Bütün tarih neredeyse, toplulukların çoğunluğunun katıldığı, küçük bir yüzdenin de gücü yetmediği için uzak durduğu, irili ufaklı olaylarla bezenmiş bir şer tarihidir, neden böyledir, insan olma parkuru meşakkatlidir, herkes de uğraşmaz, kolayca genel eğilime katılır, ve elenir, zaten lazım değildir, konunun güçleştirilmesi, kim daha çok gayret gösterecek ve asılacak açığa çıkması içindir, onun için ipi göğüslemek, dünyayı sanılanın çok ötesinde bir güçlüğe yuvarlar, bunun mantığını sorgulamak isteyen, şimdiden daha iyisini kendi yaratmaya başlayabilir, olursa, yoksa, rehberin gereğini yapar, güçlüğüne de katlanır, esenliğin başka çözümünü bilen varsa da, doğru onu dinlemeye gider, herkes için değil önerilerimiz zaten. Çünkü herkes diye bir şey yoktur, adanmışlar vardır.
Esirgeyen bağışlayan, sadece esaslarına bağlılığı ömrünce sapmadan takipçisi olmuşlara, o da burda değil, parkuru tamamladıktan sonra. burda şunu yaptım, ama olmadı diyen, boş beklenti sahipleri, kendilerine, araba, ev almayacağını, çocuğunu ya da sevdiklerini korumayacağını bilmeli, onlar sağlık ve aklın bağışında sorun yoksa, kendi emeğinin sonuçları olabilir ancak, ama, bu hedefe giderken, yanlış yapmamak, parkur - ömür - bitince korumaya alındın anlamına gelir, yapmayan konumuz değil, gidince zaten öğrenecek.
Çoktan seçmenin mantığı, esaslara bağlılıkta adanış gereğince, asılmayan da asılmaz, bu kadar meşakkati neden çeksin, güdüler her zaman daha tatlıdır, fazladan uğraşmanın alemi yok zaten, çok da lazım değil ayrıca, acımış bir şans vermiş, herkes biricik, - parmak izi, göz retinası - fırsat özel, istediğin gibi sarfedersin, kime ne, sonucu seni ilgilendiriyor, modern evrede o gayret de pek görülmez, tüketim çağının albenisi, varolan bencilliğin artışı, adam avlar, diğer dönemlerden daha düşük düzeyde seyreder, bu gönüllülük esaslı bir gayretin, inanışın, bilgiyle ve yaşamla harmanlanışıdır, kolay yoldan çözümü varsa, ben bilmiyorum, bilen varsa oraya gitmek yararlı olur. Burası vakit kaybı.
Fethin eylem gözü, ne dışardadır, ne içerde, kendini kuran kendinin toplayıcı durağanlığında kesifleşen, etkileşim dolayımlı yaşayışında, dikkat ve öngürüyü besleyen bilgiyle, keskinleşen duyarlığın ön açması. Karanlığa batmış, bir kaybolmayan yıldızın görünür olması.
Tanrı kendi içinde vahiydir, kendinden başka hiçbirşeyi açığa vurmayan saf vahiy, onun kendi kendini vahyetmesi, herşeyi hiçlikten kopartmasıdır, yaşamdan mutlak zevk alan vahiy, Tanrı sevgidir çünkü hayat kendini sonsuzca sever, yaratılış bir dışsallık olarak açılır, oysa yaşam kendini ve canlıları sürekli üretir, Tanrının sonsuz yaşamı ebedi şimdinin doğuşudur, kötülükse yaşamı inkar ve saldırıdır, Tanrı yokmuş gibi yaşamanın bencilliğidir. Hayat saf bir deneyimin ötesinde, benliği yetiştirmektir, kendini yoğun deneyimleme, kendinden zevk alma olarak tezahür edince, hayatı durağan yapan dışardakinin içteki ebedi hareketiyle, acıdan neşeye geçişi olanaklı kılan, sanat bunu yapabiliyorsa gerçektir.
Michel HENRY, 2002, Fransız Filozof.
Hayat kendi süzgecinde damıtılmadan, gerçekliğine kavuşamıyor, yeni deneyimlere bol şans, ve gayret.
Bir apaçıklığın bilgisi, apaçıklığı nedeniyle ulaşılmazlık vasfını korur, kendini bilgisizliştiren bir öge olarak, bilgi alanımıza girdiğinde, o alanda değilizdir belki, buluşmanın biz istediğimiz için öyle olması gibi, gerçekliğini kendi kurar biz de yer almaz, öyle görürüz, sonrası düşünülenin uzağına düşen ilişkiler ağında açığa çıkar, edinilmemişin biz de yeri yoktur çünkü, uzağından geçer gideriz.
