Gökhan Oflazoğlu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • ideolojik körler

    02.08.2023 - 04:55

    Gerçekten pek korkunçla, ruhum seyret onları, belli belirsiz,
    gülünç ve mankenlere benzer, dehşet verici, garip, sanırsın
    uyurgezer, nereye saplanmış, sır, koyu göz yuvarları. O gözler ki
    tanrısal kıvılcımı gitmiştir, uzağa bakar gibi, bakıp dururla göğe,
    ağırlaşmış bir başı kaldırımlar üstüne, düş le eğildiklerini kimse
    görmemiştir, ve geçerler sınırsız karanlığın içinden, bu sonsuz
    suskunluğun içinden. Ey kent, sen, böğürüp, şarkı söyler, gülerken
    çevremizde, acımasız şekilde zevke safaya düşkün, bak, sürükleniyorum,
    onlardan daha şaşkın, diyorum, ne arıyor, bütün bu körler Gök¹te.

    BAUDELAİRE, Fransız Dahi ŞAİR, Mistik, 1867

    Sen kimsinle başlayıp gelmekte olan karanlığı ilk sezen ve çığlıklarını atan, bir üstün zihin, endüstrileşme ile birlikte ortaya çıkan ürünlerin artık ürünlerin vitrinlere konduğu yeni tip şehrin, metropol içinde harmanlanan insanın sürükleyen dramını dillendirip, acı bir portresini çizer döneminde, ve yeni insan tipi önce tekniğin yarattığı zor ve rekabetle yoğunlaşmış, yalnızlaşmış şehirde darbe üstüne darbe yiyerek, ve kırılarak hayatını sürdürmeye çalışır, fırın eskisindan daha harlıdır artık, sen kimsin değerleri yaşamlarının açmazlarını bir türlü sonuçlandıramaz, pansumanlar da fayda etme, yara alttan gözükür, kanayarak. İşte bunu marifetmiş gibi her tarafa kültürel bir şampiyonluk, geçmiş kültürü de bir zavallılık, geri kalmışlık gibi anlatanlar, şimdiki nesillerin, değerleri tanımayan, giderek, her türlü insani vasıftan uzaklaşan kimliklerini ellerine verir, ve bu kimlik sınırda geçmez, vizeye tabidir, o hakir gördükleri eğitimsiz insanlar döneminde hiçbir ülkenin vize sormadıkları şimdi 200 den fazla üniversite ile donanmış haliyle dünyada pek çok yerde istenmez, hatta parası bile olsa, artık aradıkları medeniyet ülkeye gelmiştir, yolda yürümek bile güçleşmiş, gergin insanların verimlililği düşmüş, ekonomi batağa saplanmış, gene pansumanla geçiştirme dolmalarıyla, açlığa çözüm aranır, hem ruhta hem de mide de bu kez, böyle bir yapıya, Godot nun asla gelmeyeceği, sadece kırımlar ve fırın sevkiyatı olabileceği göz ardı edilir, tam gaz küfre fırsat buldukça devam edilir. Kolay gelsin, geleceğiniz sinema artık, seyirlik.

