen gereken, o, Michel HENRY nin - teknik, barbarlıktır - demesi ondan, yani önce seni paralamaya başlıyor, ve köleleştiriyor, o aynı zaman da bir test kaptırırsan, çünkü önceliğin insan olacaktı, anlattığım gibi, endüstiriyel yaşamın zora koştuğu şehir hayatında o imkanlara kavuşmak için zaten, tükeniyorsun, o değil ki amaç, arkadan bu paylaşımın aç gözlüleri, bencillik tuzağına düşünce, gerilim yükseliyor, ve bir ekonomik kriz vahşeti de tetikliyor, gene avrupanın aynı ortama yuvarlanması tesadüf değil, bu yapının sonucu, aslında bir doğa varlığı olan insan, giderek yoğun şehirleşerek, bu açmazın içinde deneniyor, yeni durumda davranışı gözlenerek, ondan Kuranda, sizi güçlüklerle sınav edeceğiz der, ve doğruyu takip edenleri sıkıca kendine ayırır, tabii bu artık kolay değildir, çünkü iyice etkisi azaltılmışken, yükselten kendinle birlikte değerin kapısından çıkışa gidecektir diğerleri telef edilirken, ondan Rilke uyarıcı olarak avrupa karışmaya başlamadan önce, - o da bize çalışmayı bilmeli - der makine için, yani biz onun önüne koşulmamalıyız, halbuki öyle olmaz, ateizmin hakim olduğu avrupada paylaşım kavgasının yükselmesiyle, ki, bu ulus devletin, yani bencilliğin, ve milliyetçiliğin de alt yapısıdır, ben mekezcllikte toplanarak, herkes kendi üzerinden tarifinde, başkasını körettmeye ve görmemeye başlar, işte geçmiş olsun, bugünkü de aynısı, Rehber tam aksini söyler, herkesi gör ki, sen de görülebilesin, kimdir o, tabii ki kendisi, başka niye sana kabul versin, ille de benim gibi sonsuz iyinin peşinde koş, hem de nerde, modern dönemin koyu kötülük atmosferinde, o zaman benim için kıymetlisin, bir kez daha varolmak hakkındır, böyle bakın, bizim entellerin yarım aklıyla, gergef gibi
işler sonra, nereye dantel olarak koyacak bilemezsiniz.
ruh
27.05.2024 - 00:04Çünkü ruhum olmadan, bedenim bir insan bedeni olmayacaktır, demek ki, ruhum maddeyle birleşerek, bedenimi
oluşturur. Bu zorunlu koşul ile, yeterli koşulu birbirinden ayırmıyor, birlik zorunludur, fakat, yeterli değildir, sol kol,
sağ kolla aynı değildir.
Blaise PASCAL, 1662, Fransız Filozof,
Yani bedenim ruha, muhtaç kanısında, hadi canım, başka bir çağdan bahsediyor olsa gerek, ruhu kim görmüş,
öyle bir rivayet var sadece, görürse O görür ancak, mesela ben görmedim, çünkü O değilim herhalde ondan.
özgür irade
26.05.2024 - 07:18Belki derim, güneşin ardından bakıp bakıp,
başbaşa verip düşünsek, bir çözüm bulabiliriz,
benim için de, onlar için de, ama, dinlemiyorlar beni,
yaklaştırmıyorlar.
Turan, Mistik.
kent
24.05.2024 - 08:34Sen nice ki düş görürsün, düşüm ben sana,
Nice ki sen uyarırsın, ben isteminim, ve hakanıyım
bütün görkemlerin, ve yıldız sessizliğince, büyümekteyim,
taa üstünde eşsiz zaman kentinin.
RİLKE, ŞAİR, 1926, Mistik, Vahdeti Vücud, ender tarihi örneklerden.
Ben Sıkıntılarımdan Daha Değerliyim
24.05.2024 - 08:31Değersiz herşey ışıktan kaçar, bu dünyada bedenin altına saklanılabilir, ölümde bu artık yapılamaz, çıplak
olarak ışığa bırakılırız, orası duruma göre, cennet veya cehennemdir.
Simone WEİL, Fransız Mistik Filozof, 1943
Sühreverdi de mistik tecrubeyle yazan bir filozof olarak, ölümü, bir ışık makamı olarak tanımlar.
oyun
24.05.2024 - 07:54Nasıl algılarsanız dünya o şekli alır, ama, dünya - bir - tanedir, savrulmamak için rehber.
Toplam 628 mesaj bulundu