Görev nedeniyle gazi olanı hor göreni
Şehit eşine saygısızca dul karı diyeni,
Çocuklarına da dul karı çocuğu diyeni
Şehit eşi ve yetimlerinin hakkını yiyeni
CanYücel ve Kazak Abdal’a havale etmeli.
Doğum ile ölüm arası;
Aslında, hayal dünyası…
Gereksiz, gönül yarası,
Dünyaya geldik sadece.
Kuşku ve falcı birleşince;
Hayal-yalan gerçek oldu.
Cahil silah da kuşanınca
Yurdun başına bela geldi.
Dedem, ebem, anam, babam ahilikten bahsederdi,
Yardımlaşmayı, dayanışmayı masal gibi anlatırlardı...
Yüzleri güler, buldukları ile yetinir, bizleri öper severdi...
Yel gibi geçen zaman bazen sevinç bazen kederdi.
Yaşıyorsak bu alemde;
Gelin biraz oynayalım...
Hüznü silin bir kalemde;
Doyduk...acı duymayalım.
Ayakların yere basmasa bile,
Tırnaklarınla hayata tutun…
Ne dilersen Allahtan dile,
Dene, yalnızlığı unutursun
Hayat böyle, bir yel gibi gelip geçti,
Ömür bir misafirmiş konup göçtü,
Kısa ömürde bile, neler gerçekleşti?
Kimi doğdu, kimi öldü fani dünyada.
Doğum ile ölüm arası geçen sürede;
Neydi ki aklına geldikçe seni ürperten?
Bil ki seninle beraberdir O da her yerde
Bil ki; mızrabı sevgidir gönlü titreten
Güz güneşi....
Azalır ateşi,
Kızıl kor batışı
Yorgun görülür
Düğün çoğalır,
Hayattır fâni olan, Dünya gerçek,
Herkes dünyadan gelip-geçecek,
Ölmem sananlar mutlak ölecek,
Her ömrün süresi bir gün bitecek.
Sevil hanım, eleştiri dedikoduya dayalı olmayan haberleşme niteliğinde olunca yapıcı olur. Keşke iletişim imkanı verseydiniz cevap hakkı vermiş olurdunuz. 54 güftem beste oldu, toplam, henüz kaydetmediğim çalışmalarımla 1000'in üzerindeki çalışmalarımdan keşke birkaçını okuyarak karar vermeseydiniz. ...
Yahu bu muhteremin şiirleri gerçekten şiir denemeyecek kadar tuhaf..Yani bir kaç şiirini okudum.Kendimi edebiyata ve o mükemmel şairlere ihanet ediyorum sandım.Her eline kalemi alan her aklına eseni yazarsa ortaya işte böyle ne olduğu belirsiz saçma sapan şeyler kalır.Kusura bakmayın gerçekler acıdı ...