  • anlayış

    01.08.2023 - 20:55

    Yani o dönemin teknik devinde ortaya çıkan devasa vahşet, aslında tekniğin insan doğasını parçalamasıyla doğru orantılıdır, her türlü vahşeti yapan naziler, akşam eve gidince biraz içip sarhoş olarak biz ne yaptık diye ağlıyorlardı, artı dağılmış bütünlük tekrar bir türlü kazanılamıyordu, çünkü artık her parça bir yandaydı, madde derinin altına işlemişti bir kere, yani hayatı kolaylaştıran teknik oyunun gereği bedel de ödetiyordu, sen kimsin diyenlere, ve her tarafa saldırdıklarında aslında aynı dünyayı paylaşanlar toplanıp derslerini verdiler o fikre karşı olduklarından değildi bu, kendilerine karşı olmasıydı, Ruanda da yapsan sorun olmazdı mesela, onda Nürneberg sahtelik mahkemelerinde, Sovyetlere karşı zayıf kalmamak için, onların desteği gerekir diye Nürnberg mahkemelerini yarım bırakıp işlerine baktılar, görünürde çok rasyoneldi ama, etik değildi, işte Kuran bunların çetelesini tutar, etik olanla, rasyonel olanı bir arada tutanı ve bunun için savaşanı kutsar, ve dedelerinin farkı burdan gelir, üstünlüğü de, bu ne üstünlüğü takva üstünlüğü, onlar birbirine üstünlük taslamazdı, kültürlerin de bu ayıptır, modern de vardı, yarış ve birbirine herhangi bir nitelik atfederek, ben farklıyım psikozu, yani modern hastalığı, dedelerin herkesdi ve herkes için uğraşıyordu, Allah adına, öncelikle de kendilerini garantiye alma amaçlı, yani hizmetkarınım, şimdiki anlayışla, madem yarattın hizmetçimiz de ol, devamını getir diyecek kadar ne oldum delisi değillerdi, gerçek yükselişin kulluktan geçtiğini bilirlerde, önce kul olurlar, ve sonra herşey olmaya hak kazanırlardı. İşte o modern anlayışın başkasın böcek görme hali, ve burdaki kötü kopyaları, Bosna da eğlenerek seyretti insanların katledilmelerini, sonra da güya mahkeme kurdu, yersen, daha sonra da gene fiktif bir senaryo ile Irağa girerek vahşet ayinlerini yaptılar, yağmalayarak, üstelik, hatta kendi evinde insanlara işkenceler yaparak, kim hesap soracak, zaten sen kimsin demiş, kimse yok ki, oyun işte o, kuyu müşterisini toplayarak nöbetçiliğini başka bir kuyuya devreder, yeni kurbanlar marifetlerini sergilerken o da çalışkan doğasını icra eder, yani mikrop dezenfektasyonu zamanın başından beri aksamadan devam eder ve hep aynı ölçülerle, iyiliği güzelliği insana ulaşmayı engelleyenleri toplayıp canlı canlı işkence ederek, tarihin belki de en önemli istisnalarından Osmanlı Türkleri o da tabii ki hepsi değil, bu çoktan seçme, ama, bugünden kesin daha fazla sayıdar bu maratonu koştular ve kazandılar, artık inanç değil tecrübe konusuydular.

  • varlık

    01.08.2023 - 20:19

    Varlık olmak dünyada ki en güç ve ağır rotayı izlemektir, yani sınavı geçmek, dünyaya gelen düşünebilen canlı aslında nesnel bir figürdür sadece, o rotada göstereceği nitelik becerisi onu varlık yapacaktır, ya da nesne olarak kalacak ve tüketim malzemesi olacaktır, daha önce anlattığım şantiye de bir Brezilyalı işçi ölünce isyan eden o bizim eski kültürde yetişmiş boomer dedikleriniz, X Kuşağıda öncesi insanlar, mühendise sizde hiç insana saygı yok mu diyordu, bir gün işe gitmeyip, mühendiste ne var onda, bir tane daha yaparsın, batı anlayışını tercüme ederek, halbuki yüksek kültürde daha hasletlerini yitirmemiş o adamlar, tam da nasıl varlık olunuru anlatıyordu herşeyini yitirmişlere, çünkü o sürecin sonunda insan olup ipi göğüslemek önce iyiliği ve güzelliği insanda korumak ve davam ettirmek ten geçiyordu, ve dedelerin Allahın emri diyerek o uğurda savaşmıştı, yani insan olanı korumak yaşamdan mikropları hayatı kirletenleri kovmak, cennet ehlinin önünü açmak için, bu son temsilciler de onu dillendiriyordu, siz den insana saygı yok mu, çok var diyorlardı, hatta sabun bile yapabiliyoruz, her yerde kullanılabiliri var bizde, halbuki insan biricikti, her yerde de kullanılamazdı, ve nasıl kullanılacağına da yaptıklarının dökümü, çikınca o karar verebilirdi. Ondan Kuran da Allahın verdiği canı ancak gene o alır der, - nefsi müdafaa dışında - işte ailelerinden öğrendikleri o yüksek bilinçle mühendisi azarlıyorlardı.

