Bölüm 1
Arkama döndüğüm de sadece adını bildiğim bir şehir kalsaydı keşke;
yaşlar dökülürken adını bilmediğim bir İstanbul gerçeğinden.
Semtlerine yerleştirdiğim anılar sorularını sormasaydı;
daha mı bağlı olurdum sana ey İstanbul!
Al şimdi tüm yaşadığını üstümden,
sudan doğur beni,
sonra da yak.
Benden kaç İstanbul çıkar?
Üstüne kurulan hayallerden haberin yok İstanbul,
eskisi gibi korunmuyorsun sevdiğim
nasıl başlasam;
sevdiğine taparsın sen İstanbul, mutluluğu sözlüklere bakmadan anlatırsın sen...
Her nefesinde boğazını kanatırsın aykırıklarıyla gelenlerin bu şehirde.
Tek odalı bir evsin sen İstanbul,
kimileri dese de yedi tepeden gelir adı,
kimi zaman içinden çıkamadığım
kapısı ustume kapalı bir evsin sen İstanbul.
Bazen de tek odanın sıcaklığında gülünce gözlerinde güneşler açan bir çocuksun sen …
İsmini bilmediğim sokak adları,
öpüştüğüm sokak kadınları,
Ortaköy’de bu şehrin denizden varolduğu
Esenler’de bir bebeğin gözlerindeki karanlığı
anlatmak isterdim.
Öylesine el sallarken otobüsteki çocuğa
geçip giderken,
İlk kez deniz gören bir İstanbul’lu gibi
heyecanımı vermek isterdim.
Uykularımı verdiğim gibi,
malı olduğum bu şehre.
Bölüm 2
Uzaktan sevmesi ayrı bir acı verir
Yakından tanıdığını.
Mesafeler bile kalkmak ister
Gordukleri kederden.
Seni herkesin;
bir de uzaktan sevmesi lazımdır İstanbul.
İçine girdikçe uzaklaşan bir rüya gibi olmalı
Seni yaşayan.
Semtlerinin adlarını, tarihini bilmeden sevmeli,
Özlemeli seni her nasılsa, Fatih ‘in karşlıksız aşkını,
İlk erkekliğini boğazda tadan Venedik’li gemiciyi
Bilmesede olur üstünde oturduğu toprağı
Islatsa da kanlarıyla bilmediği bir ırk.
Ama her çocuk bilmeli İstanbul’un bir ucunun deniz olduğunu.
Herkesin bir hüznünün
Bir kavgasının gizli olduğunu içinde,
Bilmesi lazım işte her çocuğun
Bu şehrin yağmurunda
Annesinin gözyaşının olduğunu.
Tek odalı bir evsin sen İstanbul,
İçinden çıkamadağım labirentlerin şehri
Acıların mutluluğun,kralların askerlerin
İsmi büyük harflerle yazılıp utanmayan
Esirlerin şehri İstanbul.
Kaç kadından,
Kaç kavgadan,
Kaç şehirden
Oluştun haberin yok İstanbul!
Şimdi soruyorum sana tek tek, yalın yalın
En çok kimi sevdin İstanbul?
Bölüm 3
Kadın ismini ilk sen aldın topraktan.
Ve ondan yücedir her denizi gördüğünde ağlayan yalıçapkını.
Bilememekten değil içine düştüğün yalnızlığın imgelemi.
Çünkü çığlık sahibini tanımaz ,
Düştükçe kendini tanır,insan ve bir çığlık olur.
Bedeninin aksine acılar saydamlaşır
Ve yokluktan çıkar aşk.
Uzuncadır rüyalar görüyorum İstanbul
Bu rüyaların içinde bir boğaz bir de ben varım yanında kimse yok, ağlasın mı şimdi kalbim?
Aynı mı sonumuz
Tek odalı evdemi bekliyor adını koyamadığımız
Mutluluk,
Yana yana boğulmak mı sonumuz İstanbul,
Daha önce yedi kez beceremediğin gibi.
Tek odalı bir evsin sen
Uzaklaştıkça daha da içine girdiğim
Tek bir odadan içine gömüldüğüm bir şehirsin sen
İstanbul öyle yalın öyle sade…
Kayıt Tarihi : 27.4.2005 01:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tebrikler
'Şiirinizi ve sizi tebrik eder ...başarılar diler saygı ve hürmetlerimi sunarım...Mehmet Karlı'
TÜM YORUMLAR (2)