Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
10 Kasım 2025 Pazartesi - 10:51:18
29.09.2020 - 09:16
Gülümsemek
Her insanin suratina yakışan ifade.
Gülümsemek
Dudak kenarlarının yanakları sıkıştırarak yükselmesi; yani güzellik.
Gülümsemek
Bir günün kazanc getiren en güzel yatırımdır.
Gülümsemek
Kişinin içindeki pozitif enerjinin umudun veya huzurun en güzel dışa vurumu.
Gülümsemek
Içi kan ağlarken çok mutsuz iken ya da bir sürü dert ile muzdarip iken yine de yapılabiliyor ise dünyanın en saygı değer fiillerinden biri .
Gülümsemek
Gözbebeklerinde oldugunda karşısındakinin yüreğini uçurtma yapandır
Gülümsemek
Yeryüzünde bir insandan istenebilecek en güzel şey
Gülümsemek
Bazen de; en güzel susma eylemi
Size gülümsemeyi unutturan insanları silin! Sizi gülümsetebilenleri ise daha çok sevin.
E hadi o zaman ne duruyorsun? :))
13.09.2020 - 09:30
Her Cebe Bir Kumaş Mendil
İlkokullar o zamanlar beş sene sürer, istisnalar dışında bütün okullar sabahçı ve öğlenci iki tertip hizmet verirdi. Okula yürüyerek gidip gelindiği için eve mümkün olan en yakın yerdeki seçilirdi. Birinci sınıfta, bazı mızmız çocuklar ya da aşırı düşkün anneler dışında en fazla bir ay sonra okul yolculuğu tek başına yapılırdı. Gerçi evlere yakın okullara giden tüm mahalle aynı anda evden çıktığı için sokaklarda birleşilip, küçük kümeler halinde ilerlenirdi.
Üç dört yaşından itibaren, sınırı kendi sokağımız ile çizilen, bahçelerinde tek başımıza oynama deneyimimizden sonra dış dünyaya bu, ilk adım atışımız büyüdüğümüzün de bir işaretiydi. Camdan sarkan annelerin, bakınca göreceği ya da seslenince duyacağı mesafeyi artık aşabiliyorduk.
Okul yolculuğu ne kadar kutlu ve gurur doluysa, elimizden tutarak götürülmek de o derece aşağılayıcıydı. Büyümüş, okula giden, sorumluluk sahibi çocuklar olmamış mıydık? Endişe edecek ne vardı ki?
Zaten yol üstündeki tüm esnafı tanır, hatta bir sene için de o saatlerde sokaktan geçenlerin de simalarına alışmış olurduk. Yabancıyla karşılaşma ihtimali olmayan güvenli sokaklardaydık.
En heyecan verici deneyim, kendi başına ilk karşıdan karşıya geçerken yaşanırdı. Sınırlı sayıda ve gene çoğu tanıdık komşu arabaların arasından, önce sola, sonra sağa sonra yeniden sola bakılır, ışık, yaya geçidi falan olmayan yolun ortasında durup, bir daha bakmayı unutarak hızla geçiverirdik. O az sayıda araçların sürücüleri de, her an her köşeden okul yolundaki bir çok çocukla karşılaşacağını bilir, ona göre daha yavaş ve dikkatli giderdi.
Trafiğin yoğun olduğu büyük kavşakların ortasında, ufakça bir silindirin içinde trafik polisleri olurdu. Dört beş ayrı yerden aynı anda gelen arabaların arasından geçmek biraz daha beceri ve marifet isterdi. Yaşı büyük çocuklar ki, ikinci ya da üçüncü sınıfa gidenler dahil herkes bunu becerebilir ama ilk sene polis amcalar düdük çalıp, el işareti ile komut vererek trafiği durdurarak karşıdan karşıya geçmemize yardımcı olurdu.