Kutsal değil mi yüreğim, daha güzel yaşamla dolmadı mı,
ben sevmeye başlayalı, neden bana daha çok değer verdiniz,
daha mağrur daha yabaniyken ben, sözüm daha çok, kendim
daha boşken. Ah, Pazar yerinde geçerli olanı sever kalabalık,
kölelerse ancak zorbaları sayarlar. Yalnız tanrımsı olanlar,
inanırlar tanrılara.
Yukarlara çıkmak istiyorsanız, kendi bacaklarınızı kullanmalısınız. Kendinizi taşıtmayasınız, yabancıların sırtına, kafasına binmeyesiniz. Ama, gerçek insanlarım yok daha, Bu benim sabahım, benim gündüzüm başlıyor, gel artık,
gel, ey büyük öğle.
Yani gerçek insan güneşi dorukta deneyimleyen insan, bunu da kendi gücüyle yapmak zorunda modern evrede, çünkü, tarımsal dönemin dayanışma içeren ortamı çekiliyor sahneden, herkes tek başına, zaten kazanmanın, geçimin zorlaştığı ortamda, iyice tek başınasın, demek ki, sanılanın aksine değerlere eskisinden daha çok ihtiyacın var, hiççiliğin değil, değerlerin dünyasının çıkış yolu olabileceğinin manifestosudur aslında, ama, eski yaşanılan alışkanlıkların yöntemi olanlarla değil, yeni aşamanın getirdiği duruma uyumla, değeri bünyene sindirerek, onlar zaten zamanın başından beri her coğrafyada, her aşamada aynı, farkı yeni sınav dönemlerinde farklılaşan durumlarla, soruların başkalaşması, aynı soruları, yeni biçimlerle cevaplama yeteneğine katkı yapıyor, yani - ipe sıkı sarılma - esasında değişen bir şey yok, sadece yeni konumun farklı, daha çok istismarın görüldüğü bu aşamada öldürdüğün Tanrı, aslında, her yerde sinmiş varlığını, gerçek boyutuna taşıyacak doğallığı koruyabilirsen gene görünüm alanında olacak, ama üstüme çeker yorganı yatarım, görmem olur biter, işime bakarım dediğinde, işine bakılır gerçekten, hiçbir şeyi örtemezsin çünkü, varolan hep vardır, sen var mısın meçhul olan o, ama, olabilirsin o da ne kadar görünür sende, görünür kalman için, olayın anahtarı bu, yoksa hiçbir kapının açılacağı falan yok, sen açmanın gayretine girince başlayacak, başkalaşım, süresizlik, adım atmakla, kendi patikasını işaret ediyor. Kolay gelsin.
Hakkıyla ve samimiyetle yerine getirmediğin ödevin - salih amel - duası, boşuna uğraştır, önce bol puanın olacak, sonra kendi duan, başkası değil. Kolay gelsin.
Gerçi saklandığı yere, pek yüce olan girince,
o bir bakışta tanınan melek dimdik, görkemli,
ve parıltılar salan, yalvardı, bütün iddialardan
vazgeçerek, izin verilsin diye gezgin kalmasına,
eskisi gibi, dalgın tacir olarak yani, fazla gelirdi ona,
bilginlere de, görmek sözün böylesini. yalvarana
gösteriyor ve istiyordu tekrar. Oku.
Çoktan okumuş denirdi artık ona, yapabilendi o,
kulak veren ve yapandı.
Muhammedin Yakarması, RİLKE, Alman Şair, 1920
Muhammed arka arkasına kız çocukları doğduğu için kabilesinde alay konusu olur, o da dağlara çekilir sakinleşmek, kendini dinlemek için ve yardım, o geleneklere, darbe vurmak için gelir, yani cahilliyeye, - İnsan zalim, cahil, ve nankördür - ayeti gibi, ilk vahiy o kederli haline, kıymet verdiği güvenilir muhammede destektir.
İyi de gelenek neden ortadan kalkmaz yüzyıllarca, sürer, çünkü görecek işi vardır tasfiyede, kim Allahın sözüne asılacak, kim kolayına kaçacak, onun emri önünde yalnızsın çünkü, çevreyi karşına alman lazım, ve asılan kazanır, böyle daha kolay diyen tasfiye olur, tarihin saati tıkır tıkır işler, senin ki, işlememişse, süzmeliğine yan.
Dünyaya gelmen seni insan yapmıyor esaslara bağlılık konusunda gösterdiğin gayret, tavizsizlik seni insan yapıyor, yani daima güzel işler yapmak, safiyanelikle, hile katmadan, o zaman insansın ve yeni bir kabulu hakediyorsun. Sen bilirsin.
Toplumsal kurtuluşa inanan yoktur, toplum içindeki samimi adanmışların kurtulabileceğine dair öneriler vardır, siyaset binanın çatısıdır, ama, evde neler yaşanır belirleyen odur, kimliğin orda gözükür, seçilir veya seçilmezsin. Hayat oyunu.
