Ne adamlar gördüm, adamın dibi,
Heybetinden meydan ona dar sanır,
Bazıları kağıttan kaplan gibi,
Her çöplüğe yayılmayı kâr sanır.
Kimi yüksek uçar, inmez hiç yere,
Gül yüzün rüyamda gördüm,
Çöktüm dizine dizine,
O anda meftunun oldum,
Düştüm izine izine.
Araştırdım kimsin diye,
Zorlu dertler açılsa da başına,
Hain eller su katsa da aşına,
Merhem olmasa da gözün yaşına,
Ümidini bele, zamanı gelir.
Hiç neşe yoksa da gönül dilinde,
Bizi insan diye yaratan Mevlâ,
Git filana kul ol demiş mi ahmak,
Akıl vermiş düşün diye evvelâ,
Yakışır mı hilafına iş tutmak,
Eğer diyeceksen "sana ne", halâ,
Tercihinse seni ateşe atmak,
Kadir Mevla'm senden bir dileğim var,
Yarelerim iyileştir tez elden,
Geçmişimde dolu dolu hüzün var,
Geleceğim güzelleştir tez elden.
Derdim birken iki oldu, üç oldu,
Var mı ki alemde kalan,
Herkes bir gün naçar gider,
Baban, annen, dayın, halan,
Bir bir liste uzar gider.
Atan, deden nerde hani,
Etraf dolu kum, çakıl,
Gel biraz da sen takıl,
Birkaç var akıldane,
Kalanı akıla kıl.
Bana baktı.
Takıldım,
Çarpınca ona.
Çarpan da bendim, aslında çarpılan da,
Kapıda durmak değil, içeri girmek gerek,
Ham hayal kurmak değil, saf bilgi dermek gerek,
"Emeksiz olmaz yemek" bizler böyle öğrendik,
Çalışıp bir baltaya sağlam sap olmak gerek.
Gönlüm aldı bugün sazı eline,
Gözümdeki yaşlar sel oldu gitti,
Bin ah ile vurdu her bir teline,
Çaldığı ezgiler yel oldu gitti.
Gönül bu coştu mu bir deli çağlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!