Altaylı, "Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir." ifadelerini kullandı.
İşte Altaylı'nın bugünkü yazısından "Cahil bir bir meczuba haddini bildirmek" başlıklı o bölüm:
Kendimi asla ve asla Türkiye entelijansiyasının bir mensubu olarak göremem, haddimi bilirim.
Ama Türkiye’in dar entelijansiyasının hakiki unsurlarını iyi bilirim pek çoğunu tanırım, önemli bir bölümü dostumdur ve kendilerinden çok şey öğrenmişimdir.
Ve Kadir Mısıroğlu olarak tanınan zatın, bu dar entelijansiya içinde kör kuruşluk bir kıymeti harbiyesi olmadığını bilecek kadar bu zümre ile ilişkilerim vardır.
Bu haddini bilmez yarı aydına haddini bildirmeyi ise bizzat yapmaktansa, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. T.S. Nefes’e bırakmayı tercih ederim.
Bakın Sosyolog Dr. Türkay Salim Nefes, Kadir Mısıroğlu’nun hezeyanlarını nasıl yorumluyor:
“Cehalet ve Yahudi karşıtlığı ilişkisini Kadir Mısıroğlu’nun Ziya Gökalp yorumu üzerinden basitçe tanımlayacağım. Bunu yaparken de Adorno’nun yarı-bilmek (semi-erudition) kavramını kullanacağım. Öncelikle, Adorno ile baslayarak yarı-bilmeyi açıklayayım. Adorno’ya göre yarı-bilmek kişinin elde ettiği bilgiyi bir inanç sistemi üzerinden değerlendirip yanlış sonuca ulaşmasıdır. Örneğin, astroloji yani burç yorumları, astronominin bilimsel olarak kanıtlanmış bilgilerini ele alıp bunları bilimsel olmayan bir inanç silsilesiyle ilişkilendirdiği için yarı-bilgidir. Bir başka deyişle, yarı-bilmek bilmediğini bilmemektir, yani cehalettir.
Adorno bunu şöyle ifade eder: ‘Yarı bilen astroloji veya ırkçılık gibi bilimdışı inanç sistemlerini halka üstünlük taslamak ve saygı uyandırmak için kullanır. Çünkü bu bilim-d?%B
Altaylı, "Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir." ifadelerini kullandı.
İşte Altaylı'nın bugünkü yazısından "Cahil bir bir meczuba haddini bildirmek" başlıklı o bölüm:
Kendimi asla ve asla Türkiye entelijansiyasının bir mensubu olarak göremem, haddimi bilirim.
Ama Türkiye’in dar entelijansiyasının hakiki unsurlarını iyi bilirim pek çoğunu tanırım, önemli bir bölümü dostumdur ve kendilerinden çok şey öğrenmişimdir.
Ve Kadir Mısıroğlu olarak tanınan zatın, bu dar entelijansiya içinde kör kuruşluk bir kıymeti harbiyesi olmadığını bilecek kadar bu zümre ile ilişkilerim vardır.
Bu haddini bilmez yarı aydına haddini bildirmeyi ise bizzat yapmaktansa, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. T.S. Nefes’e bırakmayı tercih ederim.
Bakın Sosyolog Dr. Türkay Salim Nefes, Kadir Mısıroğlu’nun hezeyanlarını nasıl yorumluyor:
“Cehalet ve Yahudi karşıtlığı ilişkisini Kadir Mısıroğlu’nun Ziya Gökalp yorumu üzerinden basitçe tanımlayacağım. Bunu yaparken de Adorno’nun yarı-bilmek (semi-erudition) kavramını kullanacağım. Öncelikle, Adorno ile baslayarak yarı-bilmeyi açıklayayım. Adorno’ya göre yarı-bilmek kişinin elde ettiği bilgiyi bir inanç sistemi üzerinden değerlendirip yanlış sonuca ulaşmasıdır. Örneğin, astroloji yani burç yorumları, astronominin bilimsel olarak kanıtlanmış bilgilerini ele alıp bunları bilimsel olmayan bir inanç silsilesiyle ilişkilendirdiği için yarı-bilgidir. Bir başka deyişle, yarı-bilmek bilmediğini bilmemektir, yani cehalettir.
Adorno bunu şöyle ifade eder: ‘Yarı bilen astroloji veya ırkçılık gibi bilimdışı inanç sistemlerini halka üstünlük taslamak ve saygı uyandırmak için kullanır. Çünkü bu bilim-dışı bilgi ona “aydın” sıfatını verir.’
Kadir Mısıroğlu’nun yarı-bilgisini Ziya Gökalp üzerine söylediklerinden anlamak mümkün. Mısıroğlu şöyle diyor: “Ziya Gökalp’i Türkçüler adam zanneder, Ziya Gökalp’in Türkiye’ye naklettiği sosyoloji, dini bütün metafizik hakikatleri ile âdeme mahkûm eden bir sistemdir. Durkheim sosyolojisidir. Durkheim bir Yahudi’dir. Bir Yahudi’nin sistemini Ziya Gökalp Türkiye’ye adapte etmiştir. Ziya Gökalp Kürt’tür, Türkçülük yapar. Kürtçülük yapan Bedirhanzade’ler Arap’tır. Abbasi hanedanlığındandır. Bu işler, biraz karışıktır. Bazı insanlar, bazı maksatla, bazı davaları güderler. İman adamı olmak başka şeydir, siyaseten bazı davaları gütmek başka şeydir.”
