Evet... Uzaklar taşır yorgun bakışları, darmadağın düşlerdeki duraksamaları, ahenk bozulur ve sessiz kalır insan, düşünce fırtınasında ve bekleyiş çoğalır tek başına kalan ruhsal yapıda...
Tüm bu düşünceler veya içten gelen istekler, ruhsal yapıya düşmüş hayâllere karışmış beklentilerdi veya yaşanmışlık istekleriydi, bazen hayallerin tüm toplamı yaşamın tüm zamanlarına yayılır ki aslında bunların hepsi içgüdüsel olarak yaşamdan beklentilerdi sanırım, bedensel olumlu olanlara, sevinç, kararsız veya olmaza sarkmış olanlara da hayal bozuklukları veya düş kırıklıkları derdik…
Yaşam bize sürprizler hazırlarken çoğu zaman isteyip istemediğimiz olayları düşünmez ve yaşam yaşanmışlık adının da hayat olarak bize sundu…
İçin için sızılarla ve anlatılması kabul edilemez acılar veren yaşam kesitinin vaz geçilemez duygularımdı kendime güven…
Aslında yıllardır içimi kemiren korkularım vardı. Başta gelen, tükenen enerjimle yalnızlık yaşamlarından var oluşta başarısız olabilirdim yaşamda…
Veya yılların birikintisi ile öfke limitinin kabulleniş şeklinin üstüne çıkıp yaşamımı kendi kendime zorlaştırabilirdim…
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,