Dilek Karagüzel Pıtırcık Adlı Antoloji.com Üy ...

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    12.05.2024 - 14:27

    ?si=6HJU-VockjzjTeji

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    12.05.2024 - 13:18

    Ben başıboş bir kadınım
    Aklım nereye eserse ben oradayım.
    Müzik duyunca eşlik eder
    Ayaklarımla ritim tutarım
    Köşeyi dönünce karanlığa çıkar yolum
    Korkusuzca yürürüm
    Geceye ışık saçarım
    Saçma sapan bir kadınım ben
    Yaşımın önemi yok
    Sokaklarda gezen küçük bir kız
    Sevgilisinin yolunu bekleyen bir genç kız
    Çocuklarına seslenen bir anne
    Torun seven bir nine
    Topuklarına vura vura gezen bir kadınım ben
    Korkmayın benden
    Sevmeyin beni
    Ama saygı duyun
    Kadın olsa da sıfatım
    Çoğu erkekten daha adamım!!! ??

    Bir gülüşüne, dört mevsim sığmış.
    Dışarıda şimdi zemheri kışmış.
    Kimin umrunda..

    Ahmed Arif

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    11.05.2024 - 00:18

    60 da da
    70 de de
    Kendime söz
    (Dilek ten kendine not)

    15'inde neysem 30'unda da, 50’sinde de mutlu olduğum gibi;yaşarsam 70’inde de mutlu olacağıma , kendini seven, çocuk kalbine güvenen gülüşlerini kaybetmeyen Dilek olacağıma söz veriyorum.
    Yaşadığım her anımı her yaşımı her acımı her kırgınlığımı her savaşımı her kaybedişimi vurgun yemiş hallerimi yorgunluklarımı, kaçışlarımı korkularımı, yenilgilerimi zaaflarımı 30 da nasıl kabüllenip yaşadımsa 60 'ında da aynı azimle aynı sabırla bu da hayattan diyeceğime,mutluluğu da hüznü de dibine kadar hakkını vere vere yaşayacağıma kendime söz veriyorum.
    Ve 30' lu yaşların sonunda, 20'li yaşlarımı
    50'li yaşların sonunda da bir önceki yaşımı özleyeceğimi artık 30'unda ki gibi görünmüyor olmama rağmen yine kendimi bedenimi,ruhumu,çocuk kalbimi seveceğimi o kadar eminim ki.
    Çünkü 30 undaki dış görünüşüm belki de sağlığım gençliğimde ki çevikliğim olmayacak hareketlerim
    yavaşlayacak ama biliyorum ki heyecanım sevecenliğim doğaya hayranlığım aynı kalacak ruhum, benliğim halen 15 'inde kalacak. Ve yine kulağımda kulaklığımla, ruhuma sevdiğim şarkılar eşlik edecek. 15 inde ilk aşık olduğumda nasıl sevdalandımsa müziğe şiire, 60’lara geldiğimde de sevdiğim şarkıları bazen hüzünle su yerine gözyaşlarımla ağartarak rakı kadehini salya sümük ağlayarak bazen yürek kıpırtısı eşliğinde "bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış 'tan"eşliğinde
    İstanbul hatıralarına dalarak bazen de "Nerde bıraktım kalbimi acaba" şarkısı ile eskidenmiş o aşklar deyip gıptayla baktığımız unutulmaz yeşilçam filmlerini anımsayacağımı biliyorum.
    Sezen ı uçurum uçurum gözlerine baktığım sensini ile sevdiğinin bazen yar olduğunu
    Ahmet Kaya nın acı çekmek özgürlükse özgürüz ikimizde şarkısı ile sevdiğine teslim olmayı özgürlüğüne değişebileceğini Ümit Besen ile severken ayrılığı kabüllenip sevdiğinin mutluluğu için kendi ellerimle başkasına verebileceğini hissederek 70 inde de dinleyeceğimi yine yine okumaktan yazmaktan, gezmekten bıkmayacağımı kendimi her şartta kendim kalarak seveceğimi kalbimi ruhumu kötü duygularla kirletmeyeceğimi biliyorum.
    Saçlarım ağarmış olsa da gözlerimin ışığının sönmeyeceğini kırış kırış sarkan yüzüm olsa da artık bedenimi taşımaya zorlanan ayaklarımla her fırsatta yine doğaya koşacağıma, rüzgarın esintisinin saçlarıma dokunmasına yağan yağmurun kirpiklerime düşmesine, yaz, kış açan çiçeklerin kokusunu kaçırmadan içime çekeceğime, ve yeniden yeniden her batışa rağmen hergün her seferinde yeniden doğan güneşin mucizesine hayranlıkla tanıklık edeceğimi, sevgiler büyüteceğime insanların yüzündeki gülümseme sebebi olma mutluluğunu önemseyeceğime hatta canlıların gözlerinde ışıltıya sebep olacağıma söz veriyorum.60'ında da 70'inde de kırgınlıkların kötülüklerin kanatlarımı kırmasına izin vermeyeceğimi ve yaşama sevincimi yitirmemek için önüme bakmanın gerekliliğini hep bilincinde olacağımı biliyorum.
    Son nefesime kadar yüreğimi kin, nefret gibi çirkin duygularla kirletmryeceğime, yaşama tutunup sebeplerimi, beni üzenlerden daha önde tutacağıma, beğendiğimi yakıştırdımsa "elalem ne der" ı kulak ardı edip alıp giyeceğime yine aşka aşık, şiire sevdalı, Yeşilçam'a tutkulu doğaya hayran, 80’lerde iyi ki gençmişim diyerek Kemal Sunal filmleri ile çınlayan kahkahalarımın olacağını ben biliyorum çünkü kendimi seviyorum kendimi tanıyorum.

