İçerisi soğuk dışarısı soğuk
Anlat bana sıcaklığı
Tenhasında güneşin titreyen parmakları
Isıt ısıtabilirsen
Güneşler yansa da dibinde
Sen güneşe yanmıyorsan
Anlat kül olmayı anlatabilirsen
İçin için kanamayı
Okyanuslara karışmayı
Çırpınıp can çekişirken
Kahpece vurulmayı
Aşıp yüreğindeki dağları
Dilin varırsa anlat
Kıyıp kıyamadığını
Anlat anlatamadığını..
Her şeye rağmen
Tut ki anladın
Sevdin ışıkları
Bir bir dağlarda ateşler yakmayı
Geçmişi yontup geleceği kabartmayı
Tut ki öğrendin her yolda gerçeğe koşmayı
Yaralı bir kuşu yaşatmayı
İnsanca yaşamayı
Tut ki öğrendin
Beni sevmeyi
Anlamayı! ..
Tut ki öğrendik tüm bunları paylaşmayı
Tut ki düşmesin hiç bırakma sevdayı! ..
Kayıt Tarihi : 23.11.2006 17:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
'İçerisi soğuk dışarısı soğuk
Anlat bana sıcaklığı'
Anlatılabilir mi ki hiç tadılmayan bir şey... İçerisi soğuk, dışarısı soğuk; peki sıcak nerede? ,İşte burada üçüncü bir satır araya girer... 'Yüreğindeki sıcaklığı anlat bana...'
'Tenhasında güneşin titreyen parmakları
Isıt ısıtabilirsen
Güneşler yansa da dibinde
Sen güneşe yanmıyorsan
Anlat kül olmayı anlatabilirsen'
Peki, yüreğinde o sıcaklığı barındırmayan kişileri nasıl ısıtırız? Elbette sevgimizle... Dostluğumuzla, insanlığımızla... Karşılıklı etkileşim olmalı: Sen bana yangınsın ama; ben sana değilsem ne olacak... Güneş ve sen hikayesi... Güneş ısıtır, ya sen ondan nasibini almazsan? ... Hadi anlat bana yaşayamadıklarını... Deneyimin olmadan anlatabilirsen...
'İçin için kanamayı
Okyanuslara karışmayı
Çırpınıp can çekişirken
Kahpece vurulmayı
Aşıp yüreğindeki dağları
Dilin varırsa anlat'
Yokluklar çeken bir yürek ve sevgi denizine karışmayı uman bir birey... Hadi anlat bana nasıl olacak bunlar günümüzde... Bir bir can çekişirken bir tekmede gelirse kahpece sırtından, nasıl ayakta kalırım anlat bana...Anlatmak zordur: hele bunları...
'Kıyıp kıyamadığını
Anlat anlatamadığını...'
Anlat; anlat... Yaşadıklarını yaşattıklarını anlat... En çok da anlatamadıklarını anlat ki her şey aydınlansın... Karanlıkta hiçbir şey kalmasın...
'Tut ki anladın
Sevdin ışıkları
Bir bir dağlarda ateşler yakmayı
Geçmişi yontup geleceği kabartmayı
Tut ki öğrendin her yolda gerçeğe koşmayı
Yaralı bir kuşu yaşatmayı
İnsanca yaşamayı
Tut ki öğrendin
Beni sevmeyi
Anlamayı! ..
Tut ki öğrendik tüm bunları paylaşmayı
Tut ki düşmesin hiç bırakma sevdayı! ...'
Ve düğümün çözüm noktası: Tut ki tüm bunları yaptın; tut ki düşmesin... Ve tüm anlatılanlar Sevdanın ta kendisi... Sevmek, sevgi, sevda... Sen herkes gibi bırakma yaşamı, yaşamayı... Tut ve asla bırakma! ...
Hayatı, yaşamı güzel örneklerle sorgulamış ve en sonunda teşhisi koymuşsun: 'Tut ki düşmesin'... O kadar çok şey var ki tutmasını bilmediğimiz elimizde... En önemlisi de sanırsam insanlığımız... Arkadaşlarımız, ailemiz... Bizi biz yapan ya da bizi biz yapacak tavır ve tutumları neden bırakırız ki? Ya da neden aramayız... Anlamam... Kimi zaman elimizden düştükten sonra farkına varılır değerinin büyüklüğü... Ama neden illa gitmesini görmemiz gerekir bir kere...? Neden öncesinde farkında olamayız elimizdekilerin...
Herzaman ki gibi güzel bir uyum söz konusuydu dizeler arasında Sevgili Ekim... Okuyucuya zevk veriyordu okunması şiirinin... Ve tabi ki sorgulaması için gerekli bir kaç ipucu da vermiyor değil; tabi anlayana...
TÜM YORUMLAR (4)