Bahçelerinizde bahar durmaz,
Dursa da neye yarar
Görünmeyen hudutlar arasında
Gaipten haber verir yaşamlar.
Ne yüzüm ak, ne aşka doymuşum,
Gençliğim parça parça, arzu ve hülyada
Artık bulunmamak istiyorum,
Hiç bir dünyada.
Ne diyor Varlıktan Başka, Şiirin ismi de - Cahil - , Kuran da hatırlayalım, - İnsan cahil, zalim, nankördür - diyordu, yani kovuluş nedenin, şimdi devam ediyor, - bahçelerinizde bahar durmaz - dursa da neye yarar - niye böyle dünya tarihine, ilişkilerine bak görürsün, neler yaptığını, hele rehberde çöpe atılmışsa, sabun bile yaparsın insan kardeşinden, gelen baharı da köreltiyorsun, çünkü referansın yok artık, güdülerin pusulası ne yapar işte tarih onu anlatır, Osmanlı Türklerinde farklı olan bu işte, samimi bağlılıkları biraz da olsa raya sokuyor, nizam bölgeleri fazla itiraz etmiyor, hep de öyle diğil tabii, karakteri önemsemeyen bir yetkili, eziyete başlıyor, kontrol edene kadar merkezce, yandı gülüm keten helva, sonrada oyun gereği tabii ki, kuyuyu boyluyor o başka, 700 yılın 200 yılında nerdeyse var bu, bknz. Celali İsyanları, ama, bu da az şey değil, dünya gibi bir yerde başka coğrafyalar çok daha şeker, neler yemiyorlar, psişeni kontrol edememişsen, görünmeyen hudutlar arasındaki, gaipten haber verir yaşamlar, işte görünmeyenin bilincini sağlayan dünyanın gerçekliğini yitirişi ile ortaya çıkan durumsallık, ama, bilgilendirici de olabiliyor, ve kapı açıyor, işte kıt bilginin yol açtığı vahşetle, yeni bir zaman arayışı psişene doluşuyor, tabii bilinç olayı değil, kendiliğindenlik, ya da Mevlana nın ünlü kitabı gibi - Kendinde kendin - ortaya çıkıyor, zaten orda duruyordu, şimdi hareket oldu, uyku hali canlılık oluyor, zamandışılık alanındayız, buranın olmayışı orayı olur yapıyor, olay bu.
Bütün çabaların kendini avuntuyla oluşa yönelten bir düşünce imgesi olduğunu yalnız iddia etmekle kalmaz, kesinlik hükmünde o dış gerçeklik denilen tantananın mekanızmasını da tanır. Aşkın, sevginin, dostluğun, arkadaşlığın, o en dipteki çölden, kuru iç yaşantıdan kurtulmak için icad edilen ama bir türlü gerçekliği yaşanamayan sadece oyun olarak yaşanmaya çalışılan bir sahtekarlık olduğunu bilir. Tanrı haz ilkesini, yaşam içgüdüsü yaptı, içgüdü sosyal hayatı oluşturdu, kana boğulan, iğdiş edilen insanlık tarihi hep insan zihnindeki ve kalbindeki kopkoyu karanlıktan kendini üretirken, başkasını yokeden o bencil bireyci doyumsuzluktan, o tam kavramı bulunmayan vahşilikten doğdu. Mistisizm Tanrının aydınlık yüzüne yüzünü dönmüşlerin yoludur.
Sadece sahicilik, oyunun kazananıdır, durduk yerde ekmek yok. Kolay gelsin.
Dünyanın enerji motoru, üretimin kilit anahtarı, herkesi bir örnek yapmaya kalkmak, doğrudan öldürmektir, herkesin yeteneği farklı düşünülmüş, her bireyin de toplumda bir işlevi var, kimse yerini küçümsemesin, her taş kendi yerinde ağır, ego sorunlarıyla, tuzağa düşersen, geleceğini baltalarsın hem dünyan berbat olur, hem ahiretin, onun için ipime sıkı tutununun diyor, yani içine ittiği bataklıkta, oyun gereği, dünya ortamında, kabiliyet de verdik, ısrar edersen burdan da çıkabilirsin diyor, ayet, ama, gayret olmazsa batıp gidiyorsun, tanınan fırsat da çöp oluyor, gerçekten gübre olursun o zaman, kendini adarsan doğrunun pusulasına, o seni burdan daha esenlikli yerlere ulaştırır, hayat oyunu bu işte.
Bir bilgi başka bir bilgiyle bağlantıya girdiğinde bilgi olma vasfı kazanır, tek başına hiçbir şeydir, zamanla yıpranır ve çürür çevresine zarar vermeye başlar, yenilenmesini başka bir bilginin katkısıyla sağlar, onun için kültür arası etkileşim hayatidir, gelişim için, kapalı ortamda çürümeye başlayan bilginin kimseye faydası olamaz, ama çok zararı olur. Mukayeseli muhakeme eğitimin temeli olmak zorundadır, yoksa yerinde sayar durursun, iyi de yaşayamazsın.
