Yavuz Girgin Adlı Antoloji.com Üyesinin Şair ...

çehre-i pus!
ne kadar da sus ?
ağırlaştırıyor kanatlarını dağların
yağmur susu'nu postalamadan önce
yürek titretmez mi kudüm ?

genelde tiyatral alanlarda çok görülüyor
john Gray bunu çözdü diyorlar

konuşkan ikizin suskunundan pek de rahatsız olduğu görülmüyor ama kimdir nedir rahatsızlık verir

kendine merhamet etmek de denebilir buna
merhametsizce

İksir-i azamdır nutk-i ehlullah
Yek nazarda hâki kimya ederler
Hakk'ın esrarından olanlar âgâh
Velâkin sûrette ihfâ ederler.

Hakaretle bakma dervişanlara
Köhne abâ giymiş ârifanlara
'Vârisü'l enbiyâ' denmiş anlara
Mürde gönülleri ihyâ ederler

Emrahım cehdeyle kâli hâl eyle
Kâl ehli olan ...

evet yorulalım

dibine mahkumdur bakışları
filikasız süreçlerin
bildim imdatları halen
neden Yunus der

sükûnu inşirâh ettirecek lâfzın temellerini anl'at bana

tutku, kara kolluklarıyla mikrofondadır
..

bu'da hüzünlü bir güne bomba

hasta la vista

esprili bir güne
güzel final

kürreden zerreye
tümden gelimli
gerçek

kim bilir, kaç mecidiyeye satıldı kimsesiz cesetler?

kopmuş tespih tanelerinin peşindeydi gizli düşleriniz

trenler katar katar kol değneği tükürüyordu yüzünüze

mis kokulu bahçelerden sonsuz bir çöle yürüdünüz yalınayak

itiraf edin! az zamanda yırttınız hoş nakışlı dağları

ah! ayaklar ...

yüksel caddesi'nde güzün kuşları nasıl sustururduk ?
alkış
bu susturma şeklini nasıl öğrettik onlara ?
talih
üzerimize öyle çok yağdırıyorlardı ki
mecbur
:)

beni vurmasınlar dedi
uçtuğunu sandı
beni batırmasılar dedi
doğduğunu sandı
kara bir uykuya tutuştuğunu sanınca
ansızın gözleri çukurundan fırladı
sandığımız gibi işte
açılırken meraklandı

..
senin iyiliğini istiyorum
ve seni bir ömür boyu küçümsüyorum
dedi neden ?

hatırım rahatsız ...

bir derviş iştiyakla
ya rabbi! perdemi aç artık diyordu aç
bu yakarışlara karşılık açıldı perdesi
şehrin bütün insanlarını görür oldu
en mahrem anlarına kadar
ve çılgına döndü derviş tekrar iştiyakla
ya rabbi! dayanamıyorum perdemi n'olur kapat
..
işte size pişmeden olmadan müracaat
ve son ...

biri birinin yanına oturur
onca kalabalıkta bula bula
çeken tılsım nedir acaba?
buraya ait olmasa gerek çekilen!

kendinden emin konuşmalarına bakarak
bir emanet almış olmalı !?

doru doru atlar
şah mat
yelkenlilerde gece
dip ve bodrum

kıvılcımını görünce ece
amphoranın kulpuna eğildi
geçen yıllara nasıl olunca değilemezdi ?

sevindi
mum erirken isi
nasıl olunca kirletemezdi ?

durağan bir kelime gördün mü hayatta ?
hâlâ selamım ulaşamıyor ona
kaçan kaç an ...

sanki tutkuyu kıskanıyor su
ısınamıyor havuz
karanfili eksik bu tablonun
hırsız girmiş yavuz
gülünü bırakmış kuru kuru
hazanla sevişeceklere

...

(fakir....

haydi bir çizgi çizelim delici
başlasın çıngırağında
üstü çamur ki madenini gizlemiş
altı nehir ki akarını özlemiş
cebimizde uyku bilindik
cebirsel kıyımlarını dizmede düş halen
adem icatlarında süreğen ve tren
ve neden sorularıyla atılan canhıraş ki biz
gidiyoruz ey imza ey imza
ellerimi ...

seni tanıdığına sevindiğine sevindim
seni tanıdığına sevinemeyenler çok olsa da

bilet kesiği desem bu şiire
sıza sıza vardırır belki beni mekansıza
...

adının sürgüsünü açmak için miydi bu esenler
olduğunu bilmeksizin olmayı bilmek için mi
boşluklar doluyor içerin dolmuyor yine hüzün
niçindir yaprağında goncanın ey diye gezenler
…
nedense o adsızların devran üstüne devran deviren eserlerine göynüdü özüm

iki günüm bir mi?
fark ettiğim için doğruluyorum
umut şahika
ulaştım
ne umut ama
göğünü unutmuş çatım
belki umutsuzluğunu kırmaya çıktım
haydi bir ihtimale on koy
göğün selamını aracısız alabilmek zor
sorun şu çiçek tarlasından uzaklaştırabilmektir kalbimi
aşk gibi bir şeylerin karartması ...

Eksikliği Fazla Bir Harf

o sen miydin, karanlığa örtülen
kapının eşiğinde, ufalanan renklerin, saf kokuların
kayıp geleceklerin saklanmış güneşinde
dalgaları susmuş bir kıyının iç çekişinde
şarkısını arayan o erkenci güz?

senin miydi, solan mavilerin som çeliğinde
akışkan kumlarında g ...