Sayın Murat Bardakcı bizi güldürmeye çalışıyorsa çok güldük.. Bence de istipdata karşı yazılmış.. Akif’in dediği gibi "tarih tekerrür etmez tarihi aptallar tekerrür ettirir.."
İşte, Mehmed Âkif’in “Sırat-ı Müstakîm” dergisinin 21 Eylül 1910’da yayınlanan 107. sayısındaki yazısının tam metni:
“Tanıdıklarımdan bir Fransız vardı. İkimiz de bir adamın hususî muallimliğini ifâ ettiğimiz (özel öğretmenliğini yaptığımız) için arasıra buluşur, konuşurduk.
Gariptir ki Avrupalılar dine karşı lâkayd olduklarını daima ileri sürdükleri halde itikadiyât (inanç) üzerinde münâkaşadan hiç geri durmazlar. Ferid’in (o devrin âlimlerinden Ferid Kam) dediği gibi bu heriflerin küfürleri imanlarından çok zayıf! Öyle olmasa din bahsini hiç karıştırmazlar, samîm-i fıtratlarında kâmin duran hiss-i îmânın (yaratılışlarının özünde saklı duran iman hissinin) uyanması ihtimaline karşı bu kadar telâş göstermezlerdi.
Fransalı arkadaşım da tıpkı böyle idi: Beni gördükçe edebiyata dâir beş-on söz söyledikten sonra sadedden (asıl konudan) yükselerek bermûtâd (her zaman olduğu gibi) din mesâilini (meselelerini) karıştırmaya başlardı. Ben de bâhusûs (özellikle) bir yabancı ile, din üzerinde münâkaşa etmeyi hiç sevmediğim halde, Müslümanlığı aklımın erdiği, dilimin döndüğü kadar muhâtabıma anlatmak mecburiyetinde kalırdım. Adamcağız beni bir hayli dinledikten sonra günün birinde dedi ki:
- Eğer Müslümanlık böyle ise çok iyi! O halde Jules Simonlar’ın yeniden bir din ibdâına (ortaya koymaya) kalkışmaları hiç icab etmeyecek. Lâkin şüphe etmem ki siz Müslümanlığı olduğu gibi değil, olması lâzım geldiği gibi gösteriyorsunuz. Ben mesleğim iktizâsı (gereği) birçok müslüman ailelerle münâsebette bulunuyorum ki bunlara saplanıp kaldıkları bataklıktan kurtulmaları için ne kadar çare saydımsa evvelâ hükümeti, sonra şeriati mâni gösterdiler; hiçbirini kabul edemediler.
- Hükümeti bir tarafa bırakın, ona dair söz söylemek zâiddir (gereksizdir),çünki olanca maskaralığı meydanda! Lâkin şeriatin mâni’-i terakki (gelişmeye engel) olmasına hiç aklım yatmaz. Mösyö, siz işin içyüzünü bilmiyorsunuz! Başımızdaki hükümetin Allah belâsını versin! İstibdâdını idâme (devam ettirmek) için bizim o güzel şeriatimizi meshetti de (şeklini bozdu da) böyle umacı şekline soktu! Halkın teâlîsi (yükselmesi) idarenin hiç işine gelmeyeceği için terakkıyât-ı fikriyye, medeniyye (fikrî ve medenî yükselme) nâmına vuku bulacak harekâtı (hareketleri) lisân-ı din (din dili ile, dini kullanarak) ile menetmek istiyor, görüyorsunuz ki ne güzel de muvaffak oluyor!
- İdare-i müstebîde (despot yönetim) diyorsunuz... Lâkin sizin için başka şekilde bir hükümet tesîsi kabil midir? Müslümanlık buna müsâit mi?..
- Lâkin siz tarihten büsbütün gafil gibi davranıyorsunuz! İlk müslümanların hükümeti böyle bir hükümet-i keyfiyye (keyfî hükümet) mi idi? Siz ecnebîler daima aynı hataya düşüyorsunuz: Müslümanlığın lehinde, aleyhinde vereceğiniz hükmü bugünkü müslümanların hâline bakarak veriyorsunuz...
- Ya ne yapmalıyız?
- Evvelâ şeriatin esaslarını tedkik etmeli, sonra şeriati doğrudan doğruya Peygamber’den telâkki eden eslâfın harekâtını (eskilerin davranışlarını) nazar-ı itibara almalısınız....
