geniş bir konu:
Kant’ın pratik felsefesi
Kant'ın tarih felsefesi
Kant'ın ahlak felsefesi
Kant'ın zihin felsefesi
Kant'ın bilim felsefesi
Kant'ın sanat felsefesi
vb felsefelerinin bütünü...
-- o ---
Aklını Kullanma gücünü göster diyen Kant, kendi ismiyle anılan bir felsefe sistemi kurmuştur. Kendisinin de adlandırdığı gibi felsefesi bir kritiktir.Ona göre felsefe yapmak ancak eleştiri ile mümkündür. Kant felsefesi tamamen bir sistem ve yöntem felsefesidir. Alman İdealisminin çıkış noktası olan Kant felsefesi kendinden önceki tüm felsefi görüşleri derleyip toparlamıştır. (www.dergi.org/012000/1503.htm)
-- o ---
*Saf aklın eleştirisi ve problemleri, Pratik aklın eleştirisi ve problemleri.
* Kant felsefesinin dışrak öğretisi: Anlak deneyimin ötesine geçerse yalnızca düşlemler üretir
* Kant felsefesi, kurgul düşüncenin yadsınması için gerekçe oldu.
* Hegel, “Kant, benliğin moral biçimlerinin ve pragmatik yönlerinin nasıl birleştirilecekleri sorununa cevap verememiştir” der ve onu bu açıdan başarısız bulur.
*Kant’ın felsefesi, işçi hareketinde bir rol oynamıştır, çünkü, marksizmin düşmanları, marksizmin “revizyonu”nu denemek için bu felsefeye dayanmışlardır.
*Immannuel Kant: Ona göre, Pratik akıl (vicdan) hem evrensel ahlak yasasını belirler, hem de insanı ona uymaya zorlar. 'Öyle hareket et ki, senin hareketlerin, aynı zamanda başka insanların hareketleri için ilke veya yasa olsun' Bu yasaya uygun hareket etmek insan için ödevdir.(Ödev Ahlakı) eylemlerimiz ahlak yasasına uygun olmalıdır. İyi, bu yasaya uygun olanıdır.
*Baha Tevfik'in “Kant Felsefesi” ni incelemesi sonucunda Kant' ın bazı metafizik görüşlerini tenkit etmekle birlikte onu bir takım batıl inanışları yıkan ilk büyük filozof olarak değerlendirir.
*...
-- o ---
Kitap:
Heinz Heimsoeth: Immanuel Kant’ın Felsefesi ((zaman ve mekan)
Hilmi Yavuz: Yazın Dil Sanat
Mehmet E. Erişgil: Kant ve Felsefesi
Doğan Özlem: Kant’ın yaşamı ve öğretisi
vb: www.uni-mainz.de/~kant/kfs/literatur/monographien.html
İbranice'den gelen bir kelime. Sözlükte geçen anlamlar: 1.Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağza geçen din buyruklarının, İbranî felsefesinin ve efsane yazılarının bütünü.
2. Bu öğretinin yandaşlarının bütünü.
3. Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
Arapça'da ise götürü, toptan anlamlarına gelir.
Darren Aronofsky'in 1998 ''Pi'' filminde bu konu değişik bir biçimde işlernir, izlemişseniz kesin bu konu hakkında biraz fikir verir.
Kabbala da denir.
ayrıca bkz.
www.yesil.org/sabatay/sabataykabbalayag.htm
www.arastirma.org/index.php/article/ articleview/401/1/32
www.harunyahya.org/kitap/kabalavemasonluk/kvm02.html
www.akademyayadogru.org/makdosttapinak2.htm
Bir saat ilim istemek, bir gece ibadet etmekten daha hayrlıdır. Ve bir gün ilim istemek, üç ay nafile oruç tutmaktan daha iyidir.
(Hadis-i Şerif) Kaynak: İbn Abbas
Öncelikle, bu hadiste ibadeti bırakın demiyor, daha hayırlıdır diyor. Aradaki nüansı çarptırmak çok yanlış yorumlara neden olabilir...
İlim ikiye ayrılır:
1- Halk İlimi: İnsanlığa faydalı olabilecek her türlü faaliyete denir. (Örneğin; öğretmenlik, doktorluk, mühendislik, v.s…)
2- Hakk İlimi: a) İlm-i Kiffaye.
b) İlm-i Ayn ya da İlm-i Nafi (İlm-i Hal) .
a) İlm-i Kiffaye: Hadis İlmi, Fıkıh İlmi, Siyer İlmi: Öğrenilmesi farz olmayan ancak öğrenildiği takdirde Müslüman’ı alim yoluna soktuğu için tavsiye edilen ilimdir.
b) İlm-i Ayn, İlm-i Nafi, İlm-i Hal: İslam’ın gerektirdiği ibadetlerle ilgili ilimdir ki her Müslüman’ın öğrenmesi farzdır.
Hadis’lerde ilim tavsiye edilirken bazılarına İlm-i Ayn, bazılarına da İlm-i Kiffaye tavsiye edilmiştir.
Yani kısaca alim, İslam’ın temel taşlarıyla A’dan Z’ye herşeyi ile ilim yapmış, öğrenmiş ama herşeyden önemlisi de öğrendiği ilimi uygulamış olan kişiye denir.
