Sene tamı tamına Altıyüz otuz dokuz.
Esaretin on'uncu yılı...
On yıldır esir bozkurtlar.
Ey yeri, göğü ve içindekileri yaratan ulu Allah'ım,
Altta yağız yermi delindi,
Bir şafak vakti izine düştüğüm yol
Al götür beni nere olursa olsun
Aheste gideyim bucak bucak kol kol
Al götür beni nere olursa olsun
Hesapsız kitapsız yollara düşeyim
Gün çekilince iç dökülür sazlara
Bir türkü tellenir gurbetten sılaya
Gelin gibi kına yakılır sözlere
Allanır pullanır gurbetten sılaya
Gurbet kara zindan, sılada gün ışır
Gülü tomurcuğuna hasret koyup
Özlemle yanacak insan dediğin
Tipi boran yağmur ve karla yağıp
Ardından dinecek insan dediğin
Sabırla her yolu elbet aşacak
Altın taht, sırça köşk değildir derdim
Onurlu bir ölüm yetesi bana
Bir an kahredersem inan namerdim
Vız gelir şereften ötesi bana
Ömür dediğin ne bir göz kırpımı
En derine bir heceyi
Yazar gönlüm 'ah yâr' diye
Tuhafça bir bilmeceyi
Çözer gönlüm 'ah yâr' diye
Baştan sona cefa, ezgi
İstersen tez söyle istersen ağır,
Yırt kendini sesini arşa duyur.
İstersen fısılda istersen bağır,
İşitmez duvarlar hem kör hem sağır.
Törpü olur, ömrünü yer sıvası,
Bu sabah seni düşünüyorum
Varlıkla yokluğun arasında
Bir yerlerde gibi
Göğsünde kavuşturulmuş ellerin
Bu sabah seni düşünüyorum
Sana ulaşan yoldur adımladığım
Yönüm hep sanadır yar gelişim sana
Sensin ecelim gibi yudumladığım
Ölüm...Başım üstüne gülüşüm sana
Seneler çabuk geçmiş yıllanmış sevdam
Unutmak isterim yadıma düşer
Ruhumun mihengi ela gözlerin
Olası hal değil ne hayır ne şer
Bilmem ne biçim bir bela gözlerin
İman ettim hayırda şerde haktan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!