ben o uzun nehre saldım bakışlarımı
kan tükürüyordu ülkeler
kalbimize üzgünlük bağışlayan
kalabalıklaşan tenhalığımız.
ağaca sarılışımdaki dilsizlik
arsalarda top koşturmak kadar eski
dizimin çizilmiş yerlerinden saklıyordum ağrıyı
mütemadiyen eskiyordu saksılarda
sardunyaları seven kadınların toprakbilimi.
teyakkuz namazı bitmemiş gibi duruyordun
aramızda duvar
duvarda ağzın
ağzında büyüyen söz
buna alışmayı özlüyorum
taşrada insan olmaya benzeyen.
sokak lambasını başından vurmak korkunç nefret
alımlı bir kız gibi salınarak gelmez oluyordu sabah
bir daha kavuşamazdı çatıyla güvercin
buna homurtular yükselebilir –olsun
ilk öpücüğü çok beklemiş çocuklardık
öfkesine sadık çocuklar.
hatırlamak uzun bir şiir oluyordu
geceye uykuyu koyan allah bu itaatsizi unutmuş
incinmenin çevresinde solgun saatler
müslüman aksanlı bir hakikattir
ve leylak ağaçlarında ay.
22Nisan2017
Kayıt Tarihi : 29.12.2024 07:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.