Farsçadan gelen bu dişi ismi; Gece meydana gelen ve sabah çiçekler üzerinde görülen ince su damlacığına, neme, çiğe, kırağına denir, ayrıca ilginçtir Şebnem anlamına da gelir. Yani şimdi Şebnem'le Jale adaş mı oluyor:P
Adana il sınırları içersinde, Nato bağlı Amerikan Hava Üstü ile ünlü olan kasabımız...
www.globalsecurity.org/military/facility/incirlik.htm
web sitesınde uzaydan çekilmiş fotolarını bile koymuşlar, yuh yani bir de nasıl nerden saldırın diye planlarını da verseydiniz ama gördüğüm kadarıyla yerleşim planını bile vermişler...
Amerikan vatandaşı olmayan kişilere ABD'de süresiz kalması için verilen oturma izin belgesi...
Gérard Depardieu oynadığı 1990 Fransız yapımı romantıik filmin adı... Green Card Fever diye de 2002 de çekilmiş Amerikan yapımı vasat bir film daha var..
Film hakkında konuşulacak çok şey var ama şunu unutmamalıdır ki filmi yapan iki kafadar yönetmen Hong Kong döğüş filmlerine, manga filmlerine, bilgisayar oyunlarına, ve tam bir sinema meraklısı iki 'nerd' arkadaştır. Kendileri de kabul ederki özellikle 'Ghost İn the Shell' (1995 - Kôkaku kidôtai) manga filminden çok etkilenmişlerdir. Ve uyarladıkları felsefe olsun, döğüş sahneleri yeni değildir. Hristiyanlık mistiziminden, Mevlana'nın dünya görüşünden tutun çoğu dini felsefeyi alarak bunu metaryalistik mistizime çevirmişlerdir. Zaten ikincisinde de (oracle) makinalarla (A.I.) ve insanların bir arada yaşama idealinden üçüncüsünde de her şeyin matrix olduğunu gösterirlerse şaşırmam... Döğüş sahnelerine gelince biraz Jackie Chan gibi eski Hong Kong filmeleri izlemişseniz dediğimi anlayacaksınız...
Ahver, Havrâ... (Hûr, Hûr-i in) âhu gözlüler. Gözlerinin akı karasından çok olan pek güzel ve güzellikleri tarif ve tavsif edilemiyecek derecede güzel olan cennet kızları...
ayrıca bkz. www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/H/huri.htm
Benim anladığım kadarıyla, hani neden erkeklere huriler varda kadınlara nuriler yok diye dalga geçiliyor... Zamanımızda bile reklam amacıyla kadın olgusunun çok daha kullanılması esasında bize bir gerçeği gösteriri ki erkeğe bu konu daha çekici geliyor. Müslümanlığı kabul eden yahudilere, peygamberimiz iyi (hayırlı) alışveriş yaptınız derken, ve bir bakıma biz de dinimizin reklamını yaparken huri olgusu bana o kadar ters gelmiyor. Esas ne oldukları konusunda belden aşağı eleştiriler ve yahut bakışlar beni çok rahatsız etsede dediğim gibi Kitabımız 7den 77'ye hitap eder, en kolay şekilde anlaşılırdır. Bazıları hurileri düşünüp evleninceğe kadar zinadan uzak durarak hayır işler, diğeri ilim açısından hurilerin ne olduğunu inceler, önemli olan tekamülümüzü iyi yönde etkilemesidir.
Kuran'ı okudukça daha çok cennete girenlere yardım ve hizmet edecek varlıklar gibi geldi, tabi yorum meselesi, bir başkası asistan varlıklar der diyeri cariye varlıklar der kim bilir ama Cenneti erkeklere daha çekici yapıldığı ortadır. Toplumlarda kadınlara güzel ve yakışıklı erkekler var denilmesi tasvip edilmeyeceğinden, çok daha ters anlaşılacağından belki kadınlar için huri gibi varlıklardan çok bahsedilmemiş olabilir. Bunlar tabi benim yorumum. Çünkü şarabın bile sarhoş etmeyeceği bir mekanda ellerinde meyvalar olan dilberler bana insanın öbür hayatta daha çok bilgiye ulşacağını anımsatıyor. Dediğim gibi yorum meselesi, bir alimimizin dediği gibi cennette olanlar sadece isim açısından benzerlerlik gösterir, esas ne olduklarını realitemiz bilemez...
Arapçadan dilemizi zenginleştiren bir kelime.... Yasaları konu alan bilim dalı, sözlükteki anlamı; Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze... Kalça anlamına da geliyormuş...
Esas Allah'ın sıfatlarından, Esma-ül Hüsna'da olan Hakk isminden gelir... Kuran'da da bildirildiği gibi Hak olan yalnızca O'dur. En küçük hardal tanesinin bile hesabını soracaktır.
Bu açıdan Haklar anlamına gelir ki; İnsanın cemiyet hayatında riayet etmesi(uyması) lazım gelen(gereken) kaideler, esaslar, yani; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaıdeler (kurallar) .
İslamiyet anlayışından toplumumuza geçen bu ilim, şeriat kurallarında olup her müslümanın ve insanın bilmesi şart olan haklar, kanunlar ve kaidelerdi(r) ...
Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı; Hukuk Fakultesidir.
Sanırsam kurucularından Mehmet Çınarlı'nın ve İlhan Geçer'in çıkartığı bir Türk edebiyat dergisi, nette sayfasına rastlamadım ama içinde Cemil Meriç gibi bilinen isimlerin bazı yazıları bulmak mümkün...
