Oğuzhan Keskin Adlı Üyenin Nedir Yazıları - A ...

  • nazım hikmet

    19.04.2003 - 19:38

    BİR HAZİN HÜRRİYET

    Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu,
    bir lokma bile tatmadan yoğurursun
    bütün nimetlerin hamurunu.
    Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında,
    ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetiyle hürsün!

    Sen doğar doğmaz dikilirler tepene,
    işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan değirmenleri,
    büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün
    vicdan hürriyetiyle hürsün!

    Başın ensenden kesik gibi düşük,
    kolların iki yanında upuzun,
    büyük hürriyetinle dolaşıp durursun,
    işsiz kalmak hürriyetiyle hürsün!

    En yakın insanınmış gibi verirsin memleketini,
    günün birinde, mesela, Amerika'ya ciro ederler onu
    seni de büyük hürriyetinle beraber,
    hava üssü olmak hürriyetiyle hürsün!

    Yapışır yakana kopası elleri Valstrit'in,
    günün birinde, diyelim ki, Kore'ye gönderilebilirsin,
    büyük hürriyetinle bir çukura doldurulabilirsin,
    meçhul asker olmak hürriyetiyle hürsün!

    Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil
    insan gibi yaşamalıyız dersin,
    büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi,
    yakalanmak, hapse girmek, hatta asılmak hürriyetinle hürsün

    Ne demir, ne tahta, ne tül perde var hayatında,
    hürriyeti seçmene lüzum yok; hürsün.
    Bu hürriyet hazin şey yıldızların altında.

  • nazım hikmet

    19.04.2003 - 19:35

    23 SENTLİK ASKER

    23 Sentlik asker
    Mister Dalles,
    sizden saklamak olmaz,
    hayat pahalı biraz bizim memlekette.
    Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
    koyun eti,
    Ankara'da 23 sente,

    yahut iki kilo kuru soğan,
    yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
    elli santim kefen bezi yahut,
    yahut da bir aylığına
    yirmi yaşlarında bir tane insan.

    erkek,
    ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
    üniforması, otomatiği üzerinde,
    yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
    belki tavşan gibi korkak,
    belki toprak gibi akıllı
    belki gençlik gibi cesur,
    belki su gibi kurnaz
    (her kaba uymak meselesi) ,
    belki ömründe ilk defa denizi görecek,
    belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
    Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
    (tanesi 23 sentten yani)
    satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
    İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
    seksen beş onda altısını yahut
    bir çift iskarpin parasına.
    Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
    herhalde bunu sizden gizlediler:
    Size tanesini 23 sente sattıkları asker
    mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
    mevcuttu otomatiksiz filan,
    mevcuttu sadece insan olarak
    mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
    mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
    daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
    Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
    mesela, Mister Dalles,
    yeller eserken yerinde sizin New-York'un,
    kurşun kubbeler kurdu o
    gökkubbe gibi yüksek,
    haşmetli, derin.
    Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
    Halı dokur gibi yonttu mermeri,
    ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
    ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
    Dahası var Mister Dalles,
    sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
    zulüm gibi,
    hürriyet gibi,
    kardeşlik gibi sözlerin,
    dövüştü zulme karşı o,
    ve istiklal ve hürriyet uğruna
    ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
    ve yarin yanağından gayrı her yerde,
    her şeyde,
    hep beraber,
    diyebilmek için,
    yürüdü peşince Bedreddin'in
    O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
    kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
    922 yılı 9 eylülüdür.
    Dedim ya Mister Dalles, ,
    Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
    ucuzdur vardır illeti.
    Hani şaşmayın,
    yarın çok pahalıya mal olursa size,
    bu 23 sentlik asker,
    yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
    her millet gibi BÜYÜK TÜRK MİLLETİ.
    (1953)

    İŞTE NAZIM İŞTE BÜYÜK TÜRK MİLLETİ İŞTE 23 SENTLİK ASKER

  • allah (c.c)

    19.04.2003 - 13:06

    Korkma ondan bundan
    Ne ölümden ne hayattan
    Bu dünyada gördüklerinin
    Hepsi BİR, hepsi HAKK'tan

    Pentagram/Bir

  • necip fazıl kısakürek

    19.04.2003 - 12:59

    Allah'ın (o.y) Sevgilisi

    Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?
    Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
    **************************************************
    Skarya Türküsü
    ....
    Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

    bunlar güzel dizeler....

  • nazım hikmet

    19.04.2003 - 12:49

    Hava kurşun gibi ağır! !
    Bağır
    . bağır
    . bağır
    . bağırıyorum!
    Koşun
    kurşun
    . eritmeğe
    çağırıyorum...

