Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
12 Ekim 2025 Pazar - 03:53:22
25.08.2023 - 23:45
?si=X_jf8JWaXGOKeGra
25.08.2023 - 13:28
?si=gtaMSPM6rISVuUm4
25.08.2023 - 11:18
Yok be ya sadece şiir olmuş ne gitti diye batar dünya ne gittim diye doğmayı unutur güneş. Şiir olsın diye yazmış işte şair.
?si=oeirdCl-hjEC_BY6
23.08.2023 - 18:37
?si=TNM4SDAba1RX2jmU
23.08.2023 - 18:33
?si=LaHWkMIDYF8YT3Y-
23.08.2023 - 11:54
?si=8EEZFqPSV_CuBG2m
23.08.2023 - 11:28
?si=Cq28-qriGrXFPUlO
21.08.2023 - 20:17
Şiirden anlayan bir kadını sevmek zordur.
Çünkü O'nun hayata, insanlara bakış açısı farklıdır.
Bazen karmaşık, bazen derindir ama asla
basit değildir…
Yüreği sevgiye açık, akıllı ve cesurdur.
Ne zaman bir bulut görse, üstündedir.
Ne zaman bir çiçek görse, yapraklarında kendisini görür.
Ne zaman bir kuş görse, özgürlük onun elçisi olur.
O kuşla birlikte uzak diyarlara, mavi göklere çıkar.
Kadındır zaten şiir, duygusuyla, sevgisiyle, sanatıyla, güzelliğiyle ve derinliğiyle...
Onu tepeden tırnağa, defalarca ama defalarca okumanız gerekir.
Onu her gördüğünüzde, kalbinizin her çarpışında, farklı bir nağme, farklı bir melodi, farklı bir duygu, farklı bir sevgi görürsünüz.
Şiirden anlayan kadını sevmek de zordur, onu terk etmek de…
Çünkü O, en zorlu yolları aşmış, en büyük acıları atlatmış, hayatın çemberinden geçmiş, duygusunu, sevgisini ve nefretini nerede ve ne zaman dile getireceğini bilmiş, kültürlü, bilgili, aklı başında kadındır. Bakmak ile görmek arasındaki farkı onu tanıdığınız zaman anlarsınız.
Gün gelir ışık olur, umut verir kalbinize.
Gün gelir bir şimşek gibi çakar beyninizde söylediği sözler…
Okumayı beceremeyen adam sevemez şiirden anlayan kadını.
Çünkü ne ruhundaki dinginlikten anlar o adam, ne de kadının içinde kopan fırtınalardan...
Göz kapaklarından süzülen hüznü sizden gizlemeye çalışan, kadın gibi kadındır O.
Güzelliği aklında ve ruhundadır...
Aşkttır...
Öykü Öztürk
20.08.2023 - 11:07
?si=KYMi1fSHFvjAGYL0
20.08.2023 - 11:04
?si=CsupqI-C_VDnEUKC
20.08.2023 - 10:59
?si=oTS30aiJaMC_Sr08
20.08.2023 - 02:27
Ve sabah kimse seni uyandırmadığında, ve gece bekleyenin olmadığında, ve ne istersen yapabildiğinde, bunun adını özgürlük mü koyarsınız yoksa yalnızlık mı? "
-Charles Bukowski-
20.08.2023 - 01:12
Dert Nedir
En büyük dert nedir hocam?????____Gelmesini, aramasını
canu gönülden beklediğiniz birinin,
sizin beklediğinizi bildiği halde
bir türlü arayıp sormaması, çıkıp da gelmemesidir...
??????
Şinasi Öztürk
20.08.2023 - 01:01
?si=Toy9YvZcETcq2_WR
20.08.2023 - 00:37
?si=-0rDt7J-a_R4_bkz
16.08.2023 - 16:24
16.08.2023 - 08:24
Zümrüt Mü Safir Mi?
Hasan Hüseyin Yılmaz
Divâne eyledi düştüm peşine
Dolaştırdı diyar diyar gözlerin.
Rastlamadım benzerine eşine
Pervane olduğum o yâr gözlerin.
