Aşk Olsun Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antolo ...

  • serbest kürsü

    30.05.2018 - 08:26

    "kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz. kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. başına gelen her şeyi hikayeler içinden görür.hayatını sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır. ama ya yaşamayı ya da anlatmayı seçmek gerek."

    j. p. sartre

  • serbest kürsü

    29.05.2018 - 12:40

    sen oruç tutma o zaman. baya bir zorlanmışsın belli. dinde bedene ve beyne ezziyet yoktur düsturundan hareketle

  • serbest kürsü

    29.05.2018 - 10:44

    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım,
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım,
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım,
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım,
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım,
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım,
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım,
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım,
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben ols

  • serbest kürsü

    28.05.2018 - 21:57

  • serbest kürsü

    28.05.2018 - 11:19

    bir kere sevdiğinin yüzüne baksa ölecek aşıklar...
    güzelliğini bir yara gibi taşıyan kadınlar...
    gururundan ölenler, gidenler, tam söyleyecekken susanlar, yıkık krallıkların prensesleri...

  • serbest kürsü

    28.05.2018 - 09:36

    Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni
    Gelme, artık neye yarar?

    Necip Fazıl Kısakürek

  • serbest kürsü

    26.05.2018 - 14:27

  • serbest kürsü

    26.05.2018 - 14:18

    as ne güzel şiir dinletisi gibi oldu sanal arkadasim

  • serbest kürsü

    26.05.2018 - 14:04

    özdemir asaf en güzel aşk şiirlerinin şairidir.

  • serbest kürsü

    26.05.2018 - 14:03

    sen kocaman çöllerde kalabalık gibisin.
    masmavi denizlerde ender bir balık gibisin
    hem güldürür hem ağlatır hem üşütür hem ısıtırsın
    sen hem hastalık hem de sağlık gibisin
    özdemir asaf

  • serbest kürsü

    25.05.2018 - 09:14

    Şimdi saat sensizin ertesi
    Yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın
    Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
    Bir ben kaldım bir ben kaldım
    Tenhasında gecenin avutulmamış ben
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar
    Utangaç boynunun kolyesi olsun

    Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun

    Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    Ekmek çalmadan
    Doyurabilmek ve haksızlık etmeden doğan güneşe bütün
    Aydınlıları içine süzebilmek gibi mülteci isteklerim oldu
    Arasıra biliyorsun
    Şimdi iyi niyetlerimi bir bir
    Yargılayıp asıyorum
    Bu son olsun bu son olsun

    Şimdi saat yokluğun belası
    Sensiz gelen sabaha günaydın
    İşi gücü olanlar çoktan gittiler
    Bir ben kaldım bir ben kaldım
    Voltasında gecenin hiç uyumamış ben
    Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar
    Utangaç boynunun kolyesi olsun
    Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun

    Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
    Beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden yüzündeki
    anlık
    Tebessümü
    Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
    Çıldırasıya parladım kendimi lanet olsun
    Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
    Olsun güzelim olsun ne olacaksa olsun

    Yusuf Hayaloğlu
    Kayıt Tarihi : 26.6.2000 11:14:00

  • serbest kürsü

    24.05.2018 - 09:41

    HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

    Seni, anlatabilmek seni.
    İyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.

    Ard- arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
    Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
    Bir ben uyumadım,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarına kan gülleri takayım,
    Bir o yana
    Bir bu yana...

    Seni bağırabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara,
    Akan yıldıza,
    Bir kibrit çöpüne varana,
    Okyanusun en ıssız dalgasına
    Düşmüş bir kibrit çöpüne.

    Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
    Yitirmiş öpücükleri,
    Payı yok, apansız inen akşamlardan,
    Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
    Üşüyorum, kapama gözlerini...

    ahmed arif

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 14:38

    dur canım ya bi sakin

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 14:30

    yine saldırı hali. yine bilindik maria klasigi

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 13:57

    asıl çelişki ne biliyor musun neden chp ye oy verirsiniz diye soran bir muhabire su projesi falan için diye cevap vermek yerine bilmem biz aradan dededen babadan chpliyiz başka yere vermem sitemlerdir git onlarla alay et.

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 13:52

    bir de bak onların tercihleriyle sınıflarını falan hiç karşılaştırma bu seni dogru yere goturmez. amca da bu ülkenin vatandaşı ve bir vatandaş olarak oy verme gerekçelerini gayet tutarlı açıklamış.

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 13:50

    bak canım milletle böyle dalga geçme. kürtaj ve röportaj yabancı dilden dilimize girmis kelimeler. yaşlı amcanın bunları telaffuz edememesi onun cahil olduğunu gostermez.

  • serbest kürsü

    23.05.2018 - 09:23

    Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında.

    Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir yelkovanın sırtında savaşmalısın ara sokakların içinde.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında.

    Gizli akıtılan gözyaşlarının, yarım kalmış hesabı hırslandırmalı yüreğini. Soğuk bir oda da, eskimiş bir yatağa uzanmış ve kısık yanan bir lambaya saatler boyunca bakan bir adamın incinmişliğine dikkat kesilmelisin. Onurlu bir adamın incinmişliğiyle pusulanmış sokaklarda yürüyüp, ihanetin ayak izlerinde okumalısın hayatın kaypak yüzünü.
    Çekip giden bir kadının geride bıraktığı son hicaz hüzünleri özenle toplamalısın odanın içinde. Bir kristal bardağı tutuyormuşçasına özenle toplamalı ve mümkün olduğunca gözlerden uzakta tutmalısın.