Üç gün evvel Bayezid’dan Fatih’e doğru gidiyordum. Yolda tesadüf ettiğim simâlardan birinin ufacık bir müşâbeheti (benzerliği) bana senelerden beri görmediğim o Fransız arkadaşımı ihtâr etti (hatırlattı); derken yukarıdaki muhavereler (konuşmalar) birer birer zihnimden geçmeye başladı. Kendi kendime Mösyö …. elime geçse de vaktiyle şerîate isnâd edilen cinâyetler hükümette mi imiş, yoksa değil mi imiş, göstersem dedim. O aralık biri aşağıdan, diğeri yukarıdan olmak üzere kemâl-i sür’atle (büyük hızla) iki araba geliyordu. Ben bunların altında kalarak çiğnenmemek için tahayyülâtıma (daldığım hayallere) vedâ ederek hemen kendimi sol tarafa atıp kurtulmak istedim. Göğsüm Osman Baba Türbesi’nin parmaklığına çarptı, fena halde canım yandı. O acının tesiriyle “Yol ortasında da mezâr olur mu? Bu ne maskaralık!” demiş bulundum. Vay efendim, derhal sağdan soldan itiraz sesleri yükselmeye başladı! Garîbi neresi, için içine yine şeriat bahsi karıştırıldı...
Zavallı şeriat! Kimlerin elinde, hem ne gibi işlere âlet olduğunu biliyor musun? Allah aşkına olsun biz daha ne zamana kadar şeriati üzerimize çökmüş bir kâbus, karşımıza çıkmış bir umacı tahayyül edeceğiz? Dünyanın en kalabalık bir caddesinin ortasında bir ölü yatmış, gelip geçen dirilerin hayatı üzerinde âdetâ tasarruf ediyor! ‘Yâhu, şu mezarı kaldıralım’ desek derhal kıyametler kopuyor, ‘Şeriatin müsaadesi yoktur ne yapıyorsun?’ deniliyor.
Demek bizim o mülevves hükümet-i sâbıkamız (eski pis hükümetimiz) Müslümanlığı şekl-i aslîsinden (asıl şeklinden) o kadar çıkarmış ki hâlâ simâ-yı hakikisini (gerçek simâsını) tanıyamıyoruz; hâlâ bir emr-i hayra (hayırlı işe) teşebbüs edeceğimiz zaman ‘Sakın şeriat buna mâni olmasın’, demek istiyoruz!
- İyi ama Osman Baba’yı kaldırmak için ne yapmalı?
- Pek kolay. Evvelâ parmaklığı, sonra taşları kaldırılır. Daha sonra başındaki ağaçlar kestirilir. Bu işler bitince zemîni düzletip bırakılır.
- Vâkıa aklen (akla göre) böyle!
- Hayır efendim şer’an da (şeriate göre de) böyle”.
Mehmet Akif Ersoy murat Bardakcı orjinal metninden nakletti bugünkü yazısında.
Bence de klasik müziği sevmemiş sevmeyeceğini beyan eden insanlara klasik müzik dinletilmesi işkencedir.. Zurnanın mübarek olduğu bir kulağa çok sesli müzik olacak iş değil.. Öncelikle cok sesli müzik konusunda bir kulağın olması gerekir ki ancak müzik dinlemekle oluşur. Muzik bilgisi reklam cıngılı dinlemekten öteye geçmemiş insanlar için klasik müzik tabii ki işkencedir. Benden söylemesi sayın Cumhurbaşkanı çok yerinde bir tartışma başlatmıştır. Bakalım dünya çapında klasik müzik sanatçılarımız Cumhuriyetin yüzüncü yılında sayın Cumhurbaşkanı mahçup edecek bir yüzüncü yıl marşı yapabilecekler mi..
Cemil ipekçi büyük sorulara konuk oldu habertürk.. Habertürk haber kanalı olma yolunda dev adımlarla ilerlerken bir den ortaya büyük sorular diye bir program çıktı ve bilimsel programları sabaha kadar izlenen Fatih Altaylının programları sınırlandırıldı. Bilimsel programların tezlerin eğitimin ortadan kaldırılmasının faşistlik olmadığı bir ülkede iktidarın sanatcılara ağzına geldiği gibi iktidarın bütün güçleri ile saldırması ileri demokrasi örneğidir... Cemil ipekçi kendi ilkelerini inkar edecek kadar liberalleştiği bir siyasal düşüncede atmosferinde sıradan vatandaşın başına taş düşmesi an meselesidir...