ör: www.geocities.com/sosyologlarkahvesi/humanizm.htm
bir sağcıların çıkartığı bu adla bir dergide var, sayfası düzgün çalışmıyor o yüzden aynı dergi mi bilemiyeceğim members.fortunecity.com/hisar1/
işte yine açanın boş bıraktığı bir başlık olduğundan fazla bilgim olmadığından fazla bir şey diyemiyeceğim...
Hz. İsa'nın takbiren M.Ö.3. Yılında doduğu kabul edilmektedir. Onun doğduğu dönem Filistin'de aşırı milliyetçi ve Mesihçi (Mehdici) Zelot hareketinin Romalılara karşı ayaklanma ve isyan tesebbüsleri içersinde olduğu bir devre rastlanmaktadır. İşte bu atmosferde yetişen Hz. İsa takbiren 30 yaşındayken ilahi mesajı davete başladı ve onun hareketi yaklaşık olarak 28-33 yıllaraına tesadüf eder (1) . Hz. İsa Davetine başladığında kendisine inanan insanları etrafında hazır buldu. Zaten Hz. Yahya gibi muvahhidler onun bu haraketi için elverişli bir ortam hazırlamışlardı.
Hz. İsa'yı ve davetini kendileri için bir tehlike olarak gören Yahudiler, onu öldürmek için putperest Roma yöneticilerini kıskırtmış ve ikna etmişlerdi. Bunun üzerine Roma askerleri Hz. İsa'yı idam etmek için yakalamaya gittiklerinde yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de açıkladığı gibi, Hz. İsa'yı kendi katına yükseltti. Roma askerleri onun yerine kendisi ihbar eden kişiyi yakalayarak çarmıha germek suretiyle öldürdüler. (2)
Putperest Roma iktidarı ile Yahudi ortaklığının müminler üzerinde tatbik ettikleri baskı ve zulme rağmen, halk tarafından gittikçe sevilen bu insanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Ancak sayılarının bu şekilde artması düşmanlarının da zulümlerini kat kat artırmalarına sebeb olmaktaydı. İlk mücadle Yahudilerce başlatılmış bulunuyordu. Yahudiler Hz. Musa'nın mesajını kendilerine göre düzenlemişler ve Hz. İsa taraftarlarını destekmekle, kendi rahatlarının ve refahlarının bozulacağından korkuyorlardı. (3)
Bu sebebten Hz. İsa taraftarlarının gün geçtikçe çoğalmaları onları endişelendiriyor ve Hz. İsa bağlılarını yok etmek için onlara olmadık baskı ve işkenceler tatbik ediyorlardı (4) . Hz. İsa'nın bağlılarına en olmadık işkencelar tatbik edenlerin en şiddetli davrananı da daha sonra Hristiyanlığın gelişim seyrine büyük etkisi olacak olan Pvalos (St. Paul) isöinde Ferisilerden bir Yahudi idi. Pavlos, bu sıralarda Hristiyanlara baskı ve işkence konusunda canla başla çalışmaktaydı. Ne var ki, bu şahıs daha sonra Hristiyan cemaate katılacak ve Hz. İsa'dan sonra Hristiyanlık tarihinin en önemli şahsiyeti (hatta İncil yerine kabul edilen ruhbanların inandığı New Testament'a bile bölümleri) olacaktır.*
Refaranslar:
* Şevket Kotan, 'Kur'an'a Göre Yahudi ve Hristiyanlığın Gerçerliliği Sorun', Yüksek Lisans Tezi, Dr. Salih Akdemir, Ankara,1994...
(1) M. Ali es-Sabuni, En-Nübüvvetu ve'l Enbiya', s.261; Sarıkçıoğlu, age, s.210
(2) Al, İmran 3.54-55; Nisa 4.157158; Tümer / Küçük, age,148.
(3) Muhammed Ataurrahim, Bir İslam Peygamberi Hz. İsa. Çev. Kürşat Demirci, İstanbul,1985, s.63
(4) Resullerin İşleri,4.17-42
Almancadan geldiği ne kadar belli. Felsefe görüşü, ne kadar karmaşık bir anlamı olsada Alamncada bütün demektir.
sözlükte basitçe psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş denir.
ama sadece psikoloji değil, gestalt durum ve yapı anlamına da gelir ki hem birbirndenhem de tümden farklı parçaların bir düzenli bir bütünü oluşturması. Mesala bir insanının geçmişini, yaptıklarını, çevresini yani etrafını çevreleyen uzayla bir bütün olarak ele alır.
'algılama'yı temel alan Gestalt Psikolojisi veya Gestalt Terapasi de olarak da bilinir. Köhler bu konuda en bilindik isimlerdendir... hayvanlarla yaptığı çok ilginç deneyler vardır.
anarşizmde toplumsal kurumlar yoktur, aile, din, ekonomi, milletler, ülkeler, devlet, sınırlar, hiyerarşi gibi toplumsal dengeler, düzenler, olgular yoktur. Çağımızda anarşi koyun postunu giymiş halde dolaşmaktadır.