    O diyor ki bana:
    — Sen kendi sesinle kül olursun ey!
    Kerem
    . gibi
    . yana
    . yana...

    «Deeeert
    çok,
    hemdert
    yok»
    Yüreklerin
    kulakları
    sağır...
    Hava kurşun gibi ağır...

    Ben diyorum ki ona:
    — Kül olayım
    Kerem
    . gibi
    . yana
    .yana.
    Ben yan
    -masam
    sen yan
    -masan
    biz yan
    -masak,
    nasıl
    . çıkar
    karanlıklar
    aydın
    -lığa..

    Hava toprak gibi gebe.
    Hava kurşun gibi ağır.
    Bağır
    . bağır
    .bağır
    bağırıyorum! .
    Koşun
    . kurşun
    . eritmeğe
    . çağırıyorum.....

  • grup yorum

    18.04.2003 - 18:15

    Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman
    Uykusunda bir kuş ölür ecelsiz
    Alıp da başını gitmek istersin
    Karanlık sokaklar KÖR, SAĞIR, DİLSİZ! !

  • orhan veli

    17.04.2003 - 22:01

    Orhan Veli.. Büyük şair.. Lakin büyüklük görecelidir de şairlik pek de göreceli değildir gibi geliyor bana.. Neyse küfre batmadıkça herkesin düşüncesine saygılıyız...

    Lakin şu unutulmamalı her şair (şair olarak kabul etmeyen için karalayan diyebiliriz) çok güzel de şiir yazabilir ve bu güzel şiirlerinin arasında kötü olanlar da olabilir.. Velakin güzellki de kötülük de görecelidir..

    Mesela aşağıda yazdığım 'BEDAVA' bence çok güzel bir şiir olmakla beraber Orhan Veli'nin bi şeye benzetemediğim ya da daha az hoşuma giden bir şiiri de olmuştur elbet...

    ********************************************************
    Bu şiir de zannederim çok güzel bir şiirdir:

    Hürriyete Doğru

    Gün dogmadan,
    Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
    Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
    İçinde bir iş görmenin saadeti,
    Gideceksin;
    Gideceksin iri pınarların çalkantısında.
    Balıklar çıkacak yoluna karşıcı;
    Sevineceksin.
    Ağları silkeledikçe
    Deniz gelecek eline pul pul.
    Ruhları sustuğu vakit martıların,
    Kayalıklardaki mezarlarında,
    Birden,
    Bir kıyamet kopacak ufuklarda.
    Deniz kızları mi dersin, kuşlar mi dersin;
    Bayramlar seyranlar mi dersin, senlikler cümbüşler mi?
    Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mi?
    Heeey!
    Ne duruyorsun be, at kendini denize;
    Geride bekleyenin varmış, aldırma;
    Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
    Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
    Git gidebildiğin yere.

  • orhan veli

    14.04.2003 - 22:11

    Bedava yasıyoruz, bedava;
    Hava bedava, bulut bedava;
    Dere tepe bedava;
    Yağmur çamur bedava;
    Otomobillerin dişi,
    Sınamaların kapısı,
    Camekanlar bedava;
    Peynir ekmek değil ama
    Acı su bedava;
    Kelle fiyatına hürriyet,
    Esirlik bedava;
    Bedava yasıyoruz, bedava

  • orhan veli

    14.04.2003 - 20:45

    Maalesef doğru bir tespit.. Anlatamıyorum Orhan Veli şiirine çok zıt bir şiirdir ve en çok bilinenlerdendir.. Şüphesiz en çok bilineni 'İstanbul'u Dinliyorum' da garip akımının kurallarına uymamaktadır.. Fakat Orhan Veli toplumdan hiç bir zaman ayrılmayan; toplumun içinde olan kişiliği ve şiiri ile her zaman halkı yansıtmıştır..

    Ne londra konferansı
    ne atom bombası
    bir elinde cımbız
    bir elinde ayna
    umurunda mı ki bu dünya? !

  • kuran-ı kerim

    14.04.2003 - 19:52

    Kur'an bize Allah'ın gönderdiği kitapsa ve bu kitapta iyi birer insan olmamız öğütleniyorsa ve biz buna inanıyorsak; niye art niyetli yazıyoruz? ? Bu büyük bir tezat! ..
    Kur'an'ı okumakta değil; onu özümsemekte bence bütün mesele! ...

