Cem Nizamoglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları - An ...

  • özlem

    25.12.2004 - 04:18

    dostum

  • nizam

    25.12.2004 - 03:47

    Nizam
    Bir nizam ki, eskimez, yıpranmaz, sendelemez,
    Mekan onu aşamaz, zaman onu delemez.
    NFK

  • nizam

    25.12.2004 - 03:37

    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    NFK (bkz. Çile)

    med vakti (med(d) (ü) cezir) : Deniz sularının kabarması ve tekrar geri çekilmesi; gelgit.

    ezel:... başlangıcı olmayan her zaman var olan...

    ebed: Sonu olmamak...

  • fethullah gülen

    23.12.2004 - 21:09

    Allah rızası için yaşamayı unuttuğumuz bu çağlarda Gülenlerin karalanması doğal...

    Şahit olduğum hizmetleri olmasa bu doğallıktan ben de etkilenirdim diyorum kendime bazen...

  • ödp

    23.12.2004 - 21:04

    umutlarla açıldığına şahit olduğum bir köprüydü ÖDP. İçinde gerçekten de değerli insanlar barındıran bu kuruluş ne alemde artık yakından izleyemiyorum ama o açıldığındaki koskoca adamların nasıl mutluluktan ağladığını hep hatırlar dururum. Hatta bazılarını rahmetle anıyorum...

    Sol için bir umuttu ÖDP, ama vebalılarla dolmuş ülkemizde aşk, romantizm gibi duygulardan bahsetmek ''çirkinler de aşık olur'' gibilerinden bir senaryoya döner sanırım...

  • sürü psikolojisi

    23.12.2004 - 20:50

    esas koyunun başka koyuna 'bak seyret şimdi uçurumdan atlıyacağım, herkes peşimden gelecek'' demesiyle diğer koyunun ''ben de gelirim'' demesi baya ibret verici bir espiri :)
    http://web.ics.purdue.edu/~acan/fun/comic/SelcukErdem/sel029.jpg

    diğer ''sürü psikolojisi de bi yere kadar'' ise :)
    http://web.ics.purdue.edu/~acan/fun/comic/SelcukErdem/111.jpg

    bir de 'sürü psikolojisi tamam ama bu sürü o sürü mü'' var :)
    http://web.ics.purdue.edu/~acan/fun/comic/SelcukErdem/best02%5B1%5D.gif

    Esasında öküzlerle, koyunlarla ve özellikle pengüenlerle ilgili çizdiği çoğu karikatür 'sürü psikolojine' bence güzel örnekler. Burada bu resimleri vermekle bitmez, o yüzden en iyisi bkz.
    http://web.ics.purdue.edu/~acan/fun/index.html
    (Selcuk Erdem bölümüne tıklayınız)

  • sürü psikolojisi

    23.12.2004 - 20:04

    tüh ya! Sürü psikolojisi terimini Selçuk Erdem'in o çizdiği koyunları koymak için eklemiştim ama açılması geçiktiğinden unuttmuşum, sonra neydi neydi diye düşünürken alçak köftenin teki yazmış bile :)

  • destan

    23.12.2004 - 18:08

    umut oldukça destanlar hep yaşar ve yenileri doğar...

  • sürü psikolojisi

    23.12.2004 - 18:04

    Onlar sürü yavrum. Zincirlerinden başka kaybedecek neleri var? Karanlıktan geldiler, karanlığa gidiyorlar. Ummandaki dalgalar gibi sayısız. Tarihi yok bu sürünün. Macerası yok. Yıldızlara tırmanan merdivenden habersiz. Yürüyen, esneyen, tepinen ve öğrendiği şeyleri tekrarlayan uzviyet. Kafanın vecdinden habersiz. Bu sarhoş karnaval alayını yıldızlar, yüzbinlerce yıldız, kayıtsız bakışlarıyla seyrediyor.

