Terkediyorum Bu Şehri Şiiri - Cafer Petek

Cafer Petek
37

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Terkediyorum Bu Şehri

Dışarıda yağmur var... Yaz yağmuru... Severdin böyle havaları, böylesi yağmurlarda ıslanmak hoşuna giderdi. Sırılsıklam olmak istiyorum ve hiç kurumamak, bir ömür boyu böyle kalmak istiyorum, sırılsıklam... derdin. Gülümserdik. (Şemsiyeni böyle bir günde atmıştın çöp tenekesine)
Ben bu şehrin en çok neyini seviyorum biliyor musun, derdim. Hiç bir zaman, neyini, diye sormazdın. Her defasında gözlerinle, o cıvıl cıvıl, o güneşe dayanamayan karlar gibi baktıkça eridiğim gözlerinle, bilmiyorum derdin. Hoşuna giderdi benden aynı sözleri duymak. Çünkü her defasında ben, bu şehrin en çok içinde sen oluşunu seviyorum, içinde sen oluşunu derdim. Saçlarının ıslaklığında yıkanırken ellerim şımarık gülümsemeler yayılırdı yüzüne...

Dışarıda yağmur var... yaz yağmuru... hiç kurumadan kalmak istediğin sırılsıklamlığını da alıp gittin, uzaklaştın sessiz sedasız, bana ise sen olmadan asla sırılsıklam olamayacağım yağmurlar kaldı... şakaklarımdan zonklayarak süzülen ağrılı yağmurlar… yüreğimi ıslatan içime işleyen yağmurlar... üşüyorum sevgili, içim üşüyor, yüreğim üşüyor…

Nerden bilebilirdim bir daha görüşemeyeceğimizi… Nerden bilebilirdim her seferinde ulaşmak için can attığım o meydanda artık gelmeyişlerini biriktireceğimi. Evet gelmeyişlerinle doldu her yanım. Ellerim, ceplerim, gözlerim, yüreğim… ve bu meydan… Hepsi hepsi gelmeyişlerinle doldu. Bak, görüyor musun? Göremezsin elbette, yoksun çünkü, yoksun… sen yoksun ve bu meydan senden yoksun sensizlikle doldu… Ama en çok da gözlerim doldu, en çok da gözlerim sevgili… Bir güneşe bir kolumdan akıp giden zamana bakıp dururken ikisini de durdurmaya gücümün asla yetmeyeceğini oysa senin bir daha gelmeyeceğini, çoğaldıkça gelmediğin günler, geçen her saatin yüreğimde kanırtılan bıçaklar gibi olacağını neden bilebilirdim? Ahh nasıl bir çaresizliktir tükenmişliği umudun bilir misin? Ben seni sadece çok sevmekten başka ne yaptım ki? Bu kusur mu oldu sevgili? Sevginin diyeti midir ödediğim?

Gelmiyorsun… anladım ki, gelmeyeceksin de… Çalan her zilin, her telefonun ardından, bu zilden de çıkmadın, bu telefondan da diyerek biriken yorgunluklarımı taşıyamayacağım artık… Bağışla… Ben de gidiyorum, hayır gitmiyorum, terk ediyorum. Boğmaya başladı bu şehir beni.
Bu şehri de bu şehrin yağmurlarını da, bu şehirdeki beni de… terk ediyorum, kendimi bile....
Çünkü bu şehir artık senin olmadığın sokaklarla dolu, seni göremediğim caddelerle, seni benle buluşturmayan meydanlarla, parklarla dolu... Artık dayanamıyorum… Aylar oldu sevgili nasıl dayanabileyim, hiçbir istasyonunda inmedin, hiçbir iskelesinde görünmedin. Hiçbir telefonun ucunda yok sesin, hiçbir mektupta yok nefesin? Bu şehrin hiçbir yanında yoksun sevgili… Senin olmadığın bu şehrin yükü omuzlarıma ağır geliyor, soluyamıyorum havasını biliyor musun… Boğuluyorum. Artık; yetiş, nerdesin bile diyemiyorum. Öylesine umutsuzum işte… öylesine yorgun… öylesine yaralı…

Gidiyorum, çünkü ya böyle bir şehir yok, ben şehir diye kocaman bir hayali dolaşıyorum, ya da şehir gerçekten var ama içinde sen yoksun. Hangisi, onu da bilmiyorum. Sence hangisi sevgili? Yoksa yoksa kaybolan yitip giden sen değil de ben miyim? Kendi öyküsünün içinde kaybolmuş bir öykü kahramanı mıyım? Ben neyim?

Gidiyorum… sana son kez hoşçakal bile diyemeden, bilesin senden hiçbir şey istemiyorum sevgili… Hatta emanet ettiğim yüreğimi bile… Çünkü gittiğim yerde ona bile ihtiyacım olmayacak… Hoşçakal…

Cafer Petek
Kayıt Tarihi : 20.8.2004 21:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cafer Petek