  • tarih

    29.07.2023 - 19:09

    Daha çok bir tezahürdür, ama, bir yandan anlam, biz anlamı kaybederiz, tezahür durur ve statikleşir, bir kere olmuştur, geri döndürülemez, ama, anlam, sonsuz geri ve ileri beraberliği yapısında taşır, peki hangi parçası tarihd e yer alacaktır, tabii ki aşılmaz olanı, nedir o, artık anlam ifade etmeyen, aslında tarih içinde yaşayanlara bir şey ifade etmemiştir, sadece yaşamıştır o kadar, halbuki yaşamak, kendini talep eder, tarihsellişmişse bu kendi uzaklaşmıştır, yaşam şimdidir ve tarihte hem yer alır hem almaz, alır çünkü o şimdi birilerinde varolmuştur, yoktur çünküsünü farketmeden yaşamıştır, işte o kayıptır, bilinç denilen kaypak zemin bunun oyunlarını kurar oyuncağı da olabilirsin, oynayabilirsin de, ondan tarihe maruz kalman kesinse, yani şimdinin kurbanıysan, o şimdiyi mülkün yapabilirsen artık önün açıktır çünkü şimdi geçmiş gelecek bütün zamanları kendi içinde barındırır, senin sadece şimdiyi bilmen bir kapılma halinin sonucudur, halbuk bir adım gerisinde hakimiyet vardı, kaçırdın.

  • varlık

    29.07.2023 - 18:52

    Varlık bir süreklilik değil, bir süresizliktir daha çok, yani başlangıç ve son birlikte ve eş zamanlı aktiftir, arada zaman farklılıkları da oluştuğu zamanlara raslanırsa, bu eksiğin tepkimesinden ortaya çıkar varlığı varlıksıza iter, içinden çıkılmaz değildir, yeniyi eskiye tahvil ederek, ki aslında asıl yeni odur, yani bitirdim dediğin önünde durmaktadır, işte bir oluş hali daha kazandın, bu zihinsel süreçler, aynı zaman da cismin devinimine eklenti halinde havasal karmaşayla bütünleşik seyir halinin imkansızla tanışıp geri çekilmesini içerir, artık dönen, hiç gitmediği yerlerin yakın uzmanı olarak şimdiyi eskiden yeniye boyut dışı taramış, ve sessizlikle vardığı sonuç, gene başlangıç olunca aslında hiçbir şeye de başlayamamıştır, ondan varlık, hep sürpriz olarak kalacaktır.

  • nebi

    29.07.2023 - 15:25

    Rilke, Novalis, Hölderlin - Alman,
    Rimbaud, Baudlaire, Battaille, - Fransız,
    Donne, Keats, Coleridge, Blake, - İngiliz,
    Stevens, Whitman, Emerson, - Amerikalı,
    Octavio Paz, - Meksikalı,
    Lao Tsu - Çinli
    Upanişad, RigVeda, - Şairleri bilinmiyor.
    Dante, Leopardi, Montale - İtalyan,

  • transandantal

    27.07.2023 - 13:40

    Aşkınlık duyusallaştığında, bu aşkınlığın kendi işlevidir, ve bu duyusallığın içeriği, aşkınlıkça kabul edilen değildir, - Michel HENRİ, Fransız Filozof, 2002

    Yani aşkınlık içerden değil, dışardandır, ama, içinde de yer alır, sanıldığı gibi arayış konusu değil, hazır etme konusudur, yani gözüne girme, tavizsizlik, vazgeçmeme, ısrarın zararlarını önemsememe, yavaştan hazırlıyor, yoksa falanca disiplini öğrendim, değil, onu yaptım, sonucuna katlandım, ödül durduk yerde değil, bir bilgi yanlışıyla savrulduysan, daha işte ip orda sıkı tutunursan, kuyuya düşmezsin, ondan anlayarak okunacak bir yaşam rehberidir diyorum, arapça dua okudun diye sana bir yararı olmaz, ama, o ayetleri yaşam tarzın yaparsan, konu tamamdır. Yani ayet yaşanır, o zaman yaşatır da.

