Sıcak bir Ağustos, saat gece üç suları,
Kırk beş saniye, yedi nokta beş civarı,
Kıyamet koptu, İzmit, Gölcük, Adapazarı,
Çöktü bir hüzün, adı deprem acı Deprem..!
Bir gürültü, on binlerce feryada ulaştı,
Müdür; gel bakalım buraya,
Senin sesin pek gürmüş,
Aday yaptım inceden saraya,
Böylesi ne duyulmuş ne de görmüş..!
Ülkeyi yönetmeye talip,
Ahval ortada, İman ve ahlak bozulmuş tümden,
Öyle bir çöküş ki bu, daha beter, toplu ölümden..!
Aynada sıkıntı yok, karakterler kevgir,
Niyet kemse kapı çok, nereden girersen gir..!
Ağzı olmayan suratlar konuşacak,
Aldırma! ...
Onlar ''parantezin'' içinde mutlu olduğunu zannedecek,
İnanma! ...
Osmanlı da, ruhu da, ecdadın ruhu da onların parantezine sığmayacak kadar büyüktür.
Asıl bunu fark edememek YÜKTÜR..!
Aradığın neyse, aşkta bulamadan,
Beni bir kez olsun, anlamadan,
Sorduğum o soruyu, cevaplamadan,
Ardına bakmadan, dön de öyle git..!
Baharda açan, gülüşlerimi,
Koş vatandaş koş, sandık kuruldu,
Vesayetin defteri, haziranda dürüldü,
Yüz yıldır bu ''MİLLET'', çok..! yoruldu,
Vakit Türkiye vaktidir, daha ne durursun..!
Sandık deyip, ardından ''seçilmiş'' asanlar,
Kabre tekme atanın, ayaklarını kırarım,
Alır kemiklerini, yaka cebine koyarım,
Markosun torunu ''imamyan'' destur de,
Zaten baştan beri, cibilliyetine ayarım..!
Bekar-i
Süslenmiş ''küfür'', kulaklarda hoş seda,
Duyana ''nimet'' gelir, fıtrat sana elveda,
Bu çağda ''laiklikse'', en ölümcül veba,
İmansız hürriyeti kovalar, hürriyetin insanları..!
Ne seni ne aşkı, bir kere olsun, kandırmadım,
Uzaklarda olsanda, gönlümü hiç, ayırmadım,
Bir saniye bir dakika, ben sana, darılmadım,
Terk edip gitmeseydin, böyle özleyemezdim..!
Resmin eskidi soldu, duvardan, kaldırmadım,
Taştan yontulan akıl, cinnetin eşiğinde,
Heykelden sağılan, fikirlerde cehalet,
Uyutulur nesiller, ''heykelin'' beşiğinde,
Aslına rücu etmiş, uydurulmuş vekalet..!
Devrimbazın illüzyonu, pamuk şeker,
her şiirinizi beğenerek ve merakım törpülenerek okudum tebrik ederim yüreğinize sağlık.