Senden uzak bir kentte batan akşam güneşi
Seni hatırlatırken söylenecek söz çoktu
Sardıkça yüreğimi garip sevda ateşi
Ben seni seviyordum senin haberin yoktu
Savurmuşsun saçları dağların doruğuna
Dağlar ki yüreğime kızıllığını soktu
..
Göklerin kapısı altın baklava
Kalbim çırpınır yana yana.
Erenler zikirle çıkarlar sana
Banada nasip et onu Allah'ım
Yedi yedi çıkılır bu yol
Önce kırılır kanat kol
..
Kuş uykularında kaldım yine
Yüreğim tetikte bekliyorum seni
Hangi sevda değer yaşamaya?
Gel söyle
Söyle de bölüşeyim yüreğimi!
Kaç ikindi sonu
..
Geleceğini duyduğumdan beri
Şarkılar söylüyorum
Kuşlarla birlikte
Aşk nağmeleri dökülüyor
Dillerimden
Sen geleceksin diye
..
Yanına sokuldu usulca ve başını göğsüne yasladı.
Uzun bir süre birlikte öylece kaldılar.
Küçük bir çocuk gibi kollarının altına girmişti.
Bir yandan onun başını okşuyor, bir yandan da saçlarından gelen çiçeksi kokuyu içine çekiyordu. Yasemin, papatya ya da ıhlamur gibi bir kaç beyaz renkli çiçeğin birbirine karışarak daha da güçlenmiş karışımını andırıyordu duyduğu. Sık dalgalı saçları ise pırıl pırıl ve upuzundu. Omuzlarına dökülürken, yükseklerden aşağıya akan bir nehirin zaptedilmesi imkansız vahşiliğini sergiliyordu adeta.
Arasıra da onun kalbinin atışını hissediyordu. Dikkatle dinlediğinde vuruş sesleri yumuşak ve çok derinden geliyordu. Sanki onun kalbi kendi kalbinin atışlarıyla eşzamanlı bir ritm içindeydi. Aynı anda ve aynı aralıklarla atıyordu her ikisi de.
Ve o, iki eliyle onun sol elini sıkı sıkı tutuyordu.
Kelimeler yerine suskunluğun daha iyi ifade edebileceği, alabildiğine hüzünlü bir temastı bu. Göğsüne yaslamış olduğu yüzüne düşen saçını parmağıyla kaldırdı; gözlerini kapatmış olduğunu gördü.
..
Turuncu bir güneşin taa kalbindesin,
Başak başak ışık süzülüyor yanaklarından
Sarı ile kırmızının arası
Bir şal dökülüyor omuzlarından...
Olur mu böyle bilmem ki,
Gözlerinin karası zindan
..
ay çıktı
yorgun güneş turuncu bir hayalet gibi
şaşılacak dünyadan kaçıyordu
esen rüzgarın önünde
gecenin renkleri savaşıyordu
üzülmüş yüzünü fark ettim
leyla gözlerin koşuyor
..
en azgın sevişmelerin bakir masumiyetinde
tenin sevgiliye sunumundaki kokusudur portakal çiçeği....
arzu sağanaklarının ıslattığı, korkak, ürkek solukların
sevgilinin dudağındaki teslimiyetidir portakal çiçeği....
..
BEN HAVUÇ
Havuç diyorlar, benim adıma
Bakmadın mı sen, hala tadıma
Burun yaparlar, kardan adama
Dünya da sekiz çeşidim vardır.
..
Söyleyin..
Göç hazırlığındayken ak turnalar, ak karınlı ebabiller
İçimdeki göçler, rotasını kaybeder..
..
Gün olur gönlümde mor,sarı,yeşil;
Çiçekler açılır ilkbahar gibi.
Serpilir ruhuma renk ışıl ışıl,
Kızıl ufuklardan gün doğar gibi...
Gün olur içimde kanar bir yara,
Düşünür dalarım sonsuzluklara,
..
Kırmızı güllere vermiş rengini.
Pembe goncalara dökmüş telini.
Dağlar morla süslemiş eteklerini.
Sarı ayrılıklarla evli.
Siyah ölümle efsunlanmış.
Bulutlar gri gecelerde ağlamış,
Doğa yeşille canlanmış,
..
Ayvayı, turuncu sayayım derken,
Narımdan olmuşum narımdan dostlar!
‘Şekersiz, sâfi bal yiyeyim’ derken;
Arı’mdan olmuşum arı’mdan dostlar!
Bir sağına bakar, bir de soluna,
“Gören olur” diye almaz koluna.
..
Çigan müzikleriydi
Özlemini bana getiren.
Saçlarıma taktığım
Güllerdi seni büyüleyen.
Kalbindeki deli kandı
..
en güzeli turuncu
yare doymak olur mu
dost yanına varınca
yare doymak olur mu
gurbet elden gelmişsin
deli esrik olmuşsun
..
Yaradan özel yaratmış,
Benzerin yok senin güzel!
Şeker, şerbet, bal da katmış
Sütbeyazı tenin güzel!
Kirpiğin, kaşını korur
Ok olmuş sineme vurur.
..
Mevlam
Beni yaratan sensin hu
Kendimi bana sevdiren
Bir gülüse can verdiren
Mavi, yesil, kizil, turuncu,
..
Aşk, her gün öğünümüze düşürdüğümüz saydam yalnızlığın resmi
Mağrur kırılmışlıklarımızın hazin iskelesinde yüreğimizi tamir vakti
Çoğul düşünüşlerimizin korkularla betimlenen en tanımsız sureti
Aşk ki, iç çekişlerimizin kendi yoksulluğuna kaynayan hüzün kemiği
Kaşığımdaki lokmayla geldi kokun içimin kapalı odalarına, sevdanın koyu gölgesinden seni izlerken. Yamalı yelkenliler geçiyordu çok uzaklardan, ben özlemin nöbetleriyle bir sahilde titrerken. Yosunlar biriktirmişsin yokluğumun dolaplarında yar, kilitli kapılar ardında sesimin özlemine ağlarken, susup yokluğuna ah, kıymık sancılarla gözlerinden ben aşk olup akarken. Yanağına tuz düşürdüm yine, oradan süzülüp yüreğime sen bir denizce akar iken.
..
Ekinkargalarıyla, Kış Manzarası
Taş savak arasından düşer değirmen arkındaki su
siyah gölete baş aşağı
ki orada, pestenkerani ve mevsimsiz, bir yalnız kuğu
kar misali lekesizce yüzer, o beyaz yansımayı
batırmaya teşne bulutsu zihne sataşarak alayla.
..
"Ben Senin Bu Haline Dayanamıyorum"
Karşıki evde loş bir ışık kızıla çalar
Turuncu renk alır tül perde, şeffaf
Oturmuş aynanın karşına beyaz tenli
Saçları uzun mu uzun altından rengi
Çiçeğinden yeni çıkmış gibi gögüsleri
..