Buradaki cehaleti, yani yarı-bilgiyi görmek Ziya Gökalp üzerine yaptığım akademik araştırmalar sayesinde bana nasip oldu. Mısıroğlu her yarı-bilen gibi bir takım bilgiyi bir inançla birleştirerek yanlış sonuca varıyor. Zira, Gökalp üzerine söylediği ilk iki cümle doğrudur. Gökalp Emile Durkheim sosyolojisini takip ederek toplumun din sayesinde var olabildiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, Gökalp’in üzerinde Durkheim etkisi çok büyüktür, zira Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk liseler için Sosyoloji kitabını yazma görevi verilen ama vefatından ötürü sadece giriş bölümünü yazan Gökalp giriş bölümünde şunu söyler: bu kitaptaki teori alıntıdır, çünkü Durkheim’indir, ama calışmanın araştırma alanı yenidir, çünkü Türkiye’dir. Mısıroğlu bu bilgiyi kendi Yahudi nefreti ile birlestirip yarı-bilen haline gelmektedir, çünkü ona göre Durkheim Yahudi’dir, Gökalp Kürt’tür ve bu yüzden de ikisi de zararlıdır. Öncelikle, Durkheim Yahudi kökene sahip olsa da hayatı boyunca laik bir yapıda yaşamış bir insandır ve kökeniyle ilgili herhangi bir çalışma yapmamıştır. Çünkü Durkheim dini topluma mahkum eden bir teori yaratmıştır. Eğer çok dindar bir Yahudi olsaydı, bunu ortaya koyamazdı. İlaveten, Ziya Gökalp Türk ile Kürt’ü ayırmanın mümkün olmadığını ileterek aslında ne kadar ileri görüşlü olduğunu ve bugünkü durumu 100 yıl öncesinden ortaya koydu. Gökalp’e göre Türkler ve Kürtler yüzyıllarca beraber yaşayarak ortak bir kültür kurmuşlardır. Dolayısıyla, ‘Kürt’ü sevmeyen Türk, Türk değildir; Türkü sevmeyen Kürt’te, Kürt olamaz.’
Gökalp şunu da ekleyerek Mısıroğlu’nun cehaletini ortaya koymaktadır: ‘Ben Türk’üm, ama etnik olarak atalarım Kürt veya Arap olsa dahi, ben kendimi Türk sayarım, çünkü ben Türk olmayı bu kültürün içinde büyüyerek öğrendim.’
Özetle, Ziya Gökalp, Durkheim sosyolojisinden faydalanarak neden Türklerle Kürtlerin bu kadar yüzyıl beraber yaşadıklarını açıklamıştır. Bunu yaparken de ortak kültür kurmalarının altını çizmiştir. Mısıroğlu gibi insanlar aldıkları yarı-bilgiyi ırkçı fikirleriyle harmanlayarak hayali sonuçlara erişiyorlar. Bunun tehlikesi de şu: Ziya Gökalp veya Durkheim’i bilmeyen insanlara kendini münevver gibi gösterip ırkçılığa teşne hale getiriyor.
Bunları Gökalp ve Durkheim üzerine akademik olarak çalışmış olduğum ve bu yalanı açıkça gördüğüm için paylaşmak istedim, çünkü Nazi örneğinde görüldüğü üzere ırkçılık makbul hale geldiğinde geri dönüşü olmaz. Gerçek bölücülük budur. Gökalp 100 yıl öncesinden bunu görüp Mısıroğlu gibilerin iftirasına dayanıklı metinler yazmıştır. Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir
Fatih Portakal hakkında soruşturma
Gazeteci Fatih Portakal hakkında, ana haber bülteninde söylediği sözlere ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldığı öğrenildi
28 Aralık 2018 16:06
Fatih Portakal hakkında soruşturma
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, FOX TV haber sunucusu Fatih Portakal hakkında "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan soruşturma başlatıldığı bildirildi.
Başsavcılık'tan yapılan açıklamada, Fatih Portakal hakkında, 10 Aralık'ta FOX TV ana haber bülteninde sarf ettiği sözleriyle ilgili "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Program CD'sinin celbi için RTÜK'e müzekkere yazıldığı ifade edilen açıklamada, "O tarihten itibaren Cumhuriyet Başsavcılığımıza çeşitli yerlerden gönderilen 16 şikayet, bu soruşturmayla birleştirilmiş olup soruşturma devam etmektedir." denildi.
İnternet Haber
Öne çıkan haberler
Akşener’den 1989 hatırlatması! ‘Seçmen bir kulak çekme yapacak’
Son dakika… RTÜK’ten Halk Arenası’na 8 program, FOX Ana Haber’e 3 gün ceza verildi
28 Kasım 1921'de Darüşşafaka'da, Ankara Hükümeti Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Anadolu Kuvayı Milliye Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin annesi Zübeyde ve halası Emine hanım ile Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye müdürü Cemil, Darüşşafaka müdürü Ali Kami ve hariciye nezareti Selanik başkonsolosluğu memurlarından Cemal beyin hazır bulunduğu bir ortamda, Zübeyde Hanım, her sene Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde, Darüşşafaka öğrencileri tarafından okunacak Kuran-ı Kerim'in sevap ve mükafatının öncelikle Peygamberimiz Efendimizin mübarek ruhlarına, daha sonra Hazreti Peygamberimizin ailesine, gelmiş geçmiş bütün peygamberlere, dört büyük halifeye, hakk'a eren velilerle kadın erkek bütün müminlerin ve şehitlerin temiz ruhlarına ve Zübeyde Hanım'ın babası Feyzullah efendi ve annesi Ayşe hanım, ilk eşi Ali, sonraki eşi Ragıb, kardeşi Hüseyin efendi ile teyzesi Fatma, büyükannesi Emetullah, anneannesi Emine, kayınvalidesi Ayşe, görümcesi Hatice, Kerime, İsmet ve Naciye, manevi kızı Rabia hanım ile küçük oğulları Ömer ve Ahmet'in ruhlarına hediye edilmek şartıyla Allah rızası için 20.000 kuruş kağıt parayı malından vakfederek bağışlamış ve adı geçen tutar Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye yönetimi tarafından işletilerek elde edilecek gelirden öğrencilere bir kez mevsim meyvelerinden birinin dağıtılması kararına varılarak, adı geçen vakfın mütevelliliğini Darüşşafaka'nın müdürü kim ise onun yürüteceği, bildirilen 20.000 kuruş kağıt paranın Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye'nin makbuzu karşılığında tümüyle teslim edildiğini ve halen Darüşşafaka müdürü olan Ali Kami bey de belirtilen şartla birlikte adı geçen vakıf tevliyetini kabul etmiş ve bu durum Darüşşafaka ve Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye'nin vakıf defterlerine aynen kaydedilerek imzalanmış ve işbu belge Zübeyde Hanımefendi Hazretlerine verilmiştir.
