Şu dizelerimden sonra,
İsterseniz atın zindanlara,
Bitirdiniz her şeyi satıp, satıp,
Gözünüzü diktiniz Gar’lara.
Bizi öksüz, yetim bıraktınız,
Oysa bize zor günde gerektiniz,
Öksüzüz, şen şakrak yolcularımız kayıp,
Yetimiz trenlerimizi Gar dan ırak ettiniz.
Bak hele hele, yeni bina yapmışlar,
Çelikten kevgirleri iki günde çakmışlar,
Üç beş barakayı yan yana dikip,
Zeytinyağı gibi üste çıkmışlar.
Oda yok, ofis yok, han misali sal içeri,
Nasıl olsa el kol bağlı, var mı kaçarı?
Onda bile zihniyete yakın olanı seçip,
Fikri farklı olana oynatırlar naçarı.
Dışarıdan baksan iş yapıyorlar,
Boy boy kameralara poz veriyorlar,
Kendi kafalarına göre Kurumu yönetip,
Birde adlarının önüne, unvan alıyorlar.
Behey pervasızlar, koskoca Kurum ne hale döndü,
Biz büyüklerimizden aldık, çocuklarımıza ne kaldı?
Daha güzelini yapıyoruz deyip deyip,
Kaş yaparken göz çıkarmanın ne anlamı vardı?
Birkaç umut sözü ile bizleri kandırdınız,
Kat kat taşınarak başımızı döndürdünüz,
En sonunda kapı dibine kadar indirip,
Sessiz sedasız ayağımızı kaydırdınız.
Bezdirme politikanız epeyce güzel tuttu,
Personel de yıllarca inşaat tozu yuttu,
Bir güzel ardınızdan sövüp, sayıp,
Mazide ki güzel günlerle, kendini avuttu.
Madem satacaktınız, ne gerek vardı şu yollara?
Tren yoksa, kemik mi dizeceksiniz o raylara?
On beş yılda bitmeyen tadilatta ki ayıp,
Şeref madalyanız olsun, takın şerefle boyunlara.
Ömer BAYCAN 25.06.2025
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 10:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!