    Cemil Meriç

  • izmler

    23.12.2004 - 17:58

    Aydınların Dini: İzm’ler

    İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. Tecessüsü madde dünyasına çivilemeyen, Zekayı zirvelere kanatlandıran, beşeriyi ilahi ile kutsileştiren, uzun ve çileli bir nefis terbiyesi. İslam, insanı parçalamaz. İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Batının “kültür”ünde bu Zenginlik, bu ihtişam, bu hayata istikamet veriş yok. İrfan bir mevhibedir. Cehitle gelişen bir mevhibe. Kültür, katı, fakir ve tek buutlu bir lafız. İrfan, beşeri beşer yapan vasıfların bütünüdür. Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye yarayan bir şal. İrfan, dini ve dünyevi diye ikiye ayrılamaz. Yani her bütün gibi tecezzi kabul etmez. Kültür kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmemiş, edilemeyen bir kelime. Kah suda, kah karada yaşayan bir hilkat garibesi. Alman için başkadır, Fransız için başka. Bazen içtimai hayatın bütününü ifade eder, bazen bir alışkanlıklar, bir kazanılmış hünerler mecmuasıdır.
    Şimdi hayatın kendisidir, şimdi hayatın cilası.

    Avrupa’nın kılı kırka yaran tahlilci zekası bilgiyi dünyevi ve dini diye ikiye böler. O’na göre dini kültürle ladini kültür farklı mefhumlardır. Dünyevi kültür ne demek? Kültürü toprağa zincirleyen bu anlayış da bir ideoloji, yani bir aldatmaca değil mi?

    Din asırlardan beri yaşayan ve nesilleri huzura kavuşturan, tecrübeden geçmiş bir inançlar manzumesi; sıcak, dost, köklü. Batının dünyevi dediği kültür ise, hakimiyetini tahkim için düşman ülkelere ihraç ettiği sefil bir ideoloji. Taarruzun hedefi haçlı seferlerinden beri aynıdır; kılıçla kazanılamayan zaferi yalanla kazanmak. İdeolojiler tahribe yeltendikleri imanın yerine sahtelerini ikame etmek için uydurulan bir ersatz’dır. Başka bir deyişle, remizleri, merasimleri ve kiliseleriyle çağın icaplarına uydurulmuş birer inanç manzumesi. Rüştünü idrak etmemiş nesillere ilim diye yutturulan, yalnız şartlarıyla ilmi, muhtevalarıyla, masal, birer bulamaç.

    Cemil Meriç

  • dünya küçük

    23.12.2004 - 14:59

    Bu sadece Türklüğümüzle mi ilgili tam bilemiyorum ama karşılıklı sohbetlere basladık mi, kısa bir zaman içinde, akraba, komşu, dostunun dostu, şurdan burdan derken kesin bir yerden tanıklık cikartıyoruz. Bence bu bir genlerden genlere taşınan bir kabiliyet :) . Bundan dolayi ''ya dünya ne kadar küçümüş'' çok demişimdir; etrafımda da çok duymuşumdur :) .

  • misk

    23.12.2004 - 14:48

    İyi bir sohbet arkadaşı misk satıcısı gibidir, sana misk vermese bile kokusu bulaşır. Kötü bir sohbet arkadaşı da körük çekene benzer. Tutuşturduğu ateş seni yakmasa da, üzerine dumanı bulaşır.

    TANIM: Hadis-i Şerif
    KAYNAK: Müttefakün Aleyh

    Yorum:

    İyi bir sohbet arkadaşı gereksiz konuşmalar yapmaz, gıybet ve dedikodu yapmaz, zamanın kıymetini bilir, az ve öz konuşur. İslam’a, dolayısıyle ahlaka uygun davranır. Böyle insanlarla dostluk kurmak, beraber olmak, sohbet etmek çok faydalı olur. (Metafizikte: Pozitif etkileşim sonucu aura yükselir çevreye pozitif dağıtılır da denir) .

    Kötü sohbet arkadaşı boş konuşmalar yapılmasına, vaktin boşa geçirlimesine, İslam’a ve ahlaka uymayan konuşmalar yapilmasina sebep olur. Böyle insanlarla beraber olmak, sohbet etmek çok zararlidir. Negatif etkileşim sonucu aura düşer, çevreye negatif saçilir. Bu esnada nefs galip gelir, insan şeytana uyar, hoş olmayan davranişlar sergiler, gönüller kirar. Belki de öfkeyle, telafisi mümkün olmayan hatalar yapar.

    (Yine de bu Hadis-i Şerif, bir emir ya da hüküm degildir, peygamber efendimizin verdigi güzel bir ögüttür.)

  • misk

    23.12.2004 - 14:45

    Önce anlamını yazmak gerekir. Lugatta misk, bir tür güzel koku ismidir.

    Asyanın büyük dağlarında yaşayan bir cins erkek ceylanın karın derisi altındaki bir bezden çıkarılır.

