Tüketici ve Üretici Şiiri - Sevinç Kavuk

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Tüketici ve Üretici

Küresel ısınma diye bilimsel bir açıklama ister. Konu olarak ancak, çalışan ile çalışmayan, kanun açığı ve kağıt üzeri duruyor olgusuyla kanunsuzluğu kullanış, hak ve hukuk arası önem taşıyor vatandaş olarak. Bir ülkenin, vatanın vatandaş olmak, dünya vatandaşı olmayı gerektiren bir çağa ilerlenildiği, nüfus artımı ile iş denetimi arasındaki dengenin bir uçurum açıklığı, bundan faydalanan ve kurtuluş isteği gereğinin yetersizlik arasında çalkalanışı, bilgi ve bilgilenmenin iletişim ile ilgileşim inancının sarsılması, şehircilik, tarımcılık, teknolojik, finansal yine dengesiz planlamayı zorlandırıyor olduğu gerçeğinin yıprandığı bir çağdayız.

Uzman ısmarlamak elbette doğrudur. Ama, her ülkenin her çıkan, çıkarılan sorunlarına karşı, kendi heyetinin sürekli gelişen çalışma ekibi olmalı. Zira, sömürge veya kapitalist çatışmayı doğuran savaş çanlarının çabukluğuna karşı, ortaklık ve dönüşüm modelleri ölçekleri her ülkeye aynı hız veya görünümle tehlikeler, insan hak ve hukukları ötesinde ulus bilinci ile insan sağlığı arasında sorumluluğu kaynaştırmaya sürüyen bu fırsatçılık güdümü amaçlarda ve karşıtında elbette hareketlilik olabilir, çare olabilir, ama çözüm olamıyor.

Küresel ısınma, deprem bölgesi, volkan yöresi yerleşim alanları, doğa çevresi gerekliği ölçekleri olarak, yeniyi mi önce uygulayıp sonra eskiyi restore etmeli diye genel bir reçete olamayacağına bilinç taşımalı. Denenmiş olan, ister düşüncelerde, ister yapılanmada, denenmiş olnların hatalısını tekrarlamak hiçte güzel değil. Gelişmiş ülkelerin eski silahlarını tüketmeye zorlandırılmak hiçte hoş değil. Her iddia arasındaki prestij ve imaj hastalığından yoğun halk kitlesini kullanarak faydalanmanın olmadığı bir çözüm, önce garanti altına alınmalı. Alternatif finansman planlamaları yerel bir heyet ile halka açık, halkı paralelinde bilgilendiren bir çalışma olmadıkça, dönüşüm daha da pahalıya mal olacağı kaçınılmaz olur. Tecrübeli olan her durum akıllı bir çözüm olmayabilir, tecrübe ama dinlenmeli. Bir Nükleer enerji hatası yeryüzünde yeter ve artar ölçekte devasalığı kanıtladı. Bu hatayı, bu belayı tekrarlamak hızlı ve yoğun zenginleşmek diye, toplu ölüm, sağlığı topluca ve toptan sarsan bir derdi daha tekrarlamak, Hitler yaptı biz de yapalım benzetmesinden hiç de farksız değildir.

Vatan sınırının sözde önemsizleştiği, şehirleşme diye, dönüşüm diye bir tek şehir planlamak dahi Türkiye için büsbütün felakettir. Türkiye ile komşu ülkeler de düşünülecek, birlikte kalkınması ancak, bir şehirleşme dönüşümü, yapılanması düşünülebilir. Dönüşüm diye bir tek şehri düşünmek, çorap söküğü efekti ile akıl almaz tehlikenin eşiğinde olmanın, biliniyordu veya bilinmiyordu gibi bir oyalanmayı kaldıramayacak kadar gerçekler duruyor açık seçik. Halk anlamıyor uygulaması Türkiye için asla geçerlilik bulamaz, uygulanamaz.

Kanun açığı diye hep altını çizmek istiyorum bir refleks gibi. Avrupa, İngiltere, Amerika o kadar çok kanunları kağıtta olduğu halde, neden en çok insan dışı ticaret o ülke insanları tarafından gerçekleşebiliyor olduğuna üzülüyorum. İnsanı, insanlıktan saptırıcı bir girişimcilik süsüyle, arsızlık boyutuna ulaşmak demek olmamalı. Uygarlık, bilim, ilim dengesinin sağladığı bir bilinç ile gelişmeyi şart kıldığı ile, işin kolayına baş vurmak ayıptır. Bir gelişme denilemez ona. Ne kadar usandırıyor olsa da, ne kadar cazibeli olabiliyorsa da, kötü bir hal peşinde seğirtmemeli. İletişim ve ilgileşim sağlıklı bir bilgi ve bilgilenmeyi gerektiriyor.

