Cark edis patinaj ve geri vites. Baska cumlelerle yeniden donus. Ben bilirim bu devlet gelenegi mavallarinin ardina saklanmis bizim derdimiz o sahisla demeye getirisleri.
Sayin sarp yokus oyle bir dunya da yasamiyor muyuz ben sen hepimiz dahil. Kendimize gore bir din yasiyoruz ateistligi bile beceremiyor da ateistlerimiz kitaplarinda darvini okutup basina bir felaket geldiginde rabbine kufrediyor. Inanmadigi rabbine. Bize gelince inandigimiz rabbimize kapanip namaz kiliyor muyuz hepimiz her seyin ucunda kiyisinda yani. Sorsalar bulundugumuz seyi kivirip inkara hazir ve naziriz yani
mevlid kandili tüm islam alemine kutlu olsun. mevlid hz peygambere olan sevgiyi anlatan bir kasidenin adıdır. umarım islam aleminin fertleri yaşayan kuran demek olan hz muhammedi kendine rehber edinir de sahte rehberler aramaktan vazcayar. yoksa bu alem daha çok sahte liderler üretir masonluğun 33 derecelerinden rüştünü kanıtlamış sertifikalı kardeşlerden.
işte biz öyle aşıklar olmak dileriz. aşık olunan her delilik ve divaneliğe eza ve cefaya layıktır. biz öyle nadanlardan olmaklığa namzetiz. şikayet bizim neyimize.
leylanın aşkından divane olmuş mecnuna bir vuslat anında leyla bir iğne uzatır ve der ki a mecnun duydum ki aşkımdan deliye dönmüşsün . öyleki yalın ayak baş kabak yollara dökülmüşsün. bu hal ile yürürken yerde ayağına batan dikenleri farketmezmişsin o dikenler sana gün geçtikçe ızdırap verirmiş ve yürüdükçe ızdırabını arttırırmış. bu iğne ile o dikenleri çıkar da ızdırabın biraz olsun hafiflesin. mecnun sevinçle iğneyi alacakken sevdiğinin elinden bir kıymetli hediye olarak ve sevdiğinin avutmasına mazhar olmuş bir halde. leyla iğneyi kıraratar. a şaşkın divane. hiç aşık aşkından şikayet eyleyip rahatlama umar mı . aşık olunan bu eza ve cefaya değmez mi. sen nasıl aşıksın nasıl divaneliktir bu delilik ki kurtulmaya çalışıyorsun. sen daha olmamışsın. hamsın. çekil karşımdan bir daha yoluma çıkma der.
Ben seni hiç sevmedim ki
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Birde yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip,
Gözlerinde durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki
Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim
Kurşunları sevdim beni vurduğunda
Ağlamayı sevdim unuttuğunda
Yalnız olduğumu anladığımda
Ayakta kalmamı sevdim
Yıkılmamı sevdim seni hatırladığımda
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği
Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini
İkindide yağmur gibi
Geceleyin yağan yağmur gibi sevdim seni sevdiğimi
Ben seni hiç sevmedim ki
Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim
Menekşey
..........
..........
eklemeli eklemlenmeli mantığı yani saçaklılık bir anlamda. evet ve hayır kadar net olmayacak herşey, fluuulaşacak. hiç bir şey siyah ve beyaz kadar kesin olmayacak. grinin tonları arasında gidip gelecek. beyazın elli bin çeşit tonu bulunacak , mesela ekru kırık beyaz, karbeyazı ve daha niceleri, doğru yanlış değerleri aşınacak. net olayacak hiçbirşey. hiçbirşey tam anlamıyla öyle olmayacak. öyle değildir de diyemeyeceğiz ama. dindar olacak ama namaz kılmayacak, müslüman ama muhammedi kabul etmeyecek solcu ama ateist olmayacak, ateist ama namaz kılacak.
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,..........
..........cahit sıtkı tarancı
evet ben karamsar şeyleri sevmiyorum. mesela havy metal. bunlar bir sanat bile olamaz. sanat insanın zevkini geliştirmeli zevke hitap ederken uyuma ahenge hitap ederken düşündürmeli. kaba saba depresif iç kanatıcı şeyler mesaj yuklü de olsa sanat değeri taşımaz.