Bir elimde sapından tuttuğum büyük evrak çantasına benzeyen, çift klipsli ağır çantam, diğer elimde plastik beslenme çantası ile yüküm oldukça ağırdı. O yıllarda sırta asılan yumuşak çantanın ya da omuza asılabilecek beslenme çantası gibi bir şeyin henüz icat edilmemiş olması bir talihsizlikti. Hoplaya zıplaya arkadaşlarla yapılan bu geziye benzeyen okul yolculuğunda, yollar bir çocuk için ilgi çekici binlerce yeni keşif içeriyordu. Ellerimiz serbest kalsaydı, at kestanesi toplamak, birbirimize kar topu fırlatmak, eve dönüş yolunda komşu bahçede yeni açan çiçeklerden birkaç tane koparmak ya da erikleri, dutları toplamak çok daha kolay ve hızlı olurdu.
Bahçelerdeki meyvelere dalmak, iki misket atmak, birkaç seksek karesinden zıplamak ya da hızla futbol oynamak için çantaları bir köşeye bırakıyor, bazen de sokak ortasındaki oyuna taş yerine en hızlı şekilde sağlı sollu yerleştirip kale yapıyorduk. Biraz hızlı vurulmuş bir top isabet edince, direk işlevi gören çanta sağa sola saçılıyor, kulpu, kilidi kırılabiliyor evde bir ton azar işitiliyordu. Genelde Sümerbank'tan alınan mokasen ayakkabılar da bu oyuna pek dayanamaz, ya köşesinden patlar, ya da toz pis içinde kalırdı. Parçalanmış ayakkabı da kilidi kırılmış çanta ya da sokak köşesinde unutulmuş beslenme çantası gibi anneleri çok kızdırırdı. Satın alınan her eşyanın değerli olduğu o zamanlarda ayağımızda daha dayanıklı spor ayakkabıların olmaması da bir talihsizlikti.
Annemin akşamdan hazırlayıp odamdaki dolabın kapağına astığı önlüğümü, her sabah temiz beyaz yaka takarak giyerdim. Nasıl beceriyorsam o yakanın her gün ya düğmesini ya da ince örülü iliğini kopardığımdan yıkandıktan sonra elden geçmesi de gerekirdi. Pırıl pırıl gittiğim okuldan, sanki tarlada mahsul toplamışım gibi, başımdaki kocaman beyaz kurdele kaymış, saçlarım darmadağın, yaka ya bir ucu açılmış yandan sarkıyor ve mutlaka kir pas içinde, beyaz çoraplar elbet ya yırtılmış ya kirlenmiş geri dönerdim.
Kapıyı açıp okuldan darmaduman geldiğimi gören annem, öyle her an su akmadığından aksa da sıcak suyu termosifon ya da kazanda kaynattığından hazır olmadığından silip temizlerdi. Kışın haftada bir, yazın daha sık yapılan banyo günleri harici temizlik zaten güzelce silinmekten ibaretti.
Yaka gibi sahip çıkmayı beceremediğim bir diğer okul gerecimde o kumaş mendillerdi. Her gün önlük cebinde temiz beyaz kumaş mendil götürmek zorunluydu. Hafta başında sınıfta tırnak kontrolü yapılır, sıranın üzerine serip elleri bitiştirip üzerine yerleştirerek kısa tırnak ve mendillerimizi öğretmenimize göstermemiz gerekirdi. Diğer günler ise okula cebimizde temiz mendille gitmemiz yeterliydi. Erkekler önlüklerin göğüs cebinde bazen bir ucu dışarda taşırken, biz cebimize tıkıştırıp kullanırdık.
Bayram hediyesi, aile büyüklerinin ucuna isim işlediği mendiller kıymetliydi okula götürülmezdi. Yaka ile birlikte satılan, kutuda bir düzine kenarı ince renkli şeritli kare olanlar kaybolabilirdi ama her sabah cebimizde mutlaka bir mendil olmadan evden adım atmazdık.