29 Kasım 1921
Darüşşafaka müdürü: Ali Kami (mühür)
Mustafa Kemal Paşa'nın annesi: Zübeyde (mühür)
27szt20a_ant_ist_izm_ank_adn_trb
(Zübeyde Hanım'ın bağışıyla ilgili olarak düzenlenen ve Darüşşafaka Cemiyeti Müzesi'nde bulunan orijinal belgenin Türkçesi bu.)
?
“Mustafa Kemal” kitabını yazarken seni en çok ne etkiledi derseniz?
?
Anne ile oğul'un paraya olan yaklaşımları etkiledi.
?
Babasız büyüyen çocuk, bir ulusun kaderini değiştirdi.
Bu çocuğu büyüten anne, 20 bin kuruştan oluşan tüm maddi varlığını, babasız büyüyen çocuklara harcanmak üzere Darüşşafaka'ya bağışladı.
Bu anne tarafından büyütülen çocuk da tüm maddi varlığını, kaderini değiştirdiği ulusa bağışladı.
?
Maddiyat odaklı günümüz dünyasını yeniden düşünmemizi sağlayan, insan biriktiren, ibret verici, ilham verici bir zenginlik…
Beni en çok etkileyen buydu.
?
(Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan Darüşşafaka, şefkat yuvası anlamına geliyor. Babası veya annesi hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz, yetenekli çocuklara “fırsat eşitliği” sağlıyor.
Atatürk ilkelerine bağlı, evrensel değerleri benimseyen, kültürel donanımlı, vatana-millete karşı sorumluluğunun bilincinde, lider bireyler yetiştiriyor.
En önemli bir başka özelliği… Kamplaşmadan, kutuplaşmadan bıkıp usandığımız şu dönemde bile, tüm renkleriyle, tüm ulusun “ortak paydası” olarak kalmayı başarıyor.)
?
Çocuklarımızın aydınlık geleceği için kaleme aldığım “Mustafa Kemal” kitabı vesilesiyle, dünyanın en büyük ailesine çağrıda bulunuyorum…
?
Babasız büyüyen bir çocuk sayesinde kaderi değişen ulusumuzu… Zübeyde anne'nin vasiyetini yerine getirmeye, fırsat eşitliğine katkı sağlamak için, fikri hür vicdanı hür irfanı hür nesiller için, çoban ateşi ruhuyla, Darüşşafaka'ya bağışta bulunmaya davet ediyorum.
?
Gelin, insan biriktirelim.
?
Gelin, karartılmaya çalışılan geleceğimizi, ülkemizi, Atatürk ilkelerine bağlı pırıl pırıl evlatlarla aydınlatalım.
?
Gelin, insan fidanları ekelim.
Darüşşafaka, çocuklarımızı ortaokul birinci sınıfta kabul ediyor, lise mezuniyetine kadar tam burslu, yatılı, kolej seviyesinde eğitim veriyor. Giyim, beslenme, sağlık, harçlık ihtiyaçlarını karşılıyor. Yükseköğrenimde burs desteğini sürdürüyor.
?
Tüm bu olanaklar, tıpkı Zübeyde anne'nin bağışı gibi, sadece ve sadece bağışlarla gerçekleştiriliyor.
?
www.darussafaka.org adresindeki ONLINE BAĞIŞ sekmesinden, kredi kartınızla veya banka kartınızla dilediğiniz miktarda bağış yapabilirsiniz.
Hindi kurban ediliyorsa komik zaten.. Ama bir ritüel olarak bile yılbaşında hindi kesilmesi insanlık dışı tabii ki.. Sizin karşılaştırmanız komik çünkü kurban bir ibadet.. İbadetin kime yapıldığı ve nasıl yapılacağıda belli..
Uzay ajansı kuran Türkiye Cumhuriyeti kağıt ve mercimek üretmediği için ithal ediyor.. Bilen veliler bilir 5tl lik A4 kağıt topu 25tl.. Helikopter üretiyormuş uçak üretiyormuş. Adama demezler mi önce kağıt üret sonra konuş.
“Afedersin çok daha çirkin, Ermeni diyenler oldu” diyor.
“Bunlarda yalan var, iftira var, fitne var, fesat var, bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette, Şia bunların eline su dökemez” diyor.
?
“Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli, buralardaki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluşuyor, Türkiye yansa bunların umurunda değildir” diyor.
Hal böyleyken…
Gelmiş geçmiş tüm siyasi tarihimiz boyunca “bana hakaret ediyorlar” diyerek, kendi vatandaşlarını en çok mahkemeye veren kim?
Levent Kırca
Yılmaz Özdil
Chp nin boş beleş açıklamaları iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.. Gezi olayları ve sınır tanımayanlar Dr hakkında hala saflıktan öte sahiplenici açıklamalar milletin midesini bulandırmaktadır.. Soros un açık toplum vakfından beslenenler ve fetö ile atbaşı giden kimi vakıfların açıklamalarına angaje olmak en hafifinden siyaset bilmemezliktir. CHP illa birine sahip çıkacaksa hükümeti eleştiren millet vekillerinin açıklamalarına sahip çıksın.. Hükümeti ancak böyle eleştirebilirsiniz... Alternatif yaratarak... Olanları da harcayarak değil..
Biz asla bir tarikatın meczup un şeyhin veya her herhangi bir izm peşine takılmadık.. Fikri hür irfanı hür vicdanı hür insanlar olarak yaşadık ilelebet de öyle yaşayacağız..
Kandırdınız mı yoksa Allahtan mı buldunuz bir düşünün bir daha düşünün.. Her yere neden hala zorla imamhatip açtığınızın farkına varırsınız. Yine Allahtan bulmadan önce iyi düşünün..
Kürsünün iyi ve güzel insanları...
