Anlaşılmaz bağlamda kızıl sesin kimliği
Anlaşılır insan demokrat
Belalı kuşağın
İnanlı bir dostu
Düşünceli düşünceli yollarda
Deli denenlerden ve de dopdolu
Bir ağrı düşüncelerden sıyırırken onu
Musibetçe
Yıkılır gibi dev bir ağacın gövdesi
Kolay mı öyle
Zehir zıkkım yedirilen
Şu üç aylık nafaka gibi
Boğazı belli
Yeri yurdu belli paranın
Düşünceleri kıvılcımlarda
İnsanlar
Kediler
Köpekler
Buzullar
Ve omanlar
Ve dahi yok olmaya yüz tutmuş bir mavi boncuk dünyada olanlar
Hala şuralarda
Buralarda
Bir yerlerde
Tazelenen umutlar
Yürek çırpıntısına selam olsun
Yürek çarpıntısına derman dostun
İçi geçer gider gibi olur
Sanki sönüverirmişçesine bir ateş
Döner başı Osman denen insanın
Döner akbabalar tepesinde
Düşünlü yılların emeği talan
Bir değerin elleri kaldırım taşlarından destek ister
Ve sömürüye gömülü tırnaklarının kiri kadar kirlenmiş dünyadaan
Kan bağından dostluğa uzanan her güzergahta
Yok kimseler şimdi
Kimseler yok ortalıkta
Hay yere batasıca olsun o yurttaşlığın adı
Şu sıranın moda kaçamağı
Eyvah ki eyvah
Mazeretimiz var amca denen bir zamanda
Bir yıldız daha sularına gömülüyor karanlığında evrenin
Kapatıyor ışıklarını
Yığılmak istiyor beden
Yığılmak istiyor oracıkta
Gözler uçtan bakışlarda
Gözler çekingen
Bakışlar kaçıyor
Lümpence korkular var
Kayıp giden yıldız gibi bir devrimci ışık
Şu an kaldırımın çizgilerinde uzanan
Çıkarsız insan
Uğraşları gerçek değil sanki
Binlerce yıllık acı çeken canların ardından
Derinden bir ahhhh
Der gibi bir nefes savrulur boşalan avurttan
Ve kuruyan dilden damaktan
Duymazlar ki korkuları lümpen insanlar
Şimdi çocukluğum geldi gözümün önüne
Kardeşlerimden biri
Ve çocukluğumuzun güzel eğlenceleri
Uzak şehirlerin sokak lambaları
Teknelerdeki gemici fenerleri
Anılarımda afişler
Duvarlarda tutkal ve fırça izleri
Kalkmalı nice ki ayağa
İdeallerimiz
Yaşamak ve yaşatmak yeniden
Bir zaman daha insanca
Ellerden uzanan yürekleri
O kınalı elleri
Kurban olduğum anamı
Kurban olduğum babamı
Beyazında bir ter damlası olduğum sevgiliyi
Unutturma
Dur biraz her kim isen
Hemen alma benden beni
Ne olur adın ne ise can alıcı
Dur
Düşüneyim biraz
Birkaç sorgu sual
Ne haldasınız çocuklarım
İnsanlarım
Aç açıklarım
Adı ilke olmuş riyanın
Konuşuyorsunuz
Densiz densiz
Olanlardan habersiz
Serçe ötüşlerini bile duymuyorsunuz
Teknoloji olmuş göstermeyen bir gözlük
Görmüyorsunuz
Tıkalı ve kapalı kulaklarınız
Gömülmüş yürekleriniz karanlıklara
Ve sevgileriniz saklı
Bilmediklerimizden bilmem birkaç dil tabelalarda
Sanıyorlar ki haklı kılıyor onları
Bayram unutkanlıkları gibi akrabaların
En çulsuz en parasızın cebinde zırıldayan
Neredeyse iki maaşlık konuşma aygıtları
Köleleşmişler
İnsan değil
İnsan yığınları
Kahkahalar
Ve
Geçip gidiliyor yanından
Canı yanıyor insanın
Akılda kara denen yıllar
Havuç salatası karavanada
Çamurlu taban izleri postalların
Taze eylemin çakmağını çakar
Bir sembol türkü uğuldar
Yalar geçip gider duvarlarından bilmem şu kaçıncı tugayın
Dışarısı
Kuru hava
“Drama Köprüsü Hasan Dardır Geçilmez'
Toplanıp geri gider emir alanlar
Ve yeniden gelirler
Daha belalı
Dışarısı
Kuş tüyü uçuşur kar beyazları
İçeride
Düzenin ve zamanın haylazları
Zehirli örümcek gibi sarar ağlarını boğazına
Acı bir tat gelen damakta
Sessizliğin tadı buymuş anımsatmasına aldırmaz
Lakin adı konuyordur artık istemese de anlamakta
Yaşamdan isteksizce bir kaçış
Duvarlarda
İllegal bir afiş parıldar
Şimdi şimşek şimşektir gözleri demokratın
Abanır gibi düşman üstüne sanki
Havada bir yumruğun silüeti doğar
Köşesinden kavramak ister binayı
Sol elin anlamlı sıkılığı direnir yüreğine
Yeniden ağrır yüreği
Sağ elinde konuşma aracı
Islak avuçları terli
Işık hızında düşünceler
Hızla gelip
Hızla geçerler
Gülümsemek ister dünyaya
Gülümseyemez Osman
Doğruymuş der meğer
Zamanı mıydı şimdi gitmenin
Yeniden düşler kuruyorken
Yeni bir zamana taşımaktı umutları
Bir heyecanı
Bir sevinci belki
Bir gülümseyişi
Boş ver demek te olmuyor hani
Yakışmıyor insana
Yeşilliği zalim baharın
Çimler is ve duman içinde
Duygusuzluk yapraklarda damar damar
Kavruk gelecek besbelli bir yaz
İsteksizce uzuyor ağaçlar
Bir bardak suda
Son buluyor bakışları
Tezgahtarından sunu bir mağazanın
Yoksulca titreyen ellerinden bir genç kızın
Kapanır gözleri dünyaya
Bu gün geçecektir
Yarın da
Ve sonraki günler
Şu malum telefonlar
Avuç içindeki kadar sevimli ve masum değiller
Geçmemiştir boğazındaki su
Ve dost kızın gözlerinde buğulu bir yaşama umudu
Ne olurdu
Ne olurdu varken anlaşılsaydı insan
Ah ah
Kırk çivisi çakıldı yüreğime diye düşünüyorsun çocuğum
Çıktı diyorsun otuz dokuz gün birer birer acısı
Lakin biri var ki
Hiç ıskalamadım
Yine o bir ben
O bin umuttur çıkmayan
Ömür boyu çakılıdır yüreğinizde
19 Ağustos 2010 Denizli
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 20.8.2010 10:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!