Tabi ki anarşi ve anarşizm kaos veya düzensizliği çağrıştırdığı için tarihte yanlış anlaşılmıştır. Demokrasi ve cumhuriyette zamanın da anarşi olarak anılmıştı ama bu demek değildir ki masum bir kuramdır. Kaosta bile düzen varken, sorun anarşinin olması değil anarşinin hükmetmesidir. Tabi ki anarşi orman kanunlarına geri dönülmesinden bahsetmiyor, anarşi bir utopya biçimini almış insanlara umut aşılıyor bir durumdayken, anarşinin otoriteyi saldırması sorundur.
Kavramlar artık o kadar çok çarptırıldıki bir yanlış on doğruyu götürürmüşçesine tüm bildiğimiz kurumlar saldıraya uğramış bir durumdadır. Güvenin değil, şüphenin hakim olduğu bir çağdayız, barış terör - terör barış olmuş... din adına, demokrasi adına, reform adına, ülkeler adına suçlar işlenilmekteyken tabi ki anarşide bir çocuğa kandırmak için uzatılan elma şekeri gibi kitleleri kandırmaktadır...
Anarşinin, anlamları ve değerleri bozma ve çarptırması tamamen deccalımsı bir şekil alması toplumlar için çok tehlikelidir. Tabi ki otoritenin yanlış kullanıldığı yerler vardır, tabi ki hiyararşinin engelleyici durumları vardır ama bu demek değildir ki bunlardan tümden kurtulmak gerekir. Bir doğru için beş doğrudan vazgeçmeye benziyor. öğretmenlerden, politikacılardan, polislerden, din adamlarından vb otoritede görünen güçlerinin içlerinden olan kişiler sorumlulukalarını ve güçlerini yanlış kullanmaktadır ama onların bütünü olan kurumlara saldırmayı gerektirmez.
Zaten anarşistler bile daha anarşinin ne olduğunu tamm olarak bilmezken, anarşinin sempati duyulduğu bir devirde bu konulardan bahsetmek ne kadar caydırıcı olur ki? Peki anarşinin otorite olduğu bir çağda bu otariteye karşı nasıl karşı çıkılacaktır? Tabi sorunun cevabı belli, anarşi onu da yıkacak ve hep böyle yıka yıka bir dinamizm kurarak 'bireylerin birbirleriyle eşitler olarak özgürce işbirliği içinde olabileceği bir toplum yaratmaya' devam edecek... Yani, kandırmacanın içinde ki kandırmaca devam edecek...
Bu konu daha çok tartışılır ama geçmişteki alimler ve aydınlar uyarılarını zamanında yapmışlardır, ama anarşi içine çoktan girmiş durumdayken içeriden dış nasıl görünsün ki?
Avrupa birliğine giriş sürecinde 2004'te Terör tazminatı: Terörle mücadele sırasında mağdur olan vatandaşlara tazminat ödenecekmiş... (www.antimai.org/ab/abyolunda.htm)
Kopenhag Zirvesi maceramız yeni mekanı ve zamanı belirledi. Dublin, Aralık 2004. Avrupa, Mayıs 2004 itabariyle 25 üyeli bir topluluk olacakmış...
Marsa yeniden robotların 2004 yılında inmesi bekleniyor.
Merkür gezegeni, Güneş diskinin içinden yeniden geçecek...
Cassini,1997 Ekimi'nde, NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Italya Uzay Ajansı'nın ortaklaşa girişimleri sonucunda uzaya fırlatıldı.2004 yılında Satürn ile buluşması tasarlanmıştı...
bir ses duyulsa...koşsam sesin geldiği yere...katılsam o seslere...o sesleri çıkarsam...duyulsa seslerimiz...katılsa bütün sesler...ah keşke bir olsa sesler sessizliğin içinde de...bir ses duyulsa...sessizliği bozsak
kant felsefesi
08.07.2003 - 22:19geniş bir konu:
Kant’ın pratik felsefesi
Kant'ın tarih felsefesi
Kant'ın ahlak felsefesi
Kant'ın zihin felsefesi
Kant'ın bilim felsefesi
Kant'ın sanat felsefesi
vb felsefelerinin bütünü...
-- o ---
Aklını Kullanma gücünü göster diyen Kant, kendi ismiyle anılan bir felsefe sistemi kurmuştur. Kendisinin de adlandırdığı gibi felsefesi bir kritiktir.Ona göre felsefe yapmak ancak eleştiri ile mümkündür. Kant felsefesi tamamen bir sistem ve yöntem felsefesidir. Alman İdealisminin çıkış noktası olan Kant felsefesi kendinden önceki tüm felsefi görüşleri derleyip toparlamıştır. (www.dergi.org/012000/1503.htm)
-- o ---
*Saf aklın eleştirisi ve problemleri, Pratik aklın eleştirisi ve problemleri.
* Kant felsefesinin dışrak öğretisi: Anlak deneyimin ötesine geçerse yalnızca düşlemler üretir
* Kant felsefesi, kurgul düşüncenin yadsınması için gerekçe oldu.
* Hegel, “Kant, benliğin moral biçimlerinin ve pragmatik yönlerinin nasıl birleştirilecekleri sorununa cevap verememiştir” der ve onu bu açıdan başarısız bulur.
*Kant’ın felsefesi, işçi hareketinde bir rol oynamıştır, çünkü, marksizmin düşmanları, marksizmin “revizyonu”nu denemek için bu felsefeye dayanmışlardır.