Bir zamanlar böyle başlardım kürsüye girerken ozaman iyi ve güzel insanlar çoğunlukta idi.. İktidara yaranmak için kimse ispiyonaj sistemleri geliştirmez ateistinden Hristiyanına müslümanından budistine seviyeli bile olmasa insanlar düşüncelerini özgürce beyan ederlerdi. Ozamanlar da düşünce suçtu. Ama kimse kendi infaz etmeye çalışmazdı. İktidar kendi infaz köpeklerini her yere saldı. Sanattan edebiyata mimariden siyasete bir sürü boş beleş insan müsveddesi iyi ve güzel insanlara dadandı. ne diyor ismet İnönü "bir ülkenin namus erbabı en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke kurtuluşa eremez"
Ülkenin bütün namussuzları bu ülkede size rağmen iyi ve güzel insanlar var ve çokda cesurlar.. Kürsünün iyi ve güzel insanlarına selam olsun
Ve asgari ücret 2020 tl oldu.. Sendika işveren ve hükümeti en azından verdikleri sözü tutmaları açısından tebrik ederim... Türk iş tehdit eden sendika ve kârhaneci tüik in asgari ücret hesaplamasında dünyada çığır açması patagonyada olsa yenilir yutulur değildi..
Ben yine 10bin dolarımda ısrarcıyım..
Atilla İlhan
Atilla İlhan
24.12.2018 - 17:37
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen bu ülkenin yetiştirdiği çok iyi tiyatrocular ve sanatçılardır.. Sanatları ile bu ülkenin politik çekişmeleri arasında yüzümüzü tebessüm ettiren güzel hatıraları için kendilerini şükran ve saygıyla anıyoruz... Desteğimiz onlar için bir anlam ifade edecekse bir sanat sever olarak ilahi nihayet gönlümüzde yer tutacaklardır. Trajedi olarak tebessüm ün vazgeçilmez yüzlerine saygılar sevgiler
Atfederken sanatcılıklarını idealize ettim. Yine ederim ve söylendiği şekliyle söylediklerine yürekten desteklerim. Komikti ironikti ve dramatikti. Gezi olaylarını asla desteklemedim ve oradaki görüntülerin sahte görüntüler içeren bazı görüntülerin provokatörlerce yayıldığını gücümün yettiğince yaymaya çalıştım üstelik hükümetin içindeki bir takım fetöcülerin hükümet bunları ifşa etmese de neler yaptığı sağır sultanın malumudur... Yani hükümetin kendi beceriksizlikleri benim sorunum oldu. Muhalefetin beceriksizliği ise asla sorunum olmaz. Çünkü muhalefette kalır daha büyük ceza ne olabilir ki.. Ama iktidar kandırılırsa olan hepimize olur.. Bakınız 15 Temmuz.. Biz bunlar terörist dediğimizde söz dinleseydiniz bizi soruşturup ispiyonlayıp şeytanla iş birliği yapmasaydınız ülkemiz bunları yaşamazdı. Yine söylüyoruz bu tarikat ve mason locaları yine aynı şeyi yapıyor. Ama yine dinlemiyorsunuz.
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim, Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım: Bir yığın söz ki samîmiyyeti ancak hüneri; Ne tasannu bilirim, çünkü, ne sanatkârım. Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız, Aczimin giry ...
serbest kürsü
28.12.2018 - 21:15Patagonyalılar Kılıcımı getirin atımı getirin Çin e sefere gidiyoruz
serbest kürsü
28.12.2018 - 19:23Selda Bağcandan destek mesajı yürekten tebrik ediyor liboş tayfasını inat düşüncelerini iktidarın arkasına saklanmadan ifade etmesini saygıyla selamlıyorum
serbest kürsü
28.12.2018 - 18:20Altaylı, "Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir." ifadelerini kullandı.
İşte Altaylı'nın bugünkü yazısından "Cahil bir bir meczuba haddini bildirmek" başlıklı o bölüm:
Kendimi asla ve asla Türkiye entelijansiyasının bir mensubu olarak göremem, haddimi bilirim.
Ama Türkiye’in dar entelijansiyasının hakiki unsurlarını iyi bilirim pek çoğunu tanırım, önemli bir bölümü dostumdur ve kendilerinden çok şey öğrenmişimdir.
Ve Kadir Mısıroğlu olarak tanınan zatın, bu dar entelijansiya içinde kör kuruşluk bir kıymeti harbiyesi olmadığını bilecek kadar bu zümre ile ilişkilerim vardır.
Bu haddini bilmez yarı aydına haddini bildirmeyi ise bizzat yapmaktansa, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. T.S. Nefes’e bırakmayı tercih ederim.
Bakın Sosyolog Dr. Türkay Salim Nefes, Kadir Mısıroğlu’nun hezeyanlarını nasıl yorumluyor:
“Cehalet ve Yahudi karşıtlığı ilişkisini Kadir Mısıroğlu’nun Ziya Gökalp yorumu üzerinden basitçe tanımlayacağım. Bunu yaparken de Adorno’nun yarı-bilmek (semi-erudition) kavramını kullanacağım. Öncelikle, Adorno ile baslayarak yarı-bilmeyi açıklayayım. Adorno’ya göre yarı-bilmek kişinin elde ettiği bilgiyi bir inanç sistemi üzerinden değerlendirip yanlış sonuca ulaşmasıdır. Örneğin, astroloji yani burç yorumları, astronominin bilimsel olarak kanıtlanmış bilgilerini ele alıp bunları bilimsel olmayan bir inanç silsilesiyle ilişkilendirdiği için yarı-bilgidir. Bir başka deyişle, yarı-bilmek bilmediğini bilmemektir, yani cehalettir.
Adorno bunu şöyle ifade eder: ‘Yarı bilen astroloji veya ırkçılık gibi bilimdışı inanç sistemlerini halka üstünlük taslamak ve saygı uyandırmak için kullanır. Çünkü bu bilim-d?%B
serbest kürsü
28.12.2018 - 18:17Altaylı, "Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir." ifadelerini kullandı.