Okula kılık kıyafetimize dikkat ederek gitmemizin derslerdeki başarı kadar önemi vardı. Gün içinde ne kadar dağılırsak dağılalım, sabah derli toplu olmamak ayıptı ve öğretmene yapılan bir saygısızlıktı.
Yazılmakta olan BizOzamanlar II - Ayıp Denen Birşey Vardı! kitabından alıntılar.
Ayçe Ayyıldız Baturay
06.09.2020 - 10:36
Sen sevmek nedir bilir misin ?
Sevmek diyorum sevmek !.. Öyle ağızdan çıktığı gibi değil ;
Beş dakikalık bir hengamenin ardından birine söylenen gönül alıcı bir söz değil ?
Beyinleri bacak arasında dolaşan nice yaratığın her gece farklı bir yüze okudukları ayni şiirin içinde geçen dize gibi değil
Sevmek diyorum sevmek ..!!? iki kadeh rakıdan sonra içinden geçenleri haykırmak demiyorum örneğin, ayıkken sevdanın arkasında durmaktan bahsediyorum.
Sevmek diyorum arkadaş !.. Paylaşmak, emek vermek, güzelliklerle doldurmak dünyayı !..
Sevmek diyorum işte yürekte ateş diyorum kısaca ..
Güzellikler içinde sevişip zor günlerde sırt dönmek değil sevmek !..
Varlıkta yemek yerken sevdayı haykıranlar , yoklukta açken bela haykırıyorlar arkadaş ..! Sevmekten bahsediyorum öylesine sevmek ..!? Çatısı akan bir gecekonduda sana sarılıp yatan bir bedenin sevgisinden !..
Duvarları 70 santim rutubete rağmen sen yanımdasın diyen sevgiden !..
Bir kıl çadırda altında kıl kuldan ve bir döşekten olan hayatta sana tutunmayı bilen sevgiden ..
Yani yüreğindeki ateşle doymaktan, huzur bulmaktan, inançtan bahsediyorum arkadaş ..!! Mutluluktan bahsediyorum
Sevmek dedim ya; aşk değil; sevda demek istediğim .
Dağları delen Ferhat’ın yüreğindeki Anadolu kokan sevda söylemek istediğim ,
Veysel’in sevdası anlatmaya çalıştığım ve Nazım usta’nın yüreğini yakan ateş yakılması gereken ateş.
Tarifi farklıdır elbet her yürekte, her bedende ama sen Sevmek nedir bilir misin?
Bana onu söyle ..!!! Sevmek diyorum be arkadaş sevmek ..!!? Yazmaya bile hacet yok anlatılmak istenen tek şey yaşanacak güzellikler değimlidir ?
O zaman be arkadaş sevmek sadece “…” ile ifade edilmez mi .
Hadi boşluğu da sen doldur .. Sevmek nedir anlat bana ?
Sen sevmek nedir bilir misin??
Şimdi anlat sevmek nedir?
(Alıntı)
06.09.2020 - 10:20
Günaydın keyifli keyifli mutlu huzurlu günler gönül dostlarım...
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim,
Ya da asla birini severken karşılığını beklemedim.
Dostluğuma değer biçmedim,
sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim.
Sevdiysem sonuna kadar gittim,
bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim.
Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım.
Ama hata insana mahsustur dedim.
Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi
ama ben onları yinede affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu;
Ben aldanmadım..!
Aldanan her zaman kendileri oldular
ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için,
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için.
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde
_____________vazgeçmeyi bildim o kadar..
CAN YÜCEL
Bu şiire not:Çok güzel.
"Affettim
Onlar belki saflıkla ...
Belki de içten içe güldüler ...'
Baştan sona güzflnde burasını eklemek istiyorum nuna ben iyi niyet diyorum kimin aldanmak diyo kimi enayilik.Kimi de salağa yatmak.Bama göre iyi niyet.Kalbini kirletmemek.Kalbine kin intikam nefret gibi karartan duyguları sokmamak diyorum ki bunları kalbine sokarsan aslında güçlü olamıyorsun dürüstlüğünü iyiliğini değerlerini kaybetyosun.