  • ten

    27.07.2023 - 06:27

    Dokunuşu uzaklardan taşıyıp erittiği kadar tendir, bize dönen değil, bizden taşandır ve değerini de gene kendine getirdiği gibi uzağa taşıdıkça anlam kazanır, sanılanın aksine yakın olmak değil, uzakta yakaladığınızın sizde erimiş geri dönüşüdür, yani bir ikilem içinde birlik yaşanır, ikilem olrakak da kalır.

  • ten

    27.07.2023 - 05:49

    Ten, ölüm, aşk, dünyanın dışında bu dünyada olmayı oluşturur, kendini bizzat bu yaşamda ve bu dünyada, bu dünyadan olmayan şeyin yakınında tutandır, mezarın boşluğu ve tanrının boşluğu olan, tanrının içinde ya da insanın dünyaya getirilişiyle - Tanrının kendisiyle açılan boşluk olan - dünyanın, bu dışının yakınında.

    Jean Luc NANCY, Fransız Filozof, 2021

  • yunus emre

    27.07.2023 - 05:21

    Bilinç olayı başladığında insanın öğrendiği en önemli gerçek ölümlü olduğudur, bir gün mutlaka öleceğidir - Bir korku düştü canıma, acep ne ola benim halim, derman olmaz ise bana, - . Dinin, bilimin, sanatın, insanı insan yapan bütün etkinliklerin, kısacası, kültür dünyasının kaynağı ölümlülük bilincidir. Bu bilincin baskısı altında yok olmak da, insanın kendine bağlıdır, onu sıçrama tahtası yapıp tanrısallığa ağmak da. Bilinçle birlikte varlık ikiye bölünür, Ben ve Ben olmayanların tümü. Kişi artık gurbettedir, çünkü bütünden kopmuş, sıladan ayrı kalmıştır. Buysa, sınırlanmak, engellerle çevrilmek, eksiklerle donanmaktır. İnsan kendini içinde bulduğu bu yetersizlikler ortamından nasıl kurtaracak, çetin durumunu nasıl aşacaktır. Kendini tamamlamaya çalışarak. Derman bu yoldaki çabadadır. - Bana seni gerek seni - . Hava engeli olmasa kim bilir ne güzez uçacağım sanan kuş, uçmanın ancak havayla mümkün olacağını anlar. Eksik olmayan, bütünlenemez, ölümlü olmayan, ölümsüzleşemez. ve sonlu olduğunu en yoğun duyan, sonsuzlaşma şansı en yüksek olandır. Yunus imdi var tek otur - Yüzün Hazrete götür - Özün gibi bir er getir - Hiç cihana gelmez ola. Ona giderken kendine gelir - Hem bunda olan hem anda - Bunda anda varı gelem. - Hem seven hem sevilen olmanın sırrına eren artık ölümden korkmaz yokluktan çekinmez. - Nice ki ben seni sevem - Ecel eli ermez bana - Nasıl sunsun azrail el - Ben seni canlanır isem. - Kutlu yol açılmıştır, en derin kaygılarımızdan, en sarp umutsuzluklarımızdan, en görkemli zaferimiz doğmuştur. Onun ete kemiğe bürünüp bir Türk olarak yeryüzünü onurlandırması, ruh serüvenini Türkçe anlatarak dilimizi büyük şiir yapması, biz Türkler için elbette ayrıcalıktır, ancak yetmiş iki millete bir göz ile bakarak ufkumuzu alabildiğine genişletenin başarısı, bütün insanlığın ortak mülküdür.. - Yunus Emre senin sözün, - Alemlere destan ola. -

    Düşük madenden altına varanın sesidir o,
    İçinde Tanrıyı barındıranın sesidir o,
    Yunus şiirlerini hangi dilde söylediyse.
    Diller dilidir, bütün dillerin ecesidir, O.