Dünyada ki sorunun yeni aşamada, hayvan kurulumuna mı dönüş yapıcan bir kriz durumunda, yoksa buna fren koyacak değerleri mi benimseyeceksin, yani din, iman, yoksa can veren unsurlarından soyutlanmış bir iskelete dönüşeceksin, sonra da sepet havası, bunu tercihin belirleyecek, ne geleneksele takılıp kalacaksın, ne de modernin arazlarına teslim olacaksın, yani dengeyi kuracaksın, çıkış noktası orda, iyi de bunu neden yapıyor insana, işte sınav o, hangisini seçeceksin onun yolunu mu, yoksa bozuk yolda kaybolup gidecek misin, hayat oyununun en ağırlıklı parçası modern aşamada, Ya Camus nün dediği gibi başaşağı gideceksin - Düşüş - ya da onun ipine tutunup bataktan çıkacaksın, geldiğin bir yol ağzı, hangi yöne gidersen, o geleceğin olacak, anlaşıldı mı, dünya, neden oyuncak değil. O bilmeyene kolay gelir, sonra, arabesk batağında çözüm ararsın, o da bir şey çözmez, sızlanır durursun.
Toprak altındaki sır, yani cesetten varlıktan başkanın canlısına, heykellerin uykusundan kurtulmasıyla açığa çıkıyor, ama dünya zamanı ile değil, zamandışı zaman ile, şu döngüsel zaman - Nietzche nin sonsuz dönüşüne geldik - reenkarnasyon, değil, saçmalamayalım, - sana doğru bütün aşklardan sonra, çirkin hatıralar lazım - bu ne anlama geliyor, çünkü dünyada bildiğin bütün kavramların adı var, kendi yok, geçici ve silik, bir ara parlasa bile, sönmeye mahkum, çünkü samimisi elmas değerinde bulmak için bütün tarihi gezmen lazım, modern evrede bu iyice silikleşiyor, çünkü dökecek, lazım değilsin, kendini yırtarsan olur, elinde milyarlarcası var, ve bu farkettiğin çirkin hatıralar, samimi ve gerçek olanını işaret ediyor, yani kendini - Beni anın. - KURAN - şimdi merkeze geldik, o da zaten onu istiyor, ondan seni oraya taşıyor, bütün uzandığın dallar kırılınca, kucağa geliyorsun, işte o zaman senin içinde onun için de gerçek zaman oluşuyor, zamandışılık ta, - Ahiret gerçek hayat, bir bilseler - KURAN, dediği o.
Bizim bildiğimiz canlılar uyur kayıp halinde, heykelin ki nasıl oluyor, cansızın ki, çünkü madde hep uyku hali, canlıda yok uyku, ondan canlı, nasıl aşikarlaşıyorlar, canlıyla etkileşimle, gene Berkeley kıyılarındayız, biz maddeyi uykusundan ya da ölü halinden kurtarıyoruz, peki biz ölürsek, madde de imha oluyor, başka bir canlıya transfer olup yaşıyor, herkes ölse, işte orası hiçlik çünkü etkileşim yok artık, peki, hiçlik nasıl geçiş noktası olabiliyor, zamandışılıkla etkileşim başlıyor, bildiğimizin zamanın etkileşimi, kavramlar alanımızda değil artık, maddeyi uykusundan kurtaran etkileşim, dünya şartlarında, zamandışılık ortamında maddeden soyutlanmışı - ölerek - somuta taşıyor, üstelik nesnellik ötesi, ama, özneye de ihtiyacı yok, çünkü, bütün özneleri özünde toplayarak faal, bahsettiği o. İyi de bunları, 25 yaşında nerden biliyor, o bilmiyor ki.
tarih
14.04.2023 - 09:12Bütün tarih neredeyse, toplulukların çoğunluğunun katıldığı, küçük bir yüzdenin de gücü yetmediği için uzak durduğu, irili ufaklı olaylarla bezenmiş bir şer tarihidir, neden böyledir, insan olma parkuru meşakkatlidir, herkes de uğraşmaz, kolayca genel eğilime katılır, ve elenir, zaten lazım değildir, konunun güçleştirilmesi, kim daha çok gayret gösterecek ve asılacak açığa çıkması içindir, onun için ipi göğüslemek, dünyayı sanılanın çok ötesinde bir güçlüğe yuvarlar, bunun mantığını sorgulamak isteyen, şimdiden daha iyisini kendi yaratmaya başlayabilir, olursa, yoksa, rehberin gereğini yapar, güçlüğüne de katlanır, esenliğin başka çözümünü bilen varsa da, doğru onu dinlemeye gider, herkes için değil önerilerimiz zaten. Çünkü herkes diye bir şey yoktur, adanmışlar vardır.