Kürsünün muhalif eleştirmenleri nasıl bugünleriniz son günlerinizse muhalif olarak seçim yarışında da muhalif olamayacaksınız. Sakın seçimden sonra kim kazanırsa kazansın iktidarın haksız uygulama ve fiillerine muhalif olmayı bırakmayın. Bir muhalif olarak benim size tavsiyemdir. Hakikatin tecelli etmek gibi önlenemez bir yasası vardır..
Habertürk teke tek programında gizliden gizliye hükümetin s-400 konusunda Rusya yı satmaya hazırlandığının provası yapılıyor... Kamuoyu oluşturma ayarında yapılmış program aslında hükümetinde nabız ölçme çalışması gibi dursa da hükümet kamuoyu için zaten kırımı elinde şantaj malzemesi olarak tutuyor..
Peki savaşın orta yerinde bizi savunmasız bırakan patriot hava sistemlerini söküp götüren dost tanıma sistemleri uçaklarımızla meclisimizi sarayımızı ve milletimizi vuran alçak teröristlerin elebaşını amerikada tutan stratejik ortağımızmıdır amerika... Bukadar hainliğe rağmen hala Amerikalılara yaranmak için yalvarmak nekadar bir omurgasızlıktır..
Sayın Cumhurbaşkanının Boltun için söyledikleri iltifat bile sayılır.. Daha saddamın attığı bombaların kanlı tarihi ellerinde duruyor.. Kürtleri koruyacaklarmış. Terör örgütlerinin ellerindeki kanlı silahları sanki batılı devletler vermiyormuş gibi...
Muhterem çiftçimiz için
Rivayet o dur ki emrin biri sahabenin karısına göz diker şehit oluncaya kadar da savaşa gönderir. Şehit olunca da karısını alır.. Fakat bak Allahın işine sahabe her gece rüyasına girer bir türlü huzur bulamaz. Bir dervişe iç döker durum böyleyken böyle diye anlatır. Derviş edepli tabi ana avrat küfretmez derki git mezarından helallik iste hakkını helal ederse huzur bulursun diye öğüt verir. Emir söylenenleri yapar helallikte alır ama yine de huzur bulamaz yine dervişe gider durumu izah eder. Derviş dayanamaz ama yine de ana avrat küfür etmez.. Derki bana anlattığın gibi her şeyi anlat der..
Emir şehidin mezarı başına gider.. Ey sahabe ben senin karına göz koydum sen şehid oluncaya kadar da seni cepheye sürdüm ölünce de karını aldım hakkını helal edermisin der.
Şehid edepli tabii o da derviş gibi ana avrat küfür etmez edebinden mi öldüğünden mi bilinmez susar. Yani hakkını helal etmez..
Ölen çiftçilerimiz ve bu toprakların şehid oğlu şehid evlatları ölünceye kadar borçlandırılıyorsunuz... Malınız mülkünüz emirin olacak...
Kayseri Paris le yarışıyormuş.. Dikkat edin kayserinin sokaklarında çocukları köpekler öldürünceye kadar ısırabiliyor.. Ankarada Paris e benzedi mi ölünceye kadar joplarlarsa şaşmayın..
Amerika Birleşik Devletleri Türkiyeyi şamaroğlanı gibi kullanamaz.. Saddamın Kürtlere attığı bombanın tedarikçi ülkesi amerika Birleşik devletleridir. O bombadan kaçan insanların sığındığı ülke ise Türkiye Cumhuriyeti dir. Amerika Kürtleri öldürmek için verilen silahların tedarikçilüğini yaparken Türkiye Cumhuriyeti bütün ikazlara rağmen sınırlarını açmıştır. Kaybedilen milyarlarca doların insan hayatının yanında hiç sayıldığının en iyi insanlık örneğidir. Şimdi ise Suriye için aynı şey söz konusudur. Buradaki terör örgütlerinin silah tedarikçisi ülke avro amerikan sistemidir ve bizim onlardan öğrenecek hiç bir insanlık değeri yoktur.. Utanmaları varsa aynaya baksınlar...
Mill den, orwell dan, Mevlana’dan kala kala insanın aklına ada ve hayvanlar kalırsa Bakırköy ve Manisa ülkemizin seçkin tedavi merkezlerini barındırır..
