Selâm sana Türk'ün şanlı Başbuğ'u,
Senden sonra tufan oldu yurdumda,
Zirveye dikmiştin kurt başlı tuğu,
Dağın yerle yeksan oldu yurdumda.
Türk yıldızı göğe ağmıştı senle,
Cümle cihan bilsin ki; bayrak Türk'ün süsüdür,
Yükseklerde şakıyan özgürlük türküsüdür,
Yurdumun semadaki mukaddes örtüsüdür,
Bir Türk şehit olunca al bayrağa sarılır,
Onu hor tutan eller bir gün mutlak kırılır.
Bir dilim ekmeğim var,
Bir yudum suyum,
Bir sana gardaş,
Bir bana,
Ben buyum.
Şüphesiz alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim'dir,
Anlamayan kulun ahretteki hâli vahimdir,
Bu idrâk ile yola çıkanlar bilmelidir ki,
Hayırlı niyet "Bismillâhirrahmanirrahim"dir.
Yağmurlar boşandı, gök yere indi,
Hava sis kuşandı, yük yere indi,
Felaket yaşandı, şok yere indi,
Dört bir yan buz kesti, toprak biçare.
Yağan yağmur sade yere yağmadı,
Bir yıldız uçmağa vardı,
Yer ağladı, göğ ağladı,
O bütün Türklüğe yârdı
Turan eller kan ağladı.
O bir güldü, bülbül sesli,
Sen soldasın, ben ortada, o sağda,
Dostluğa hasretiz bu kanlı çağda,
Hain pusu kurmuş ovada, dağda,
Topyekûn yangın var şu bizim bağda,
Gel kardeşim gel verelim el ele,
Ey evladı vatan! Bu çağrım sana,
Efsane Ağrı'dan tek tek her cana,
Uludağ, Erciyes, Nemrut, Süphan'a,
Ilgaz, Cilo, Kaçkar hatta Hasan'a,
Hedef yapıp varılmalı zirveye,
Evladım sözüm sana, nasihat anlayana,
Cennet yalandan kaçıp hileden yanlayana,
Boyun eğme devleti soyup talanlayana,
Hırsızlara kul köle olma boşu boşuna.
Kulak ver bu çağrıma, aklını devşir başa,
"Bir kutlu destan, oğul!" diye gururla anlattığı gibi eskilerin,
"Müslüman Türk'ün amansız varlık yokluk mücadelesiydi Çanakkale,
Çeliğe, demire karşı ete, kemiğe bürünen yiğit çerilerin,
Canları bahasına savundukları kutsal kalesiydi Çanakkale."
Cennetmekân Atatürk'ün komutasında, makus talihini silmeye,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!