Gökhan Oflazoğlu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • din

    11.09.2023 - 11:41

    Bir kişinin dinle ilgili konularda yazarken, kendisini okuyacak kişilerin dindarlığına çok da fazla bel bağlamaması, sağduyuya aykırı düşecek şeyler söylememesi gerekir. Kaldı ki din büyük ölçüde kendi kendini savunacak güçte olduğundan, kötü savunulduğu zaman hiç savunulmadığı zamana kıyasla daha çok kaybeder.

    Montesquıeu, Fransız Politik Düşünür, Kanunların Ruhundan, 1755

    Çev. Berna GÜNEN,

    Kuvvetler ayrılığı konusunu ilk kez vurgulayarak litaratüre katkı yapmıştır, ama, daha örnek aldığı İngilterede yirmi yıl önce kuvvetler meğerse birmiş, herkes birlikte karar verip hiç karış görüş olmadan, Amerikayla, Irakı
    işgal edebildiler, yani bu kadar oluyor, zorlamamak lazım. Din konusunda haklı üfürmekten, yığınlada kafa basmayana yol açılıyor, merak edip bakan da yok, her tarafı hurafe kaplıyor, en çok da biz bilirizcilerdeki hurafeler parmak ıssırtır.

  • solmak

    11.09.2023 - 06:24

    Hiçbir şey parasallaştırılmaktan ve mübadele edilebilirlikten muaf kalamayınca rengi kaçmış bir dünyaya, ancak
    karşılıklılık ve mahremiyet koşullarında doğabilen o hayatın tadına varma ve dingin mutluluk anlarından dokunmuş kumaşı üstünden çekilip alınmış bir dünyaya mahkumuz.

    George SİMMEL, Alman Sosyolog,

    Metropol ve Tin yaşamı üzerine kafa yoranlardan, bireysellikte etkilerini, mikro sosyoloji kavramına vurgu yaparak geliştirir, özgün katkıları yeni gelişen endüstriye şehrin etkileri üzerinden olmuştur. Yani modern evrenin
    açmazlarını görüp erken çığlıklarını atanlardan, bu yaşanacak, herkes de dinin solduğu ortamda kendini sağlama alma becerisini, - katılarak - gösterecek, ya da defterden düşülecek.

  • çağdaş

    11.09.2023 - 04:00

    Mekanikleşmiş bir taşlaşma. - Max Weber, Alman Sosyolog, 1920,

    Anti pozitivist görüş kuramcısı gibidir, Alman İdealizminin etkileri Sosyolojisine kaynaklık eder, ve İspanyol gribinden 56 yaşında ölmüştür. - Yani zorunluluklar ile tekniğin getirdiği kolaylıkların örtüştüğü yerde insan yeni
    bir tuzağa yuvarlanmıştır, aslında bu yeni bir sınavın dönemini işaret eder - , dini konulara yetkin bir çerçeveyle,
    toplumsal hayatın içindeki silikleşen yeriyle beraber ele alsa da, kişisel olarak dindar biri değildir, ama, konuya
    hakim yapısı, özel bir katkı getirir, daha çok kendi kültürel geçmişine dahil oluşu, başka kültürlerin sosyolojik örüntüsündeki zayıflığı, tam bir kavrayışta getirememiştir, zaten mümkün değildir, değişkenleri çok olan bir dünya da sabit kalanla ilişkisini oturtması daha fazlasını dayatır. - , Marksın bilinçdışını ihmal ettiği - bilmediği -
    sosyolojik izahına bir karşı çıkış olarak da okunabilir, ama, ihtiyacı da karşılamamıştır, biraz da Simmel e bakmak gerekecektir, ve bugünün şehirleşmiş ve giderek karmaşıklaşan ortamında bir giriş niteliği olarak yerini korur.