    (Not:Yazdığımda akıl sağlığım ve beden sağlığım yerindeydi
    Dilek gelecekte olacak olumsuz sağlık sorunları olduğunda bu sözlerden mesul tutulamaz ????)

    Dilek KARAGÜZEL
    12 Mayıs 2023 cuma. 01.00

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    10.05.2024 - 23:47

    "Mola istiyorum hayat,
    sabrettikçe, üstüme geliyor gibisin"demiş
    Cemal Süreyya

    Ben de diyorum ki, Yaşamayı seviyorsan zorlukları da, acıları da seveceksin; yokuşda da düzlükde de yürümeyi bileceksin hayat beklemez, bekletilmeyi sevmez.

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    05.05.2024 - 14:18

    ?si=Wyb_bs5zvEui-Zbx

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    05.05.2024 - 14:15

    Bektaşi der ki: "Rakı ağızdan değil, kulaktan içilir. Biz ona içki değil, dem deriz!"

    Oturursun masaya, garson bir şişe rakı getirir, mezeleri sıralar, kadehini doldurur, içersin! Hayır, rakı öyle içilmez... Rakının nasıl içileceğini, ya da nasıl içilmeyeceğini bilelim...

    Rakı güneş batmadan içilmez. Duvara bakılarak içilmez. Rakı keyif için içilir, dertlenmek için içilmez. Rakı sohbet için içilir. Rakı, şakadan, nükteden, işletmeden anlamayan bayır turplarıyla içilmez. Rakı gürültüyle içilmez. Rakı çabuk içilmez, içip masadan kalkılmaz. İçmeye başlamadan önce bir şeyler yemeli. Tercih zeytinyağlılardır. Zeytinyağı, mide dolmaya başladıkça üste çıkarak, alkolün genzinize doğru gelmesini engeller...

    Rakı masasında bira, şarap gibi başka alkollü içecekler (masada sosyetik hanımefendiler olsa dahi) olmaz...

    Rakı yalnız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte yavaş (sindire sindire) içilen bir içkidir. Mezesiz rakı içilmez. Ben akşamcıyım, öyle bir kadehlik keyfim var diyorsanız gidin bira filan için...

    Uğurlu yemeği her nevi ızgara balık (çupra, levrek, istrongilos), uğurlu nağmeleri nihavend ve rast makamından sanat musikisi eserleri, uğurlu çalgıları da akordeon, keman ve ud olan rakının, uğurlu cl'si 70'dir...

    Herhangi bir marka rakı içilirken başka bir markayı övmemek önemlidir; aksi yapıldığında, o an yudumlanana hakarette bulunulmaktadır ki, yanlıştır...

    Tam yağlı koyun peynirinin üzerine kırmızı toz biberle renklendirilmiş sarımsaklı zeytinyağı süslemesi, turşu gibi ekşi mezeler de yine rakının kendine has tatlı nefasetini dengeler, damarlarınızı büzer anasonla dost olur, buna misal olarak da lahana turşusu verilebilir.