    Turan OFLAZOĞLU, 1932

  • doğru

    25.07.2023 - 14:46

    Doğru, yeryüzündeki bedeli ödenmesi en pahalı mücevherdir, ama, tacı bir kez taktın mı da, o bedeli hatırlamazsın bile.

  • neden

    25.07.2023 - 07:06

    Güzeli etikle yaşatan bir değer toplamının cisimleşerek görünür olması. - gökhan.

  • etik

    25.07.2023 - 06:54

    Varlığın açıklık alanındaki yalnızlığını yeryüzüne temellendirir, yaşam ancak öyle mümkün olur, çekilip alınsa elinden yola devam etmenin bir yolu artık bulunamaz, kesintiler, kesiklikler başlar ki yaşam demekte zorlanılır, dünyanın vazgeçilmezi olarak kodlanmıştır, ve ihlaleri de cezalandırma kapsamında yer alir.

  • ruh

    24.07.2023 - 13:10

    O Dağ, yeryüzü zorlasa da dinlendiğin derin köklerin tutar seni,
    gökyüzüne uzanan doruklarda, O Zihin, dünyanın en yüksek yeri,
    bacı zihin, çağırır seni gökyüzü, cehennem arası, sınırlara. Burdan
    aşağı, hakların kaybolmaz ve dokunurken karasularına Acheron¹un
    en dibe vurmuş ve tutsak. Dahası araştır yüce ara¹sını doğanın eğer
    Tanrı hadi derse coşkun ateş olacağın.

    Giordano BRUNO, İtalyan Mistik ŞAİR, ve AKADEMİSYEN, Papaz. 1600

    Biliyorsunuz Bruno yu Akademi yaktı, halk falan değil, neymiş sonsuzluk diye bir şey var demiş, dünyadan ibaret değiliz, ve Mistik sezgisiyle görüp - Değersiz bir çağa devretsen de - dediği de Modern evrenin gelmekte oluşu, yani silkeleyecek, ruhun azalışı ve kimliksizleşme yani, insanın ölüm çanları, şu Rönesans diyerek meseleyi çözdük zannettikleri, o sadece bir restorasyondu, asıl darbe yeni geliyordu. Benzerini bu sefer Fransı ve İngiliz Akademik yobazları DERRİDA ya yaptı, oylamalar da ne söylüyor bu herif diyorlardı, bağışlama kitabı ona ithafdır biraz, ölmeden önce de 2004, dünyanın sonu seminerleri veriyor Amerika da, ancak 2015 de kitaplaşıyor. Bizim yobazlar daha yetişme seviyesinde, şimdilik taciz falan, ille maymunuz kabulleri, ki itiraz eden yok, islam filozofları İnsan da olabilirsin diyor, bu bir süreç. İşte - Panenteizm - olgusu, ki Kazım Arıcan hocanın çalışması nefisdir, ve Spinoza yorumlarına katkı da yapmıştır, Platon, Plotinus, Hallac, Mevlana, Bruno, Spinoza, Whithead, Hartshorn, çizgisini takıp ederek şimdiki aşamasına gelir, yani sonsuzun dışı düşüncesi, yani sonsuz dan sonsuzun dışından hakimiyete gelinir, bu kitaplardan epey çalışma var, kimsenin aklına çevirelim de gelmiyor, çünkü plak takılmış, aynı yerde dönüyor, ama, artık başka bir yerdeyiz, yeriniz olsun istiyorsanız da, elini taşın altına koymayana ekmek yok, ayetleri verdim, isteyen yapar, isteyen bakar.