  • müzik

    02.09.2023 - 21:22

    Müzik bir dil değildir, ondan ötedir, konuşması gerekmez, zaten konuşkandır, her tınısında ulaşılan mesafe, dilin
    ulaşabileceğinden daha kapsamlıdır, ama, o kapsamı açıklamak için de dile ihtiyacımız vardır, düşüncede değildir,
    ama düşünür, nasıl, sızarak, nereye, sinir sistemine, ordaki dolaşımı yeni bir düşünce oluşturur, yani bir oluştur
    aynı zamanda, - belki o şarkılar dinlenir hala kimsenin geçmediği o ummanda -, Y.Kemal, yani ummanı ayağımıza getirir, ve götürür de, dilsiz olarak, yaşam kendiliğinden içinde akar, ayrıca bir yaşam talebi yoktur, ama, biz yaşamak isteriz, ordan çıkar, hayata akarız, gene olmamıştır, bir süre sonra, yaşam başka bir sesle bizi çağırır,
    karıştığımız hayattan sıkılmış geri döneriz, o iklim, gene müziktir, yani asla kurtulamayacağımız bir prangamızda, işte o kulağımızdan gitmeyen müziktir, yani yaşam, hep bir prangadır.

  • butun

    02.09.2023 - 20:36

    İnsan bir bütünün parçası olarak başlar ve ömrünce de o bütünü tamamlama arzusunu bilinçdışının ulaşılmaz bölgelerinde bilerek veya bilmeyerek barındırmaya devam eder, aşk da bütünüyle ister, parçaya razı olmaz, ama, bütün de her zaman tektir, çeşitliliği yoktur, halbuki insan çeşitllik demek, yani o kadar çeşit, aynı bütünü talep edince, kaçınılmaz, bir hüsran da her tarafı bulut gibi kaplar, yani hepsi bir arada hiç olmayacaktır, ama, özlemi hep olacaktır, insan ilk dramını burda yaşar, ve asla kaderine de razı olmaz, yani olmayanın eksikliğinde mum gibi eriyerek biter, bu kadınlarda daha yoğundur, çünkü kadın daha yoğun bir taleple ortaya çıkar, ama, o ihtiyacı karşılayacak arz da kısıtlı, buda geçiştirilen ilişkilerde müthiş bir çatışmayla devam eder, yerini bulsa
    bir sakinlik olacaktır, ama, dünya hep kaynayan bir yerdir, sakinlik de en bulunmaz lüks, yani sınavın bir parçası
    da bu bütünü nasıl oluşturacaksın, paramparça iken, yani başarın senin bakışınla ilgili olacak, ya bakıp kalacaksın, ya da başka yere bakmayı başararak o lükse ulaşacaksın, yani sakinlik denizinde keyifli iklime, artık
    hava almak mümkündür, dünyada mutluluk böyle buluttur, dahası ahiretin küçük bir kopyasına da böyle varılır,
    yani bütünü aramak değil onu kendinde kurmak, aramana gerek bırakmamak.

  • beden

    02.09.2023 - 18:11

    Dünyanın heryerinde duvarlara dokunurum, sınırlamalara, sınırlandırmalara, sadece bir açıklık içinde dünya ile ilişkide değilimdir, aynı zamanda bir kuşatılmış sahne eşyası gibiyimdir, sınırlar dışında da muhafaza edilmiş, fakat her zaman, hapsedilmiş, ve yerleştirilmiş, hatta kalması yasaklanmış bulurum, Dünya beni en açık haliyle
    kabul etmez, ve sürekli beni durdurmaya başlar, bedenimin kavradığı tecrübe, dünyayı kavramaz, daha çok kavranılır, varlığa göreliğim kesinlikle kavranılmışlıktan ötedir, varlık belki de bu kavramayla sınırlar beni, sarih
    anlamıyla bir ufukla, bu ufuk bir bitiş ufkudur, varlık temel bir bitimlilikle biter, beni tutar, ve saklar, kendimi dışarı ve içeri almak için, bu doğmadığım bir bedene giriş için gereklidir, yeni bir dünya olarak kendime başlayabilir, ve oluşdayımdır, bir başka bedene dokunarak.

    Jean Luc MARİON, Fransız Filozof, Amcam müthiştir.

  • hiçlik

    02.09.2023 - 10:45

    Peki hiçlik nasıl oluyor da hiçi aşıyor, çünkü hiç bağımsız bir olgu değil, zaten varolan, yani varlık, aslında, sadece
    kayan bir özellikle donanmış ve başka özelliklerle beraber, geçişllilik vasfı var, yani her özelliği girip çıkıyor, ondan
    hiç de değil, işte o zaman hiç hiç olarak hiç de barınır hale geliyor, ve hiçden bir kendilik oluşuyor ki, hiç haliyle, hiç de hiç değil artık.