İşte Altaylı'nın bugünkü yazısından "Cahil bir bir meczuba haddini bildirmek" başlıklı o bölüm:
Kendimi asla ve asla Türkiye entelijansiyasının bir mensubu olarak göremem, haddimi bilirim.
Ama Türkiye’in dar entelijansiyasının hakiki unsurlarını iyi bilirim pek çoğunu tanırım, önemli bir bölümü dostumdur ve kendilerinden çok şey öğrenmişimdir.
Ve Kadir Mısıroğlu olarak tanınan zatın, bu dar entelijansiya içinde kör kuruşluk bir kıymeti harbiyesi olmadığını bilecek kadar bu zümre ile ilişkilerim vardır.
Bu haddini bilmez yarı aydına haddini bildirmeyi ise bizzat yapmaktansa, Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. T.S. Nefes’e bırakmayı tercih ederim.
Bakın Sosyolog Dr. Türkay Salim Nefes, Kadir Mısıroğlu’nun hezeyanlarını nasıl yorumluyor:
“Cehalet ve Yahudi karşıtlığı ilişkisini Kadir Mısıroğlu’nun Ziya Gökalp yorumu üzerinden basitçe tanımlayacağım. Bunu yaparken de Adorno’nun yarı-bilmek (semi-erudition) kavramını kullanacağım. Öncelikle, Adorno ile baslayarak yarı-bilmeyi açıklayayım. Adorno’ya göre yarı-bilmek kişinin elde ettiği bilgiyi bir inanç sistemi üzerinden değerlendirip yanlış sonuca ulaşmasıdır. Örneğin, astroloji yani burç yorumları, astronominin bilimsel olarak kanıtlanmış bilgilerini ele alıp bunları bilimsel olmayan bir inanç silsilesiyle ilişkilendirdiği için yarı-bilgidir. Bir başka deyişle, yarı-bilmek bilmediğini bilmemektir, yani cehalettir.
Adorno bunu şöyle ifade eder: ‘Yarı bilen astroloji veya ırkçılık gibi bilimdışı inanç sistemlerini halka üstünlük taslamak ve saygı uyandırmak için kullanır. Çünkü bu bilim-dışı bilgi ona “aydın” sıfatını verir.’
Kadir Mısıroğlu’nun yarı-bilgisini Ziya Gökalp üzerine söylediklerinden anlamak mümkün. Mısıroğlu şöyle diyor: “Ziya Gökalp’i Türkçüler adam zanneder, Ziya Gökalp’in Türkiye’ye naklettiği sosyoloji, dini bütün metafizik hakikatleri ile âdeme mahkûm eden bir sistemdir. Durkheim sosyolojisidir. Durkheim bir Yahudi’dir. Bir Yahudi’nin sistemini Ziya Gökalp Türkiye’ye adapte etmiştir. Ziya Gökalp Kürt’tür, Türkçülük yapar. Kürtçülük yapan Bedirhanzade’ler Arap’tır. Abbasi hanedanlığındandır. Bu işler, biraz karışıktır. Bazı insanlar, bazı maksatla, bazı davaları güderler. İman adamı olmak başka şeydir, siyaseten bazı davaları gütmek başka şeydir.”
Buradaki cehaleti, yani yarı-bilgiyi görmek Ziya Gökalp üzerine yaptığım akademik araştırmalar sayesinde bana nasip oldu. Mısıroğlu her yarı-bilen gibi bir takım bilgiyi bir inançla birleştirerek yanlış sonuca varıyor. Zira, Gökalp üzerine söylediği ilk iki cümle doğrudur. Gökalp Emile Durkheim sosyolojisini takip ederek toplumun din sayesinde var olabildiğini ortaya koymuştur. Ayrıca, Gökalp’in üzerinde Durkheim etkisi çok büyüktür, zira Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk liseler için Sosyoloji kitabını yazma görevi verilen ama vefatından ötürü sadece giriş bölümünü yazan Gökalp giriş bölümünde şunu söyler: bu kitaptaki teori alıntıdır, çünkü Durkheim’indir, ama calışmanın araştırma alanı yenidir, çünkü Türkiye’dir. Mısıroğlu bu bilgiyi kendi Yahudi nefreti ile birlestirip yarı-bilen haline gelmektedir, çünkü ona göre Durkheim Yahudi’dir, Gökalp Kürt’tür ve bu yüzden de ikisi de zararlıdır. Öncelikle, Durkheim Yahudi kökene sahip olsa da hayatı boyunca laik bir yapıda yaşamış bir insandır ve kökeniyle ilgili herhangi bir çalışma yapmamıştır. Çünkü Durkheim dini topluma mahkum eden bir teori yaratmıştır. Eğer çok dindar bir Yahudi olsaydı, bunu ortaya koyamazdı. İlaveten, Ziya Gökalp Türk ile Kürt’ü ayırmanın mümkün olmadığını ileterek aslında ne kadar ileri görüşlü olduğunu ve bugünkü durumu 100 yıl öncesinden ortaya koydu. Gökalp’e göre Türkler ve Kürtler yüzyıllarca beraber yaşayarak ortak bir kültür kurmuşlardır. Dolayısıyla, ‘Kürt’ü sevmeyen Türk, Türk değildir; Türkü sevmeyen Kürt’te, Kürt olamaz.’
Gökalp şunu da ekleyerek Mısıroğlu’nun cehaletini ortaya koymaktadır: ‘Ben Türk’üm, ama etnik olarak atalarım Kürt veya Arap olsa dahi, ben kendimi Türk sayarım, çünkü ben Türk olmayı bu kültürün içinde büyüyerek öğrendim.’
Özetle, Ziya Gökalp, Durkheim sosyolojisinden faydalanarak neden Türklerle Kürtlerin bu kadar yüzyıl beraber yaşadıklarını açıklamıştır. Bunu yaparken de ortak kültür kurmalarının altını çizmiştir. Mısıroğlu gibi insanlar aldıkları yarı-bilgiyi ırkçı fikirleriyle harmanlayarak hayali sonuçlara erişiyorlar. Bunun tehlikesi de şu: Ziya Gökalp veya Durkheim’i bilmeyen insanlara kendini münevver gibi gösterip ırkçılığa teşne hale getiriyor.