  • estetik

    24.07.2023 - 03:32

    Ondan zamansızdır, ve ona ihtiyaç duymaz, yani kendini varlığınıza katmadan bir dolaşımı havayla beraber nefes almanızı sağlayan bir alanda kendinize getirir, yaklaşım değil, daima, bir uzaklaşmadır, ama, hep yarınızda hissedersiniz. İşte çağları oyalayan bugüne kalan miras yansız bir görünün, taşlar ya da tuvaller üzerinde, veya müziğe yedirilmiş, açıklığı hep karanlıkta hareket ediyormuşcasına kan dolaşımını arttıran bir katkıyla önünüze gelir, ona akılla değil, anlamadığınız bir sezişin dokunuşlarıyla ulaşırsınız, dahası istemeden o size ulaşır, estetik bir kendini anlatmayan, ama, her şeyi anladığınız bir yakınsama, ve teslim etmeyen, teslim oluştur.

  • ruh ve beden

    21.07.2023 - 17:50

    Sevgi ve hakikat iterek dokunurlar, eriştikleri kişiyi geri çekilmeye zorlarlar, zira onların erişmesi, bizatihi dokunmada, kendilerinin erişim dışında olduğunu açığa vurur, Erişilmez oluşunda bize dokunur hatta el koyarlar. Bize yaklaştırdıkları şey, uzaklıklarıdır. Bunu bize duyumsatırlar ve bu duygu onların duyusunun ta kendisidir. Dokunmamayı buyuran dokunma duyusudur. Bir şeyi ne tutabilirsin, ne alıkoyabilirsin, sevgiye ilişkin bilmen gereken bu, gitmesini sev.

    Jean Luc NANCY, Fransız Filozof, 2021

    Çev. Murat ERŞEN.

    Bir derviş söze başladığında ona itiraz etmemek gerekir, okulda öğrenilen her söz, bir konuya değinir, ve onda büyük fayda olur. Ama, dervişin, manevi gözlemle söylediği söz, o faydadan ve bahisten uzaktır.

    Şemsi TEBRİZİ.

    Hikmet üç şekildedir, Birincisi söz, ikincisi amel, üçüncüsü, hakkın güzelliğini manevi alemde seyretmek.

    TEBRİZİ.

    Çev. Mehmet ÇELİK.

  • ütopya

    21.07.2023 - 13:38

    Adalet ideası insan saflığının asla tahayyül edemeyeceği kadar büyük bir ütopyadır. Doğadaki her şey bu ideayı yerinden eder - tarihten söz bile etmiyoruz. - ahlaki düzen çocuk oyunlarına layık masaldır. Hayatta bir an bile kendini unutmayan, hiçbir fikirkarşısında hiçbir düş, hiçbir mücadele karşısında kendini unutmayan kimse zafer kazanır ancak. Kişi kendi çıkarı ve varoluşu hilafına bir değere kendini adadığında, ilk karşısına çıkan onu çiğner. Acının tözsel monotonluğunu varlığın bağrında keşfetmiş olanların güçlükle haz alabildiği bir zevkin farkedilmez dalgalanmaları peşinde çırpınır insan.

    CİORAN, Rumen Filozof,

    Yani doğruluk ideali zor iştir, avanta ideali de, sonradan acı oyar, üstelik kesintisiz, niyeti bozukla, halis olanı ayıran sınav budur zaten, bence gübrelik de yeter.

  • estetik

    20.07.2023 - 13:46

    Yani estetik, güdülerle, gerçekleşen arasında bir ara bir kararsız form olarak durur, ve ruhsal bir mücevherle, ışıltıyı görmeye başlarsın, artık o Sühreverdinin gerçekten tarifsiz bir makam dediği yerdesin, hem de daha öteye gitmedin, ama, vakit de kısa, o zaman, onu genişleyen halkalar haline getirmek, bir karşılıklılık içinde, parıltıyı solduran, akıldışı ideallerle değil, yaklaşanın ne kattığına bakıldığında ideale gerek kalmaz, zaten olmuştur, artık ideal de idea değildir, bir yanılsama, ondan gerçeği görmek, aslında şiiri görmektir, ondan Weil, Şair, gerçeği görerek yaşamın şiirini ortaya çıkarır diyor.

  • devamlılık

    20.07.2023 - 12:10

    Yani devamlılık estetiğin içinde yaşar, hem ruhta hem cisimde, başka da bir formülü yok, bunu kuracaksınız, rehberi iyi okuyun, anlayarak.