  • tavsiye

    31.08.2023 - 08:50

    Hiçbir işe yaramadığı bilinmesine rağmen gene edilir, çeşit çeşit hastalık var işte.

  • kültür

    31.08.2023 - 06:49

    Toplumların konusu değildir, çok küçük bir azınlığın kendi çalıp kendi oynadığı bir alandır, tarih boyunca.

  • yalan

    30.08.2023 - 08:29

    Ne kadar yalan size iyi gelir a- Hepsi kabulum, doğrusu olmasında b - Her zaman kırıntısı bile iyi gelmiştir, diyenden razı olsun c - Favorilerimden değilse, tereddüt ederim.

  • Bilgin

    28.08.2023 - 06:07

    Büyük bilginler, şairler, yazarlar, içinde yaşadıkları toplumun çok sonraları da olsa, övünç kaynağı. kutup yıldızlarıdırlar, ama, gerçekte insanlık ailesinin mülküdürler, herkesi yansıtırlar, ve şekillendirirler, özellikle almasını bilenler için, bu kapsamda, Cumhuriyeti kuranlar da bunu amaçlamışlardı, ve dünyanın görkemini ülkenin görkemine katmayı amaçlamışlardı, ama, güdüklerde toplumun parçasıdırlar, onlar da epey, sakatladılar, zaman ağır aksak da olsa ilerler, ve dökeceğini de geride bırakır.

  • muamma

    27.08.2023 - 03:18

    Kendini koparıyor muamma zamandan ve artık var. Ve bu zaman, öncekinin aksine, seraplarının dudakları yorucu bir sonluluk hissiyatıyla kapanmış som abanozlar üzerinde kırçıl bir ürperişte durmayacak, doygun ve ağırlaşmış perdelere karışmayacak, doldurmayacak bir aynayı sıkıntıyla, ki ben o aynada nefessiz, boğularak, bulanıklıkta tamamen yitip gidecek belli belirsiz bir suret kalmayı diledim, ta ki sonunda, o suretin kaybolduğuna şahit olmamak için gözlerimin önüne koyduğum ellerimi bir anlığına çektiğimde, odanın sanki içinde tükendiği korkunç sonsuzluk hissinin pençesinde, o suret bana, bu sonsuzluğun dehşeti olarak görünene dek. Ve aynanın derinlerinde gözlerimi tekrar açtığımda, dehşetin kişisini gördüm, aynanın içinde acıdan ve histen kalanları azar azar yutuyor, dehşetini besliyordu serapların, eşsiz titreyişleri ve perdelerin kararsızlığıyla, kendine şekil veriyordu, seyrelterek aynayı, görülmemiş bir saflığa ulaşana dek, kendini çekip koparana kadar o mutlak saf,
    sanki donmuş aynadan, daimi olarak ve mobilyalar, çırpınan yüzükleriyle yığılıp kalan canavarlar kaskatı, yapyalnız can verdiler.

    MALLARME, Fransız ŞAİR, 1898

    Çev. Ayberk ERKAY.

  • birlik

    27.08.2023 - 03:01

    Varlık hem iyilik, hem tanrısallık olarak Bir¹dir, maddi varlık daha yüksek ve mükemmel seviyedeki bir şeyin zayıf bir hatırası olarak önemsenmemelidir, en yüce olan yani tamamen aşkın olan Bir de ne fark, ne çokluk, ne de oluş vardır. O varlık ve varolmama şeklindeki tüm kategorilerin ötesindedir, bizler varlık kavramını tecrübenin objelerinden çıkarmaktayız ve varlık bu nesnelerin kendisine izafe edildiği şeydir, fakat sonsuz, aşkın, bu tüm nesnelerin ötesindedir ve bu yüzden tüm kavramları da aşar, Bir herhangi bir şey değil, tüm şeylerin toplamı da değildir, çünkü O tüm mevcudiyetten öncedir, bu nedenle sıfatsızdır.

    Plotinos, Antikçağ Mistik Filozofu, 270, 65 sene yaşamıştır. Gazali, Kierkegaard, Simone Weill, familyasından denebilir.