30.08.2020 - 09:20
Çıkıyordu bir dağ yamacına
O gök gözlü o kalpaklı adam
O kara çizmeler ayağında
O pırıl-pırıl mahmuzlu
Esip çiğniyordu şimdi
Toprağı usanmadan
O gök gözlü o kalpaklı adam
O ne düşünüştü o Tanrım
Vatanca
O ne dağ bedendi öyle
Yaylar gibi
Kaçsaydı artık düşman
Kaçsaydı iyi ya
Kurtulamazdı pençesinden ölümün
Öyle kolay-kolay
Durulur muydu karşı
Hiç o yay bedenli adama
Kocatepe’de
Bir defa kestirmiş gözüne
“-Ordular ilk hedefiniz Akdeniz…”
15.08.2020 - 17:43
Akıllara Ziyan Sevdim Seni
Bir elif miktarı nefesim olsan,
Lâl bir isyan gibi,
Çığlık çığlığa.
Siyahında en gecenin......
Belki bilmedin amma,
Akıllara ziyan sevdim seni.
Tuza yara gibi,
İntihar meyline yeminli,
Unutmaya sözlü gibi.
Dergahtan kovulan derviş gibi.
Dağlanmış kılıç yarası gibi,
Akıllara ziyan sevdim seni.......
Uraz AKIN şiiri
13.07.2020 - 15:34
O kadar çoksun ki bende.
Çokluğunun altında eziliyorum.
Ve o kadar yoksun ki bende yokluğunun özlemiyle başedemiyorum gün aydın olsa da karanlıkları ay aydınlatsa da ne geceyi görebiliyorum ne güne uyanabiliyorum sadece sensizliğe uyanıyorum tabi onu da beceremiyorum dedim ya hem çoksun bende hem yoksun Dolayısıyle ne sensizliğe uyanabiliyorum ne de senle uyananabiliyorum.
Karışık kalbim.Kalbimin dili çözülmüyor.Seni susarak sevmek çok zor ama alıştım gibi.Kimsemin anlamadığı konuşamadığı sadece benim duyduğum benim bildiğim bir dil gibi.Okunamayan bir kitap çizilemeyen resim gibi. Açık ceza evinde tutsak kalmış gibi ruhum.Sen yoksun yok olan sadece bedenin.Kalbin kalbimdeki.Diyorum ya yok olduğun kadar çoksun bende.Sessiz masum çocuk kalbimle sevdim yok olduğun kadar kalbimdesin.
Dilek çe günlükten dökülenler...
13 Yemmuz 2020
15.05.2020 - 02:38
Yoksa,
Özlemin kokusu bakışlara sinince
Gel de şahitlik et diyenin olmadı mı hala...?
Bir el sallamak bile çok görüldüğünde
Vefasızlığın en gözü karasıyla
Sırtından vurulu akşamların
Sancısı damlarmış gecenin kucağına...
Böyle ahkam kesermiş işte,
Böyle ahkam kesermiş kapıyı çarpıp gitmelerHadi eylül sonralı dalıp kalmalarda
Hatıralar birer birer ağırlansın da,
Daha ilk gelenle
Selam-sabah faslı bile bitmeden
Gözyaşlarının öyle erkenden uğurlanması da nedir...?Hem, hüzün artığı vakitlere takılıp
Başı öne eğik hıçkırıklarınla
Ezgi ezgi dolanıp durmayı da bırak artık...
Bir bayram arafesinde konaklar gibi
Yüzüne gülücükler kınalamak
Daha çok yakışıyor sanaAhh benim,
Habersiz yar gelişlerine
Çığlık çığlığa koşup sarılmalar saklayanım...
Ahh benim,
Sevdasının barınağını
Gece gündüz sadakatla paklayanım...
Hele bir el at hasretlerinin cebine,
hele bir el at...
