'Anlamıyorum. Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum.'
...
'Hep böyle yapıyorsunuz. Hep, daha önce yapmıştık, daha önce yaşamıştık diyorsunuz. Aklımı karıştırıyorsunuz. Uyumak istiyorum, daha önce uyumuştun diyorsunuz. Her şey daha önce olmuş.'
...
'Henüz her şey yolundayken, bedenim bana yabancılaşmaya başlamamışken daha, bütün tanışmalardan, başlangıç ve bitişlerden, sevecenlik, aşağılama, ayrılık ya da gidiş dönüşlerden, büyük bunalımlar ve şaşkın, yaralı dolaşmalardan sonra bir gün acı çekmekten bıkmış olduğumu düşünüp düz bir çizgiyi özledim. Düz. Dümdüz. Yatağında uslu bir su gibi akmaya özendim. Yorgunluk belki. Güvenli bir limanda bir solukluk dinlenme. Çiçek yetiştirme, kedi besleme dönemi.'
'Penceremin önündeyim. Kendi imgemi görüyorum, mermerin üstüne yayılmış uyuklayan tekir bir kedini başucunda. Küçük ve büyük anların yaşanmışlık görüntüleriyle, sözcüklerle, yabancı ama aynı zamanda bildik kaygılar ve sevinçlerle dolu bir organizma olarak görüyorum. Olduğunca kabul ediyorum onu. Ne gurur ne de hoşnutsuzluk duyuyorum. Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı yok. Geçmişin ağırlığı yok üstümde. Yolunca yordamınca unutmuşum unutulması gerekenleri. Sarılıp sarmalanmış sağaltılmışım.'
sarışın, topuklu, ölü balık gözlü, tornadan çıkmış plaza teyzelerinin trendidir.. çok mutluyum, aman tanrım ne kadar da mutluyum, herkes görsün ben enn mutluyum.. en yiğidinin dirayeti çorabı kaçana kadardır.. şiddetli bir kaçma hissi uyandırır..
Kendine aşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür.
Olimpos dağında oturan tanrılar bu duruma çok kızarlar ve Narkissosu cezalandırmaya karar verirler. Gene günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, ayni Ekho gibi Narkissos ta günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.
'Akıl hastanesi! Evim diyebileceğim bir yere sahip olma hakkım bile yok! Onların keyfine kalmış işim! Bu, kadının sömürülmesi, sanatçının ölesiye ezilmesi... Mahsus kaçırdılar beni, onlara tıkıldığım yerde fikir vereyim diye; yaratıcılıklarının ne kadar sınırlı olduğunu biliyorlar çünkü. Kurtların kemirdiği bir lahana gibiyim şimdi, yeni filizlenen her yaprağımı büyük bir oburlukla mideye indiriyorlar... Bilmiyorum, kaç yıl oldu buraya kapatılalı, ama tüm hayatım boyunca ürettiğim eserlere sahip çıktıktan sonra şimdi de kendilerinin hak ettikleri hapishane hayatını bana yaşatıyorlar... Bütün bunlar Rodin'in şeytani başının altından çıkıyor. Kafasında bir tek düşünce vardı zaten; kendisi öldükten sonra benim sanatçı olarak atılım yapıp onu aşmam; bunu engellemek için de, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da ben hep mutsuz kalmalıydım... Her bakımdan başarıya ulaştı işte! Bu.... Bu esaretten çok sıkılıyorum... Villeneuve'e hiç dönemeyecek miyim, Paul? '
'yaşlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. haydutlar hem kalabalık hem de işinin ehliymiş. onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. ancak ne kadar vururlarsa vursunlar bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. sonunda korkup kaçmışlar. dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. gel gelelim güzel kadının her dokunuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. içten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarına yığılmış, ölmüş.
bir zamanlar izlediğim 'mucizevi mandarin' adındaki bir balenin, eski çin efsanelerinden alınma öyküsünü, ilk sevişmemizden hemen sonra sergio'ya anlatmıştım. nedense anlattıklarımdan pek hoşlanmadı, ama bu öykü benim en sevdiklerimden biridir...'
Sonra dedim ki
12.01.2017 - 13:01hoşgeldin..
Sonra dedi ki
11.01.2017 - 12:08içimde bin yıldan dökülen bir çağlayan..
Sonra dedim ki
10.01.2017 - 11:04beklemek..
Sonra dedi ki
09.01.2017 - 09:21her şey çok güzel olacak..
Sonra dedim ki
07.01.2017 - 17:42çünkü sen bana baktın.. görmek için baktın..
şu an ne dinliyorum
06.01.2017 - 09:56Edith Piaf - Non, Je ne regrette rien
Hayır, kesinlikle hiçbir şeyden
Hayır, hiçbir şeyden üzgün değilim
Ödendi, süpürüldü, unutuldu
Geçmiş umrumda değil!
Hatıralarımla
Ateşi yaktım
Gamlarım, keyiflerim
Artık onlara ihtiyacım yok!
Aşklarımı süpürdüm
Ve onların getirdiği dertleri
Sonsuza dek süpürülmüş
Sil baştan başlayacağım
Hayır, kesinlikle hiçbir şeyden
Hayır, hiçbir şeyden üzgün değilim
Ne bana yapılan iyilikten
Ne de kötülükten; hepsi aynı şey!
Hayır, kesinlikle hiçbir şeyden
Hayır, hiçbir şeyden üzgün değilim
Çünkü hayatım, çünkü sevinçlerim
Bugün, senle başlıyor
Sonra dedi ki
06.01.2017 - 09:16sesine ekilmiş ıhlamurun şifasını bilmiyorsun..
