Ey Türkoğlu uyan! Aç gözlerini!
Bak! Öz dilin senden neler bekliyor,
Onun bağrından seç sen sözlerini,
Türk'ün öz varlığı, ruhudur Türkçe.
Millet var olmaya diliyle başlar,
Koştun,
Saymadın yerinde,
Sevdanı giydin,
Derinde,
Cennette hazır,
Yerin de,
Ben senin kabusunum,
Biteviye,
Her gece,
Sonun geldi vicdansız,
Tükenip gideceksin,
Bana verdiğin zehri,
Bilir misin Fatih'im insanı kan çekermiş,
Öyle bir çekermiş ki bazen herkes benzermiş,
Şu sözler senden bana, aslında tam babana,
"Varlığı; ufkumu aydınlatan bir ışık misali...
Birçok yönden rehberimdir, bir örneklik timsali...
Nev-i şahsına münhasır, yoktur dengi, emsali..."
Can verdi Mehmet'im vatan uğruna,
Oğlunu, kızını görmeden göçtü,
Gün görmeden düştü kara bağrına,
Toprağa bir tohum sermeden göçtü.
Onun da hayali, rüyası vardı,
Aslı Hatun,
Bir fidan dikmişti yıllar önce,
Sevgiyle kazmıştı toprağı,
Sulamıştı günlerce yorulmadan, şevkle,
Ümitler bağlamıştı ona,
Uzayıp giden destansı öyküler,
Yola çıkan,
Bir yol bulur derler ya,
Yalan.
Yolu bulan yola çıkar,
Bulamayan,
Adı kadar
adam olanların ülkesinde,
Bir yosun filizi gibi
taşlara kök salma derdinde,
İsimsiz
yaşıyorum.
Dede; muhkem bir kale,
Nine; ak saçlı boyna,
Baba; camdan bir kule,
Anne; elinde ayna,
Çocuk; sorgu memuru,
Hadi benimle oyna.
Bilememişsin belki,
Ya da unutmuşsundur,
Bir dakika,
Bir zahmet,
Dur!
Dur da ehline sor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!