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak
III
Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
Kimi ırmaklardan yansıma
Kimi kayalardan kırpılma
Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
İçi ölümle dolu
Dönen bir huni
Doğarken güneş
Kesilmiş ölü yüzlerden
Bir mozayik minyatürlerden
Dokunur tenimize
Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
Ve birden senin sesin gelir dört yandan
Menekşe kokulu sütunlardan
Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
Gözlerine ait belgeler sunulur
Ey aşkın kutlu kitabı
Uçarı hayallere yataklık eden
Peri bacalarının yasağı
Gönlümün celladı acı mezmur
Bana bıraktığın yazıt bu mudur
Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
Senden bir gök
Senden yıldızlar ördüler
Ateş böcekleri
O gece dört yanıma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gülle anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
Aramızdaki sırra
Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
Gençlik monologları
Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
Bana getiren
Yasamız vardı
Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben
IV
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Bos mu dolu mu bilmem ama en azindan dusunen sorgulayan insanlar oldugu asikar burda bulunanlarin. Yoksa isi ne gider arkadas olma sitelerine. Dusunmeyen insana siir edebiyat zaman kaybidir. Elestirel dusunce onun ne onceligi ne de sonraligidir. Hicbir sekilde gundemine bile girmez.
serbest kürsü
29.11.2017 - 21:41Cark edis patinaj ve geri vites. Baska cumlelerle yeniden donus. Ben bilirim bu devlet gelenegi mavallarinin ardina saklanmis bizim derdimiz o sahisla demeye getirisleri.
serbest kürsü
29.11.2017 - 20:43Ya kim benim yorumlarimi sildiriyor. Lutfen yorum sildirmeyin.
şu an ne dinliyorum
29.11.2017 - 15:41Sayin sarp yokus oyle bir dunya da yasamiyor muyuz ben sen hepimiz dahil. Kendimize gore bir din yasiyoruz ateistligi bile beceremiyor da ateistlerimiz kitaplarinda darvini okutup basina bir felaket geldiginde rabbine kufrediyor. Inanmadigi rabbine. Bize gelince inandigimiz rabbimize kapanip namaz kiliyor muyuz hepimiz her seyin ucunda kiyisinda yani. Sorsalar bulundugumuz seyi kivirip inkara hazir ve naziriz yani
şu an ne dinliyorum
29.11.2017 - 15:38Onur akin asi ve mavi ne kadar naif
şu an ne dinliyorum
29.11.2017 - 15:37Sarkilar cok guzel. Siir de harika sayin nesrin sahin. Tskler
şu an ne dinliyorum
29.11.2017 - 15:35Guzelmis
serbest kürsü
29.11.2017 - 12:30mevlid kandili tüm islam alemine kutlu olsun. mevlid hz peygambere olan sevgiyi anlatan bir kasidenin adıdır. umarım islam aleminin fertleri yaşayan kuran demek olan hz muhammedi kendine rehber edinir de sahte rehberler aramaktan vazcayar. yoksa bu alem daha çok sahte liderler üretir masonluğun 33 derecelerinden rüştünü kanıtlamış sertifikalı kardeşlerden.
serbest kürsü
29.11.2017 - 10:21sayın hasan hüseyin pehlivan şiir kendimize ait olunca daha bir değerli oluyor. yüreğinize klavyenize sağlık.
tımarhane duvarı
29.11.2017 - 10:14işte biz öyle aşıklar olmak dileriz. aşık olunan her delilik ve divaneliğe eza ve cefaya layıktır. biz öyle nadanlardan olmaklığa namzetiz. şikayet bizim neyimize.
tımarhane duvarı
29.11.2017 - 10:12leylanın aşkından divane olmuş mecnuna bir vuslat anında leyla bir iğne uzatır ve der ki a mecnun duydum ki aşkımdan deliye dönmüşsün . öyleki yalın ayak baş kabak yollara dökülmüşsün. bu hal ile yürürken yerde ayağına batan dikenleri farketmezmişsin o dikenler sana gün geçtikçe ızdırap verirmiş ve yürüdükçe ızdırabını arttırırmış. bu iğne ile o dikenleri çıkar da ızdırabın biraz olsun hafiflesin. mecnun sevinçle iğneyi alacakken sevdiğinin elinden bir kıymetli hediye olarak ve sevdiğinin avutmasına mazhar olmuş bir halde. leyla iğneyi kıraratar. a şaşkın divane. hiç aşık aşkından şikayet eyleyip rahatlama umar mı . aşık olunan bu eza ve cefaya değmez mi. sen nasıl aşıksın nasıl divaneliktir bu delilik ki kurtulmaya çalışıyorsun. sen daha olmamışsın. hamsın. çekil karşımdan bir daha yoluma çıkma der.
serbest kürsü
29.11.2017 - 09:33Ben seni hiç sevmedim ki
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeğe gülmeni, bir güle benzemeni sevdim
Birde yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip,
Gözlerinde durdular.