Sonra dedim ki
05.01.2017 - 17:04hayat.. ne büyük mucizesin sen..
zaman daralıyor
04.01.2017 - 10:15sevmeli..
oyunlarla yaşayanlar
03.01.2017 - 11:48'Anlamıyorum. Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum.'
...
'Hep böyle yapıyorsunuz. Hep, daha önce yapmıştık, daha önce yaşamıştık diyorsunuz. Aklımı karıştırıyorsunuz. Uyumak istiyorum, daha önce uyumuştun diyorsunuz. Her şey daha önce olmuş.'
...
Oğuz Atay_Oyunlarla Yaşayanlar
içimden kuşlar göçüyor
03.01.2017 - 08:57'Henüz her şey yolundayken, bedenim bana yabancılaşmaya başlamamışken daha, bütün tanışmalardan, başlangıç ve bitişlerden, sevecenlik, aşağılama, ayrılık ya da gidiş dönüşlerden, büyük bunalımlar ve şaşkın, yaralı dolaşmalardan sonra bir gün acı çekmekten bıkmış olduğumu düşünüp düz bir çizgiyi özledim. Düz. Dümdüz. Yatağında uslu bir su gibi akmaya özendim. Yorgunluk belki. Güvenli bir limanda bir solukluk dinlenme. Çiçek yetiştirme, kedi besleme dönemi.'
İnci Aral_İçimden Kuşlar Göçüyor
içimden kuşlar göçüyor
02.01.2017 - 13:41'Penceremin önündeyim. Kendi imgemi görüyorum, mermerin üstüne yayılmış uyuklayan tekir bir kedini başucunda. Küçük ve büyük anların yaşanmışlık görüntüleriyle, sözcüklerle, yabancı ama aynı zamanda bildik kaygılar ve sevinçlerle dolu bir organizma olarak görüyorum. Olduğunca kabul ediyorum onu. Ne gurur ne de hoşnutsuzluk duyuyorum. Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı yok. Geçmişin ağırlığı yok üstümde. Yolunca yordamınca unutmuşum unutulması gerekenleri. Sarılıp sarmalanmış sağaltılmışım.'
İnci Aral_İçimden Kuşlar Göçüyor
şu an ne dinliyorum
02.01.2017 - 09:40İnsan insan_Fazıl Say
İnsan insan dedikleri
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Müminin kalbinde olan
İman nedir şimdi bildim
Bir kılı kırk yardıkları
Birin köprü kurdukları
Erenler gösterdikleri
Erkan nedir şimdi bildim
Sıfat ile zat olmuşum
Kadr ile berat olmuşum
Hak ile vuslat olmuşum
Mihman nedir şimdi bildim
Muhiddin eder Hak kadir
Görünür her şeyde hazır
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim
Muhiddin Abdal
zor
02.01.2017 - 09:28oyunu bozar.. değişmez kural..
polyanna
29.12.2016 - 12:00sarışın, topuklu, ölü balık gözlü, tornadan çıkmış plaza teyzelerinin trendidir.. çok mutluyum, aman tanrım ne kadar da mutluyum, herkes görsün ben enn mutluyum.. en yiğidinin dirayeti çorabı kaçana kadardır.. şiddetli bir kaçma hissi uyandırır..
narkissos efsanesi
28.12.2016 - 13:17Kendine aşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür.
Olimpos dağında oturan tanrılar bu duruma çok kızarlar ve Narkissosu cezalandırmaya karar verirler. Gene günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, ayni Ekho gibi Narkissos ta günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşür.
Camille Claudel
27.12.2016 - 16:58'Akıl hastanesi! Evim diyebileceğim bir yere sahip olma hakkım bile yok! Onların keyfine kalmış işim! Bu, kadının sömürülmesi, sanatçının ölesiye ezilmesi... Mahsus kaçırdılar beni, onlara tıkıldığım yerde fikir vereyim diye; yaratıcılıklarının ne kadar sınırlı olduğunu biliyorlar çünkü. Kurtların kemirdiği bir lahana gibiyim şimdi, yeni filizlenen her yaprağımı büyük bir oburlukla mideye indiriyorlar... Bilmiyorum, kaç yıl oldu buraya kapatılalı, ama tüm hayatım boyunca ürettiğim eserlere sahip çıktıktan sonra şimdi de kendilerinin hak ettikleri hapishane hayatını bana yaşatıyorlar... Bütün bunlar Rodin'in şeytani başının altından çıkıyor. Kafasında bir tek düşünce vardı zaten; kendisi öldükten sonra benim sanatçı olarak atılım yapıp onu aşmam; bunu engellemek için de, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da ben hep mutsuz kalmalıydım... Her bakımdan başarıya ulaştı işte! Bu.... Bu esaretten çok sıkılıyorum... Villeneuve'e hiç dönemeyecek miyim, Paul? '
Camille Claudel Bir Kadın_Anne Delbee
mucizevi mandarin
23.12.2016 - 14:38'yaşlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. haydutlar hem kalabalık hem de işinin ehliymiş. onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. ancak ne kadar vururlarsa vursunlar bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. sonunda korkup kaçmışlar. dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. gel gelelim güzel kadının her dokunuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. içten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarına yığılmış, ölmüş.
bir zamanlar izlediğim 'mucizevi mandarin' adındaki bir balenin, eski çin efsanelerinden alınma öyküsünü, ilk sevişmemizden hemen sonra sergio'ya anlatmıştım. nedense anlattıklarımdan pek hoşlanmadı, ama bu öykü benim en sevdiklerimden biridir...'
Toplam 18 mesaj bulundu