Başka türlüsü olmuyor ki.. şimdi ben buraya orwell in hayvan çiftliğinden bir pasaj yazsam Metin Akpınar haline şükrederdi.. Sayın Puder iktidar yanlıları gibi yaşayabiliriz sadece bugün var bigbrother bugün ne diyorsa o. Dün hiç olmamış yarın hiç olmayacak.. Öyle olmayınca sana bana komik geliyor.. Yandaş yalakalar gülüyor mu mesela.. Neden çünkü dün söyledikleri "dünde kaldı şimdi yeni şeyler söylemek lazım" en akıllıları döne döne ölmüş. Çok mu iktidarın dönmesi..
Allahım durumu görüyorsun biz para istemeyiz akılsızlara akıl yarabbi! Kandırıla kandırıla kanama oluyorlar... Onlar da senin kulun bilmiyorlar bilselerdi yapmazlardı...
Ne desem bilemedim.. mesela iktidardan nemalananların eski kazançları olmayınca iktidara şantaj yazıları bile siliniyor ya.. Benimkileri siliniyor olması normal..
Mevzu keşke transparan elbise olsa... daha burnunuzun ucunu göremiyorsunuz tibetten berline ahkam kesiyorsunuz mevzu şu kadar basit benim evime gelen misafirin oturduğu yer başörtülü veya transparan elbise giyen kadın.. Benim evimde kimse kimsenin kafasında hacet görmez.. Ama sizinkini hep beraber gördük...
Değil mi sayın Atik katılıyorum. Ama birileri bunu sadece gücü ele geçirdi diye bozarsa sadece başkalarına değil kendine olan adaleti de kaybetti demektir. Kandırılmadan önce bu işin kârhaneye dönüşebileceğini hesap etmesi gerekir iktidarın. (bu arada iktidar benim yazılarımda gücü elinde bulundurup sorumluluk makamındakiler anlamında kullanılıyor her zaman)
Dincilerin engin hoşgörüsünü test etmek isteyenler transparan kıyafetlerle cuma vâizi dinlemeye gitsinler bakalım Fatih e ne kadar hoş görülüymüş dinciler..
Şimdi şu kadarı açık teröristlere ne istedilerse verenler sarayda karşılayanlar mutabakata varanlar pişmiş kelle gibi hem kel hem fodul davranmayacak taraftarlarını da sokağa beyoğlundan mı başlarız, etilerden mi, bebekten mi kesmeye diye tehditle sokağa salmayacak... Dünün fetöcüleri şimdilerde başka tarikatlerde...
Hedef aynı menzile giden hainler güruhu.. Öbür taraftan ülke işgal ediliyor gık çıkaran yok..
Kammenos, Kardak’ın Yunan toprağı olduğunu ima ederek, "Yunan adasına ayağını basacak olanlar, oradan geri dönerler mi görürüz” ifadesini kullandı.
Kammenos, “Yunan adasına ayak basmalarına imkan yok. Karşı koyulacaktır. İsterlerse bassınlar, her türlü tehditin yanıtı verilecektir” dedi. Bu kadardır.
Yunanistan işgal altında tuttuğu egeye kimlerin ses çıkarmadığı milletin malumudur.. Fakirliğin verdiği zaruretden harap ve bitap düşmüş olsada elbet en son sözü söyler millet. Terörist fetö de nasıl söylediyse iktidarın dahilinde iktidara sahip olan gaflet ve delalet ve hatta ihanet içinde olanlara söyler...
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim, Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım: Bir yığın söz ki samîmiyyeti ancak hüneri; Ne tasannu bilirim, çünkü, ne sanatkârım. Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız, Aczimin giry ...
serbest kürsü
09.01.2019 - 13:39Sayın Murat Bardakcı bizi güldürmeye çalışıyorsa çok güldük.. Bence de istipdata karşı yazılmış.. Akif’in dediği gibi "tarih tekerrür etmez tarihi aptallar tekerrür ettirir.."
serbest kürsü
09.01.2019 - 13:21ÂKİF ASLINDA BAKIN NE DEMİŞ…
İşte, Mehmed Âkif’in “Sırat-ı Müstakîm” dergisinin 21 Eylül 1910’da yayınlanan 107. sayısındaki yazısının tam metni:
“Tanıdıklarımdan bir Fransız vardı. İkimiz de bir adamın hususî muallimliğini ifâ ettiğimiz (özel öğretmenliğini yaptığımız) için arasıra buluşur, konuşurduk.