Bir şehir kalkındırmak Türkiye bütününü ve komşu ülkeleri de etkileyecek durumu, birlikte kalkındırma içeriğinde planlanmış olmalı. Bir kişiyi donatmak, bir millet donatılı denilmesine yetmez. Tüketici hep üreticidir de. Ya sağlığı ya felaketi diye bir seçim ile yüz yüze gelmeden önce tüketilen ne ise üretilen bir karşıtı olmalı, üretilen ne ise tüketilen ölçeği ne olduğunu da bilmeli. İster üretim, ister tüketim olsun, engelleyici bir kollayıcı olma kadar yardımcı bir düşünce yaklaşımı bulabilme arasında hep gelişen yeni organlar, yeni bilim alanı, yeni bir çevre göstergesinin geleceğine de sağlık şansı bırakılmalı arasında da sağduyulu bir toplum olabilmeye adımlar olabilir. Hep amaç olmalı sağduyulu bir toplum sağlığı.

Avrupa, İngiltere, Amerika silah ile kalkındırmada, Filistin-İsrail yüz yıl süren örneğidir, denge sağlığı anlayışında sağduyusu sağlıksız bir gelişme yaratıcıları olabiliyor olduğuyla. Zenginlikler ayıp kaynağı oluyor. Arap emiratları sağ olsunlar, gerekli yatırımı esirgemediler sağlıksız bu gelişmeye. Bir kişisellik uğruna uygarlık ağlatılabiliyor rahatça.

İnsanlar hep rahatlığın ayıbında karın doyurup helal terimlerinin en aşırı kullanıcıları olduğuna hep şaşarım ben. Dünyamıza hayırlı insan birlikleri olarak bütünlüğüne sağlıklı bir sağduyu ile gelişenler olabilmeyi diliyorum. Özellik ve öncelikle, her şart ve olanakta da, bu direnişte insanlığa hizmetiyle hayırlarının başarılı olmasını diliyorum Türk milletine. Kürtler Türkiye birlikleridir, ortada kalmış değiller. Ayrışıyorlarsa eğer, taviz veremem, savaşmak için düşmanlığını açıklayana taraflık edemem. Yaşamı seviyor can taşıyan her varlık. Düşmanlığa karşı savaşmayı bilecektir elbette. Kürt diye tek bildiğim, Türk milleti birliğidir.

Annelikler, babalıklar insanlığa hayırlı çocuk sevgilerinde mululuklar olsun diliyorum.

Düşüncelere açık olmak, gelenek ve törelerle, eğer eleştirici olmak zayıflatmak duygusu amaçlıysa, bu farkın nedeni incelenmesine emek olmayı bilmeli. Düşüncelere açık olmak varlığı yıpratılmamalı. Bu araştırma yoksulluğu, yoksunluğu büyürse eğer, dosdoğru adıyla konuyu konuşmayı gerektirecektir ve ayrıcalıklı masaya yatırmak…

Avrupa, Amerika, İngiltere, Arap konumuyla bir izlenim görüntüsü bugün yine, hep ulaşan ayrışma boyutuna ulaşıyorsa, bu konu yoğunlukla masaya yatırılacaktır… Irkları ayrıştırma gibi bir cürete kadar gidebilecek karmaşalar, savaşa baş vurmak değildir ve susulamaz elbette.

Irk diye, dünyamız bağrında ne barındırıyorsa, yaşam varoluşları için ihtiyacı da karşılıyor. Yaşam varoluşu, ben daha çok hak istiyorum diyen bir bitki örtüsüne karşı, dünya savaş yürütmüyor şimşek ile kimi ağaca çarpıyorsa. Hiç bu dünyasına, sen şimşek salıyorsun, şimşeğini de ben yok edeceğim demedi daha insan. İhtiyaç diye, sıyrılıp saldırmaya kükreyiş arayışları anlaşılmamalı. Bu noktada, ihtiyaç duyumu bir hastalık da olabilir, çare değil. Çözüm geçerlilik bulmalı. Bir çare diye orayı burayı örtüşmek anlaşılmamalı.