En çok,
En çok saçlarını okşatmaları mı doldurmuşsun yoksa...?Gözlerini gözüne kestiren
Buğulanmaların çöküşünden belli ki
Bir yara misali kapanacaklardan değil
Sonraya kalmış özlemlerle yamalanan bu afak...
Sen yine de biraz göz ışığı dök
Elleri koynunda bekletedurdurduğun yollara
Belli mi olur belki de,
En gece bir vakitde çıkagelir şafakYarınlara yol gözleten bunca umutları
Hayallerden koparıp koparıp alsak da
Sen yine de hala
Hayırsızlara bel bağlamanın kırıntılarından
Boşuna bekleyip durmalar mı toplanır diyorsun...?
Oy beni oy...
Yorgunluğuna sığına sığına
Teri tükenen ömürün
Tırmanacak yokuşu da mı kalmıyormuş...?Hele sen Ferhat'ın sevdasından kalma
Bir tutam sabahlamayı
Uykularına hatır gönülden saydır da
Diyeceğimin ağırlığınca
Sırtına dağları giyindiği olsun...
Neylersin ki,
İhanetin adresini cebinde taşır ayrılıklarDeğil mi...?
Gönül kolunu sevdaya kaptırmaya gör
Nasıl da,
Canan gelir can alır
Değil mi...?
Hayırsıza hesap kitap yaptırmaya gör
Nasıl da,
Yaşar AYDIN
09.05.2020 - 09:05
Farzet ki
Dinlediğimiz radyonun frekansına arap kanalları karıştı
ve biz o şarkının sonunu dinleyemedik
"Kavuşmak" yüklemli bir cümleye beraber özne olmak
Dil bilgisine ters düştü mesela
Yada "Allah sabredenlerle beraberdir", ayeti bizi kapsamıyordu
Farzet ki kara yolları bizi aynı noktada kesiştirecek bölünmüş yolu henüz bitirmemişti
Farkı kavşaklardan, farklı yavşaklardan döndük hep
Ortalama dünyanın yüzde sekseni su olduğu için
Aynı kara parçasında beraber yaşamak fizik kurallarına ters düştü
Belkide ozon tabakasında ki delik yüzünden aynı havayı solumamız küresel ısınmayı arttırabilirdi
Ne olurdu güzelim kutup ayıları ve foklar?
Farzet ki
Bizim kavuşmamız orta doğuda ki aşiret savaşlarını tetikleyerek
Üçüncü dünya savaşına sebep olabilirdi
Yeni bir nükleer bomba icat edilir ve masum milyonlarca insanın ölümünde baş rol oynayabilirdi
Belkide eros un oku götüne kaçmıştı da
Bize sıra gelmemişti
Yani sevdiğim gördüğün gibi ne çok olasılık var
Bizi bir araya getirmeyecek
Yıllar sonra bir gün sorarlarsa anlat çocuklarına
Kavuşmak için iki kalp gerekir biz eksik kaldık
Çiğnediğim sakızın falında babanız çıktı evlendim
Sizide bakkaldan aldık....
Kemal Yazgan
05.05.2020 - 14:12
"Ben bir adam sevdim..
Gözleri intihar mektubu gibi satır satır ezberlenesi..
Sigara içişi toplum kurallarına aykırı.
En çok saçlarımı severdi..
Her gün saçlarımı taramayı iş edinen bir adam..
Seni sevmeye saçlarından başladım demişti bir gece yarısı..
O gitti.
Ben onu unutmaya saçlarımdan başladım.."
Siyah Kadın
05.05.2020 - 14:11
BEKLERLER SENİ
Hep giyinik mi kaldı arzuların?
Kadın, sana şiir yazıldı mı hiç ?
Anlattılar mı sana sevgiyi?
Peki ya oldu mu elinden tutan?
Ya şu benden kaçırdığın o kahve gözlerine
dikine dikine bakan?..
Kadın saçını tarayan oldu mu hiç?