    En büyük mezesi muhabbettir... Muhabbet konusu "bi kız vardı, beş yıl sevdim, yüzüme bile bakmadı..." gibi duygusal ağırlıklı olabileceği gibi, "bu güneş niye hep doğudan doğuyor batıdan batıyor..." gibi yarı-felsefi konular da olabilir..

    Rakının ana mezeleri dışında, ekstra mezeleri de vardır, bir de "göz mezesi" vardır ki... tahmin ettiğiniz değil; bakın o nedir? Yahya Kemal, her akşam sofrasını "kuş sütü eksik" kurdurur, ama çoğuna el bile sürmezmiş. Lakin sürsün, sürmesin hepsi hesaba yazıldığı için şef garson, bir gün "kıyak yapmış", sofraya kırmızı turp koymamış.. . Yahya Kemal gelmiş, oturmuş masaya söyle bakmış garsonu çağırmış:

    -Nerede kırmızı turp?

    -Efendim dikkat ettim yemiyorsunuz da...

    -Onların bazıları benim göz mezemdir!

    Usul, adap bilen en genç kişinin saki olması adettendir, büyüklere (ki büyüklük kavramı orada anlam bulur) sakilik yaptırılmaz... Ev sahibi olsa bile...

    Buz gibi şişeden bardağa çevire çevire dökülür ve o nefis kokunun daha fazla yayılması sağlanır...

    Rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da (konmasa daha iyi olur ama) buz konur...

    Şişede kalan son rakı damlasına kadar eşit paylaştırılır, daha da içmek isteniyorsa, bu paylaştırma ritüeline girilmeden, yenisi sipariş edilir...

    Rakı bardağı boş beklemez... Evet, masadan kalkarken bile dibinde biraz bırakılır...

    İlk yudumu aldıktan sonra ağızda bekletip, dişlerin arasından derin bir nefes alınır ki akciğerler de nasibini alsın... Rakıdan küçük küçük yudumlar alınır... Bülent Ersoy öyle içiyor diye bir dikişte bir duble rakıyı içmek makbul değildir...

    Masada yaşça en büyük kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri masadan kalkmaz... Rakı sofrasında kadeh yalnızca bir defa tokuşturulur. Hadi bakalım hoş geldiniz vb. falan diye... Bundan sonra kadeh tokuşturulmaz, sadece kaldırılır...

    Masaya yeni birisi eklendiğinde tekrar kadeh tokuşturulabilir...

    İnsan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir... Yani hem anlatır, hem dinler... Böylece rakı sofrası en az iki kişinin katıldığı toplu bir eylem; karşılıklı konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum; evrensel ve kişisel sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen, insanın kendisi ile yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür psikolojik grup terapisi olmaktadır...

    Rakı sofrasında planlı, programlı ciddi işler konuşulmaz. Geyik muhabbeti yapılır, memleket kurtarılır, anılar tazelenir, dedikodu yapılır...

    Rakı sizi ne zaman sarhoş edeceğini zamanında söyleyen bir içkidir, bunu fark ettiğiniz zaman yanınızdakilere söylemeli, ya da izin isteyip kalkıp gitmelisiniz, ama eğer sizin kalkmanız masayı dağıtacaksa ölseniz bile orayı terk etmeyin... Çünkü rakı masasından tuvalete gitmek için bile zar zor kalkılır, hoş karşılanmaz...

    Bağıra çağıra, Böğüre öğüre konuşulmaz... Sakin olmak, efendi takılmak gerek...

    Rakı masasına avuç içiyle ya da yumrukla vurulmaz...

    Unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir cemiyettir... Buraya katılan, hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir kişiliğe sahip demektir, hem de diğerlerine karşı saygılı olmak zorundadır...