korumak
11.04.2023 - 19:40Esirgeyen bağışlayan, sadece esaslarına bağlılığı ömrünce sapmadan takipçisi olmuşlara, o da burda değil, parkuru tamamladıktan sonra. burda şunu yaptım, ama olmadı diyen, boş beklenti sahipleri, kendilerine, araba, ev almayacağını, çocuğunu ya da sevdiklerini korumayacağını bilmeli, onlar sağlık ve aklın bağışında sorun yoksa, kendi emeğinin sonuçları olabilir ancak, ama, bu hedefe giderken, yanlış yapmamak, parkur - ömür - bitince korumaya alındın anlamına gelir, yapmayan konumuz değil, gidince zaten öğrenecek.
toplum ve yaşam
11.04.2023 - 14:25Çoktan seçmenin mantığı, esaslara bağlılıkta adanış gereğince, asılmayan da asılmaz, bu kadar meşakkati neden çeksin, güdüler her zaman daha tatlıdır, fazladan uğraşmanın alemi yok zaten, çok da lazım değil ayrıca, acımış bir şans vermiş, herkes biricik, - parmak izi, göz retinası - fırsat özel, istediğin gibi sarfedersin, kime ne, sonucu seni ilgilendiriyor, modern evrede o gayret de pek görülmez, tüketim çağının albenisi, varolan bencilliğin artışı, adam avlar, diğer dönemlerden daha düşük düzeyde seyreder, bu gönüllülük esaslı bir gayretin, inanışın, bilgiyle ve yaşamla harmanlanışıdır, kolay yoldan çözümü varsa, ben bilmiyorum, bilen varsa oraya gitmek yararlı olur. Burası vakit kaybı.
fetih
11.04.2023 - 08:00Fethin eylem gözü, ne dışardadır, ne içerde, kendini kuran kendinin toplayıcı durağanlığında kesifleşen, etkileşim dolayımlı yaşayışında, dikkat ve öngürüyü besleyen bilgiyle, keskinleşen duyarlığın ön açması. Karanlığa batmış, bir kaybolmayan yıldızın görünür olması.
gerçek
08.04.2023 - 21:56Tanrı kendi içinde vahiydir, kendinden başka hiçbirşeyi açığa vurmayan saf vahiy, onun kendi kendini vahyetmesi, herşeyi hiçlikten kopartmasıdır, yaşamdan mutlak zevk alan vahiy, Tanrı sevgidir çünkü hayat kendini sonsuzca sever, yaratılış bir dışsallık olarak açılır, oysa yaşam kendini ve canlıları sürekli üretir, Tanrının sonsuz yaşamı ebedi şimdinin doğuşudur, kötülükse yaşamı inkar ve saldırıdır, Tanrı yokmuş gibi yaşamanın bencilliğidir. Hayat saf bir deneyimin ötesinde, benliği yetiştirmektir, kendini yoğun deneyimleme, kendinden zevk alma olarak tezahür edince, hayatı durağan yapan dışardakinin içteki ebedi hareketiyle, acıdan neşeye geçişi olanaklı kılan, sanat bunu yapabiliyorsa gerçektir.
Michel HENRY, 2002, Fransız Filozof.
Hayat kendi süzgecinde damıtılmadan, gerçekliğine kavuşamıyor, yeni deneyimlere bol şans, ve gayret.
girift
07.04.2023 - 19:01Bir apaçıklığın bilgisi, apaçıklığı nedeniyle ulaşılmazlık vasfını korur, kendini bilgisizliştiren bir öge olarak, bilgi alanımıza girdiğinde, o alanda değilizdir belki, buluşmanın biz istediğimiz için öyle olması gibi, gerçekliğini kendi kurar biz de yer almaz, öyle görürüz, sonrası düşünülenin uzağına düşen ilişkiler ağında açığa çıkar, edinilmemişin biz de yeri yoktur çünkü, uzağından geçer gideriz.
alkış
07.04.2023 - 17:48Kutsal değil mi yüreğim, daha güzel yaşamla dolmadı mı,
ben sevmeye başlayalı, neden bana daha çok değer verdiniz,
daha mağrur daha yabaniyken ben, sözüm daha çok, kendim
daha boşken. Ah, Pazar yerinde geçerli olanı sever kalabalık,
kölelerse ancak zorbaları sayarlar. Yalnız tanrımsı olanlar,
inanırlar tanrılara.
HÖLDERLİN, 1843, Alman Şair,
Çev. Turan OFLAZOĞLU.