Bunları Gökalp ve Durkheim üzerine akademik olarak çalışmış olduğum ve bu yalanı açıkça gördüğüm için paylaşmak istedim, çünkü Nazi örneğinde görüldüğü üzere ırkçılık makbul hale geldiğinde geri dönüşü olmaz. Gerçek bölücülük budur. Gökalp 100 yıl öncesinden bunu görüp Mısıroğlu gibilerin iftirasına dayanıklı metinler yazmıştır. Mısıroğlu’nu 10 yıl sonra umarım kimse hatırlamayacaktır, çünkü hatırlaması bu ülkede ırkçı nifak tohumunun yeşerdiğini gösterir
serbest kürsü
28.12.2018 - 16:53Aaa ha akıllı hikaye o hikaye gerçek değil.
Bir varmış bir yokmuş diye başlıyor ya..
Niye gerçek sandı bileniniz var..
serbest kürsü
28.12.2018 - 16:42İtiraf var ama.....
serbest kürsü
28.12.2018 - 16:41"İstanbula ihanet ettik "
"Kandırıldık"
serbest kürsü
28.12.2018 - 16:40Fatih Portakal hakkında soruşturma
Gazeteci Fatih Portakal hakkında, ana haber bülteninde söylediği sözlere ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldığı öğrenildi
28 Aralık 2018 16:06
Fatih Portakal hakkında soruşturma
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, FOX TV haber sunucusu Fatih Portakal hakkında "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan soruşturma başlatıldığı bildirildi.
Başsavcılık'tan yapılan açıklamada, Fatih Portakal hakkında, 10 Aralık'ta FOX TV ana haber bülteninde sarf ettiği sözleriyle ilgili "suç işlemeye alenen tahrik" suçundan soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Program CD'sinin celbi için RTÜK'e müzekkere yazıldığı ifade edilen açıklamada, "O tarihten itibaren Cumhuriyet Başsavcılığımıza çeşitli yerlerden gönderilen 16 şikayet, bu soruşturmayla birleştirilmiş olup soruşturma devam etmektedir." denildi.
İnternet Haber
serbest kürsü
27.12.2018 - 20:51YILMAZ ÖZDIL
Gelin, insan fidanları ekelim
Öne çıkan haberler
Akşener’den 1989 hatırlatması! ‘Seçmen bir kulak çekme yapacak’
Son dakika… RTÜK’ten Halk Arenası’na 8 program, FOX Ana Haber’e 3 gün ceza verildi
28 Kasım 1921'de Darüşşafaka'da, Ankara Hükümeti Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Anadolu Kuvayı Milliye Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin annesi Zübeyde ve halası Emine hanım ile Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye müdürü Cemil, Darüşşafaka müdürü Ali Kami ve hariciye nezareti Selanik başkonsolosluğu memurlarından Cemal beyin hazır bulunduğu bir ortamda, Zübeyde Hanım, her sene Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde, Darüşşafaka öğrencileri tarafından okunacak Kuran-ı Kerim'in sevap ve mükafatının öncelikle Peygamberimiz Efendimizin mübarek ruhlarına, daha sonra Hazreti Peygamberimizin ailesine, gelmiş geçmiş bütün peygamberlere, dört büyük halifeye, hakk'a eren velilerle kadın erkek bütün müminlerin ve şehitlerin temiz ruhlarına ve Zübeyde Hanım'ın babası Feyzullah efendi ve annesi Ayşe hanım, ilk eşi Ali, sonraki eşi Ragıb, kardeşi Hüseyin efendi ile teyzesi Fatma, büyükannesi Emetullah, anneannesi Emine, kayınvalidesi Ayşe, görümcesi Hatice, Kerime, İsmet ve Naciye, manevi kızı Rabia hanım ile küçük oğulları Ömer ve Ahmet'in ruhlarına hediye edilmek şartıyla Allah rızası için 20.000 kuruş kağıt parayı malından vakfederek bağışlamış ve adı geçen tutar Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye yönetimi tarafından işletilerek elde edilecek gelirden öğrencilere bir kez mevsim meyvelerinden birinin dağıtılması kararına varılarak, adı geçen vakfın mütevelliliğini Darüşşafaka'nın müdürü kim ise onun yürüteceği, bildirilen 20.000 kuruş kağıt paranın Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye'nin makbuzu karşılığında tümüyle teslim edildiğini ve halen Darüşşafaka müdürü olan Ali Kami bey de belirtilen şartla birlikte adı geçen vakıf tevliyetini kabul etmiş ve bu durum Darüşşafaka ve Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyye'nin vakıf defterlerine aynen kaydedilerek imzalanmış ve işbu belge Zübeyde Hanımefendi Hazretlerine verilmiştir.
29 Kasım 1921
Darüşşafaka müdürü: Ali Kami (mühür)
Mustafa Kemal Paşa'nın annesi: Zübeyde (mühür)
27szt20a_ant_ist_izm_ank_adn_trb
(Zübeyde Hanım'ın bağışıyla ilgili olarak düzenlenen ve Darüşşafaka Cemiyeti Müzesi'nde bulunan orijinal belgenin Türkçesi bu.)
?
“Mustafa Kemal” kitabını yazarken seni en çok ne etkiledi derseniz?
?
Anne ile oğul'un paraya olan yaklaşımları etkiledi.
?
Babasız büyüyen çocuk, bir ulusun kaderini değiştirdi.
Bu çocuğu büyüten anne, 20 bin kuruştan oluşan tüm maddi varlığını, babasız büyüyen çocuklara harcanmak üzere Darüşşafaka'ya bağışladı.
Bu anne tarafından büyütülen çocuk da tüm maddi varlığını, kaderini değiştirdiği ulusa bağışladı.
?
Maddiyat odaklı günümüz dünyasını yeniden düşünmemizi sağlayan, insan biriktiren, ibret verici, ilham verici bir zenginlik…
Beni en çok etkileyen buydu.
?
(Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan Darüşşafaka, şefkat yuvası anlamına geliyor. Babası veya annesi hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz, yetenekli çocuklara “fırsat eşitliği” sağlıyor.
Atatürk ilkelerine bağlı, evrensel değerleri benimseyen, kültürel donanımlı, vatana-millete karşı sorumluluğunun bilincinde, lider bireyler yetiştiriyor.
En önemli bir başka özelliği… Kamplaşmadan, kutuplaşmadan bıkıp usandığımız şu dönemde bile, tüm renkleriyle, tüm ulusun “ortak paydası” olarak kalmayı başarıyor.)
?
Çocuklarımızın aydınlık geleceği için kaleme aldığım “Mustafa Kemal” kitabı vesilesiyle, dünyanın en büyük ailesine çağrıda bulunuyorum…
?
Babasız büyüyen bir çocuk sayesinde kaderi değişen ulusumuzu… Zübeyde anne'nin vasiyetini yerine getirmeye, fırsat eşitliğine katkı sağlamak için, fikri hür vicdanı hür irfanı hür nesiller için, çoban ateşi ruhuyla, Darüşşafaka'ya bağışta bulunmaya davet ediyorum.
?
Gelin, insan biriktirelim.
?
Gelin, karartılmaya çalışılan geleceğimizi, ülkemizi, Atatürk ilkelerine bağlı pırıl pırıl evlatlarla aydınlatalım.
?
Gelin, insan fidanları ekelim.
Darüşşafaka, çocuklarımızı ortaokul birinci sınıfta kabul ediyor, lise mezuniyetine kadar tam burslu, yatılı, kolej seviyesinde eğitim veriyor. Giyim, beslenme, sağlık, harçlık ihtiyaçlarını karşılıyor. Yükseköğrenimde burs desteğini sürdürüyor.
?
Tüm bu olanaklar, tıpkı Zübeyde anne'nin bağışı gibi, sadece ve sadece bağışlarla gerçekleştiriliyor.
?
www.darussafaka.org adresindeki ONLINE BAĞIŞ sekmesinden, kredi kartınızla veya banka kartınızla dilediğiniz miktarda bağış yapabilirsiniz.
?
0850 222 1863'ü arayarak bağış yapabilirsiniz.
?
Bankanızın internet şubesindeki ÖDEMELER-BAĞIŞ menüsünden Darüşşafaka Cemiyeti'ni seçerek, masraf ödemeden bağış yapabilirsiniz.
?
Ayrıca, Darüşşafaka Cemiyeti'nin banka bağış hesaplarına web sitesinden ulaşabilirsiniz
Yılmaz Özdil
serbest kürsü
27.12.2018 - 13:44Hindi kurban ediliyorsa komik zaten.. Ama bir ritüel olarak bile yılbaşında hindi kesilmesi insanlık dışı tabii ki.. Sizin karşılaştırmanız komik çünkü kurban bir ibadet.. İbadetin kime yapıldığı ve nasıl yapılacağıda belli..
serbest kürsü
27.12.2018 - 13:34Uzay ajansı kuran Türkiye Cumhuriyeti kağıt ve mercimek üretmediği için ithal ediyor.. Bilen veliler bilir 5tl lik A4 kağıt topu 25tl.. Helikopter üretiyormuş uçak üretiyormuş. Adama demezler mi önce kağıt üret sonra konuş.
serbest kürsü
26.12.2018 - 14:09Ayyaş” diyor.
?
İsmet İnönü'ye “Hitler” diyor.
?
CHP'ye “geçmişi lekeli” diyor.
“Tezek” diyor.
“Cibilliyetsiz, sicili bozuk” diyor.
“Kanalizasyon çukuru, çöplük, pislik” diyor.
?
Siyasi rakiplerine “soysuz, kirli dudaklı, terörist, ahlak yoksunu, siyasi sapık, bahtsız bedevi, tinerci, çirkef, vampir, kan emici, ırkçı, kafatasçı, faşizm bunların ruhuna işlemiş, darbeci, cüce, ağzından salyalar akıyor, vatan haini, alçak, adi, ezanımızı hazmedemezler, evladı yok bunun aile nedir bilmez, maymun, namert, namussuz, zerdüşt, ateist, iblisin yolundan yürüyenler, nekrofiller, ölü seviciler, bunlar nebbaş, bunlar mezarlık soyguncusu, şerefsiz, haysiyetsiz, müptezel, hasta kafa, contaları yakmış, şizofren tip, kudurmuştan beter, zavallı kemirgen, soytarı, beyinsiz” diyor.
?
“Hayır diyen darbecidir” diyor.
?
Okullarımızda Andımız'ın okunmasını isteyenlere “azgın azınlık” diyor, “histeri” diyor, “psikiyatrinin konusudur” diyor.
?
“Ulan” diyor.
“Be” diyor.
?
“Profesör müsveddesi” diyor.
“Sözde profesör” diyor.
“Aydın müsveddeleri, cahiller” diyor.
“Öğretmen kılığında insan müsveddeleri” diyor.
“Eğitim için Batı'ya gidenler ajan oluyor” diyor.
?
Gazetecilere “akbabalar, tasmalılar, maaşlı şarlatanlar, terörist, ajan” diyor.
Bekir Coşkun'a “kaleminden pislik akıyor” diyor.
Mine Kırıkkanat'a “provokatör, kin ve nefret kusuyor” diyor.
Fatih Portakal'a “mandalina mıdır narenciye midir nedir, ahlaksıza bak, millet enseni patlatır” diyor.
Benim için “insan müsveddesi, sürüngen” demişti.
?
“Karakteri bozuk şehit babaları var” diyor.
“Ananı da al git” diyor.
?
Heykele “ucube” diyor.
Baleye “belden aşağı” diyor.
Tiyatroculara “despot” diyor.
?
Feministlere “bizim dinimizle senin ilgin yok” diyor.
?
“Afedersin çok daha çirkin, Ermeni diyenler oldu” diyor.
“Bunlarda yalan var, iftira var, fitne var, fesat var, bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette, Şia bunların eline su dökemez” diyor.
?
“Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli, buralardaki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluşuyor, Türkiye yansa bunların umurunda değildir” diyor.
?
Varlığıyla onur duyduğumuz Metin Akpınar'a Müjdat Gezen'e “sanatçı müsveddeleri, zehirli, alçak zihniyet, imansızlar” diyor.
?
Hal böyleyken…
Gelmiş geçmiş tüm siyasi tarihimiz boyunca “bana hakaret ediyorlar” diyerek, kendi vatandaşlarını en çok mahkemeye veren kim?
Levent Kırca
Yılmaz Özdil
serbest kürsü
26.12.2018 - 13:26Chp nin boş beleş açıklamaları iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.. Gezi olayları ve sınır tanımayanlar Dr hakkında hala saflıktan öte sahiplenici açıklamalar milletin midesini bulandırmaktadır.. Soros un açık toplum vakfından beslenenler ve fetö ile atbaşı giden kimi vakıfların açıklamalarına angaje olmak en hafifinden siyaset bilmemezliktir. CHP illa birine sahip çıkacaksa hükümeti eleştiren millet vekillerinin açıklamalarına sahip çıksın.. Hükümeti ancak böyle eleştirebilirsiniz... Alternatif yaratarak... Olanları da harcayarak değil..
serbest kürsü
26.12.2018 - 03:14Trt nin evlere şenlik spikerleri terorist diyor ya
Peki terörist olmasın doğrusu..
serbest kürsü
26.12.2018 - 00:57Biz asla bir tarikatın meczup un şeyhin veya her herhangi bir izm peşine takılmadık.. Fikri hür irfanı hür vicdanı hür insanlar olarak yaşadık ilelebet de öyle yaşayacağız..
Kandırdınız mı yoksa Allahtan mı buldunuz bir düşünün bir daha düşünün.. Her yere neden hala zorla imamhatip açtığınızın farkına varırsınız. Yine Allahtan bulmadan önce iyi düşünün..
serbest kürsü
25.12.2018 - 16:35Kürsünün iyi ve güzel insanları...
Bir zamanlar böyle başlardım kürsüye girerken ozaman iyi ve güzel insanlar çoğunlukta idi.. İktidara yaranmak için kimse ispiyonaj sistemleri geliştirmez ateistinden Hristiyanına müslümanından budistine seviyeli bile olmasa insanlar düşüncelerini özgürce beyan ederlerdi. Ozamanlar da düşünce suçtu. Ama kimse kendi infaz etmeye çalışmazdı. İktidar kendi infaz köpeklerini her yere saldı. Sanattan edebiyata mimariden siyasete bir sürü boş beleş insan müsveddesi iyi ve güzel insanlara dadandı. ne diyor ismet İnönü "bir ülkenin namus erbabı en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke kurtuluşa eremez"
Ülkenin bütün namussuzları bu ülkede size rağmen iyi ve güzel insanlar var ve çokda cesurlar.. Kürsünün iyi ve güzel insanlarına selam olsun
serbest kürsü
25.12.2018 - 14:24Ha ha muhalefet soruyor $11.000 nerede..
Evet nerede.. Şimdi mi uyandı muhalefet..
serbest kürsü
25.12.2018 - 14:11İstiklal mücadelesini komutanlarından İsmet İnönü'yü ölümünün 45 yılında rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun...
serbest kürsü
25.12.2018 - 14:04"Rugan ayakkabılı hipopotam " okuyun beğeneceksiniz..
serbest kürsü
25.12.2018 - 12:04Ve asgari ücret 2020 tl oldu.. Sendika işveren ve hükümeti en azından verdikleri sözü tutmaları açısından tebrik ederim... Türk iş tehdit eden sendika ve kârhaneci tüik in asgari ücret hesaplamasında dünyada çığır açması patagonyada olsa yenilir yutulur değildi..
Ben yine 10bin dolarımda ısrarcıyım..
serbest kürsü
25.12.2018 - 10:56“Efendiler, hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, dahası cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatçı olamazsınız.”
?
İmza?
Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal Atatürk.
?
Nokta!
serbest kürsü
25.12.2018 - 00:29Ben Hakkımı istiyorum.. Helal de etmiyorum..
serbest kürsü
25.12.2018 - 00:19Atilla İlhan
Atilla İlhan
24.12.2018 - 17:37
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen bu ülkenin yetiştirdiği çok iyi tiyatrocular ve sanatçılardır.. Sanatları ile bu ülkenin politik çekişmeleri arasında yüzümüzü tebessüm ettiren güzel hatıraları için kendilerini şükran ve saygıyla anıyoruz... Desteğimiz onlar için bir anlam ifade edecekse bir sanat sever olarak ilahi nihayet gönlümüzde yer tutacaklardır. Trajedi olarak tebessüm ün vazgeçilmez yüzlerine saygılar sevgiler
serbest kürsü
25.12.2018 - 00:16Atfederken sanatcılıklarını idealize ettim. Yine ederim ve söylendiği şekliyle söylediklerine yürekten desteklerim. Komikti ironikti ve dramatikti. Gezi olaylarını asla desteklemedim ve oradaki görüntülerin sahte görüntüler içeren bazı görüntülerin provokatörlerce yayıldığını gücümün yettiğince yaymaya çalıştım üstelik hükümetin içindeki bir takım fetöcülerin hükümet bunları ifşa etmese de neler yaptığı sağır sultanın malumudur... Yani hükümetin kendi beceriksizlikleri benim sorunum oldu. Muhalefetin beceriksizliği ise asla sorunum olmaz. Çünkü muhalefette kalır daha büyük ceza ne olabilir ki.. Ama iktidar kandırılırsa olan hepimize olur.. Bakınız 15 Temmuz.. Biz bunlar terörist dediğimizde söz dinleseydiniz bizi soruşturup ispiyonlayıp şeytanla iş birliği yapmasaydınız ülkemiz bunları yaşamazdı. Yine söylüyoruz bu tarikat ve mason locaları yine aynı şeyi yapıyor. Ama yine dinlemiyorsunuz.
Toplam 3556 mesaj bulundu