Ayaklarım terk edilmiş bu masaya getirdi beni
Karşımda duran sandalye sahipsiz
Sahipsiz görünse de sahiplenen çok
Gel otur der’cesine sitemkar
Kalabalığa sinmiş nereden geldiği anlaşılmayan ten kokusu
O koku içimde yarım kalan gün ışığı
Gün ışığı aydınlattıkça göz bebeklerimi
Gözlerimde okyanusun haşin dalgaları yayılıyor.
Dışa vurum duygular hatırlanmak istiyor
Neydi unuttuğum, yada unuttuklarım
Kendim miydi unutulan, unuttuğum
Unutulmuşların yeri nereye aitti
Geri dönüşler olsa, çağrılsa gelir mi
Ya beni unutan bu şehir, bu şehre ne demeli
Boğuluyorum yokluğun içinde, yok oluyorum
Kaçışım matadorun rüyasından daha kabus
Bu masa kilit noktası sanki
Bir şeyler, buralarda kalmıştı o akşam
Kalabalığın yalnızlık sisiyle çevrili masada
O gün bir kuş gagasında bir kırıntı
Asıl olan unutulanın kırgınlığı kanat sesinde
Yüzümde siyahın en masum hali
Gözlerinde parlayan kinle kalmak
Artık eski gülüşler, camgöbeği gözler solgun
Masum dokunuşlar, fısıltılarda kalan sözler
Bir masalın anlatılışı kadar yalan
Bir yaşam kadar gerçek bitenler
Ruhumdaki yorgunluk hüsran yumağı
Çözdükçe körelir
Anlıyorum şimdi çektiğim isimsizliği
Unutmayı, unutulmayı, ne fark eder
Artık unutulmayı unutmak istiyorum.
Kayıt Tarihi : 14.10.2003 12:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Aysel Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/10/14/unutmayi-unutmak.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)