Gariptir ki Avrupalılar dine karşı lâkayd olduklarını daima ileri sürdükleri halde itikadiyât (inanç) üzerinde münâkaşadan hiç geri durmazlar. Ferid’in (o devrin âlimlerinden Ferid Kam) dediği gibi bu heriflerin küfürleri imanlarından çok zayıf! Öyle olmasa din bahsini hiç karıştırmazlar, samîm-i fıtratlarında kâmin duran hiss-i îmânın (yaratılışlarının özünde saklı duran iman hissinin) uyanması ihtimaline karşı bu kadar telâş göstermezlerdi.
Fransalı arkadaşım da tıpkı böyle idi: Beni gördükçe edebiyata dâir beş-on söz söyledikten sonra sadedden (asıl konudan) yükselerek bermûtâd (her zaman olduğu gibi) din mesâilini (meselelerini) karıştırmaya başlardı. Ben de bâhusûs (özellikle) bir yabancı ile, din üzerinde münâkaşa etmeyi hiç sevmediğim halde, Müslümanlığı aklımın erdiği, dilimin döndüğü kadar muhâtabıma anlatmak mecburiyetinde kalırdım. Adamcağız beni bir hayli dinledikten sonra günün birinde dedi ki:
- Eğer Müslümanlık böyle ise çok iyi! O halde Jules Simonlar’ın yeniden bir din ibdâına (ortaya koymaya) kalkışmaları hiç icab etmeyecek. Lâkin şüphe etmem ki siz Müslümanlığı olduğu gibi değil, olması lâzım geldiği gibi gösteriyorsunuz. Ben mesleğim iktizâsı (gereği) birçok müslüman ailelerle münâsebette bulunuyorum ki bunlara saplanıp kaldıkları bataklıktan kurtulmaları için ne kadar çare saydımsa evvelâ hükümeti, sonra şeriati mâni gösterdiler; hiçbirini kabul edemediler.
- Hükümeti bir tarafa bırakın, ona dair söz söylemek zâiddir (gereksizdir),çünki olanca maskaralığı meydanda! Lâkin şeriatin mâni’-i terakki (gelişmeye engel) olmasına hiç aklım yatmaz. Mösyö, siz işin içyüzünü bilmiyorsunuz! Başımızdaki hükümetin Allah belâsını versin! İstibdâdını idâme (devam ettirmek) için bizim o güzel şeriatimizi meshetti de (şeklini bozdu da) böyle umacı şekline soktu! Halkın teâlîsi (yükselmesi) idarenin hiç işine gelmeyeceği için terakkıyât-ı fikriyye, medeniyye (fikrî ve medenî yükselme) nâmına vuku bulacak harekâtı (hareketleri) lisân-ı din (din dili ile, dini kullanarak) ile menetmek istiyor, görüyorsunuz ki ne güzel de muvaffak oluyor!
- İdare-i müstebîde (despot yönetim) diyorsunuz... Lâkin sizin için başka şekilde bir hükümet tesîsi kabil midir? Müslümanlık buna müsâit mi?..
- Lâkin siz tarihten büsbütün gafil gibi davranıyorsunuz! İlk müslümanların hükümeti böyle bir hükümet-i keyfiyye (keyfî hükümet) mi idi? Siz ecnebîler daima aynı hataya düşüyorsunuz: Müslümanlığın lehinde, aleyhinde vereceğiniz hükmü bugünkü müslümanların hâline bakarak veriyorsunuz...
- Ya ne yapmalıyız?
- Evvelâ şeriatin esaslarını tedkik etmeli, sonra şeriati doğrudan doğruya Peygamber’den telâkki eden eslâfın harekâtını (eskilerin davranışlarını) nazar-ı itibara almalısınız....
Üç gün evvel Bayezid’dan Fatih’e doğru gidiyordum. Yolda tesadüf ettiğim simâlardan birinin ufacık bir müşâbeheti (benzerliği) bana senelerden beri görmediğim o Fransız arkadaşımı ihtâr etti (hatırlattı); derken yukarıdaki muhavereler (konuşmalar) birer birer zihnimden geçmeye başladı. Kendi kendime Mösyö …. elime geçse de vaktiyle şerîate isnâd edilen cinâyetler hükümette mi imiş, yoksa değil mi imiş, göstersem dedim. O aralık biri aşağıdan, diğeri yukarıdan olmak üzere kemâl-i sür’atle (büyük hızla) iki araba geliyordu. Ben bunların altında kalarak çiğnenmemek için tahayyülâtıma (daldığım hayallere) vedâ ederek hemen kendimi sol tarafa atıp kurtulmak istedim. Göğsüm Osman Baba Türbesi’nin parmaklığına çarptı, fena halde canım yandı. O acının tesiriyle “Yol ortasında da mezâr olur mu? Bu ne maskaralık!” demiş bulundum. Vay efendim, derhal sağdan soldan itiraz sesleri yükselmeye başladı! Garîbi neresi, için içine yine şeriat bahsi karıştırıldı...
