erisin gözlerim gözlerinin önünde
ben zaten o güzel gözlerin vurgunuyum
bitmesin sevdam seninle yoğrulsun
ayaklarım kanıyor yolunun yorgunuyum
erişmek için sana dağları aştım
Aşkın kilidini zorlamam artık
yıllar önce kaybettim anahtarını
ara vermiştim şiire
galiba ağlıyordum
deniz kenarındaydım
Eylül'ün ilk sabahı
anıları damarına nakış nakış işle git
sevdamızı kül olmadan yüreğine işle git
rüzgar durgun, toprak yorgun, deniz sensiz bu gece
gözyaşlarını yanağımda bırak öyle git
git bu gece bulutlar benim için ağlasın
silinip gitti bir bir arzular
gözleri nemli idi ne güzel di kadınlar
Ayla vardı minyon kısacık boylu
Burcu vardı kara gözlü çok güzel huylu
Gül dü adı birinin sürekli gül verirdi
balkona çıkınca Zehra o an içim erirdi
ben bir tramvayım
saat 6.30 da çalıştırır beni vatmanım
yıkılmaya yüz tutmuş gecekondulardan geçerek son durağa geliriz
bir tost yaptırır kendine bir çay içer
bir sigara yakar ardından biz yollara düşeriz
gözlerini bekliyordum ut çalıyordu
yokluğun muydu yoksa beynimi delen
bir tren geçti önümden camları kirli
bir çingene geçti ut çalıyordu
gözlerini bekliyordum hüzün çökmüştü
Saklamıştın gözlerini gecenin kör vaktiydi
o anda ayrılığa yeniden durdum
gidiyordum yüreğimde ince bir sızı vardı
ağlamadım bu kez sevdama yama vurdum
dönüşsüz ayrılığa alışıktı bedenim
merhabalar
geç kalmışım şiirlerinize
tebrikler
kaleminiz daim olsun..