Düşümde bir şehre vardım
Şehrin ortasında üç kapı
Birincisini açtım girdim içeri,
Mis amber kokulu bir gül bahçesi buldum karşımda
Yürüdüm yalın ayak sana doğru
Sen yoktun,yüreğimi kanattım
Ey istanbul nasıl anlatsam seni
nasıl tarif etsem seni soranlara
o kadar mağrur,o kadar güçlüsün ki
sana bakan,sana dokunan her gönüle
kudretinden bir parça sunarsında yıkılmazsın
seninle her nefes alışımızda
Akasya bahçeli evimizde
Yitirdim gençlik yıllarımı
Ve gözlerimde yaşattığım
Bir çiçekti babam
Yıllardır suluyorum aralıksız
Hep bir yanım solgun
Beklemek sabrın bir göstergesi derdi üstadım
Her zaman ademoğlu bekler,
Vuslatı izlerken olgunlaşır
Ham meyvadan tam meyvaya yeşeriri
Gönlünün cennet bağları
Ağla gözlerim bu bu bir hicran şarkısıdır
bize düşen
dertli dertli ağla
yağmurlar dahi kıskansın seni
ağla gözlerim günleri saya saya
bu yılda kaldık
Bakışlarım diyar diyar dolaşır
Rüzgarlara karışır efkanım
Seni anımsatan her şeye sorarım
Gördünüz mü gönlümün sahibini
Ay ışığı der ki;
Bir sevdanın peşinden yürümek çok zormuş
takatım kalmayınca anladım
Alev alev bir yüreği saklamak imkansızmış
senden ayrılınca anladım
Bir gül bahçesinde gülü koklamak zormuş
dikeni battığında anladım
Bir tebessüm ile başladı her şey
Bir kelime derken ikincisi devam etti
Bir bahar günü çıktın ışıl ışıl karşıma
Titredi bam telim
Açıldı gönül sayfam
Başladı bu hikaye
Sen kimsin diye sorma.Ben her şeyim tarih serüveninde,Ademim yasak elmanın peşinde,
tufandan kurtulanım nuhun gemisinde,bir koçum ismailin minicik ellerinde,
asayım musanın yalnız yüreğinde,demirim dövülen davudi bir sesle,bir karıncayım şahların şahı süleymanın peşinde,isayım rahmani bir nefesle dünyaya gelen ve onun yerine çarmığa gerilen,asr-ı saadetten yeşeren bir çiçeğim günümüze yayılan kainatın efendisine tutkun.
Ben mezopotamyada kurak bir toprağım fıratı dicleyi bekleyen,Veyselin yüreğinde ki sevgiyim aşkla büyüyen,Leylinin dilindeki mecnunum çöllerde yürüyen,Ferhatım şirin için dağları delen,bir düş uğruna keremim aslının uğrunda ölen,antik bir şehirim çoğu kez yakılan yıkılan ve yeniden inşa edilen,ben bir semazenim Mevlana özleminde, yunusun taşıdığı odunum taptukun gözlerinde,bayramım gönüllerde,bektaşiyim dillerde,pir sultanım ilmik ilmik cellatın ellerinde.
Yolculuğa çıktım bir akşamüstü, seyre daldım yüzüne döndü tüm ümitlerim
Canımı serdim yoluna, canım ayaklarının altında
Tozunu bulamadım, kokunu alamadım
İmbatlara karıştı limanda ki gemilerin
Yüreğim de ki siren sesleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!