Issız çöllerde doğmaya korktuğu güneşin
Kanlı ayaklar sıcak kumların üstünde tepişir
Bildiririm size, ödenir feci görüntünün bedeli peşin
O halde görüp görmemek elinizde, siz seçin
Duyduğunuz serzenişli böğürtünün sahipleridir
Cehennemin mahluklarının kağnısı
Ritim eşliğinde kuru toprağa vuran pullu ayakların yankısı
Kağnıyı çeken korkunç devler, takip eder büyülü borazanımı
Sürüngen vücutların üstünde iri boynuzlar
Şeytani gözlerin içinden fışkırır beddualar
Yedi sene önce zehirlemişti beni bu yılanlar
Şimdi yaşamım sadece geçmişimde arta kalanlar
Sözlenir kara büyülerle kağnının duvarları
Çıkmasın dışarı diye iblisleri ve şeytanları
Etinden sıyırmak için kemiklerinizi
İştah kokan kadim nefesleri
Her zaman ensenizdedir lanetli isimleri
İşte bu karanlık ordunun karnavalı
Tek bir bakışın zihninizi zehirlediği
Gözleri kör edecek mahlukların kağnısı
Otururken kumdan kalelerin hükümdarı tahtında
Benim vazifem ayaklarımın altındaki yolda
Anlaşma belli, yine kurtarırsam şehri
Hükümdar verecek bana, dönemlik panzehirimi
Şehre dönerken kağıda dökerim gördüğüm karanlığı
Her yazışımda, mürekkebim biraz daha tükenir işte
Sizin ruhunuz tükenmesin diye
Biraz daha hasta ve yaşlı dönerim şehre
Sürgün ederim karanlık orduları topraklarınızdan
Sıcak salonunuzda güven içinde okuyun
Savaşmak zorunda kalmayın diye
Katlanmayın zehre, görmenin gerçek bedeline
Derim kendime, kimsesiz ve yalnız
Sonra dönerim şehre, kapılar açılır ve
Yazdığım sayfaları dağıtırım tüm ahaliye
Seneye tekrar çıkarım ünlü seferime, zehirlenmeye
Ben bir çobandım, ya da bir şair
Şimdi söyleyin onlara! Gençliğimin canavarlarına
Bilirdim, acımın ve ızdırabımın gölgesinde
Yaşamasaydı umutlarımla rüyalarım
Hangi duygumu dökerdim kağıda
Benliğimden çekip çıkartır
Kayıt Tarihi : 22.1.2022 00:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!