Ahenk Leyan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • yani

    27.01.2018 - 03:57

    ne desek boş, boşluk, anlamsız, yitik, dumur.

  • çizgi

    27.01.2018 - 03:53

    yaşam ve ölümün buluştuğu düzlem. çizginin hangi tarafı neresi? aradaki fark çizgi farkı...

  • zamanın durduğu an

    27.01.2018 - 03:47

    An'ın içinde bir dünya vardır artık, yok galaksi, uzay boşluğu yok yok kara delik... sonsuz bir döngüyle seni yutan.

  • arkasına bile bakmadan kaçmak

    27.01.2018 - 03:43

    1-hayatımı zorlaştıran insanlardan
    2-sorunu çözmeye odaklı olmadan bitevi sorunlardan konuşanlardan
    3-sürekli negatif ya da pozitif konuşanlardan
    4-bir hadiseyi anlatırken konuyla alakası olmayan her detaya girenlerden

  • sadelik

    27.01.2018 - 03:34

    Yaşamı nasıl, ne zaman bu kadar zorlaştırıp, düğüm düğüm karmaşık hale getirdik?
    Oysa avuçtan su içme ferahlığıyla, berraklığıydı yaşam.
    Sıcak ekmeği elle bölüp paylaşma kolaylığıydı

  • sevdiceğim

    27.01.2018 - 00:51

    *Kabir tek kişilikse bu aldatmaca niye?
    -ölümün tek kişilik olduğuna inanmıyorum

  • sevdiceğim

    27.01.2018 - 00:49

    *Kabir tek kişilikse bu aldatmaca niye?
    -ölümün tek kişilik olduğuna inanıyorum

  • asıl bilmek kahreder

    27.01.2018 - 00:46

    Hangi sapakta yolu bu kadar karıştıdık. Halbuki yol bitevi düzdü.

  • Desperately Seeking Susan (Susan'ı Arıyorum Çaresizim)

    27.01.2018 - 00:33

    Tüm gün yaşama sevinci aradım bulamadım.
    olmadan da yaşanıyor olsa da ürkütücü bir hal. ölümle yaşamın aynı çizgide bulunması gibi kılpayı yaşıyorsun içinin uçurumlarında.

  • dönüşüm

    26.01.2018 - 16:35

    değişim bittiğinde dönüşüm gerçekleşmiş olur

  • değişim

    26.01.2018 - 16:33

    tohuma duran buğdayın serüveni gibi buğday da değişir defalarca hem

    çürümesi bin taneye durmasıdır aslında

    sert taneler katılaştığını gösterse de yeniden yumuşacık una döner sonunda

    değişim hep devam eder, birleşerek, çoğalarak sofralarda

    değişim hep hareketi hatırlatıyor bana, dönüşümde ise sabitlik ve durağanlık var

  • itiraf etmek gerekirse

    26.01.2018 - 01:45

    Kendi kişilik ve kimlik sorunlarınız ve eski kırıklarınızın kişilik ve kimlik sorunları beni enterese etmiyor.

  • itiraf etmek gerekirse

    26.01.2018 - 01:22

    Antoloji'de kullandığım tek profilim var o da burası. Şifresini unuttuğum, kapattığım, artık girmediğim profilim olsa da.
    İnsanım ve cinsiyetim kadın. Sosyal medyada, dolayısıyla burada da cinsiyetini, kimliğini farklı belirtip o cinsiyetle, kimlikle konuşan insanlar elbette var, olacaktırda.

    Hiç erkek cinsiyetiyle sosyal medyada yazmadım. Neysem o. İsim vermemem genel mahremiyet anlayışım. Sosyal medyaya has değil. Tanışmaya özel anlam yüklediğimden.

    Dolayısıyla
    Eski kırıklarınızı bulmak, eski kırıklarınızın kırıklarından haberdar olmak istiyorsanız doğru adres benim profilim değil.

    Uzun zamandır burada olsam bir çok insanla konuşsam da kimseyle tanışmadım. Kimin ne olduğunu, kim olduğunu bilmiyorum.
    Velhasıl kelam.

  • kendini bulmak

    25.01.2018 - 00:22

    Kaybolmanın hangi türüyse artık, her buldum işte! diye haykırdığımda, kendi avucumda yok olmam.

  • acemice yaşamak

    25.01.2018 - 00:10

    profesyonellikten uzak, şerhlere, tekrarlara rağmen hep unutarak, ezber yapmadan, yapamadan...

  • serbest kürsü

    24.01.2018 - 10:18

    Sesleniş

    Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.

    Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.

    Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

    Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

    Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. İnsanlık sustu.

    Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşında kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce, kolumuzu omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

    Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

    Giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler, sizin için öldük. Adana’da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

    Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutama bizi...

    Bağımsızlık Mustafa Kemal’den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

    Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. Bir gece sabaha karşı, prangalar vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

    Asıldık ey halkım, unutma bizi...

    Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere bağırmamış insanların önünde, öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.

    Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

    Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepimizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi...

    Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...

    Uğur Mumcu

  • uğur mumcu

    24.01.2018 - 10:12

    Asıldık ey halkım, unutma bizi...

    Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile, karşısındakilere bağırmamış insanların önünde, öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, Batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.

    Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

    Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepimizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi...

    Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...

  • Sevgisiz hayat anlamsızdır

    24.01.2018 - 04:27

    2017 yapımı Sevgisiz//Nelyubov
    Rusya ve Rus vatandaşları üzerinden üzerimize çok rahat alınabileceğimiz günümüz teknolojisi ve ihtiyaçlarıyla robotlaşan, sadece kendi ekseninde var olan insana dair.

  • düşündüm de

    24.01.2018 - 00:21

    Kadın egemen bir toplumda durum daha farklı olur muydu?
    Yine böyle acımasızca karmaşa, kaos ve yıkımın olduğu bir yeryüzü mü olurdu?

  • WhatsApp Diyalogları

    24.01.2018 - 00:16

    20-01-2018
    *geçtimi sınırı
    -karakoldaymış, geçse de söylemez annesine, çok dağıldı

    .......
    22-01-2018
    +şehit var
    *bakamıyorum haberlere
    ......

    *üç olmuş şehit sayısı
    +bakamadım haberlere
    *uyunur mu artık bu gece
    .....

  • lügat 365

    23.01.2018 - 23:27

    hemdem
    Birlikte yaşayan, arkadaş.
    Canciğer arkadaş. (Osmanlıca'da yazılışı: hem-dem)

    hem-birlikte
    dem-nefes
    Bilmez şimdikiler ‘hemdem’ nedir? Demi benimle bir olan kim kaldı ki zaten!’ Ece Temelkuran, Devir

  • asker

    23.01.2018 - 23:17

    kurbanlık ana kuzuları

  • görülmeye değer itiraflar

    23.01.2018 - 20:06

    iç ses:(o nun) desem çok özel olacak hem anlam da daraltılmış olacak, (başkasının) desem bu da abartılı olacak anlamsız gibi olacak, seviyordu dese belirsiz, seviyorum çok belirli
    neyse:
    en çokta...... gözleriyle görüp, yüreğiyle hissetmeyi seviyor...

  • nasıl

    23.01.2018 - 19:57

    kafesteki kuş kadar çaresiz
    karanlığı yaran aydınlık kadar kararlı
    toprağı delen tohum gibi hevesli
    nasıl anlatıp anlamalı
    kuşa, aydınlığa, tohuma sormalı

Toplam 416 mesaj bulundu