Zavallı şeriat! Kimlerin elinde, hem ne gibi işlere âlet olduğunu biliyor musun? Allah aşkına olsun biz daha ne zamana kadar şeriati üzerimize çökmüş bir kâbus, karşımıza çıkmış bir umacı tahayyül edeceğiz? Dünyanın en kalabalık bir caddesinin ortasında bir ölü yatmış, gelip geçen dirilerin hayatı üzerinde âdetâ tasarruf ediyor! ‘Yâhu, şu mezarı kaldıralım’ desek derhal kıyametler kopuyor, ‘Şeriatin müsaadesi yoktur ne yapıyorsun?’ deniliyor.
Demek bizim o mülevves hükümet-i sâbıkamız (eski pis hükümetimiz) Müslümanlığı şekl-i aslîsinden (asıl şeklinden) o kadar çıkarmış ki hâlâ simâ-yı hakikisini (gerçek simâsını) tanıyamıyoruz; hâlâ bir emr-i hayra (hayırlı işe) teşebbüs edeceğimiz zaman ‘Sakın şeriat buna mâni olmasın’, demek istiyoruz!
- İyi ama Osman Baba’yı kaldırmak için ne yapmalı?
- Pek kolay. Evvelâ parmaklığı, sonra taşları kaldırılır. Daha sonra başındaki ağaçlar kestirilir. Bu işler bitince zemîni düzletip bırakılır.
- Vâkıa aklen (akla göre) böyle!
- Hayır efendim şer’an da (şeriate göre de) böyle”.
Mehmet Akif Ersoy murat Bardakcı orjinal metninden nakletti bugünkü yazısında.
serbest kürsü
09.01.2019 - 12:53Bence de klasik müziği sevmemiş sevmeyeceğini beyan eden insanlara klasik müzik dinletilmesi işkencedir.. Zurnanın mübarek olduğu bir kulağa çok sesli müzik olacak iş değil.. Öncelikle cok sesli müzik konusunda bir kulağın olması gerekir ki ancak müzik dinlemekle oluşur. Muzik bilgisi reklam cıngılı dinlemekten öteye geçmemiş insanlar için klasik müzik tabii ki işkencedir. Benden söylemesi sayın Cumhurbaşkanı çok yerinde bir tartışma başlatmıştır. Bakalım dünya çapında klasik müzik sanatçılarımız Cumhuriyetin yüzüncü yılında sayın Cumhurbaşkanı mahçup edecek bir yüzüncü yıl marşı yapabilecekler mi..
serbest kürsü
09.01.2019 - 12:44Cemil ipekçi büyük sorulara konuk oldu habertürk.. Habertürk haber kanalı olma yolunda dev adımlarla ilerlerken bir den ortaya büyük sorular diye bir program çıktı ve bilimsel programları sabaha kadar izlenen Fatih Altaylının programları sınırlandırıldı. Bilimsel programların tezlerin eğitimin ortadan kaldırılmasının faşistlik olmadığı bir ülkede iktidarın sanatcılara ağzına geldiği gibi iktidarın bütün güçleri ile saldırması ileri demokrasi örneğidir... Cemil ipekçi kendi ilkelerini inkar edecek kadar liberalleştiği bir siyasal düşüncede atmosferinde sıradan vatandaşın başına taş düşmesi an meselesidir...
serbest kürsü
09.01.2019 - 12:33Kürsünün muhalif eleştirmenleri nasıl bugünleriniz son günlerinizse muhalif olarak seçim yarışında da muhalif olamayacaksınız. Sakın seçimden sonra kim kazanırsa kazansın iktidarın haksız uygulama ve fiillerine muhalif olmayı bırakmayın. Bir muhalif olarak benim size tavsiyemdir. Hakikatin tecelli etmek gibi önlenemez bir yasası vardır..
serbest kürsü
09.01.2019 - 03:03Habertürk teke tek programında gizliden gizliye hükümetin s-400 konusunda Rusya yı satmaya hazırlandığının provası yapılıyor... Kamuoyu oluşturma ayarında yapılmış program aslında hükümetinde nabız ölçme çalışması gibi dursa da hükümet kamuoyu için zaten kırımı elinde şantaj malzemesi olarak tutuyor..