Bir kabagüç, karşısındakinden taviz verildiğini anlar, öyle anlamak isteği ihtiyaç olduğu içindir belki, oysa taviz, ne kazandırır, ne de kaybeder… Taviz diye, uygarlık amacına kültürel değerleriyle bir bütünlüğüne düşünce sağlığını kazandıran bir sağduyu ile çözüme ulaşmaktır. Bu da kolaycılık olmuyor. Yorucu, usandırıcı duyumlar yaşadığını içeren bir dönüşümdür sağduyulu düşünce. Her yaratılan ihtiyaç, dönüşümü işaret eder. Taviz burada devreye, eninde sonunda gireceğini bilir. Taviz, bırakın oynasın değerini taşımıyor. Küresel ve global düşünceye doğmayı, sağlıklı adımlarla başarmaya şans ve sabır diliyorum Türkiye’me.

Korkusuzluk düşünmektir, düşündüğünü paylaşmaya değer taşıyan sağduyunun güvene güçlenmesidir. Korkmuyorum demek, düşünüyorum sağlığına kararlılık onurunu kazandırmaktır. İnsan, yalnız ve terk edilmiş duygusunu yenebilen sosyal varlık olarak, bir bütünlüğe yücelmeyi başarı bildiği şerefi, insanlığa taşımaya yürekliliktir. Türk varlığı siyaset uygarlığına seçkin ve saygın ulus güvencesidir. Türkiye her ayrışma despotluğuna karşı hukuksal savaşacaktır. Nato ve müttefik duyarlığı sağduyulu bir düşünce sağlığına duruşuyla güvendir. Türk, barış uğruna savaşır. Savaşı hep barıştır.

Irak boş bir alan bırakılarak, Türkiye bu yaralama dehşetinin boyutuna elbette, tarihi bir tekrarlama gereğini hatırlatmakla kalmayıp, bu acizliğin hep yaşanmasına artık bir çözüm olarak Atatürk ile düşünülen ve bugün amaçlanan parçalamalarla, o gerçek, artık bu yöreyi hakimiyetine kazanması hakkı olarak, uluslar arası kabullenilir tanımlanmasını istemeli.

Mustafa Kemal Atatürk o zaman da bunu dünyaya anlattı, dünya ülkelerine yabancı bir konu olmayıp, hep savaşmaya tekrarlar üretmeyi kınamanın çağındayız! Atatürk, hayalci hedeflerle halkın refahı ve huzurunu kullanmaya fırsatçılığı da savaşandır! Ulusal hak ve hukuk saygısı korunma gereğini isteyecek çağdayız!

Kürt diye bir toplumu ayırma Türkiye varlığı ve bütünlüğü anlayışını taşımıyor. Ve hala vatandaş olma hakları korunuyor! Hala kavga kışkırtan terör zorbalığı savaşılacaktır! Kürt diye, zaman geliyor bir ulus diye tanımlanıyor, Türk varlığı vasıflarını büsbütün taşıyan. Türk adını Kürt diye devşirme hayaline kargalar gülemiyor. Kürtleri Saddam baskısından korumaya Türkiye uluslar arası harekat teklifine evet dediyse, bir kürtistan diye kudurun demek için değildi! Her despotluğa her zaman savaşılacaktır. Bir ülkede tek lisan ulus dilidir. Diğerleri lehçeleridir, korunur. Türkiye buna en güzel örnek değerleridir, tarihlerce.

Ayrıca bir ek olarak: Avrupa televizyon ekranlarında, ne kadar bilgisi az bir Türk vatandaşı varsa, onları Türk-Kürt hakkında millet düşüncesi gibi lanse edilmesine, millet düşüncesi nedir diye yaymak, tanıtmak görüntülerini iyi bulmuyorum. Bir bilgi diye halklarına bir şeyler tanıtmayı sunmak isteyen, bu düşünceye bilgisi ve ilgisi, araştırma ve inceleme yeteneği olanlarla düşünsünler istiyorum, demek de cılız kalıyor. Yapın öyleyse deniliyor, ama uygulanması bir türlü gerçeğine ulaşamıyor. Bilenlere değil de masal duymaya mı amaçtır bu diye düşünüyorum ara sıra…

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 9.11.2007 06:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevinç Kavuk