Tartışma İması Bir Teklif Gibiydi

Türkiye ziyaretinde AB başkanının Tartışma iması bir teklif gibiydi, tartışma yeteneğinin gerekliği gibi. Kimi zaman geri adımlar atıldığını çok yaşadıkları ve sabırla dayandıklarını söylüyordu. AB için bu doğaldır ve bir kaçınılmazlık aynı zamanda. Sömürenin bu adımları sık sık bir zorunluluktur.

Oysa Asya’da bir doğal durum olan bu ‘sabır’, suç eğilimi veya suç eylemlerine tanınan bir şanstır, kendiliğinden ve yorulduğu zaman kendi içinde tökezlerse, gönlünün ihtiyacını hissetmiş olarak eğitime de hazır olduğunu benimser. Bunu Türkiye’ye uygulayan AB tartışır mı acaba, var mıdır buna açıklamaları?

Sabrı, şiddet ateşini körüklemeye değil, ateşin büyüyüp yörelere sıçramasını önlemek için kullanmak insanlık faziletidir. Sabrı, şiddet hırslarını bilemeye değil, kendini kendi aynasında görünceye kadar, başka günahsızları rahatsız etmelerini engellemeye sınırlamakla, sınırları aşmamaları için kontrolde tutup, bilgi sunabilmeye kullanmak insanlık erdemidir. Bu, tartışmadır!

Tartışma, ezberletip söyletmek değildir! Tartışma, parayı verenin emrine uy pazarlamak değildir! Tartışma, AB, ABD’nin Yahudi uşaklığıyla geçimlerini sağladıklarını başkalarına güç tehditi yüklenerek, güç devleti birliğinde yer almanın şartı budur dayatması değildir.

AB, ABD, İngiltere’de insanlığa duyarlı nice şerefli insanlar yaşamını koruyabiliyor, siyasette etkisiz olsa da… İnsanlığı uygarlıkla yaşatmaya başarılı Türk kültürü kaynağında, AB yarınlara çocuklarını da kültür zenginleşmeye şans kapısı açık bir yaşamla ödüllendirmeyi gereksinmeli…

Türkiye’de yasaklar işleyecek, kurallara uyulacak ve kurallar uygulanacak, cumhurbaşkanı görevi ordudan bağımsız bir devlet yetkisi olma tuzağına düşürülmeyecek! Türk Milletidir ordu. Türk milleti siyasetçisi olmadan ordu olabilir, ama her seçilen siyasetçi ile bir nemene naneli devlet olamaz, seçilenin keyfine göre… Bu millet huyunun işi gücü ona buna haydutluk etmek değil! Bu Cumhuriyette Yüce Türk Milleti yaşıyor, ilkesi var, ülküsü var, hür düşünmeye doğuşu var, demokrasisi var, laik, bağımsız karakteriyle hukuku var. Her çağı karşılayabilecek kültür zenginliği gibi toplum huzuru sistemi, insanlık hakkıyla bir hazine. Kanunlar yöreselliğe ve gelişen, oluşan, doğa felaketi, iklim şartları veya etkinlik hallere estetiktir, her an değişebilir gerekliğine çağdaş duruşu ile eşsiz bir güven. Yeter ki bu hakları esirgenmesin halktan. Bu hak, kredi olarak verilmeye şartlanmış, hep para değil. Para kazanılır, pazarda, tarlada, atölyede, galeride, borsada vb. gibi…. İnsanlık ise yaşanır, pazarda pazarlanmaz.

AB’ye taze kan sağlık kazandırır. Uygar bir Türkiye al alacaksan, ağzını burnunu yamultmaya değiştirme! Bir ülkeler birliği söz ediliyor ise, uygarlık ve dayatıcılık yan yana yaşayabilir, ülkelerin yontucusu yontsun değişimini, siz yontturun kendinizi. Bu bir tartışma emeği olan uzlaşma fikri! Yani, ithal siyaset öldürür doğayı. Doğa ise yaşam. İklim değişimi kanıtladı son otuz yıllık saldırganlığınızın şeklini. O dehşet huyu aşılayan Yahudi uşaklığında üç bin yıllık bir alışkanlık bu, kolay değil değişmek. Beş bin yıl uygarlığı yaşatarak yaşamak acaba kolaydı denilebilir mi? Türkiye kültürü uygarlığıyla benimsenmeli! İnsanlığa bu bir borçtur! İnsanlığı uygarlığa taşımaya emek bir borçtur evrene!

Nisan 2008