  • İyi

    26.08.2023 - 09:24

    Zaman değişir, arzular da, biz değişiriz,
    ve kesinliklerimiz, yeryüzünün esası değişim,
    yeniler kendini daima çağlarca, hiç hayal edilmemiş,
    yeni şeyler etrafımızda daha, şeytan üzücü bir
    hatırlayış olur, ve iyi, birazcık iyi, özlem. Ve değişimin
    ötesinde her yeni gün şaşırtan bir değişim getirir, hiçbirşey
    bir şeyi değiştirebilir.

    Luis De CAMOES, Portekizli DAHİ ŞAİR. 16. Yüzyıl.

    Çev. gökhan.

  • şehir

    23.08.2023 - 09:21

    Nagehan ol şara vardım, Ol şarı yapılır gördüm,
    Ben dahi bile yapıldım, taş u toprağ arasında.

    Ansızın şehre vardım, Ol şehri yapılır gördüm,
    Ben dahi bile yapıldım, taşla toprak arasında.

    Hacı Bayram Veli, 15. Yüzyıl, Türk Kültürü.

  • övmek ve övülmek

    23.08.2023 - 08:38

    Ne kadar övülmeniz sizce uygundur a - Valla, ne versen gider, gayya kuyusu mübarek b - Geçen öve öve bitiremediler, utandım, c - Bence bir konuyu ihmal ettiler.

  • saçmalık

    23.08.2023 - 07:52

    Vatandaş saçmalık deyince ne anlıyorsunuz, a - Abartmamış derim, b - Hayat zaten saçma, nedir sorun c - Bugün
    gene formundasın d - Yakışır abime.

  • yalan

    21.08.2023 - 16:14

    En çok hangi yalanları seversiniz. a - Valla ben ayırmam, hepsi çocuklarım gibidir, ayrı ayrı severim, yeter ki bana iyi hissettirsinler b - Gerçeğinden ne gördük ki c - Böyle iyi, şikayetçi olmamak lazım.

  • özellik

    21.08.2023 - 15:27

    En beğendiğiriiz özellikleriniz nelerdir, a - Mış gibilikte üstüme yoktur b - Herkes çok başarılı olduğunumu söylüyor,
    ben de artık benimsedim c - Samimiyet iş açıyor insanın başına.

  • neden

    21.08.2023 - 05:13

    Nedensizlikten bir medeniyet ölçüsü çıkarabilir miyiz, eğer çıkaramazsak, zaten sallantıda olan gidişatımızdan çok uzağa gitmekte olduğumuz kesin değil, geriye kalan herşey viral kargaşa. Acaba - neden - den geçmek için aşırı insani olabilir miyiz. Sonuçta gündeliğimizi yaşarken karanlık, kafası karışık bir biçimde bunu anlamamış mıydık, kendiliğinden, bilinçsizce, - nedensiz - in tüm nedenlerden, akledişlerden, daha güçlü, daha yoğun olduğunu biliyoruz. Bir çiçeğin açması, bir tebessüm veya bir şarkı gibi.

    Ve burda, eşyanın listelendiğini gördük, hepsi arafın girdabına kapılmış,
    merkezleri bir döne döne, sonuna dek, sayısız, anlamsız ve amaçsız, ama,
    bir ismi var, anlamsızın kalbi atıyor, ve sayısız yıldızlardan bir örtüsü.