    Hırçın bir kuzey rüzgârı gibi esmeli bakışların kentin sokaklarında.
    Bir kadının saçlarından ateşi çalmalı ve yoksul erkeklerin parmak aralarına salmalısın. Yoksul evlerin ocaklarından kaynayan yalancı tencereleri görmeli ve tahta altını yitirmiş çocuklarla yürümelisin savaş alanına. Vitrinlerden ganimet toplamalı çocuklar ve zengin korkulardan pay kapmalı gecekondu sokaklarına. Zengin düşlerden doldurmalılar kirli avuçlarına. Sen sokakların başını tutmalısın ve aynasızların sirenlerine kulak kabartmalısın.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli baktığında.

    Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve Kudüs’ü izlemelisin gece yarılarında. Kayan her bir yıldıza selam durup, taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların. Sonra Mekke’den gelen bir rüzgâra yüz sürmelisin. Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı koynuna.
    Taşın altındaki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan yaralarını sarmalayıp yürümelisin.

    Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
    Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı.

    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli her baktığında.

    Bir gece kimselere fark ettirmeden kimsesizler mezarlığına gömülen bir genç kızın cesedini görmelisin. Gözleri bağlanmış bir adamın, çığlıklar gelen bir odaya adım atarken irkilmesini görmelisin. İki adımlık bir voltanın ürküten yalnızlığına dikkat kesilmeli bakışların. Tecrit edilmiş hayatların kimselerin duyamadığı iç çekişlerine çevirmelisin bakışlarını.

    Acıyı fark etmeli gözlerin.

    Bir okulun önünde utanca dönük genç kız adımlarını fark etmeli.
    Fabrika önünde üç kuruşluk boyun eğmeleri fark etmeli.
    Hayata yalın bir bakış fırlatmalısın.
    Ne varsa etrafında, şehri istila etmiş ne varsa.
    Bir yaşama şahitlik etmenin yorgunluğuna aldırmadan, yalın bir bakış fırlatmalısın uzak yerlere bile. Senin fark etmediğin hiçbir soğuk ev kalmamalı.
    Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli.

    “Ve devrim; yeryüzüne yalın bir bakıştır…”

    Tarık Tufan
    Kayıt Tarihi : 24.4.2015 16:22:00

  • serbest kürsü

    22.05.2018 - 22:09

  • serbest kürsü

    22.05.2018 - 15:13

    niye şaşırdın ki maria alınterini bir tek çekiç orakla kendine devrimci diyenler mi savunur. işçiye emegiemeğinin karşılığını alnının yeri kurumadan veriniz diyen bir peygamberin ümmetinden alınterini saygıdan başka ne beklenir

  • serbest kürsü

    22.05.2018 - 09:57

    Biz her şeye,
    esirgeyen ve bağışlayan,
    çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
    hep esirgeyen ve hep bağışlayan
    rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.

    büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
    sanayi devriminde bile,
    karanlık, rutubetli, çok bağırışlı,
    çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız
    bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden.

    piyasaların hınçla dolu iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde.
    kalbimiz derken,
    ilk gençliğimiz, sakalımız,
    bir kasetin iki yüzüne de ard arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum
    aslında.
    işte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor.
    insaf et anna!

    gidelim buradan.
    senin masumiyetini,
    bilgelik zamanlarından kalma sırları,
    dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
    hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
    ölelim diyecektim az kalsın.
    ölmeyelim.
    hiç ölmeyelim anna.
    sarılalım diyecektim az kalsın.
    içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
    sarılalım, dudakların…
    tamam sustum.

    gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.
    şiir kalsın istersen, sadece otursak.
    oturmasan da olur benimle,sadece ellerimi tut.
    ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak.
    yüzüme bak ama anna, yüzüme bak.
    gözlerime bak, gözlerimin içine bak.
    gözlerim biraz karanlık.
    içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar,
    kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler,sezailer,
    siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi,
    duvarlara uzun dalmışlıklar var.

    gözlerim biraz yorgun.
    içinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler,
    bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler…
    bekleyişler anna.

    köylü çocukların parasız yatılı sonuçları mesela.
    nişanlısı askerde kızlar,
    kızı ölüm orucundaki baba,
    babası tersanede oğul,
    oğlu şizofren anne.

    hepsini sayamam gerçi, utançlarım da var.
    ama geçecek hepsi, geçecek.
    şifalı gözlerin her şeyi iyi edecek.
    gözlerimin içine bakmaktan korkma anna.
    sen adımını attığın andan itibaren
    hira dinginliğine dönüşecek ortalık.

    Tarık Tufan
    Kayıt Tarihi : 16.10.2012 04:22:00

  • serbest kürsü

    22.05.2018 - 09:55

    orucu uykuya yedirip oruç tuttuk diyeceksiniz di mi. bir ben kaldım tenhasında kürsünün uyumamış ben

  • serbest kürsü

    22.05.2018 - 09:50

    şiir yazma
    yazsan da
    buraya asma
    sen en iyisi
    hayatı şiir gibi yaşa
    kendi şiirini yaşa
    ben beğenirim

  • serbest kürsü

    21.05.2018 - 14:16

    hızlı tüketim sorun galiba. her seyi hızla tüketen insan hep yitirdiklerini geride bıraktığı yeterince vakit ayıramadığı şeyleri arıyor. kendini yemek bir anlamda bu seyyah

Toplam 1512 mesaj bulundu