  • mustafa kemal atatürk

    12.04.2003 - 13:07

    Bütün milletlerin bir kahramanı vardır elbet...

    Hindistan'ın Gandi...
    Latin Amerika'nın Che..
    meksika'nın Marcos..
    a.b.d'nin Lincoln..
    Komünist Rusya'nın Lenin..
    Kızılderililerin Geronimo (tabii koskoca kızılderililerin bir çok özgürlük savaşçısı vardır)

    Bunlarve şu an aklıma gelmeyen elbette önemli; saygı duyulacak kişiler.. Ve hepimiz en az bunların birini seviyoruzdur elbet.. FAKAT HANGİSİ TÜM DÜNYAYI ETKİLEMİŞ; SAyISIZ DÜŞMANI SAVUŞTURMUŞTUR? ? ?

  • dostluk

    12.04.2003 - 12:34

    Dostluk durduk yere bir insanın size sarılıp 'iyi ki varsın'demesidir..

  • nazım hikmet

    12.04.2003 - 12:18

    Nazım Hikmet memleket
    Memleket Nazım Hikmet
    Kafiye için yazmadık
    Hasret sana memleket

    Bence bir insanı ölümsüz yapan yaptıklarıdır.. Mesela Atatürk evet öldü ama yaptıkları onu ölümsüz kılmadı mı? ? .. maddi olarak ölüm gelir; ama maneviytları hep yaşar böyle insanların.. Evet Nazım öldü; etleri çürüdü evet ama o yaşadıklarıyla; yaptıklarıyla, yazdıklarıyla maneviyatta hep aramızda olacağını kanıtladı..
    Nazım Hikmet bence herşeyiyle ayrılmaz bir bütündür.. Düşünceleriyle, yaptığı iyi-kötü şeylerle; şiirleri, yazıları, piyesleriyle.. Bundan dolayı benim şahsi fikrim Nazım'ın düşüncelerinden de yaptıklarından da konuşulması... Tabii şiirleri de eksik olmamalı ki; zaten şiirleri de yazılmaya başlandı tekrar
    (

  • kuran-ı kerim

    10.04.2003 - 14:05

    Sevgili peygamberimiz Kur'an'ı kendine uyduranlar cehennemliktir demiş (kelimesi kelimesine tutmayabilir ama anlam budur) yani Kur'an'ı yorumlarken kendini Kur'an'a göre değil de Kur'an'ı kendine göre yorumlamak; yorumun sınırı aşıp bambaşka anlamlar çıkarması; ve yok o çıkarılmış; şu eklenmiş demek günahtır...

  • demokrasi

    10.04.2003 - 13:53

    Demokrside bir sorun yok da bizim uyguladığımız demokrasi bir sorun var: 20 milyon seçmenin oy kullanaya gitmediği bir seçimde gidenlerin de %30 oyunu alan bir partinin mecliste %60lık gibi bir yeri teşkil etmesi demokrasinin değil bizim suçumuzdur...

  • nazım hikmet

    10.04.2003 - 12:34

    Ne güzeldir bir insanın 61 yıllık yaşamının hiç de azımsanmayacak bölümünün hapiste özgür olduğu zaman d ('!) polis takibinde geçmesine rağmen şunu diyebilmesi:

    'Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime'

  • nazım hikmet

    08.04.2003 - 22:25

    Birkaç yanlışı düzeltmek isterim:

    1-Nazım Hikmet her zaman bir komünistti ve onun en büyük özeliği 'hiç bir zaman davasından vazgeçmemiş olması'dır! .. Fakat Nazım Hikmet'in komünizmi gerçekten de ayrı bir başlık altında toplanması gerekir diye düşünüyorum.. Sonuçta komünizm diyip bitmiyor.. (troçkist, leninist, otoriter komünizm, milli komünizm v.s v.s) biz bunu Nazım komünizmi desek daha doğru bence... Çünkü Nazım Hikmet'te ayrıca bir memleket olgusu var ki bu YÜREKLİS arkadaşın bize ilettiği yazıda da görülüyor... Nazım zaten 20 yaşına kadar 'aşırı milliyetçi' idi ve hiç bir zaman onun içinde tamamen silinemedi bu... Ama mesela Nazım'ın Türk sevgisi veya Nazım'ın Türk değeri şöyledir: Anadolu çok önemlidir Nazım için... Yani öyle yok Özbek Türktür; Kazak Türktür.. çok ilgilendirmez Nazımı.. Onun için Türkiye; Azerbaycan, Varna... (azerbaycan ve varna Nazım'ın hasretliklerini bir nebze olsun azaltmak için gittiği yerlerdi; oralara sık sık gider Türkçe konuşurdu)

    TKP diyince aklıma geldi... Nazım Hikmet TKP'yle sayısız kere fikir ayrılığına düşmüş; milliyetçilikle suçlanmış, muhalefet kanadına geçmiş ve hatta ihraç noktasına gelmiştir..
    Yani Nazım Hikmet biraz daha aydındı; entelektüeldi Türkiye'deki diğer komünistlerden...