    'Misk ü anber ' (ya da 'Misk ile anber') diye, tamamiyle isteğe uygun, anlamında bir terimde vardır...

  • amca

    21.12.2004 - 23:22

    'Amca amca top top amca! ' diye bir zamanlar ki reklamı hatırlattı. Hey gidi günler hey:P

  • gelecek

    20.12.2004 - 21:23

    Gelecek de bir gün gelecek!

    Gelecek; güçsüzler için ulaşılmazlık, korkaklar için bilinmezlik, cesurlar için şanstır.
    Victor Hugo

  • tayyip erdoğan

    17.12.2004 - 01:07

    Bir taşla yüzlerce kuş vuruyor kimse farkında değil.

    AB'ye girsek de girmesek de kazançlı çıkacak yine Türkiye olacaktır. Fakat izlediği politikları anlamadan ahkam kesenler yok mu? Onlar inatlarına devam ede dursunlar, AKP çok güzel Avrupa'nın ne mal olduğunu gösterirken yıllardır bizi batılılaşma ve modernleşme ile kandıranların da maskelerini düşürüyor.

    Zorlu ve uzun bu yolda yürüsek bile zamanla Türkiye'ye zarar veren dış güçler ve iç güçler artık kendi kazdıkları kuyulara düşmeye başladılar... Ve etrafta çıkan gürültüler ise, o düşmenin verdiği acıyla feryat edenlerdendir...

  • ırak savaşı

    16.12.2004 - 18:19

    Vicdanı sızlamayanların, özgürlüğü terör yapanların eserleri:
    http://www.whatreallyhappened.com/wallofshame/index.html

  • haset

    16.12.2004 - 17:12

    Hasetten sakınınız. Çünkü haset, ateşin odunu yemesi gibi iyilikleri yer.

    TANIM: Hadis-i Şerif
    KAYNAK: Müttefakün Aleyh

    AÇIKLAMA:
    Haset, iyi ve güzel şeyleri imrenerek istemek değil; huzursuzluk duyarak çekiştirmektir bir anlamda. Onun için haset edenin pozitif düşündüğü ya da pozitif hali olduğu düşünülemez. Bu gibi durumlarda kendini muhafaza, yapılabilecek en güzel davranıştır.

    Kur’an-ı Kerim’de Felak Suresi’nde de özetle “Haset edenin haset ettiği zaman şerrinden Allah’a sığınırım” denilmektedir.

    Mü’min bir kulun gönlü Allah’ın Nur’u ile dolduğundan; orada haset bir oluşum bulunması mümkün olmayacağını düşünüyorum.

  • senlik benlik

    16.12.2004 - 12:14

    Hala korkular, renkler ardında mısın?
    Çirkinle güzel seçmek kaydında mısın?
    Oldun diyelim Zemzem, ya da ab-ı hayat
    Birgün öleceksin yar, farkında mısın?

    Omer Hayyam

  • tanrı

    14.12.2004 - 17:33

    'Kusura bakmayın Tanrı varmış'


    İngiltere’nin en ünlü ateisti 81 yaşındaki felsefe profesörü Antony Flew, Tanrı’nın var olabileceğini kabul etti. Dünyanın dört bir yanındaki akademisyenlere ateizm konusunda ilham verdikten sonra, şimdi fikir değiştirdiğini ve tanrının varolduğunu söylüyen Flew, etkisi altına kalanlara verdiği zarardan dolayı da özür diledi.

    ELLİ yılı aşkın meslek hayatında, bilimsel bulgularla ateizm teorisini desteklemek için çalışan felsefe profesörü Antony Flew’in görüşleri dünyaca kabul edilmişti. Reading Üniversitesi’nde halen fahri profesörlük yapan Flew, bilimsel bulguların sadece kainatın nasıl oluştuğuna dair teorileri desteklediğini ve bu bilgilerin hayatın kökenini açıkladığını belirtti.

    BENİM TANRIM BAŞKA

    Günümüzde DNA araştırmalarının insan hayatının inanılmaz derecede karışık olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Flew, yine de ölüm sonrasındaki hayata inanmadığını kaydetti.

    Hıristiyanlık ve Müslümanlığı reddeden Flew, ‘Benim düşündüğüm Tanrı, Hıristinyanların tanrısından çok farklı, İslamın tanrı anlayışından ise çok uzakta. Çünkü bu iki din de Irak diktatörü Saddam Hüseyin gibi sınırsız gücü olan despot bir tanrıyı tasvir ediyor’ dedi.

