Yaşam perdem düşmedi henüz
Perdeyi kader kapatır
Rüzgârın yüzüme haykırması cesaretimi kıramaz
Karanlığın kaçması için taş fırlatacağım
Çürümüş meyvelerin etrafında sinekler döner
Cam çöplüğünde bir zümrüt çıkar karşıma
Umut labirentine girdim bir kez,
Çalar saat gibi kurduğum hayallerim
Son damlasına kadar kuruyuncaya
Tünelin sonunda ışığa ulaşıncaya
Doğru çıkışı buluncaya kadar
Devam edeceğim yoluma
Sevda bir yeraltı ırmağıdır görünmeden akan.
Sessizlik duvarları yıkılır baştanbaşa
Irmağın mırıltısı duyulunca.
İçimdeki kıyamet hep yaşasa da
Sapları kırık çiçekler arasında
İnanıyorum, şans tutkalı şıra gibi yapışacak bedenime
Dondurucu ve kasvetli anlarımda
Beynimi kanatan sırlar açığa çıkar.
Yine de bir iyimserlik kılavuzluk eder
Tabanı yırtık ayakkabılarıma.
Çabalarım kuma saplanmayacak,
Güneşte tam olgunlaşmış karpuz misali
Vurunca sevi sesi gelecek yüreğimden
Acıyı yudumlamak gerek sabredip
Arnavut biberi gibi olsa da aşk acısı, harikadır
Ve aşkın hızlı tren kadar acelesi yoktur
Zira acelesi olan kendi ayağına çelme takar
Kayıt Tarihi : 8.7.2023 13:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, Vaveyka Dergisi'nin Aralık-Ocak 2024 tarihli 3. sayısında yayımlanmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!