Bakışında ab-ı hayat bulduğum
Gülüşünde neşe ile dolduğum
Zümrüt mü safir mi kurban olduğum
Hangi bir tarife uyar gözlerin?
Yay gibi kaş ile süsleyip bezer
Sanki kirpiğinden ummanlar süzer
Gönlümü fetheder ruhumda gezer
Bir aşkı içimde yayar gözlerin.
Hasrete düştüğüm çok anlar olur
Efkârdan başımda dumanlar olur
Sabahı ettiğim zamanlar olur
Uykuma insafsız kıyar gözlerin.
Târifi yok sana âşık olmanın
Gözlerine bakıp bakıp dalmanın
Anlamı yok sensiz nefes almanın
Düşmekten korktuğum bir yar gözlerin.
15.08.2023 - 12:57
Lütfen izleyin ve gereğini yapın duyarlı olun.
/>
15.08.2023 - 12:28
15.08.2023 - 10:27
12.08.2023 - 11:01
Ayrılık Yoktur
Ayrılığa dayanan bir şehir yoksa
Ayrılık diye bir şey yoktur
Bakma sen ayrılık gibi görünen yerlerde
Şehirlerin ayakta durduğuna
Hala ayakta duruyorsa o sehirler
İnsan insanın gönlünde kaldığı içindir
İnsanın gönülde kaldığı yerde de
Ayrılık diye bir şey yoktur
Aldığım her nefeste seni hatırlıyorsam
Dalıdığım her yerde seni düşünüyorsam
Akşamın beni hislerimle bıraktığı yerde
Sen deyip gözyaşı döküyorsam
Ayrılık diye bir şey yoktur
Gözlerin uzak olduğu halde,
Hissediliyorsa gönlümde
Aşkınla bir ülke kurulmuşsa bağrımda
Hangi şehir bana ayrılığı yaşatabilir
Hangi şehir bana ayrılığı anlatabilir
Şehirlerin ayrılığı anlatamadığı
Ve yaşatamadığı yerde
Ayrılık diye bir şey yoktur
Şu kırgın şu uykusuz gözlerim,
Hala gülümsüyorsa.
Her şeye rağmen,
Umut ile dünyaya bakıyorsa
Yorgun ama ölmemiş gibi,
Gökyüzüne bakıyorsa
Ayrılık diye bir şey yoktur
Hüseyin Özdemir
31.07.2023 - 20:11
Aşk beklenmeyen durumlardan çıkar, engellenemez, öngörülemez
Jane Birkin ve Serge Gainsbourg ilk kez "Slogan" isimli filmin setinde tanışmışlardı, aralarında 18 yaş fark vardı. Jane küçük bir İngiliz gonca gülüydü, Serge ise ayyaş bir Fransız!
Filmin yönetmeni Pierre Grimblat iki baş rol oyuncusunun birbirleriyle kaynaşmasının film için iyi olacağını düşündüğünden onları bir akşam yemeğinde bir araya getirdi.
Serge, yemekte her zamanki gibi şarap şişelerini birbiri ardına devirdi, sigaranın birini yaktı diğerini söndürdü, hiç ama hiç konuşmadı. Jane bu tuhaf adamın kendisinden hiç hoşlanmadığını düşünmüştü. Havayı ısıtmak için dans etmeyi teklif etti, Serge istemeyerek de olsa dansa kalktı ama dans boyunca Birkin'in ayağına bilerek basmayı ihmal etmedi.
Votka su gibi akıyordu. Sabah güneş doğarken Serge, Rus kemancıları kulübün önündeki kaldırıma dizmiş, Jane ile dans ediyordu. Sonunda otele gittiler, Serge'in odasına çıktılar ve kolayca tahmin edebileceğiniz gibi Serge daha yatağa uzanır uzanmaz sızıp kaldı. Jane odadan çıktı, yeni açılan plakçıdan sabaha karşı kaldırımda dans ettikleri şarkının plağını satın aldı, gidip sarhoşluktan sızmış Serge'in ayaklarının arasına sıkıştırdı, kendi oteline gitti. Saatler sonra Serge ayıldı, plağı buldu, pikaba koyup bir Gitanes yaktı, Jane'i aradı.