Peki savaşın orta yerinde bizi savunmasız bırakan patriot hava sistemlerini söküp götüren dost tanıma sistemleri uçaklarımızla meclisimizi sarayımızı ve milletimizi vuran alçak teröristlerin elebaşını amerikada tutan stratejik ortağımızmıdır amerika... Bukadar hainliğe rağmen hala Amerikalılara yaranmak için yalvarmak nekadar bir omurgasızlıktır..
serbest kürsü
08.01.2019 - 20:20Sayın Cumhurbaşkanının Boltun için söyledikleri iltifat bile sayılır.. Daha saddamın attığı bombaların kanlı tarihi ellerinde duruyor.. Kürtleri koruyacaklarmış. Terör örgütlerinin ellerindeki kanlı silahları sanki batılı devletler vermiyormuş gibi...
serbest kürsü
08.01.2019 - 19:59Muhterem çiftçimiz için
Rivayet o dur ki emrin biri sahabenin karısına göz diker şehit oluncaya kadar da savaşa gönderir. Şehit olunca da karısını alır.. Fakat bak Allahın işine sahabe her gece rüyasına girer bir türlü huzur bulamaz. Bir dervişe iç döker durum böyleyken böyle diye anlatır. Derviş edepli tabi ana avrat küfretmez derki git mezarından helallik iste hakkını helal ederse huzur bulursun diye öğüt verir. Emir söylenenleri yapar helallikte alır ama yine de huzur bulamaz yine dervişe gider durumu izah eder. Derviş dayanamaz ama yine de ana avrat küfür etmez.. Derki bana anlattığın gibi her şeyi anlat der..
Emir şehidin mezarı başına gider.. Ey sahabe ben senin karına göz koydum sen şehid oluncaya kadar da seni cepheye sürdüm ölünce de karını aldım hakkını helal edermisin der.
Şehid edepli tabii o da derviş gibi ana avrat küfür etmez edebinden mi öldüğünden mi bilinmez susar. Yani hakkını helal etmez..
Ölen çiftçilerimiz ve bu toprakların şehid oğlu şehid evlatları ölünceye kadar borçlandırılıyorsunuz... Malınız mülkünüz emirin olacak...
serbest kürsü
08.01.2019 - 19:44Siyaset Bilimi derki milletler Hak edildikleri gibi yönetilirler..
Böyle başa böyle tarak....
serbest kürsü
08.01.2019 - 19:28Kayseri Paris le yarışıyormuş.. Dikkat edin kayserinin sokaklarında çocukları köpekler öldürünceye kadar ısırabiliyor.. Ankarada Paris e benzedi mi ölünceye kadar joplarlarsa şaşmayın..
serbest kürsü
08.01.2019 - 18:39Amerika Birleşik Devletleri Türkiyeyi şamaroğlanı gibi kullanamaz.. Saddamın Kürtlere attığı bombanın tedarikçi ülkesi amerika Birleşik devletleridir. O bombadan kaçan insanların sığındığı ülke ise Türkiye Cumhuriyeti dir. Amerika Kürtleri öldürmek için verilen silahların tedarikçilüğini yaparken Türkiye Cumhuriyeti bütün ikazlara rağmen sınırlarını açmıştır. Kaybedilen milyarlarca doların insan hayatının yanında hiç sayıldığının en iyi insanlık örneğidir. Şimdi ise Suriye için aynı şey söz konusudur. Buradaki terör örgütlerinin silah tedarikçisi ülke avro amerikan sistemidir ve bizim onlardan öğrenecek hiç bir insanlık değeri yoktur.. Utanmaları varsa aynaya baksınlar...
serbest kürsü
08.01.2019 - 18:20Ama tabii insana...
serbest kürsü
08.01.2019 - 17:59Mill den, orwell dan, Mevlana’dan kala kala insanın aklına ada ve hayvanlar kalırsa Bakırköy ve Manisa ülkemizin seçkin tedavi merkezlerini barındırır..
serbest kürsü
08.01.2019 - 16:48Bu bir zan.. Üstünlük takva iledir. Takma ile değil. Hele takla ile hiç değil...