Sahip olunca sana, küstahça gülen hariç…
*******
Kadın sana çılgın bir aşk sunuldu mu?
Ayak parmaklarından öpen oldu mu hiç?
Ya sarınca seni nefessiz bırakan?..
Kalabalık içinde gözleriyle okşayıp da,
Soluğunu içine çekmeye doyamayan…
*******
Kadın konuş!..
Kirpik uçlarından seven oldu mu hiç?
Ya omuz başından masumca öpen?
Elinin tersiyle soluk pembe yanağını seven?
Belli ki bir bedel ödüyorsun…
Taklidini yapmakla kelebek olamazsın.
Bunları sana yaşatan benim,
Sen, bensiz yapamazsın!
*******
Ya aşkı paradan önde tutan?
Bıraksan da onu, her zehir gecede seni anan,
Bile bile dönmeyeceğini,
Benden başka bekleyenin oldu mu hiç?
Utangaç keklik bakışlım!
Azaldı göreceğim şafakların sayısı
Haydi, dön yine hiçbir şey yaşanmamış gibi
Beklerler seni.
Benimle kalamazsın…
ALP ARSLAN
24.04.2020 - 19:03
Dinle Sevgili
Dinle sevgili
Ayrılığın her sayfasında gözyaşı yüklü bulutlar vardır
Bir türlü dinmeyen fırtına vardır
Hatıralara boyun eğen bir adam
Yok oluşa katlanan bir kadın vardır
Sözlerin asilliğini diline vuramayan bir kalp vardırDinle sevgili
Umut yüklü anıları yerle bir ettiğin gün
Ne halde bıraktığına bakmadan çekip gittin
Aldırmadım
Aldırmıyorum
Bak işte, yine yalan söyledim
Halbuki ne çok kızardın yalanlarıma
Hadi ben yine söyleyeyim, sen de yine kız bana
Aratma kendini bütün yürek meydanındaDinle sevgili
Her aşk benimki gibi yüceltmez insanı göklere kadar
Çıkarmaz en tepelere mutluluktan uçarcasına
Bence sen yine dön gel bana
Bugün yarın ya da üç beş gün sonra
Önemli değil asla, sen yanımda olduktan sonraDinle sevgili
Çamur kokulu hayatıma bahar kokan çiçekleri getirdin
Yağmur yüklü yüreğime tatlı güneşle ışıldadın
Islak gözlerime mendil olup kapattın
Ne oldu be sevgili
Nereye gittin öyle apansız
Nasıl koyarsın bir başıma beni
Kaybolacağımı sandığım bu ıssız yerlerde
Korkularımın yukarılara sığındığı anlarda
Sen yanımda olmayınca
Hissediyorsun değil mi?Dinle sevgili
Ayrılığın her sayfasında gözü yaşlı bulutlar vardır
Yağdırma o yaşları, doldurmaya çalıştığım anılara
Seninle ilgilidir onlar
Kendini yıkama yağmurlarımla
Boğulursan dayanamam biliyorsun
Her şeye rağmen seviyorsun
BiliyorumDinle sevgili
Seninle olmak zor, olmamak ölüm
Bense ne yaparsam yapayım
Bir türlü sen gibi gidemiyorum
Asude KUM
24.04.2020 - 15:29
Yerine biri alacağından değil lann
Yerini birini koyamamaktan korkuyorum
Diyo
Güzel şiir.
Senden sonra gelen herkes kalbime yara bandı..
/>.
23.04.2020 - 10:36
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve çocuk Bayramını gururla, geleceğimize duyduğum güvenle kutluyor, değerli şahsınızı saygıyla selamlıyorum...
Nice yüzyıllara....