Yemeğin sonunda bir gece kulübüne, oradan da bir Rus müzikholüne gittiler.
Eros oklarını fırlatmış, Serge'i de, Jane'i de tam kalplerinden vurmayı başarmıştı. O günlerde Jane, James Bond film müziklerinin efsanevi bestecisi John Barry'den yeni boşanmıştı. Serge ise Brigitte Bardot ile geçirdiği bir gecenin ruhunda açtığı yarayı henüz saramamıştı. İlginç olan, Serge Gainsbourg gibi bir tipin, kadınlarla ilk karşılaşmasındaki beceriksizliğiydi. Bardot, Gunter Sachs ile evliliğinden mutsuzdu ve peşinde dolanıp duran Serge'e bir şans vermeye karar vermişti.
İkisi bir akşam yemeğinde buluştular ve Serge yine şişelerce içki, paketlerce sigara içti, Bardot'nun yüzüne bile bakamadı, ağzından bir tek kelime söz çıkmadı. Brigitte Bardot gibi kendisini "tanrıça" olarak gören bir kadın bu işe çok sinirlenmişti. Sabah telefonla Serge'i uyandırmış, bir şans daha istiyorsa kendisi için dünyanın en iyi aşk şarkısını bestelemesi gerektiğini söylemişti. Beste ertesi gün hazırdı ama hafızalarımızda iz bırakması Bardot'ya değil, Jane'e nasip olacaktı: "Je t'aime… moi non plus
Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel aşk şarkıları içinde yerini kuşkusuz almış bir şarkı ama bundan da önemlisi belki de dünyanın en erotik şarkısıydı "Je t'aime"…
Şarkının geri planındaki "erotik mırıltılar ve inlemelerin" çiftin yataklarının altındaki bir kayıt cihazı ile Serge tarafından kaydedildiği söyleniyordu. Serge daha sonra şöyle anlatacaktı: "1969 erotik bir yıldı ve biz de öyle hatırlanmaya devam ediyoruz." Birbirlerine deli gibi aşıklardı ama aynı çatı altında uzun süre birlikte olamayacak kadar da kendilerine göre yaşamak peşindeydiler.
Öyle bir aşk ki Serge, Jane'in başka erkek bestecilerin şarkılarını söylemesine bile tahammül edemiyordu. Bir de kızları da olmuştu, Charlotte.
Birbirleriyle son konuşmaları 1991 yılında telefonda oldu. Serge, Jane'i aramış ve şunu söylemişti: "Sana kocaman bir pırlanta aldım. Sana aldığımı kaybetmiştin, artık bunu takarsın." "Off Serge" diye yanıtlamıştı Birkin, "içmeyi bırak artık." Bunu kime söylediğini gözünüzün önüne getirin. Serge yıllar önce kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılmıştı ve taburcu olunca şu demeci vermişti: "Ömrümü uzatmak için içki ve sigarayı artıracağım." Birkin ile Gainsburg'un öyküsü, ölüm onları ayırdığında bitti. Belki de şimdi olup olmadığını bile bilmediğimiz öteki dünyada yeniden başladı, kim bilir?
Aşka ömür biçenlere, süre verenlere takmayın kafayı. Bazen öyle aşklar yaşanır ki bu bitmez, bitirmek istesen de bitirmek istese de! İki özgür ruh gerekir bunun için öncelikle! Kendi varlığı konusunda ayak direyen, çekimine kapıldığı insanın ruhunun içinde eriyip yok olmayı reddeden iki kişi. Böyle bir ilişkide her zaman söylenecek bir söz, verilecek bir öpücük vardır. Ve o son söz söylenmeden, son öpücük verilmeden de aşk bitmez, bitirilemez.
Mehmet Y.Yılmaz
Görsel, Birkin & Gainsbourg. "Aşk konformist tabansızların işi değildir!"
31.07.2023 - 14:21
31.07.2023 - 14:07
Toplam 1422 mesaj bulundu