    Ömer Deniz Nazım Hikmet hayranı bir Türk genciydi.. Ömer Deniz'in fakirliği, ezilmişliği onu ister istemez Nazım okuru yapmıştı.. Çünkü Nazım onların sesiydi.. Ömer Deniz'in askeri okulda olması da askerlik aşkından değil bir nevi zorunluluktandır.. Nese Ömer Deniz bir gün izninde Istanbul'a gitmiş (askeri okul Ankaradaydı) ve Nazım'ı görmüş sokakta hemen yanına gitmiş; konuşmuş falan Nazım bakmış üstünde askeri üniforma (Nazım sonradan sorulduğunda ben öğrenci, kara, deniz üniforması ayıramam demiş; çocuğu öğrenci değil asker hatta kendisine karşı kullanılan biri sanmıştı) .. Ömer Deniz Nazım'a siyasi bir soru sorunca Nazım direk şüphelenir ve 'ihtiyacın olan herşey cumhuriyetin 6 prensibinde vardır' deyip çocuğu sepetler... Ardından hemen polisi ve arar ve aynen şöyle der: 'Ayıp bu sizin yaptığınız! .. Ben burda ailemi geçindirmeye çalışıorum; şimdi de askerleri mi salıyorsunuz üzerime? ' Tabii komiser şaşırır çünkü ortada hiç bir şey yoktur...
    Ömer Deniz bir zaman daha İstanbul'a gelir; yalnız bu kez bir günlüğüne firar etmiştir (sevgilisiyle problemi olduğundan) ve Istanbul'a gitmişken Nazım'ı görmek gelir aklına ve evine gider bu sefer... Evine gittiğinde Nazım yoktur evde.. Annesi içeri alır; sonra Nazım gelir ve Ömer Denizi görünce sinir küpüne döner; çocuğa çok kötü davranır ve biraz konuştuktan sepetler (halbuki Nazım'ın en iyi becerdiği şeylerden biri de çocuklar ve gençlerle iyi anlaşabilmekti) Hatta bu hareketinden dolayı şaşıran karısına: 'Sen onu kim zannediyorsun, yine bir iş açtılar başımıza' der..
    ZATEN HARP OKULU DAVASI BU OLAYLARDAN 6 AY SONRA OLMUŞTUR NEDENİ DE 'TURANCI VE KIZILELMACI ÇOCUKLARIN' 'NAZIM, GOETHE, DOSTOYEVSKİ, FELSEFE OKUAN ÇOCUKLARI' ŞİKAYET ETMESİDİR....
    **ÖMER DENİZİN NAZIMLA GÖRÜŞTÜĞÜNÜN ANLAŞILMASI BAZILARININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRMÜŞTÜR YANİ NAZIMLA ÖMER DENİZ GÖRÜŞMESİ ANA SEBEP DEĞİLDİR..**

    Uzun lafın kısası Nazım'ın Ömer Deniz'i şikayet etmesi ne onun komünizmine ne de devrimciliğine aykırıdır.. Tamamen bir yanlış anlama sonucudur.....

    HARP OKULU İLE İLGİLİ YAZDIKLARIM: 1938 HARP OKULU OLAI VE NAZIM HİKMET yazan: A. KADİR*

    *A.KADİR: abdülkadir meriçboyu.. bu olayda tutuklanan askeri okul öğrencilerinden biridir.. Hatta Ömer Deniz'in sağ kolu olmakla suçlanmıştı! ...

  • şeyh bedrettin

    08.04.2003 - 19:59

    ben de 'simavne kadısı oğlu şeyh bedrettin destanı'nı öneriyorum yazarı: Nazım Hikmet...

  • sait faik abasıyanık

    06.04.2003 - 19:53

    Sait Faik öyle bir insan ki çıkar İstanbul'un sokaklarına; Beyoğluna dolaşır; her türden insanlarla tanışır, sohbet eder.. büyük olayları basit insanların yaptığını gösterdi.. Öyküleri insanı anlattı... Herşeyiyle insanı..