Değer
03.04.2023 - 07:40Yukarlara çıkmak istiyorsanız, kendi bacaklarınızı kullanmalısınız. Kendinizi taşıtmayasınız, yabancıların sırtına, kafasına binmeyesiniz. Ama, gerçek insanlarım yok daha, Bu benim sabahım, benim gündüzüm başlıyor, gel artık,
gel, ey büyük öğle.
Yani gerçek insan güneşi dorukta deneyimleyen insan, bunu da kendi gücüyle yapmak zorunda modern evrede, çünkü, tarımsal dönemin dayanışma içeren ortamı çekiliyor sahneden, herkes tek başına, zaten kazanmanın, geçimin zorlaştığı ortamda, iyice tek başınasın, demek ki, sanılanın aksine değerlere eskisinden daha çok ihtiyacın var, hiççiliğin değil, değerlerin dünyasının çıkış yolu olabileceğinin manifestosudur aslında, ama, eski yaşanılan alışkanlıkların yöntemi olanlarla değil, yeni aşamanın getirdiği duruma uyumla, değeri bünyene sindirerek, onlar zaten zamanın başından beri her coğrafyada, her aşamada aynı, farkı yeni sınav dönemlerinde farklılaşan durumlarla, soruların başkalaşması, aynı soruları, yeni biçimlerle cevaplama yeteneğine katkı yapıyor, yani - ipe sıkı sarılma - esasında değişen bir şey yok, sadece yeni konumun farklı, daha çok istismarın görüldüğü bu aşamada öldürdüğün Tanrı, aslında, her yerde sinmiş varlığını, gerçek boyutuna taşıyacak doğallığı koruyabilirsen gene görünüm alanında olacak, ama üstüme çeker yorganı yatarım, görmem olur biter, işime bakarım dediğinde, işine bakılır gerçekten, hiçbir şeyi örtemezsin çünkü, varolan hep vardır, sen var mısın meçhul olan o, ama, olabilirsin o da ne kadar görünür sende, görünür kalman için, olayın anahtarı bu, yoksa hiçbir kapının açılacağı falan yok, sen açmanın gayretine girince başlayacak, başkalaşım, süresizlik, adım atmakla, kendi patikasını işaret ediyor. Kolay gelsin.
dua
02.04.2023 - 13:42Hakkıyla ve samimiyetle yerine getirmediğin ödevin - salih amel - duası, boşuna uğraştır, önce bol puanın olacak, sonra kendi duan, başkası değil. Kolay gelsin.
Denge
02.04.2023 - 07:36Hangi dramı resmederse resmetsin, şiirin kendine özgü bir mutluluğu vardır. - Gaston BACHELARD, 1962, Fransız Filozof.
benlik
02.04.2023 - 07:06Ben den taşanla ben olur, eksilenle yokolur.
yanılsama
01.04.2023 - 17:19Gerçeğin kenar süsü.
muhammed
31.03.2023 - 21:23Gerçi saklandığı yere, pek yüce olan girince,
o bir bakışta tanınan melek dimdik, görkemli,
ve parıltılar salan, yalvardı, bütün iddialardan
vazgeçerek, izin verilsin diye gezgin kalmasına,
eskisi gibi, dalgın tacir olarak yani, fazla gelirdi ona,
bilginlere de, görmek sözün böylesini. yalvarana
gösteriyor ve istiyordu tekrar. Oku.
Çoktan okumuş denirdi artık ona, yapabilendi o,
kulak veren ve yapandı.
Muhammedin Yakarması, RİLKE, Alman Şair, 1920
Muhammed arka arkasına kız çocukları doğduğu için kabilesinde alay konusu olur, o da dağlara çekilir sakinleşmek, kendini dinlemek için ve yardım, o geleneklere, darbe vurmak için gelir, yani cahilliyeye, - İnsan zalim, cahil, ve nankördür - ayeti gibi, ilk vahiy o kederli haline, kıymet verdiği güvenilir muhammede destektir.
İyi de gelenek neden ortadan kalkmaz yüzyıllarca, sürer, çünkü görecek işi vardır tasfiyede, kim Allahın sözüne asılacak, kim kolayına kaçacak, onun emri önünde yalnızsın çünkü, çevreyi karşına alman lazım, ve asılan kazanır, böyle daha kolay diyen tasfiye olur, tarihin saati tıkır tıkır işler, senin ki, işlememişse, süzmeliğine yan.
oyun
29.03.2023 - 15:24O oyun kuransa sen nesin, tabii ki oyuncak, ama, olmayabilirdin de, ona halis iman diyoruz, 55 derecede demir bükenlere bak, cahil kim, bilgi nerde.
insan
25.03.2023 - 22:11Dünyaya gelmen seni insan yapmıyor esaslara bağlılık konusunda gösterdiğin gayret, tavizsizlik seni insan yapıyor, yani daima güzel işler yapmak, safiyanelikle, hile katmadan, o zaman insansın ve yeni bir kabulu hakediyorsun. Sen bilirsin.