    Darwin’in evrim teorisinin hayatın köklerini açıklamadığına işaret eden felsefe profesörü, kendisini ‘negatif ateist’ olarak tanımlıyor.

    Ateistlerin duayeni Flew’un 81 yaşında yaptığı bu ‘U dönüşü’ ateist çevreleri alarma geçirdi. Londra College Üniversitesi Biyoloji Profesörü Lewis Wolpert, ‘Bilimsel olarak tanrının varlığı konusunda hiçbir kanıt yok. Filozoflar bu açıklamalar karşısında çok şaşkınlığa uğradı’ diye konuştu.

    Ulusal Laik Birliği’nden Terry Sanderson ise, ‘Flew’in hayatın kökenine ilişkin tahminleri iyi ya da kötü ölabilir ama bunu kimse bilmiyor’ diye konuştu.

    Geçen hafta ‘Tanrı ve Felsefe’ isimli kitabınının yeni versiyonunu tamamlayan Flew, ‘Hayatım Platon ve Sokrates’in ilkelerinin klavuzluğunda kanıtları aramakla geçti’ yorumunda bulunuyor.

    BENİM TANRIM BAŞKA

    Flew’in ‘Teoloji ve Sahtekarlık’ isimli 1950 sayfadan oluşan kitabı, 40 defa yeniden basılmış ve birçok dile çevrilmişti. Tanrı hakkında şimdiye kadar 23 kitap yazan Flew, Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading üniversitelerinde ders vermişti.

  • süleyman hilmi tunahan

    10.12.2004 - 17:04

    Sülayman Hilmi Tunahan,1888'de Silistir'de doğdu. Babası Osman Efendi de dersiam, hafız ve müderristi. İlk tahsillinden sonra İstanbul'a gelen Süleyman Hilmi, Fatih dersiamlarından Ahmet Efendi'den ders aldı. Ciddi bir tahsil yaptı, çağının en yüksek okullarında okudu, din ve hukuk branşlarında diploma aldı. Medreselerin kapatılmasından sonra da İstanbul'un Sültanahmet, Sülamaniye, Yenicami ve Şahzadebaşı gibi büyük camilerinde vaizlik yaptı.

    Bir taraftan vaiz olarak irşad hizmetlerine devam ederken, diğer yandan da (ilk kez 1946'da hükümet kararı ile açılmasına izin verilen) Kuran kurslarında ve isteyen Müslüman çocuklarına da evlerinde Kuran öğretmeye başladı. Bu kurslardan mezun olan pek çok talebe Dİyanet İşleri Başbakanlığı'nda müftü, vaiz, imam, müezzin, Kuran kursu öğretmeni olarak vazife aldı.16 Eylül 1959 vefat etmiştir.

    Sülayman Hilmi, amelde Hanefi, itikatta Maturidi mezhebindendi. Meşreben Nakşi, ehl-i sünnet ve'l-cemaata son derece de bağlı idi. Öğrencilerine de aynı telkinlerde bulunmuştur. Kendisi İslam dünyasındaki Mısır (Cami-ül-Ezher) ve İstanbul (Darülhilafe medreseleri) ekolünden ikincisine mensuptur. Bu nedenle reformcu, mezhepsiz, Behhabi ve Baasçı cereyanlara karşıdır. Cezay'r Kurtuluş savaşını desteklediği için hakkında davalar açılmıştır.

    Tek eseri, okuma-yazma bilen herekesin tek başına Kuran okuyup öğrenmesini sağlayan bu pratik 'Yepyeni Usul ve Tertiple Kuran Harf ve Harekeleri'dir..

    Bazı çevre, grup ve kişilerin zihinlerinde, 'Sülaymancılık' denilince Atatürk ve ilkeleri gibi düzene karşı çıkan, din propagandası ile sistemi ele geçirmeye çalışan gerici, yobaz, laiklik düşmanı olan tarikat olarak söz edilmeye çalışılsa da grubun sözcüleri şu savunmayı yaparlar:
    'Sülaymancılık diye bir şey yoktur.. Eğer muhakkak isim verilmesi gerikiyorsa, bize Sülayman Efendi'nin öğrencileri, ondan feyz almış kimselerin topluluğu denilebilir.'