*Immannuel Kant: Ona göre, Pratik akıl (vicdan) hem evrensel ahlak yasasını belirler, hem de insanı ona uymaya zorlar. 'Öyle hareket et ki, senin hareketlerin, aynı zamanda başka insanların hareketleri için ilke veya yasa olsun' Bu yasaya uygun hareket etmek insan için ödevdir.(Ödev Ahlakı) eylemlerimiz ahlak yasasına uygun olmalıdır. İyi, bu yasaya uygun olanıdır.
*Baha Tevfik'in “Kant Felsefesi” ni incelemesi sonucunda Kant' ın bazı metafizik görüşlerini tenkit etmekle birlikte onu bir takım batıl inanışları yıkan ilk büyük filozof olarak değerlendirir.
*...
-- o ---
Kitap:
Heinz Heimsoeth: Immanuel Kant’ın Felsefesi ((zaman ve mekan)
Hilmi Yavuz: Yazın Dil Sanat
Mehmet E. Erişgil: Kant ve Felsefesi
Doğan Özlem: Kant’ın yaşamı ve öğretisi
vb: www.uni-mainz.de/~kant/kfs/literatur/monographien.html
kabala
08.07.2003 - 21:58Yahudi mistisizmi
İbranice'den gelen bir kelime. Sözlükte geçen anlamlar: 1.Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağza geçen din buyruklarının, İbranî felsefesinin ve efsane yazılarının bütünü.
2. Bu öğretinin yandaşlarının bütünü.
3. Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
Arapça'da ise götürü, toptan anlamlarına gelir.
Darren Aronofsky'in 1998 ''Pi'' filminde bu konu değişik bir biçimde işlernir, izlemişseniz kesin bu konu hakkında biraz fikir verir.
Kabbala da denir.
ayrıca bkz.
www.yesil.org/sabatay/sabataykabbalayag.htm
www.arastirma.org/index.php/article/ articleview/401/1/32
www.harunyahya.org/kitap/kabalavemasonluk/kvm02.html
www.akademyayadogru.org/makdosttapinak2.htm
kuran-ı kerim
08.07.2003 - 18:50İstesem sırf fatiha suresinin tefsiriyle yetmiş beygiri yüklerim. Hz. Ali
insan
08.07.2003 - 18:49Okunacak en büyük kitap insandır..
Hacı Bektaşı Veli
allah (c.c)
08.07.2003 - 18:47Sen insana ulaşmadan Allah’ı nasıl arıyorsun? .
Muhammed İkbal
ilim
08.07.2003 - 17:18Bir saat ilim istemek, bir gece ibadet etmekten daha hayrlıdır. Ve bir gün ilim istemek, üç ay nafile oruç tutmaktan daha iyidir.
(Hadis-i Şerif) Kaynak: İbn Abbas
Öncelikle, bu hadiste ibadeti bırakın demiyor, daha hayırlıdır diyor. Aradaki nüansı çarptırmak çok yanlış yorumlara neden olabilir...
İlim ikiye ayrılır:
1- Halk İlimi: İnsanlığa faydalı olabilecek her türlü faaliyete denir. (Örneğin; öğretmenlik, doktorluk, mühendislik, v.s…)
2- Hakk İlimi: a) İlm-i Kiffaye.
b) İlm-i Ayn ya da İlm-i Nafi (İlm-i Hal) .
a) İlm-i Kiffaye: Hadis İlmi, Fıkıh İlmi, Siyer İlmi: Öğrenilmesi farz olmayan ancak öğrenildiği takdirde Müslüman’ı alim yoluna soktuğu için tavsiye edilen ilimdir.
b) İlm-i Ayn, İlm-i Nafi, İlm-i Hal: İslam’ın gerektirdiği ibadetlerle ilgili ilimdir ki her Müslüman’ın öğrenmesi farzdır.
Hadis’lerde ilim tavsiye edilirken bazılarına İlm-i Ayn, bazılarına da İlm-i Kiffaye tavsiye edilmiştir.
Yani kısaca alim, İslam’ın temel taşlarıyla A’dan Z’ye herşeyi ile ilim yapmış, öğrenmiş ama herşeyden önemlisi de öğrendiği ilimi uygulamış olan kişiye denir.
allah (c.c)
08.07.2003 - 17:11'O my God do not part me from thee
Do not part me from thy sight
To love you is my faith and belief
Do not part my belief from my faith
I've withered, become like the Autumn
Do not part the leaves from the branch
My master is a rose, I his leaf
Do not part the leaf from the rose
I, a nightingale in my love's garden
Do not part his beak from his song
All the fish breathe in water they say
Do not part the fish from the lake
Esrefoglu is the humble slave
Do not part the Sultan from his servant'
Esrefoglu
jale
05.07.2003 - 22:24Farsçadan gelen bu dişi ismi; Gece meydana gelen ve sabah çiçekler üzerinde görülen ince su damlacığına, neme, çiğe, kırağına denir, ayrıca ilginçtir Şebnem anlamına da gelir. Yani şimdi Şebnem'le Jale adaş mı oluyor:P
incirlik
05.07.2003 - 22:16Adana il sınırları içersinde, Nato bağlı Amerikan Hava Üstü ile ünlü olan kasabımız...
www.globalsecurity.org/military/facility/incirlik.htm
web sitesınde uzaydan çekilmiş fotolarını bile koymuşlar, yuh yani bir de nasıl nerden saldırın diye planlarını da verseydiniz ama gördüğüm kadarıyla yerleşim planını bile vermişler...
green card
05.07.2003 - 22:01green ile card ayrı olarak yazılır.