    Herkes rakıyı erkekler içer zanneder. Oysa bence rakıyı en güzel kadınlar içer.
    Rakı kadındır, kadın da rakı.
    Birbirlerinin halinden, tadından anlarlar.
    Hiç konuşmadan anlaşırlar.
    Yalnızlık zor ve çekilmez geldiğinden ikisine de, yanlarında mutlaka balık ve peynir ararlar.
    Ufak tefek tatlardan ve hatta acılardan da haz aldıklarından, yanında mezesi olmadan duramazlar.
    Kadının içindeki beyazdır rakı.
    Buğudur, dumandır. Mesafedir.
    Hem şeffaftır, hem bulanık. Temkin ister.
    Alışmak için zaman ister, alıştın mı da dikkat ve özen ister.
    Kadın o yüzden pek güzel içer rakıyı.
    Kadınlığının içinde saklanan erkektir rakı. Güçtür. Meydan okumadır.
    Elinde rakıyı erkek gibi tuttun mu, gözdağı verdirendir.
    Dik durmaya zorlar adamı.
    Eşitliktir rakı.
    Doğu'nun içindeki Batı, Batı'nın içindeki Doğu'dur. Anadolu'dur.
    Anadolu kadar yaşlı, onun kadar çeşitli, renklidir.
    Politikadır, yenilen kazıktır, şikayettir, isyandır.
    Kalabalık sevdiğinden doğurgandır.
    Bir kişi başlarsın bazen içmeye, bakmışsın olmuş masada 10 kişi.
    Hiç bilmediğin nağmeleri öğretir rakı.
    Bildiklerini unutturur. Mucizedir.
    Türk sanat müziğidir. Durup dururken ağlatır, olmadık yerde kahkaha attırır.
    Kadın ruhludur rakı. Daldan dala her türlü duyguyu tek kadehte yaşatır.
    Kafayı buldun mu, bet sesindeki buğulu nağmedir rakı.
    Masadan kalkmadan, yıkılmadan, rezil olmadan darmaduman olmaktır.
    Kadın gibidir rakı diyorum ya, çünkü içmeyi bilmeni ister rakı.
    Kolay değildir. Dalgaya gelmez, hassastır.
    "Şerefe!" dedin mi, o sofrada anlatılan her şeyi sır gibi tutacağına dair "şeref sözü" verdiğin namustur rakı.
    Kandırılmak istemez. Yalandan haz etmez.
    Gerçekleri ortaya döker rakı.
    Hesaplaşmadır. Yüzleşmedir.
    Rahatlamadır.
    Rakı-balık masasında yoksa kadın, masadaki erkeğin dilindedir, havasında vardır.
    Rakı kadınsız olmaz. Haremlik selamlık durmaz.
    Bir tek önyargı rakıyı erkek içer zanneder.
    Rakıyı erkek gibi kadın da içer.
    Bu toprakların parçasıdır rakı. Dil, din, ırk, köken bakmaz, tanımaz, ayrımlarla uğraşmaz.
    Uhu'dur rakı; birleştirir.
    Sarı Zeybek'tir, Yeşil Efe'dir, eskiden kalma ama Yeni'dir rakı.
    Beyaz leblebimizdir.
    Geçmişten bugüne, bugünden geleceğimize mirastır. Gelenektir.
    Yasak tanımaz. Özgürdür.
    Hicazdır, nihavenddir. "Makberdir", "Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin" diyerek hayata avaz avaz tutturandır.
    Deşarjdır, "İkinci bahar"ımızdır bizim.
    "Kalamış"tır.
    Bizimdir, bizdendir. Eskimiz, yenimiz, tarihimizdir.
    Yadigardır.
    Sözünü esirgemeyen kadın gibidir.
    Benim gibidir...
    Rakı.

    Şerefinize, Sıhhatinize!

    Alıntıdır!

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    27.03.2024 - 07:42

    ?si=lMgKBXBbBArBfcT6

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    25.03.2024 - 21:29

    bir saati bozuldu,
    modası geçti, eskidi diye
    kaldıracaksanız bir yere
    akrep ve yelkovanı
    tam oniki'nin üzerinde buluşturun
    öylece koyun tozlu bir çekmeceye.
    nerden bileceksiniz
    ya , delice aşıklarsa birbirine.
    ne kaybınız olur,
    bir faydanız dokunur belki
    zamanda ayrı düşmüş
    kavuşamamış iki sevgiliye...
    ..........yükselyeşilmenderes…

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    24.03.2024 - 21:06

    Biz...
    Anneanneler, babaanneler, teyzeler...
    70'ler...

    Böyle giyinen genç kızlardık...
    Erkekler de bol paça pantolon, Antuan gömlekleri ile pek havalılardı.
    Çok güzel zamanlardı...

    Radyolarda kadife sesli sanatçılar...
    Emel Sayın'lar, Samime Sanay'lar...
    Bir ilkbahar sabahı güneşle uyanırdık,
    Benzemez kimse sana derdi,
    Müzeyyen Senar.
    45 lik plaklarda...