  • sait faik abasıyanık

    06.04.2003 - 19:51

    Sait Faik'in bir eserini örnek vermek istiyorum; sait faik anlaşılsın biraz daha diye; en bilinen şiiri:

    ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ

    Çıplak heykeller yapmalıyım
    Çırılçıplak heykeller
    Nefis rüyalarınız için.
    Ey önünden geçen ak sakallı kasketli
    Yırtık mintanından adaleleri gözüken
    Dilenci.
    Sana önce
    Şiirlerin tadını
    Aşkların tadını
    Kitaplardan tattırmalıyım
    Resimlerden duyurmalıyım. Resimlerden.

    Şu oğlan çocuğuna bak.
    Fırça sallıyor
    Kokmuş manifaturacının ayağına
    Dörtyüzbin tekliğinden
    On kuruş verecek.

    Seni satmam çocuğum
    Dörtyüzbin tekliğe.
    Ne güzel kaşların var
    Ne güzel bileklerin
    Hele ne ellerin var, ne ellerin.

    Söylemeliyim.
    Yok
    Yok... meydanlarda bağırmalıyım
    Bu küçük
    Güllerin buram buram tüttüğü
    Anadolu şehri kahvesinde
    Kiraz mevsiminin
    Sevişme vakti olduğunu.

    Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım.
    Baygınlık getiren şiirler.
    Kiraz mevsimi, kiraz
    Küfelerle dolu pazar.
    Zambaklar geçiriyor bir kadın
    Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor.
    Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını.
    Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
    O biçimsiz Bizans şarkısı.

    Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
    Nasıl etsem nasıl yapsam da
    Meydanlarda bağırsam?
    Sokak başlarında sazımı çalsam
    Anlatsam şu kiraz mevsiminin
    Para kazanmak mevsimi değil
    Sevişme vakti olduğunu.

    Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını
    Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
    Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere.
    Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğun
    Oğlu bir şiir okusa
    Karacaoğlan'dan
    Orhan Veli'den
    Yunus'tan, Yunus'tan...

  • sait faik abasıyanık

    06.04.2003 - 19:50

    23 Kasım 1906'da Adapazarı'nda dünyaya geldi. İstanbul Erkek Lisesi'nin sonuncu sınıfında iken Bursa Lisesi'ne geçti, buradan mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde bir süre eğitim gördü. Ekonomi öğrenimi için İsviçre’ye gitti. Kısa süre kaldı ve Fransa’ya geçti.3 yıl Fransa'da yaşadı. Yurda dönüşte ticaretle uğraştı. Bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi'nde Türkçe grup dersleri öğretmenliği yaptı. Hikayeleriyle tanındı. Yaşamını Şişli'de Bulgar Çarşısı'ndaki apartman ve Burgaz Ada'daki köşklerinde annesi ile geçirdi. Evlenmedi. Ölümünden sonra Burgaz Ada'daki evi müze haline getirildi.11 Mayıs 1954'te sirozdan öldü. Annesi, ölümünden sonra 'Sait Faik Hikaye Ödülü' oluşturdu. Olayı temel alan geleneksel öykü kalıplarını yıkarak Türk öykücülüğünde yeni yollar açtı. Şiirsel bir anlatım, gerçeği çeşitli durumlarıyla görünür kılan bir gözlem ve izlenim gücüyle kendisinden sonraki öykücülere önderlik etti. Çağdaş edebiyata katkılarından dolayı Amerika'daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur üyeliğine seçildi.

  • nazım hikmet

    04.04.2003 - 20:23

    Ben, bir insan,
    ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben,
    tepeden tırnağa iman,
    tepeden tırnağa kavga,
    hasret ve ümitten ibaret Nazım Hikmet

  • savaş

    30.03.2003 - 01:52

    Bugün (kim olursa olsun) memleketimize göz dikse savaşmayacak mıyız? Bir İstiklal savaşı daha söz konusu olsa koşa koşa gitmez miyiz cepheye? Düşman ki olursa olsun... Tabii gideriz; bu savaşa her Türk çocuğu evet diyecektir! ... Fakat ulusal bağımsızlığımız veya memleketsel çıkarlarımız söz konusu olmadıkça her savaşa HAYIR da demeli her Türk çocuğu.. Atatürk'ü okumalı....

  • mustafa kemal atatürk

    28.03.2003 - 19:41

    Ulusal bağımsızlık tehlikede olmadıkça; savaşlar birer cinayettir! ...
    M.Kemal Atatürk

Toplam 430 mesaj bulundu