Amerikan vatandaşı olmayan kişilere ABD'de süresiz kalması için verilen oturma izin belgesi...
Gérard Depardieu oynadığı 1990 Fransız yapımı romantıik filmin adı... Green Card Fever diye de 2002 de çekilmiş Amerikan yapımı vasat bir film daha var..
matrix felsefesi
05.07.2003 - 18:45Film hakkında konuşulacak çok şey var ama şunu unutmamalıdır ki filmi yapan iki kafadar yönetmen Hong Kong döğüş filmlerine, manga filmlerine, bilgisayar oyunlarına, ve tam bir sinema meraklısı iki 'nerd' arkadaştır. Kendileri de kabul ederki özellikle 'Ghost İn the Shell' (1995 - Kôkaku kidôtai) manga filminden çok etkilenmişlerdir. Ve uyarladıkları felsefe olsun, döğüş sahneleri yeni değildir. Hristiyanlık mistiziminden, Mevlana'nın dünya görüşünden tutun çoğu dini felsefeyi alarak bunu metaryalistik mistizime çevirmişlerdir. Zaten ikincisinde de (oracle) makinalarla (A.I.) ve insanların bir arada yaşama idealinden üçüncüsünde de her şeyin matrix olduğunu gösterirlerse şaşırmam... Döğüş sahnelerine gelince biraz Jackie Chan gibi eski Hong Kong filmeleri izlemişseniz dediğimi anlayacaksınız...
matrix felsefesi
05.07.2003 - 18:27İdealizm Matrix Felsefesi ve Maddenin Gerçeği
www.harunyahya.org/bilim/matrix_felsefesi/matrix_felsefesi_onsoz.html
huri
05.07.2003 - 18:15Ahver, Havrâ... (Hûr, Hûr-i in) âhu gözlüler. Gözlerinin akı karasından çok olan pek güzel ve güzellikleri tarif ve tavsif edilemiyecek derecede güzel olan cennet kızları...
ayrıca bkz. www.kuranikerim.com/islam_ansiklopedisi/H/huri.htm
Benim anladığım kadarıyla, hani neden erkeklere huriler varda kadınlara nuriler yok diye dalga geçiliyor... Zamanımızda bile reklam amacıyla kadın olgusunun çok daha kullanılması esasında bize bir gerçeği gösteriri ki erkeğe bu konu daha çekici geliyor. Müslümanlığı kabul eden yahudilere, peygamberimiz iyi (hayırlı) alışveriş yaptınız derken, ve bir bakıma biz de dinimizin reklamını yaparken huri olgusu bana o kadar ters gelmiyor. Esas ne oldukları konusunda belden aşağı eleştiriler ve yahut bakışlar beni çok rahatsız etsede dediğim gibi Kitabımız 7den 77'ye hitap eder, en kolay şekilde anlaşılırdır. Bazıları hurileri düşünüp evleninceğe kadar zinadan uzak durarak hayır işler, diğeri ilim açısından hurilerin ne olduğunu inceler, önemli olan tekamülümüzü iyi yönde etkilemesidir.
Kuran'ı okudukça daha çok cennete girenlere yardım ve hizmet edecek varlıklar gibi geldi, tabi yorum meselesi, bir başkası asistan varlıklar der diyeri cariye varlıklar der kim bilir ama Cenneti erkeklere daha çekici yapıldığı ortadır. Toplumlarda kadınlara güzel ve yakışıklı erkekler var denilmesi tasvip edilmeyeceğinden, çok daha ters anlaşılacağından belki kadınlar için huri gibi varlıklardan çok bahsedilmemiş olabilir. Bunlar tabi benim yorumum. Çünkü şarabın bile sarhoş etmeyeceği bir mekanda ellerinde meyvalar olan dilberler bana insanın öbür hayatta daha çok bilgiye ulşacağını anımsatıyor. Dediğim gibi yorum meselesi, bir alimimizin dediği gibi cennette olanlar sadece isim açısından benzerlerlik gösterir, esas ne olduklarını realitemiz bilemez...
hukuk
05.07.2003 - 17:55Arapçadan dilemizi zenginleştiren bir kelime.... Yasaları konu alan bilim dalı, sözlükteki anlamı; Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze... Kalça anlamına da geliyormuş...
Esas Allah'ın sıfatlarından, Esma-ül Hüsna'da olan Hakk isminden gelir... Kuran'da da bildirildiği gibi Hak olan yalnızca O'dur. En küçük hardal tanesinin bile hesabını soracaktır.
Bu açıdan Haklar anlamına gelir ki; İnsanın cemiyet hayatında riayet etmesi(uyması) lazım gelen(gereken) kaideler, esaslar, yani; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaıdeler (kurallar) .
İslamiyet anlayışından toplumumuza geçen bu ilim, şeriat kurallarında olup her müslümanın ve insanın bilmesi şart olan haklar, kanunlar ve kaidelerdi(r) ...
Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı; Hukuk Fakultesidir.
Hukuk-u ihad, Hukukullah terimleir de vardır.
hisar dergisi
05.07.2003 - 17:39Sanırsam kurucularından Mehmet Çınarlı'nın ve İlhan Geçer'in çıkartığı bir Türk edebiyat dergisi, nette sayfasına rastlamadım ama içinde Cemil Meriç gibi bilinen isimlerin bazı yazıları bulmak mümkün...
