Ulvi bir dava için yücelerde buluştun rahman’la
Işıl ışıl minber, açılmış mihrap
Gök kubbeye dayandın, meleklere ayan
Eteklerinden süzülüyor nur
Sen ki ey yüce gönül ehli, Rahmet’le bezenmiş cevher
Huzur denizine daldık
Rahmet, dalgalarıyla yıkandık
Bir avuçta, gül olduk
Bir duada, niyaz olduk
Aşkla yoğrulduk
Bir dilde uyandık
Bir yapı ki sanki Beyaz Saray
İhtişamından, gözleri yakar
Mülk onun istediği gibi yaşar
Devre mülk değil mi istediğine kiralar
Dost,dostunu yüreğinde yaşatmaktır sevmektir.
Çöl kızgınlığından deryalara taşımaktır serinletmektir.
Kara gününde ak olmaktır doğmaktır aydınlatmaktır
Canına değil canan,canana can olmaktır.
Ruhuma gelip giden iklimler
Bağzan olurum nehirde balık
Bağzan olurum bulut’ta damla
Bağzan olurum ağaçta çiçek
Kalaylanmış Dür üye’nin dilleri
Kement atar doğru durmaz elleri
Sarılınca açılmaz ki kolları
Altın dişli horon oynar Dürü yem
Göğe kuşak çekelim
mendili serelim
İsmini çizelim
sevdiğine verelim
göğe kuşak çekelim
Araya bir ömür serdik, ayaklar altına
Kimi zaman ben ezdim, kimi zaman sen
Bu, zaman ne garip şey,
Aslında hep yerinde duruyor da
Elestü bezminde kulum dedin
Bende rabbim dedim
İlk aşk işte orda başlamıştı
Ben seni seviyorum
Sende beni sev demiştin ya
Es/ es rüzgâr benim gibi, deli es
Adını koyamıyorum duygularımın
Bende senin gibi esiyorum
Ne varsa, karşıma çıkan esip götürüyorum
Rüzgâra bend olmak istiyorum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!