    Yıldırım Gürses hayattaydı.
    Leylaklar dökülüp güller ağlardı...
    Ahmet Özhan'ın temiz yüzü aydınlatırdı televizyonları...
    "Çok yakarmış güneşin solgunu,
    Tanrım bu sonbahar vurgunu..."??

    Erol Evgin fiyakalı,
    Ajda Pekkan havalıydı.
    Nükhet Duru rastık çeker,
    Nilüfer, "Seni beklerim öptüğüm yerde" derdi.
    Sevgiler ölümsüz, aşklar ömürlük,
    aşıklar vefalıydı.

    "Fikrimin ince gülü
    Kalbimin şen bülbülü"şarkısını söylerdi sevdalılar birbirine.

    Şimdi nerde o aşklar...
    Nerde vefayı anlatan şarkılar...
    Zeki Müren dinleyen hangi sevgili terk eder.
    "Böyle bir kara sevda, kara toprakta biter..." diye.

    Alıntı

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    24.03.2024 - 12:02

    ?si=hEi8yovcV5caefls

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    23.03.2024 - 18:03

    Doğumİ smet Saatçi
    24 Mart 1937
    Samsun, Türkiye
    Ölüm 21 Mart 2024 (86 y
    aşında)
    Berlin, Almanya
    MilliyetTürk
    Eğitimİ stanbul Belediye Konservatuvarı
    Meslek Müzisyen, besteci

    Seçilmiş besteleri

    Agora Meyhanesi

    Ben Kimi Seveceğim

    Arım, Balım, Peteğim

    Aşk Dilencisi

    Cepheden Anneye Mektup

    Han Duvarları

    Benim de Canım Var

    Kalpsiz

    Çoban Çeşmesi

    Çoban Yıldızı

    Anneye Müjde

    Oyun Bitti

    O Eskidendi

    Sarı Gülüm Kokmaz mı?

    Unutamıyorum

    Nasıl İhanet Ettin?

    İki Damla Gözyaşı

    Eskici

    Şükür Bize Aba Düştü

    Beni Hatırla

    Kayıp İlanı

    Boş Kalan Çerçeve

    Yaban Gülü

    Dilara

    Gelincik

    Leylakların Altında

    Seven Ne Yapmaz

    Kaybolan Umutlar

    Adını Anmayacağım

    Beni Hatırla

    Pamuk İpliği

    Sen Sevgiden Ne Anlarsın

    Kapris

    Ninni


    ?si=DB31m1o2fv46Wg-N

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    23.03.2024 - 06:43

    ?si=xrPygflHoSqCPr3I

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 22:56

    Özlediğinde kavuşabilmek büyük mutluluktur. :) en sonda küçük mutluluklar da bahsetmiş.
    Mutluluk veren şiirlerden olmuş.Bazı şiirler aşk bazı şiirler şifa niyetine okunur.

    Küçük ve ya büyük kaybetmeyin mutluluklarınızı.Yaşam iksiri gibi onlar.Hayatın hazzı o mutluluklarda saklı.Tutunmak gibi güçlü sebeplerdir o küçük anlar.

    Küçük Mutluluklar
    (Yalçın Ergir Antolojiden)

    Küçük derelerdir büyük nehirleri oluşturan.
    Küçük mutluluklar, küçük, küçücük derelerdir
    Büyük nehri ararken üzerinden atladığın,
    Arkana dönüp de bakmadığın.Küçük mutluluklar;
    Çıtır çıtır Kızılay simitidir, çayın yanında
    Aniden radyoda karşına çıkan şarkı
    Kar yağınca tatil olan okul.
    Başarılı bir rejimin birinci günü
    Sokakta sevebildiğin kedi.
    Yürüyen güvercinin kafası
    Tenekedeki fesleğen.
    Kurumuş çamaşırlar, bir kış ikindisi,
    geri gelen elektrik,
    Hamdi’nin hikayeleri,.
    Annenin yemeği
    Tamir ettiğin alet
    Yeşil t-shirtün, yatarken giydiğin
    Bir dostun başarısı, neler çektiğini bildiğin.
    Elini sımsıkı tutan minik el,
    Dudağında ıslık yürüdüğün yol
    Birden çıktığın yolculuk.
    Sana açılan kapılar,
    sana kapıyı açanlar,
    hoş gelenler.
    Hoş buldukların,
    yalnız kalabilmek - dilediğinde
    Kavuşabilmek - özlediğinde, (Gerisini ve milyonlarca satırı boş bırakıyorum
    kendi küçük mutluluklarını yazman
    bundan da küçücük bir mutluluk duyman dileğiyle...)

