Demin açtım pencereyi.
Bir tarafta güneş var bir tarafta kar.
Yorgunluğumun beşiğinde dinlenmek ister rüzgârda
Aşkla sevdik birbirimizi,
Aşktan zehirlendik.
O kadar çok seviyorduk ki birbirimizi
Sadece aşk zehirleyebilirdi zaten bizi.
Birbirimizi tanıdıkça anlamıştık aşka ne kadar susadığımızı.
Bükülüp kalmışım.
Dirseklerim pencere mermerinde, yüzüm avuçlarımda.
Çam kokusu soluyorum sağımdaki dev bir ormandan.
Pürdikkat kesilmiş, sabahları resitalleri ile beni uyandıran
serçeler.
Saygıdan olsa gerek, bağırmıyor kargalar.
Kilidine hapsolmuş bir anahtarım.
Şarkılarımın şarkısını dinlerim
ve sen kokar gibiyim sen de ben.
Bırak beni, ben hep sende kalayım.
Avuçlarımdadır şamdanlar.
Her gün haykırıyorum sonsuzluğa.
Kah sonsuzluk tutunur özgürlüğüme kah özgürlüğüm tutunur sonsuza.
Ve esince rüzgâr, kıpırdanır ağacın dallarındaki yapraklar.
Kelebeğe özenip uçmak isterler ama uçamazlar.
Binlerce kelebeğin etkisi gibi yücedir rüzgârdaki dansı.
Bir şahinin bakışındaki keskinliğe,
yorulmuş, kendi dalgalarında uyuyan denize,
Şahlanıp Homeros’a gelmiş Truva atına sor beni.
Gecenin en hazin saatinde dolunayla törpülenen yıldız taşına,
alevler içinde bir yudum su arayan kelebeğe,
Keşke sadece aklımda ve kalbimde olsan.
Gözlerime yapışmış hayalin,
Gözlerimden düşüremiyorum.
Nereye baksam sen…
Nereye koşsam sen…
Nereye gitsem sen…
Sonsuz bir ufka yürüyor cebimde taşıdığım hayallerim
ve hiç kaçmadım ben düşmanımdan.
Hem kaçsam da nereye saklanabilirim ki?
Sen benim gökyüzüm ol.
Seninle en güzel manzaralara uçma cesaretini gösterebileceğim
kanatlarım var benim.
Sen benim gemim ol.
Seninle bütün dünyayı dolaşabileceğimiz denizlerim
Kim demiş insanın üşümesi ayaklarından başlar?
Benimkisi boynumdan başlar boynumdan!
Doğup büyüdüğüm topraklardan uzak coğrafyalarındır kış geceleri:
Uyluğu yastık, dizi yorgan boynuma.
Hayatı, her ne şartta olursa olsun çok sevdim.
İliklerime kadar hissederek yaşadım acısını da tatlısını da.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!