Ben Türk'üm dedikçe bana vuranlar,
Kem bakıp özüme, uzak duranlar,
Hattâ utanmayıp tuzak kuranlar,
Çekilin yolumdan, yanlayın artık,
Boyun eğmem asla, anlayın artık.
Boyun eğmedim zalime,
Uydum hep gerçek alime,
Bakmadım garip hâlime,
Çıktım meydana meydana.
Her insana rızkı haktır,
Be hey ahmak! Hani nerde Sahn-ı Semân-ı Fatih,
Ne oldu da medreseden önce ilim kovuldu,
Bir bir eksildi Felsefe, Fen, Geometri, Tarih,
Kur'an mahcur bırakıldı, bir kenara konuldu.
Evladı Osmanlı'sın lâfta, aklından sildin mi,
Dinleyen dostlara birkaç sözüm var,
Ne parada ne de pulda gözüm var,
Ezel ebet bir tek bayrı tözüm var,
Ben büyüyemedim, yaşım büyüdü,
Ağardı saçlarım, başım büyüdü.
Sordum erenlere; nicedir bu hâl,
İnsan güpegündüz kurar mı hayâl,
Niçin ağzı kurur, olur dili lâl,
Âşk bu, nefesleri keser dediler.
Sordum; anlar mıyım bu hâli bir gün,
Ne güzel günlerdi o eski günler,
Dostu güzel bakışından tanırdık,
Vara yoğa edilmezdi yeminler,
Söz ağızdan çıkışından tanırdık.
Utanırdık bir yemin ver demeye,
Sıkıştık bir çukurda, çıkışsız koyaktayız,
Her an azap, işkence, vicdansız dayaktayız,
Direnmek zor olsa da düşmedik asla yere,
Ne acılardan geçtik, ölmedik ayaktayız.
Zulüm gördük yok yere, hem bir değil çok kere,
İnsanüstü insan şeytanın işi,
Aklın devşir başa,
Arama boşa,
Dileseydi yaratırdı Cenabı Hakk,
Ancak yaratmayı murad etmedi,
Sözün özü aslolan insan olmak insan gibi,
Üçten beşe geçmez aşığın ruhu,
Dördün yamacında yıkılır kalır,
Vicdanı körleşmiş nankör güruhu,
Akrep kıskacında sıkılır kalır.
Birler ikilere erişin diye,
İnsan hamurunda sevgi mayası,
Yoğrula yoğrula öze karışır,
Alnının yazısı elin ayası,
Kıvrıla kıvrıla töze karışır.
Âşık bir neferdir âşkın selinde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!