Günlerden beri tıraşsız kirli sakalımın pası dökülmekte olduğu şu vakitler;
kirasını ödeyemeyen kâtib misalîyim,
şakaklarım;
nazi namlusundaymışçasına ağrımakta
ki bir garib mütefekkir hâldeyim,
ne Orwell'ın 84'ünü bitirebildim,
ne Şopen'in Noktrün'lerini,
ne de İngiliz sonelerini..
Bugün,
hacışakir sabunum, kirli jiletim ve plastik leğenimle,
Auschwitz'ten firar etmiş Polonya'lı bisikletçiyim:
"Ich bin nicht weg!"
94'ün güzünde
mavi hüviyetime kâtibin hatasıyla "Buhran" yazıldı da benim mi haberim yoktu,
yoksa mavi mürekkep kutusu mu boştu?
neydi beni bu dört rutubet suratlı duvarla kader mahkumu kılan?
İkiz Kule saldırısını çizdiğimde çocuktum ve;
dolunayın içinde geceleri eğelence vardı,
güneşe her akşamüzeri gemiyle gidilirdi,
mor renkli tepenin ardı cennete çıkardı..
Büyüdüm.
Dört duvar,
tahtakurusu
ve ben:
yirmi mart iki bin yirmi.
Kayıt Tarihi : 16.4.2020 18:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutlarımmm
TÜM YORUMLAR (2)