  • estetik

    20.07.2023 - 11:38

    Peki estetik varolanın nesidir, varlık sebebi elbette, biz görüntüde yakaladığımızı, ruhta içselleştirebildiğimiz de cisimleşiriz, yani gerçekte o zaman ilk defa görünür hale geliriz, zahiri olandan gerçeklik alanına taşınma estetikle mümkün olur, ama, bu bir ayağı sakata olmasın derimize de işlesin istiyorsak, ruhun da kapsama alanına bu görüntüyü sokmak zorundayız, yoksa estetik uçup gidecek, geriye sadece görüntü kalacaktır.

  • düşünce

    20.07.2023 - 11:17

    İddia edildiği gibi biz de düşünce yok değildir, gerçek fikrin anavatanı şiirden yansıyan sonsuz düşünceyi kavramada yetersiz kalan, yeni fikirlerle bulanmış kifayetsiz kafaların yakıştırmasıdır, iyice kavrayamadıkları satırları düşünce dışı sayarlar, ve aklınca küçümserler, fikrin yayıldığı sahayı ve insanlara katkılarını görmezden gelerek, halbuki her mısrada coğrafyayı kaplamış, bir hava teneffüs edilir, bu düşünce değildir de nedir, ki bugün de ihtiyacın olanı fazlasıyla karşılar, akademi biraz işini iyi yapmaya çalışsa, ekonomide bu kadar tökezlemez, çünkü mutlu insanlar ekonomik verimlilik de getirir, teknik de, o da refah demekti, zaten mutluysa da refahı artık konuşmaz, yaşarsın.

  • gerçek

    20.07.2023 - 06:03

    Şair, dikkati gerçeğe odaklayarak güzeli üretir, aynı şey sevgi eylemi için de geçerlidir. - Simone Weil.

  • tanrı

    20.07.2023 - 05:57

    Çünkü Tanrı evrensel bir varlıktır, elbette özele inecektir, ve indi, yaratılışla eylemiyle indi. Cisimleşme, ilham vb. Fakat bu asla çıkmayan, inen bir harekettir, Tanrının hareketi bizim değil, böyle bir bağlantıyı ancak Tanrının bize emrettiği kadar yapabiliriz. Rolümüz, evrensele doğru dönmektir. Bu göreceli olanı mutlağa bağlamanın imkansızlığı hakkındaki güçlüğün de çözümü olabilir. Bu çıkan bir hareketle imkansızdır, ancak inen bir hareketle mümkündür.

    Simone WEİL, Fransız Mistik ve Filozof, 1943

    Yani Tanrıyı aramak falan zırvadır, kendini uygun hale getirmişsen o seni bulur zaten, ne kadar yetkinsin bu konuda ona bak asıl.

  • kurtlarını dökmek

    20.07.2023 - 05:08

    Bu devre yaşamın zorlaşması nedeniyle, şehirli - endüstiriyel yapıda, insan doğasını da bozar, kurtlaşma, yılanlaşma artar, kendini riskte gören, çözüm arayışında, kendi yöntemlerini geliştirir, illa ağır suçlar olması gerekmez, irili ufaklı tacizlerden başlar, ayak oyunlarına kadar genişler, ve daha yapılırken de sabitlenir, dökümde de açığa çıkar, pek bir kurtuluş umudu vermez, rehber eskiden bunu önünü büyük ölçüde kesiyordu, sen kimsinle başlayan süreçte, onun da etkisi kalmadı, şimdi sadece kendisine hizmet etmesi gereken bir kitapmış gibi algılayan, hiçbir şey için elini taşına altına koymayan, bu gündelik yaşamında irtibatta olduklarını da kapsar, sadece beklentisi olan, güzel davranış bekleyen rehber yerine, bozuk tavırlarına, çeşitli durumlarda engel olamayan bir yapı yaygınlaşır, yani bilgiler yeterli, kendini yani bozuk yapısını, daha güzel bir davranış anlayışına taşıyamayan da kaybedecek.

Toplam 635 mesaj bulundu