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 19:27

    ?si=nna72mi96KKXxkYW

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 07:43

    ?si=MiB3K27gMnCvkzV9

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 00:52

    ?si=ArZ5HccNUlEMHy7f

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 00:40

    "İnsanın tahminlerinin doğru çıkması ille rastlantı değildir. İşin içinde her zaman biraz görüş, seziş, anlayış payı vardır."

    Jane Austen

    22Mart 2024

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    22.03.2024 - 00:09

    ?si=1ITTLzUIKqtajuKq

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    21.03.2024 - 22:47

    ?si=-dkOc0pcg4Mdk706

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    21.03.2024 - 22:39

    ?si=yY5JX0ThuZMN9jjY

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    21.03.2024 - 18:49

    ?si=gYfe2SpalCpsYLsT

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    21.03.2024 - 17:22

    delinin biri ;
    kalabalığın ortasında gömleğini yırtar ,
    göğsündeki yarasını gelen geçene gösterir
    ama kimseye el sürdürmez
    acısı dehşetli ve büyüktür
    neden güldüğünü kimse bilmez
    işte bu şiirdir...
    .................yükselyeşilmenderes....

    21 Mart2024

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    21.03.2024 - 01:03

    “Turgut uyar demiş ki:
    - En iyi ben yenilirim;
    dosta, düşmana, aşka…
    Tomris Uyar demiş ki:
    - Biri geliyor,
    hayatımıza bir makas atıyor;
    o yaşadığımız bölüm,
    bütünün dışına düşüyor.
    Cemal Süreya demiş ki:
    - Kim istemez mutlu olmayı
    ama mutsuzluğa da var mısın?
    Edip Cansever demiş ki:
    - Özlemim sanadır,
    varsın kar yağsın, daha yağsın
    seni arındırıncaya kadar.
    Didem Madak demiş ki:
    - İnsan kaybolmayı ister mi?
    Ben işte istedim bayım.
    Uzaklara gittim
    Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
    Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
    Sabahattin Ali demiş ki:
    - Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor da, kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlanış da insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde “bu böyle olmayabilirdi” düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
    Tezer Özlü demiş ki:
    “ Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak ? ”
    Oğuz Atay demiş ki:
    - Kelimeler albayım, kelimeler.
    bazı anlamlara gelmiyor.
    Attila İlhan demiş ki:
    çünkü ayrılık da sevdaya dahil
    çünkü ayrılanlar hala sevgili!
    Metin Altıok demiş ki:
    Öyle yalnızız ki bu panayırda
    Sevgimiz durmadan bir taşı ovar.
    Sevgilim aşk da uyar çevreye
    Ve kendine parlak bir yalan arar.
    Behçet Aysan demiş ki:
    Kırgınım, saçılmış
    bir nar gibiyim
    sessiz akan bir ırmağım
    geceden
    git dersen giderim
    kal dersen kalırım
    Ahmet Arif demişki Hasretinden prangalar eskittim
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Nazım Hikmet demiş ki:
    Seni düşünmek güzel şey,
    ümitli şey,
    dünyanın en güzel sesinden
    en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
    Fakat artık ümit yetmiyor bana,
    ben artık şarkı dinlemek değil,
    şarkı söylemek istiyorum..

    21 Mart Dünya Şiir Günü Kutlu Olsun.

  • Dilek Karagüzel Pıtırcık
    Dilek Karagüzel Pıtırcık

    20.03.2024 - 23:54

    Öylesine diri öylesine sıcak
    Böylesine bir mutluluk anladım ki
    Ömür boyunca bir kez yaşanır ancak
    Bir kez nefes aldığını anlar bir gün
    Bir kez bir kişiyle insan bütünlenir
    Anılarsa bitmez bizimdir daima
    Umulmadık yerlerde yeşerir büyür
    Yaşamak baştanbaşa yalan olsa da
    O alır bizi uzaklara götürür.
    Ü. Y. OĞUZCAN

    Dese de Ümit Yaşar, Nazım gibi birçok kez aşk'a düşenlerde var.
    Bir de aşkta sevgiye inancı kalmamış kadınlar erkekler var.
    20Mart2024

Toplam 1274 mesaj bulundu