serbest kürsü
08.01.2019 - 16:45Başka türlüsü olmuyor ki.. şimdi ben buraya orwell in hayvan çiftliğinden bir pasaj yazsam Metin Akpınar haline şükrederdi.. Sayın Puder iktidar yanlıları gibi yaşayabiliriz sadece bugün var bigbrother bugün ne diyorsa o. Dün hiç olmamış yarın hiç olmayacak.. Öyle olmayınca sana bana komik geliyor.. Yandaş yalakalar gülüyor mu mesela.. Neden çünkü dün söyledikleri "dünde kaldı şimdi yeni şeyler söylemek lazım" en akıllıları döne döne ölmüş. Çok mu iktidarın dönmesi..
serbest kürsü
08.01.2019 - 16:30Allahım durumu görüyorsun biz para istemeyiz akılsızlara akıl yarabbi! Kandırıla kandırıla kanama oluyorlar... Onlar da senin kulun bilmiyorlar bilselerdi yapmazlardı...
serbest kürsü
08.01.2019 - 14:54Hayaldi gerçek oldu insanlar borçlarını ödemek için böbreklerini internetten satışa çıkardı...
Efendilere 50binlira maaş yetmiyormuş.. 70-80-90 olsun.
serbest kürsü
07.01.2019 - 23:56Ne desem bilemedim.. mesela iktidardan nemalananların eski kazançları olmayınca iktidara şantaj yazıları bile siliniyor ya.. Benimkileri siliniyor olması normal..
serbest kürsü
07.01.2019 - 16:37Mevzu keşke transparan elbise olsa... daha burnunuzun ucunu göremiyorsunuz tibetten berline ahkam kesiyorsunuz mevzu şu kadar basit benim evime gelen misafirin oturduğu yer başörtülü veya transparan elbise giyen kadın.. Benim evimde kimse kimsenin kafasında hacet görmez.. Ama sizinkini hep beraber gördük...
serbest kürsü
07.01.2019 - 16:04Yahu geçtik fatihi ne oldu hoşgörünüze.. Şimdi verdiğiniz örnekleri savunduğunuz örneklerin yerine koyun
serbest kürsü
07.01.2019 - 16:00Değil mi sayın Atik katılıyorum. Ama birileri bunu sadece gücü ele geçirdi diye bozarsa sadece başkalarına değil kendine olan adaleti de kaybetti demektir. Kandırılmadan önce bu işin kârhaneye dönüşebileceğini hesap etmesi gerekir iktidarın. (bu arada iktidar benim yazılarımda gücü elinde bulundurup sorumluluk makamındakiler anlamında kullanılıyor her zaman)
serbest kürsü
07.01.2019 - 15:47Dincilerin engin hoşgörüsünü test etmek isteyenler transparan kıyafetlerle cuma vâizi dinlemeye gitsinler bakalım Fatih e ne kadar hoş görülüymüş dinciler..
serbest kürsü
07.01.2019 - 15:33Şimdi şu kadarı açık teröristlere ne istedilerse verenler sarayda karşılayanlar mutabakata varanlar pişmiş kelle gibi hem kel hem fodul davranmayacak taraftarlarını da sokağa beyoğlundan mı başlarız, etilerden mi, bebekten mi kesmeye diye tehditle sokağa salmayacak... Dünün fetöcüleri şimdilerde başka tarikatlerde...
Hedef aynı menzile giden hainler güruhu.. Öbür taraftan ülke işgal ediliyor gık çıkaran yok..
serbest kürsü
07.01.2019 - 14:44Kammenos, Kardak’ın Yunan toprağı olduğunu ima ederek, "Yunan adasına ayağını basacak olanlar, oradan geri dönerler mi görürüz” ifadesini kullandı.
Kammenos, “Yunan adasına ayak basmalarına imkan yok. Karşı koyulacaktır. İsterlerse bassınlar, her türlü tehditin yanıtı verilecektir” dedi. Bu kadardır.
Yunanistan işgal altında tuttuğu egeye kimlerin ses çıkarmadığı milletin malumudur.. Fakirliğin verdiği zaruretden harap ve bitap düşmüş olsada elbet en son sözü söyler millet. Terörist fetö de nasıl söylediyse iktidarın dahilinde iktidara sahip olan gaflet ve delalet ve hatta ihanet içinde olanlara söyler...
Toplam 3556 mesaj bulundu