Toplum
25.03.2023 - 09:22Toplumsal kurtuluşa inanan yoktur, toplum içindeki samimi adanmışların kurtulabileceğine dair öneriler vardır, siyaset binanın çatısıdır, ama, evde neler yaşanır belirleyen odur, kimliğin orda gözükür, seçilir veya seçilmezsin. Hayat oyunu.
cahil
23.03.2023 - 19:20Bahçelerinizde bahar durmaz,
Dursa da neye yarar
Görünmeyen hudutlar arasında
Gaipten haber verir yaşamlar.
Ne yüzüm ak, ne aşka doymuşum,
Gençliğim parça parça, arzu ve hülyada
Artık bulunmamak istiyorum,
Hiç bir dünyada.
Ne diyor Varlıktan Başka, Şiirin ismi de - Cahil - , Kuran da hatırlayalım, - İnsan cahil, zalim, nankördür - diyordu, yani kovuluş nedenin, şimdi devam ediyor, - bahçelerinizde bahar durmaz - dursa da neye yarar - niye böyle dünya tarihine, ilişkilerine bak görürsün, neler yaptığını, hele rehberde çöpe atılmışsa, sabun bile yaparsın insan kardeşinden, gelen baharı da köreltiyorsun, çünkü referansın yok artık, güdülerin pusulası ne yapar işte tarih onu anlatır, Osmanlı Türklerinde farklı olan bu işte, samimi bağlılıkları biraz da olsa raya sokuyor, nizam bölgeleri fazla itiraz etmiyor, hep de öyle diğil tabii, karakteri önemsemeyen bir yetkili, eziyete başlıyor, kontrol edene kadar merkezce, yandı gülüm keten helva, sonrada oyun gereği tabii ki, kuyuyu boyluyor o başka, 700 yılın 200 yılında nerdeyse var bu, bknz. Celali İsyanları, ama, bu da az şey değil, dünya gibi bir yerde başka coğrafyalar çok daha şeker, neler yemiyorlar, psişeni kontrol edememişsen, görünmeyen hudutlar arasındaki, gaipten haber verir yaşamlar, işte görünmeyenin bilincini sağlayan dünyanın gerçekliğini yitirişi ile ortaya çıkan durumsallık, ama, bilgilendirici de olabiliyor, ve kapı açıyor, işte kıt bilginin yol açtığı vahşetle, yeni bir zaman arayışı psişene doluşuyor, tabii bilinç olayı değil, kendiliğindenlik, ya da Mevlana nın ünlü kitabı gibi - Kendinde kendin - ortaya çıkıyor, zaten orda duruyordu, şimdi hareket oldu, uyku hali canlılık oluyor, zamandışılık alanındayız, buranın olmayışı orayı olur yapıyor, olay bu.
mistisizm
23.03.2023 - 08:33Bütün çabaların kendini avuntuyla oluşa yönelten bir düşünce imgesi olduğunu yalnız iddia etmekle kalmaz, kesinlik hükmünde o dış gerçeklik denilen tantananın mekanızmasını da tanır. Aşkın, sevginin, dostluğun, arkadaşlığın, o en dipteki çölden, kuru iç yaşantıdan kurtulmak için icad edilen ama bir türlü gerçekliği yaşanamayan sadece oyun olarak yaşanmaya çalışılan bir sahtekarlık olduğunu bilir. Tanrı haz ilkesini, yaşam içgüdüsü yaptı, içgüdü sosyal hayatı oluşturdu, kana boğulan, iğdiş edilen insanlık tarihi hep insan zihnindeki ve kalbindeki kopkoyu karanlıktan kendini üretirken, başkasını yokeden o bencil bireyci doyumsuzluktan, o tam kavramı bulunmayan vahşilikten doğdu. Mistisizm Tanrının aydınlık yüzüne yüzünü dönmüşlerin yoludur.
Sadece sahicilik, oyunun kazananıdır, durduk yerde ekmek yok. Kolay gelsin.
çeşitlilik
21.03.2023 - 07:10Dünyanın enerji motoru, üretimin kilit anahtarı, herkesi bir örnek yapmaya kalkmak, doğrudan öldürmektir, herkesin yeteneği farklı düşünülmüş, her bireyin de toplumda bir işlevi var, kimse yerini küçümsemesin, her taş kendi yerinde ağır, ego sorunlarıyla, tuzağa düşersen, geleceğini baltalarsın hem dünyan berbat olur, hem ahiretin, onun için ipime sıkı tutununun diyor, yani içine ittiği bataklıkta, oyun gereği, dünya ortamında, kabiliyet de verdik, ısrar edersen burdan da çıkabilirsin diyor, ayet, ama, gayret olmazsa batıp gidiyorsun, tanınan fırsat da çöp oluyor, gerçekten gübre olursun o zaman, kendini adarsan doğrunun pusulasına, o seni burdan daha esenlikli yerlere ulaştırır, hayat oyunu bu işte.
