Mahur halen çalmakta,
Babilona yakın bi yerlerden geliyor yine nameler…
Akşam olmadan bendede ortalık karardı..
Kirpiklerde yaşlar..Müjgan…
O..Bu…şimdi……
İşte şimdi
Geldiler yine..
Eskidenleri.....
Bakarken Karşıma..
Elvis bile çıktıda..
Yaza yaza, yazlar geçti
Üç satırı yazıpta bir yaz..
Bir yazacağız da,
İşte üç satır ve bir…
Peşine iki ve üç.
İçsel galerimizden,
Öyle bir an vardırki,
eline, diline, kalemine hakim olamazsın..
Ta derinliklerden gelen o esintiye,
sende uyup, içinden geldiğince,
koyverirsin kendini.
Önünde muhteşem bir körfezin serilmesi,
Ayağının sızısı,
kalbinin çarpıntısı,
bir kutu çikletin ederince,
elli kat arttı.
Ezberindeki kelimeler,
Ben yine beyaz kalktım
Sığındığım köşelerden,
Sen yine biraz pembe,
Biraz sonra kırmızı,
Belkide sonra kıpkırmızı..
Ben sonra sarı,
Kalk, gece saat iki,
Biraz önce Abbas bıraktı beni
Ses istiyor gönlüm,
Ne cahit, ne nazım
Tarifsiz kalır şu an.
Saat iki,
Ben böyle bir doğum görmedim..
Pazarlıklı üstelik..
Doğursammı acaba, aldırsammı.? ..
Ben böyle bir doğum görmedim…
Sakın ha biz bakarız ve büyütürüz..
Vur elini…Vur da, sürsünler seni.
Sür elini, Sür de vursunlar seni.
Yada sürülsemmi..?
Yada vurulsammı..?
Diye düşünüp, karar verememişliğine,
Ya vuracaksın, yada süreceksin sürülmesiz.
Vazgecemezsin..
Ne yaparsan yap..
Kos yuru..
Eziyet et kendine..
Vazgecemezsin..
Yuzu Kisrak gibi bakar sana..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!