Ben seni hiç sevmedim ki
Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim
Kurşunları sevdim beni vurduğunda
Ağlamayı sevdim unuttuğunda
Yalnız olduğumu anladığımda
Ayakta kalmamı sevdim
Yıkılmamı sevdim seni hatırladığımda
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği
Su gibi özledim Temmuz güneşinde sesini
İkindide yağmur gibi
Geceleyin yağan yağmur gibi sevdim seni sevdiğimi
Ben seni hiç sevmedim ki
Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim
Menekşey
..........
..........
şu an ne dinliyorum
29.11.2017 - 09:27eklemeli eklemlenmeli mantığı yani saçaklılık bir anlamda. evet ve hayır kadar net olmayacak herşey, fluuulaşacak. hiç bir şey siyah ve beyaz kadar kesin olmayacak. grinin tonları arasında gidip gelecek. beyazın elli bin çeşit tonu bulunacak , mesela ekru kırık beyaz, karbeyazı ve daha niceleri, doğru yanlış değerleri aşınacak. net olayacak hiçbirşey. hiçbirşey tam anlamıyla öyle olmayacak. öyle değildir de diyemeyeceğiz ama. dindar olacak ama namaz kılmayacak, müslüman ama muhammedi kabul etmeyecek solcu ama ateist olmayacak, ateist ama namaz kılacak.
serbest kürsü
29.11.2017 - 09:21oooo ne kadar güzel dizeler ne kadar hassas bir hissediş.nesrin şahin hanfendi. bayıldım.
serbest kürsü
29.11.2017 - 08:30Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,..........
..........cahit sıtkı tarancı
serbest kürsü
29.11.2017 - 08:28günaydın sevgili kürsüm.
serbest kürsü
28.11.2017 - 15:38Aman muharrem bey oyle her icinden geldigince yazani yuksek egolu diye yaftaliyorlar. Benden uyarmasi
şu an ne dinliyorum
28.11.2017 - 12:22ne yukledin artaç arslan. burdan göremiyorum.
Bir Delinin Not Defteri
28.11.2017 - 11:55evet ben karamsar şeyleri sevmiyorum. mesela havy metal. bunlar bir sanat bile olamaz. sanat insanın zevkini geliştirmeli zevke hitap ederken uyuma ahenge hitap ederken düşündürmeli. kaba saba depresif iç kanatıcı şeyler mesaj yuklü de olsa sanat değeri taşımaz.
Kendi Kendime Dedim ki
28.11.2017 - 11:49gene kolayına kaçıyorsun. bana etkisi olmasa neyse.
serbest kürsü
28.11.2017 - 11:20günaydın sevgili arkadaşlarım şiirler şarkılar nefis. cahit sıtkı tarancı ne güzel şair o. tiryakisiyiz yani. tualin de.
serbest kürsü
28.11.2017 - 09:46Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak
III
Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
Kimi ırmaklardan yansıma
Kimi kayalardan kırpılma
Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
İçi ölümle dolu
Dönen bir huni
Doğarken güneş
Kesilmiş ölü yüzlerden
Bir mozayik minyatürlerden
Dokunur tenimize
Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
Ve birden senin sesin gelir dört yandan
Menekşe kokulu sütunlardan
Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
Gözlerine ait belgeler sunulur
Ey aşkın kutlu kitabı
Uçarı hayallere yataklık eden
Peri bacalarının yasağı
Gönlümün celladı acı mezmur
Bana bıraktığın yazıt bu mudur
Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
Senden bir gök
Senden yıldızlar ördüler
Ateş böcekleri
O gece dört yanıma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gülle anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
Aramızdaki sırra
Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
Gençlik monologları
Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
Bana getiren
Yasamız vardı
Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben
IV
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Sezai Karakoç
serbest kürsü
28.11.2017 - 09:43ha sabah şiirimzi de ekleyelim.
şu an ne dinliyorum
27.11.2017 - 14:54Kardes su yukledigin vidyo super ya zulmu alkislayamam.
serbest kürsü
27.11.2017 - 14:52Bos mu dolu mu bilmem ama en azindan dusunen sorgulayan insanlar oldugu asikar burda bulunanlarin. Yoksa isi ne gider arkadas olma sitelerine. Dusunmeyen insana siir edebiyat zaman kaybidir. Elestirel dusunce onun ne onceligi ne de sonraligidir. Hicbir sekilde gundemine bile girmez.
Toplam 1512 mesaj bulundu