bilgi
21.03.2023 - 06:42Bir bilgi başka bir bilgiyle bağlantıya girdiğinde bilgi olma vasfı kazanır, tek başına hiçbir şeydir, zamanla yıpranır ve çürür çevresine zarar vermeye başlar, yenilenmesini başka bir bilginin katkısıyla sağlar, onun için kültür arası etkileşim hayatidir, gelişim için, kapalı ortamda çürümeye başlayan bilginin kimseye faydası olamaz, ama çok zararı olur. Mukayeseli muhakeme eğitimin temeli olmak zorundadır, yoksa yerinde sayar durursun, iyi de yaşayamazsın.
modernite
21.03.2023 - 00:24Dünyada ki sorunun yeni aşamada, hayvan kurulumuna mı dönüş yapıcan bir kriz durumunda, yoksa buna fren koyacak değerleri mi benimseyeceksin, yani din, iman, yoksa can veren unsurlarından soyutlanmış bir iskelete dönüşeceksin, sonra da sepet havası, bunu tercihin belirleyecek, ne geleneksele takılıp kalacaksın, ne de modernin arazlarına teslim olacaksın, yani dengeyi kuracaksın, çıkış noktası orda, iyi de bunu neden yapıyor insana, işte sınav o, hangisini seçeceksin onun yolunu mu, yoksa bozuk yolda kaybolup gidecek misin, hayat oyununun en ağırlıklı parçası modern aşamada, Ya Camus nün dediği gibi başaşağı gideceksin - Düşüş - ya da onun ipine tutunup bataktan çıkacaksın, geldiğin bir yol ağzı, hangi yöne gidersen, o geleceğin olacak, anlaşıldı mı, dünya, neden oyuncak değil. O bilmeyene kolay gelir, sonra, arabesk batağında çözüm ararsın, o da bir şey çözmez, sızlanır durursun.
heykel
19.03.2023 - 09:39Toprak altındaki sır, yani cesetten varlıktan başkanın canlısına, heykellerin uykusundan kurtulmasıyla açığa çıkıyor, ama dünya zamanı ile değil, zamandışı zaman ile, şu döngüsel zaman - Nietzche nin sonsuz dönüşüne geldik - reenkarnasyon, değil, saçmalamayalım, - sana doğru bütün aşklardan sonra, çirkin hatıralar lazım - bu ne anlama geliyor, çünkü dünyada bildiğin bütün kavramların adı var, kendi yok, geçici ve silik, bir ara parlasa bile, sönmeye mahkum, çünkü samimisi elmas değerinde bulmak için bütün tarihi gezmen lazım, modern evrede bu iyice silikleşiyor, çünkü dökecek, lazım değilsin, kendini yırtarsan olur, elinde milyarlarcası var, ve bu farkettiğin çirkin hatıralar, samimi ve gerçek olanını işaret ediyor, yani kendini - Beni anın. - KURAN - şimdi merkeze geldik, o da zaten onu istiyor, ondan seni oraya taşıyor, bütün uzandığın dallar kırılınca, kucağa geliyorsun, işte o zaman senin içinde onun için de gerçek zaman oluşuyor, zamandışılık ta, - Ahiret gerçek hayat, bir bilseler - KURAN, dediği o.
aşikar
18.03.2023 - 22:08Aşikar olup heykeller uykusundan. - Dağlarca,
Bizim bildiğimiz canlılar uyur kayıp halinde, heykelin ki nasıl oluyor, cansızın ki, çünkü madde hep uyku hali, canlıda yok uyku, ondan canlı, nasıl aşikarlaşıyorlar, canlıyla etkileşimle, gene Berkeley kıyılarındayız, biz maddeyi uykusundan ya da ölü halinden kurtarıyoruz, peki biz ölürsek, madde de imha oluyor, başka bir canlıya transfer olup yaşıyor, herkes ölse, işte orası hiçlik çünkü etkileşim yok artık, peki, hiçlik nasıl geçiş noktası olabiliyor, zamandışılıkla etkileşim başlıyor, bildiğimizin zamanın etkileşimi, kavramlar alanımızda değil artık, maddeyi uykusundan kurtaran etkileşim, dünya şartlarında, zamandışılık ortamında maddeden soyutlanmışı - ölerek - somuta taşıyor, üstelik nesnellik ötesi, ama, özneye de ihtiyacı yok, çünkü, bütün özneleri özünde toplayarak faal, bahsettiği o. İyi de bunları, 25 yaşında nerden biliyor, o bilmiyor ki.
zafer
18.03.2023 - 13:08Gerçek zafer zamandışılığın fethidir, dünyada ki başarı sabun köpüğü.
Toplam 620 mesaj bulundu