ör: www.geocities.com/sosyologlarkahvesi/humanizm.htm
bir sağcıların çıkartığı bu adla bir dergide var, sayfası düzgün çalışmıyor o yüzden aynı dergi mi bilemiyeceğim members.fortunecity.com/hisar1/
işte yine açanın boş bıraktığı bir başlık olduğundan fazla bilgim olmadığından fazla bir şey diyemiyeceğim...
hz.isa
05.07.2003 - 17:25Hz. İsa'nın takbiren M.Ö.3. Yılında doduğu kabul edilmektedir. Onun doğduğu dönem Filistin'de aşırı milliyetçi ve Mesihçi (Mehdici) Zelot hareketinin Romalılara karşı ayaklanma ve isyan tesebbüsleri içersinde olduğu bir devre rastlanmaktadır. İşte bu atmosferde yetişen Hz. İsa takbiren 30 yaşındayken ilahi mesajı davete başladı ve onun hareketi yaklaşık olarak 28-33 yıllaraına tesadüf eder (1) . Hz. İsa Davetine başladığında kendisine inanan insanları etrafında hazır buldu. Zaten Hz. Yahya gibi muvahhidler onun bu haraketi için elverişli bir ortam hazırlamışlardı.
Hz. İsa'yı ve davetini kendileri için bir tehlike olarak gören Yahudiler, onu öldürmek için putperest Roma yöneticilerini kıskırtmış ve ikna etmişlerdi. Bunun üzerine Roma askerleri Hz. İsa'yı idam etmek için yakalamaya gittiklerinde yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de açıkladığı gibi, Hz. İsa'yı kendi katına yükseltti. Roma askerleri onun yerine kendisi ihbar eden kişiyi yakalayarak çarmıha germek suretiyle öldürdüler. (2)
Putperest Roma iktidarı ile Yahudi ortaklığının müminler üzerinde tatbik ettikleri baskı ve zulme rağmen, halk tarafından gittikçe sevilen bu insanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Ancak sayılarının bu şekilde artması düşmanlarının da zulümlerini kat kat artırmalarına sebeb olmaktaydı. İlk mücadle Yahudilerce başlatılmış bulunuyordu. Yahudiler Hz. Musa'nın mesajını kendilerine göre düzenlemişler ve Hz. İsa taraftarlarını destekmekle, kendi rahatlarının ve refahlarının bozulacağından korkuyorlardı. (3)
Bu sebebten Hz. İsa taraftarlarının gün geçtikçe çoğalmaları onları endişelendiriyor ve Hz. İsa bağlılarını yok etmek için onlara olmadık baskı ve işkenceler tatbik ediyorlardı (4) . Hz. İsa'nın bağlılarına en olmadık işkencelar tatbik edenlerin en şiddetli davrananı da daha sonra Hristiyanlığın gelişim seyrine büyük etkisi olacak olan Pvalos (St. Paul) isöinde Ferisilerden bir Yahudi idi. Pavlos, bu sıralarda Hristiyanlara baskı ve işkence konusunda canla başla çalışmaktaydı. Ne var ki, bu şahıs daha sonra Hristiyan cemaate katılacak ve Hz. İsa'dan sonra Hristiyanlık tarihinin en önemli şahsiyeti (hatta İncil yerine kabul edilen ruhbanların inandığı New Testament'a bile bölümleri) olacaktır.*
Refaranslar:
* Şevket Kotan, 'Kur'an'a Göre Yahudi ve Hristiyanlığın Gerçerliliği Sorun', Yüksek Lisans Tezi, Dr. Salih Akdemir, Ankara,1994...
(1) M. Ali es-Sabuni, En-Nübüvvetu ve'l Enbiya', s.261; Sarıkçıoğlu, age, s.210
(2) Al, İmran 3.54-55; Nisa 4.157158; Tümer / Küçük, age,148.
(3) Muhammed Ataurrahim, Bir İslam Peygamberi Hz. İsa. Çev. Kürşat Demirci, İstanbul,1985, s.63
(4) Resullerin İşleri,4.17-42
heşlemek
05.07.2003 - 17:15Çorum şifesinden gelen bir kelime sanırım,
doğrusu Heşlenmek:Bir şeyin atılacak duruma gelmesi. Çürümek yıpranmak
harika
05.07.2003 - 16:26hayranlık uyandıran kişeye muhteşem, mükemmel görünen şeyler; Harika fim, harika fikir, harika sözler, harika insanlar, dünyanın yedi harikası gibi...
Arapçadan gelen bir kelime, eski dilde acı; sızı; bulamaç; yulaf ve sâire lapası anlamına gelirdi...
gestalt
05.07.2003 - 01:35Almancadan geldiği ne kadar belli. Felsefe görüşü, ne kadar karmaşık bir anlamı olsada Alamncada bütün demektir.
sözlükte basitçe psikolojik olayların bir bütün veya biçim olduğunu savunan görüş denir.
ama sadece psikoloji değil, gestalt durum ve yapı anlamına da gelir ki hem birbirndenhem de tümden farklı parçaların bir düzenli bir bütünü oluşturması. Mesala bir insanının geçmişini, yaptıklarını, çevresini yani etrafını çevreleyen uzayla bir bütün olarak ele alır.
