Bir şehir kurmuştum yüreğime
Kaldırım taşları bahar boyalıydı
Kimse kimsenin izini aramazdı
Hep yanındaydı sevdikleri
Sen yanımdaydın.
Zamansız öpmüştü dudaklarım ayrılığı
Issız gecelerin tiryakisi bir şairdim
Teselliyi buldum kendi çizdiklerimde
Sen geldin
Sen geldin ey hayalim
Dediler ki bu mahallede doldu zamanın
Artık bu sokaktan çık git
Ne sütlaç kaldı, ne dilberdudağı
Ne de
Sallanmayı bekleyen bir bebe kundağı.
Her bahar bir kelepçe takar yüreğime
Sana mahkûm olurum
Gölgeler dizilir gün boyu kirpiklerime
Islanır yanaklarım
Kendi yüreğime zulüm olurum
Kurban olsun diye kınalamış
Anası oğlunun saçlarını
Hiç çatılmamış şimdiye kadar
Kurbanına simsiyah kaşları.
“Koçlar gibi gideceksin demiş
Resimsizlik çok kötü
Simsiyah tablolara esir olmak
Aynaya bak diyorum
Yüreğime çizdiğim orda, ben görüyorum…
Filmin şeritlerini kopardım maziden
Resim düşer
Çerçeveler boşalır gün gelir
Avuçlardaki sıcaklık uzaklaşır
Mevsim eylüldür artık
Kış yaklaşır.
O’nlar
Ah! O’nlar ne zalimdir birbirine benzerken
Ne insafsızdır, ne merhametsiz
Gözleri yeni gökkuşaklarından başka şey bilmez
Kıvrılmış kedi kıvamında bir masumiyet pelerini omuzlarında
En okkalı zehirlere bulanmış yüksek ökçeler gidişlerinde
Ben seni sevdim güzelim, yüreğini sevdim
Delice çırpınırdı sabaha kadar, uyumazdı
Ben kulaklarını sevdim güzelim
Sevdadan başka söz duymazdı.
Ben seni sevdim güzelim, gözlerini sevdim
Rüyasında bile bıkmaz, bana bakardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!