    Conrad AİKEN, Amerikalı Şair, 1973

    Jean LUC NANCY, Fransız Filozof, 2021

  • kavrama

    20.08.2023 - 11:58

    1800 lerin sonlarında Viyana Üniversitesinde Franz Brentano, Psikolojinin temellerini atarken - aynı zamanda rahiptir, Swift gibi - , sınıfında öğrencisi Freud ilk derslerini alır, ama, travmatik çocukluğunda, hakir görülmenin sancısıyla bir küskünlüğe evrilir, tıpkı Darwinin on yaşında kızını elinden alana küskünleşmesi gibi, ilk modernin endüstriyel şehirli yapısının sesleri de duyulmaya başlar, Spinozadan derin etkilenimi olan o dönem entelleri, ben diyen yeni insanla kendi seslerini çıkarırlar, ama, bir uyum da yoktur bu seslerde, daha çok teknikle kolaylaşacak yaşama bir tapınma halini alır, ama, öyle bir tanrısallaşma da kurbanlarını çağırır, yani Allahın barışı koruyun çağrısının yerini, kendileşmiş bir tanrının vahşeti konuşmaya başlar yavaştan, hiçbir alakası olmayan Spinoza bile artık ateist diye yorumlanır - aslında panenteisttir - yani, sonsuzun dışından hakim bir Tanrıyı öngörür, öncülleri, Hallac, Mevlana vb. bunu ilk farkeden - Adam Tanrı sarhoşu - diyen daha yirmibeş yaşında mistik tecrübeyle, duymazdan gelinir, ve yeni yüzyılın başında kırım başlar elli yıl boyunca, yani Tanrının yerine kendini ikame edersin ama, bedelini de ödersin, Gottliebin dediği gibi iraden özgür burda ama, sonuçları değil. Bugün bu psikolojinin daha yumuşatılmış ruh irdelemesi Borgna, Rollo May da görülür, ki kanımca çok daha başarılılar ve taşlar biraz daha yerine oturmuş halde, meraklısına tavsiye ederim, asıl yarar neliğini öne çıkarmak, daha önce belirttim, ezber imhadır, örneğin Melankoli için, meyus, miskin bir hal olarak tarif edilir, halbuki yaşamın sevincinin soldurulmasında insanların düştüğü duruma bir yazıklanma halidir, yani kaçırdıklarına hayıflanır, göremedikleri için, ahireti saymıyorum.

  • güdücüler

    20.08.2023 - 10:47

    Aslında kurulumunda hayvanı güdüleri olan bir varlıkken - Dahi Psikolog ve Filozof, Freud, hayvani güdülerimiz alttan sürekli iter - der, yani Kurandaki - Esfeli safilinin, kanıtlanması - , ama, rehberle esaslara bağlanan iman ömür sürecinde insanlaştırır, taviz vermeden ipi göğüsleyen de, bir kabul hakkı daha kazanır, bu iş burda bitmez, burda esas şekil değil, özdür, yani kılık kıyafet yönetmeliği değil, kimen ne kadar zarar verdinle ilgilidir, ve Ataların Cengizin Ordusunda kıyıcı iken, rehberle, yüzyılllarca dünyaya, barışı yaşatan, buna zarar verenleri de iptal edenler olmuşlardır. Emir demiri, kesmiştir.

  • bilim

    20.08.2023 - 10:14

    Deneyip, yanılma payı çok uzun süreler gerektirse de nihai sonucu kesinlik kazanır, ama, ahlak daha kesindir, çünkü uygulanışında bir bilerek yapılan bir hata bütün kesinliği iptal eder, mesela, sağlam bina yaşatır, bilimsel, ama, süte su katan bir mühendis ihlal eder, insanlar zarar görür, ahlak.

  • anı yaşamak (carpe diem)

    19.08.2023 - 05:12

    Jean Luc MARİON, Fransız Filozof ve İlahiyatçı, Mistik Tecrübeyi tarif ederken bir çerçeve çizer, bu felsefecilerin Tanrı kavrayışı değil, Mistiklerin Yaşayışı anlamında - doygunluk - olarak açıklar.

    -- Sezgiyi aşan, kontrol edilememekle çerçevelenmiş olan, belli bir tür gerçeklikdan söz edilmeli. Kendisini anlamlandırabileceğimiz bütün anlamların ötesinde ve üstünde. Onun zuhur edişini kısıtlayabileceğimiz, herhangi bir anlamlı biçim, veya kategori yoktur. Onu öngörmek de ihtimal dışıdır, zira onun verilişi herhangi bir zorunlu durumu aşar. Burada mesele bunu sınırlı bir kavram içinde algılama değildir, zira o söz konusu kavramdan her zaman taşar. Onun bu fazlalığını herhangi bir kavramla kuşatmak olası değildir.

    YALAN GİBİ.

    Zaman da yarılır, beynim de, azgın sular dolar,
    tenim dağılır. Burda eski bilgilerin hükmü yok.
    Yenilerine de benim gücüm yok, dağılsa şekiller,
    uçsam tüy gibi, sonsuz saltanat bir an gibi. Dinlemeyin
    beni, bütün söylediklerim, yalan gibi.

    gökhan, 21 Kasım 2004

Toplam 635 mesaj bulundu