SOKAK LAMBASI
yeğenim için…
Hasret bir sokak lambası,
köşe başında —
''Ayrılığın kırbacını sırtına yedin mi hiç? ''
Aydınlık sulardan karanlık sulara yol alan;
aşkın kutsal denizinde batıp çıkan,
fırtınalara ayak direyen köhne teknede,
bir forsayım.
Derin bir sessizlik var.
Çöktü üzerimize kara bulutlar.
Oysa, parlayarak süzülüyordu
altın renkli ışığı.
Pencere ardına kadar açıktı.
İçerde sımsıcak oda,
dışarıda yağmurun bozduğu sessizlik.
Ağacın dalları arasından seyrediyorum seni.
Kan kokan topraklardan havalanan;
her insan özgür bir düşüncedir.
Bilinmeze uçar;
bilir tehlikeleri, ürker, korkar!
Yine de uçar sonsuz mavide.
Yıldızların prizmasından süzüldü
milyonlarca renk.
Döküldü denizin üstüne...
Bak, ışıldıyor gökte asılı kristal avize.
O çözülmeyen bir bilmece.
Der Tod der Schmetterlinge
Niemand ist mehr da, der am Strand
Schlösser aus Sand baut!
Der Steine ins Meer wirft!
Der die Mauern der Stadt mit Blau,
Hiç bu kadar korkmadım.
Korkmadım bu kadar.
Şimdi seni kaybetmekten korkuyorum.
Söyleyemediğim yarım kalan bir şeyler var.
Sahiplenme duygusu değil bunlar.
Söyleyemediklerimi
Kurduğum cümleler,
düşüncelerimi küçültüyor.
Oysa hayallerimde,
uçsuz bucaksız okyanus.
şimdi aklımdan neler geçiyor neler!
Yabancıyım bu şehre;
ışıkları korkak,
kaldırımları kalleş!
Rezillik diz boyu.
Boğazlanan insanlar;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!