'algılama'yı temel alan Gestalt Psikolojisi veya Gestalt Terapasi de olarak da bilinir. Köhler bu konuda en bilindik isimlerdendir... hayvanlarla yaptığı çok ilginç deneyler vardır.
anarşi
05.07.2003 - 01:06anarşizmde toplumsal kurumlar yoktur, aile, din, ekonomi, milletler, ülkeler, devlet, sınırlar, hiyerarşi gibi toplumsal dengeler, düzenler, olgular yoktur. Çağımızda anarşi koyun postunu giymiş halde dolaşmaktadır.
Tabi ki anarşi ve anarşizm kaos veya düzensizliği çağrıştırdığı için tarihte yanlış anlaşılmıştır. Demokrasi ve cumhuriyette zamanın da anarşi olarak anılmıştı ama bu demek değildir ki masum bir kuramdır. Kaosta bile düzen varken, sorun anarşinin olması değil anarşinin hükmetmesidir. Tabi ki anarşi orman kanunlarına geri dönülmesinden bahsetmiyor, anarşi bir utopya biçimini almış insanlara umut aşılıyor bir durumdayken, anarşinin otoriteyi saldırması sorundur.
Kavramlar artık o kadar çok çarptırıldıki bir yanlış on doğruyu götürürmüşçesine tüm bildiğimiz kurumlar saldıraya uğramış bir durumdadır. Güvenin değil, şüphenin hakim olduğu bir çağdayız, barış terör - terör barış olmuş... din adına, demokrasi adına, reform adına, ülkeler adına suçlar işlenilmekteyken tabi ki anarşide bir çocuğa kandırmak için uzatılan elma şekeri gibi kitleleri kandırmaktadır...
Anarşinin, anlamları ve değerleri bozma ve çarptırması tamamen deccalımsı bir şekil alması toplumlar için çok tehlikelidir. Tabi ki otoritenin yanlış kullanıldığı yerler vardır, tabi ki hiyararşinin engelleyici durumları vardır ama bu demek değildir ki bunlardan tümden kurtulmak gerekir. Bir doğru için beş doğrudan vazgeçmeye benziyor. öğretmenlerden, politikacılardan, polislerden, din adamlarından vb otoritede görünen güçlerinin içlerinden olan kişiler sorumlulukalarını ve güçlerini yanlış kullanmaktadır ama onların bütünü olan kurumlara saldırmayı gerektirmez.
Zaten anarşistler bile daha anarşinin ne olduğunu tamm olarak bilmezken, anarşinin sempati duyulduğu bir devirde bu konulardan bahsetmek ne kadar caydırıcı olur ki? Peki anarşinin otorite olduğu bir çağda bu otariteye karşı nasıl karşı çıkılacaktır? Tabi sorunun cevabı belli, anarşi onu da yıkacak ve hep böyle yıka yıka bir dinamizm kurarak 'bireylerin birbirleriyle eşitler olarak özgürce işbirliği içinde olabileceği bir toplum yaratmaya' devam edecek... Yani, kandırmacanın içinde ki kandırmaca devam edecek...
Bu konu daha çok tartışılır ama geçmişteki alimler ve aydınlar uyarılarını zamanında yapmışlardır, ama anarşi içine çoktan girmiş durumdayken içeriden dış nasıl görünsün ki?
georges moustaki
05.07.2003 - 00:04Fransız şarkıcı, İstabul'da da konserler vermiştir. Çığlık anlamında La Métèque şarkısında tecavüze uğramış kadınları anlatır...
2004
04.07.2003 - 22:50Yunanistan'da olimpiyatların yapılacağı yıl
Avrupa birliğine giriş sürecinde 2004'te Terör tazminatı: Terörle mücadele sırasında mağdur olan vatandaşlara tazminat ödenecekmiş... (www.antimai.org/ab/abyolunda.htm)
Kopenhag Zirvesi maceramız yeni mekanı ve zamanı belirledi. Dublin, Aralık 2004. Avrupa, Mayıs 2004 itabariyle 25 üyeli bir topluluk olacakmış...
Marsa yeniden robotların 2004 yılında inmesi bekleniyor.
Merkür gezegeni, Güneş diskinin içinden yeniden geçecek...
Cassini,1997 Ekimi'nde, NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Italya Uzay Ajansı'nın ortaklaşa girişimleri sonucunda uzaya fırlatıldı.2004 yılında Satürn ile buluşması tasarlanmıştı...
bilkent
04.07.2003 - 22:3012 Aralık 1984 Bilkent Üniversitesi kurulmuş
1453
04.07.2003 - 22:23? 1453 Copernicus, gezegenlerin Dünya'nın etrafında değil, Güneş'in etrafında döndüğünü ortaya atan kuramını yayımladı.
? 1453 Andreas Vesalius, insan anatomisiyle ilgili yeni bir elkitabı çıkardı.
5 Nisan 1453 Fatih Sultan Mehmet'in donanması İstanbul sularına girdi.
17 Nisan 1453 Fatih Sultan Mehmet, İstanbul adalarını fethetti.
29 Mayıs 1453 İstanbul Osmanlılar tarafından fethedildi. Sultan İkinci Mehmet, 'Fatih' unvanını aldı.
Toplam 2591 mesaj bulundu