    Sülaymancılık bir mezhep veya tarikat değildir. Süleyman Efendi'nin öğrencileri itikatta 'Ehl-i sünnet ve'l-cemaat' mezhebine, amelde ise Hanefi mezhebine bağlıdırlar. Tarikat ve ve tasavvufta Nakşilikten feyz alırlar... ve düzene ya da medineyete karşı olmadıklarını söylerler. Amaçları olqrak ise Sülayman Efendi'den örnek alarak halkın din ihitiyacının karşılanmadığı yerlerde hizmet vermek amacı ile organize olmakdır...

  • türban

    10.12.2004 - 02:53

    eğer bahsedilen namus beyindeyse, hangi namuslu beynin insanların seçme hakkına saldırdığı görülmüştür?

  • kuran-ı kerim

    10.12.2004 - 02:21

    Görmeyenlere yazmaya çalışan kardeşlerim düşünenden başka kim ders alır, bari esas görenlere örnek olsun:

    'Peygamber Efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve engin gönüllü idi. Asla asık suratlı, katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi.'

    'Ne kötü söz söyler, ne de kimseye kötülük etmek isterdi. Resulullah konuşurken sözleri birbirine ulamaz, uzatmazdı. Sözü ayıra ayıra söyler, dinleyenlerin gönüllerine sindirirdi. Bir şey anlatırken de kelimeleri tane tane söylerdi. O kadar ki, isteyen onları sayabilir, ezberleyebilirdi.'

    'Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.'

    'Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.'

    - o -

    Duymayanlara bağıran kardeşlerim, düşünenden başka kim ders alır, bari duyanlara ibret olsun:

    Hz. Ömer zamanında kaviminin dini ve namusu için öfkeyle sıktığı kılıcı ile peygamberimizin evinin yolunu tutmamış mıydı?

    Bizler Hz. Muhamed'i ve sahabesini yüceltiyoruz ama hepsi sonradan müslüman olan insanlardı. Düşünelim lütfen, bizler o gün peygamberimizin yanında olsaydık, peygamberimizi öldürmek için gelen Hz. Ömer'e ne yapardık? Ama o sevenlerine de durun dedi ve kapısı açık Hz. Ömeri bekledi çünkü sünnet dediğimiz de Allah'a teslim olmaktır, nedir gibi bir site de ölüm tehditleri yağdırıp hırlamak değildir.

    - o -

    Vicdanı sızlamayanların üzerine giden kardeşlerim, düşünenden başka kim ders alır, bari anlayanlara öğüt olsun:

    'Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
    Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...'
    (Mevlana)

  • allah (c.c)

    09.12.2004 - 18:34

    Görmeyenlere yazmaya çalışan kardeşlerim düşünenden başka kim ders alır, bari esas görenlere örnek olsun:

    ''Peygamber Efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve engin gönüllü idi. Asla asık suratlı, katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi.''

    'Ne kötü söz söyler, ne de kimseye kötülük etmek isterdi. Resulullah konuşurken sözleri birbirine ulamaz, uzatmazdı. Sözü ayıra ayıra söyler, dinleyenlerin gönüllerine sindirirdi. Bir şey anlatırken de kelimeleri tane tane söylerdi. O kadar ki, isteyen onları sayabilir, ezberleyebilirdi.''

    ''Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.''

    ''Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.''

    - o -

    Duymayanlara bağıran kardeşlerim, düşünenden başka kim ders alır, bari duyanlara ibret olsun:

    Hz. Ömer zamanında kaviminin dini ve namusu için öfkeyle sıktığı kılıcı ile peygamberimizin evinin yolunu tutmamış mıydı?

    Bizler Hz. Muhamed'i ve sahabesini yüceltiyoruz ama hepsi sonradan müslüman olan insanlardı. Düşünelim lütfen, bizler o gün peygamberimizin yanında olsaydık, peygamberimizi öldürmek için gelen Hz. Ömer'e ne yapardık? Ama o sevenlerine de durun dedi ve kapısı açık Hz. Ömeri bekledi çünkü sünnet dediğimiz de Allah'a teslim olmaktır, nedir gibi bir site de ölüm tehditleri yağdırıp hırlamak değildir.

    - o -

    Vicdanı sızlamayanların üzerine giden kardeşlerim, düşünenden başka kim ders alır, bari anlayanlara uyarı olsun:

    ''Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
    Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...''
    (Mevlana)

Toplam 2591 mesaj bulundu