Mustafa Bay
23.04.2020 - 09:33
21.04.2020 - 10:45
21.04.2020 - 10:26
21.04.2020 - 09:59
Artık olan oldu bize
Gelsen de bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüz yüze
Gelsen de bir gelmesen deHep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsen de bir gelmesen deBir candır bu bir andır bu
Giden gelmez bir handır bu
Dağ taş değil insandır bu
Gelsen de bir gelmesen deGöreceğim bir boş kafes
Ceset kalmış çıkmış nefes
Nerde o can nerde o ses
Gelsen de bir gelmesen de bir.
20.04.2020 - 07:55
Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın
17.04.2020 - 00:38
14.04.2020 - 01:14
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
Benimle yeniden tanış
Bıraktığın gibi olmayabilir bir çok şey
Yaşım, aklım, başım yufka yüreğim
Belki de biraz daha zalim, belki de medeni halim
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle
Yeniden tanış
Ama kimse anlamasın bu tanışıklığın evvelini
Gözün bile ısırmasın beni bir yerden
Çıkaramadım değil de tanıştığımıza memnun oldum cevabını
Almak istersen
Sarılarak değil ancak el sıkışarak karşılayabilirim seni
Ve önce sen uzat elini
Çünkü öğrendim artık
Önce bayanların elini uzatması gerektiğini
Ve daha nicesini
Çünkü öğrendim artık daha nicesini
Bir gün bir yerde terkrar karşılaşırsak eger
Benimle tanış
Ve gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer
Benimle yeniden barış
Hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
Çocukluğuma, dağınık olmama
Ve kot pantolonuma yırtık
Biryerde karşılaşırsak eğer benimle barış
O çocuk büyüdü artık
Benimle tanış, benimle barış
Bitsin bu anlamsız inat, bitsin bu yarış
Ben onuruma tutsak, sen bağışlayan yanlarına inat
Neye ve neden kızdığını dahi hatırlayamazken artık
Beni de unutursan eger aldırmam inan
Çünkü özgür bıraktım artık
Tüm bağışlayamadığın yanlarımı
Kimseye verilecek hesabı olmayan taraflarım
Şehrin arka sokaklarında kaybolup gitti
Ve şu zamana kadar yaptıklarım hep
Çocukca bir oyundan ibaretti
Ben unuttum artık o adamı
Kimbilir nerde şimdi
Günahlarım veresiye ama
Güzel yanlarım peşin
Hani darılmıştın ya ayrılırken sorumsuzluğuma
Çocukluğuma, dağınık olmama
Ve kot pantolonuma .yırtık
Biryerde karşılaşırsak eğer
Benimle barış
O çocuk büyüdü artık…
Pablo Neruda
11.04.2020 - 23:11
Hayatınızda biri varsa ve onu sevdikçe değişmiyorsa, aksine size olan sevgisi artıyorsa, mesela onca işin gücün arasında size yazıyorsa, sabah uyanır uyanmaz sizi hatırlıyor,
gece uyumadan önce sizi düşünüyorsa,
Her gün bir defa bile olsa sesinizi duymak istiyorsa, sizi hayatındaki bütün insanlardan ayırıyorsa, en ufak bir tartışmada hemen arıyor ve sen haklı ben haklı tartışmasına girmeden konuyu tatlıya bağlıyorsa, nerede olursa olsun sevginize ve yüreğinize sadık kalıyorsa,
hayatta maddiyattan ziyade sadece mutlu olmaya inanıyorsa,
Hayatınıza saygı duyuyor ve sizi emri altına almaya çalışmıyorsa, arada mesafe olmasına rağmen size güveniyorsa,
başkalarının olumsuz yorumlarına kulak asmıyorsa ve her yerde size sahip çıkıyorsa,
O insana kalbinizden başka yerde nefes alma hakkı vermeyin...
pasaklı adam...
11.04.2020 - 01:08
10.04.2020 - 01:11
İçte tutulan gözyaşları akıtılan gözyaşlarından daha acıtıcıdır...
Stevan ZWEİNG
"Ve bazen gûlüşlerde saklıdır# hüzün de mutlulukta aşkta."
Toplam 1443 mesaj bulundu